mevzu acilmisken bazi beldelerde günesin belirli seviyeye inememesi sebebi ile yatsi olmayan beldelerdeki incelikleri yazabilirseniz memnun oluruz.
Halebî-i Sağir kitabının 151. sahifesinde ve bunun şerhi Babadağı kitabının 147-148. sahifesinde şöyle buyuruluyor:
Malum olmalıdır ki
vakit, namazın edası için şart olduğu gibi, namazın vacip olması için dahi şarttır. O halde vakit olmadıkca namaz vacip olmaz. Nitekim Sadruddin Burhanu'l-Eimme zamanında varid olan fetvada "
Biz vilayetimizde yatsının vaktini bulamıyoruz, bize yatsı namazını kılmak vacip olur mu?" diye sual olunduğunda, hazret cevabında "
Size yatsı namazı kılmak gerekmez" yazıp, Zahiruddin Mergînânî dahi böyle fetva vermiş demiştir. Bu fetvâ, Bulgar vilayetinde Şemsu'l-Eimme-i Hulvânî'ye vârid olduğunda, yatsının kazası ile iktidâ etmeğe fetva vermiştir (yani vucubiyetini belirtmiştir).
Sonra bu fetvâ, Harezm'de Şeyhu'l-Kebîr Seyfü's-Sünnetü'l-Bakkalî'ye vârid olduğunda, o da vacip olmadığı yönünde fetva vermiştir. Bu fetva İmâm-ı Hulvâni'ye varınca, Harezm'e adam gönderip, mezkür şeyhe (Bakkalî'ye) cemaat içinde şu soruyu sordurmuştur:
"
Beş vakit namazdan birini iskat eden kimse hakkında ne dersin, kafir olur mu?"
Mezkür şeyh (Bakkalî) güzel bir cevab verip:
"
Elleri dirsekleriyle beraber veya ayakları aşık kemikleriyle beraber kesilen kimse hakkında ne dersin? Onun abdestinin farzları kaçtır?"
O kişi şöyle demiştir:
"
Dördüncünün mahali fevt olduğu için, o kimse hakkında abdestin farzları üçtür."
Şeyh Bakkalî bunun üzerine:
"
Beş vakit namaz da böyledir." buyurmuştur.
Böyle dediği İmam-ı Hulvânî'ye vardığında, istihsân edip ona muvafakat etmiştir.
Nakil burada bitmiştir.Hanefi mezhebinde durum böyle olup, yatsı namazının vakti girmeyen beldelerde (mesela bu zamanda İsveç gibi ülkelerde) bu namazı kılmak farz olmaz. Bazı ulema, vakit giren en yakın bölgeye uymak gerekir deseler de, bu mezhebimizde müftabih kavil değildir. Büyük Haydar Efendi'nin Usul-i Fıkıh Dersleri isimli eserinde de, vakit girmeden kılınan namazın kabul olmayacağı yazılıdır. Usul bilgilerinde yer alan madde hakkında, fıkıh ile tartışma yapılmaz.
Bazı kara cahiller, Resulullah Efendimiz'in "
DECCAL HADİSİ"ni ileri sürerek, yatsı namazının vakti girmeyen yerde vacip olmayacağını söyleyenlere "haşa"
kafir diyorlar. Namazı inkar ediyorlar diyorlar. Halbuki bu ahmaklara en güzel cevabı,
İbn-i Abidin Hazretleri, Reddu'l-Muhtar kitabında vermiş ve bu
HADİSİN konumuzla alakasının olmadığını beyan etmiştir.
Hadis şöyledir:
Cenâb-ı Fahr-i Kâinat -sallAllahu aleyhi ve sellem-e sordular:
–“Ya ResulAllah! Bir günü bir sene kadar olan o günde bir günlük namaz bize kifayet eder mi?”
–“Hayır!” buyurdular. “Siz ona göre namaz vakitlerini tahmin ve takdir edersiniz...” (Müslim)Not: İddiacı cahillerin sitesinden alınmıştır.
Hadis, sadece bir veya iki namazın girmediği vilayetlerle değil, hiçbir vaktin girmediği beldelerle kıyas kabul eder. Bu hadisi zaten fıkh uleması, kuzey kutbu gibi vakitlerin hiçbirinin girmediği, yarım sene gündüz yarım sene gece olduğu beldelere kıyas ederek kullanmışlardır. Bu beldelerde yaşayan müslümanlar, vakitler giren son beldelere uyarlar veya kendilerince vakitler tayin ederler. Sırf yatsı ve sabah namazının girmediği beldeler için ise bizim beyan ettiğimiz fetva geçerlidir.
Cahiller fıkh kitaplarını bilmedikleri, okumadıkları veya anlamadıkları için böyle çuvallıyorlar. Halbuki ulemamız ibadette her meseleyi çözmüşler. Açıp bakmak ve okumak yeterlidir. Hadis kitaplarından din öğrenilmez. Hadislerin manaları ve ne ifade ettikleri fıkh kitaplarında yazılıdır. Mezhebin kavline uymayan sapıklara "
mezhepsiz" denir. Kendini müctehid sanarak "
İctihad ile ictihad nakz olunmaz" kaidesinden bihaber cahillerin hadis delil göstererek konuşması caiz değildir. Hele hele bu hadisleri kaynak gösterip, ulemaya "küfr" isnad etmek yapılabilecek kabahatlerin en büyüğüdür. Allahu teala sapık ve sahte ulemanın şerrinden muhafaza buyursun. Ehl-i sünnet ve'l-cemaat yolundan ayırmasın.
Selam ve dua ile..