Allahu Teala`nın rızasına talip ve Resulullah sallalahu aleyhi ve sellem efendimizin siyretine Ragıp ve tarikat-i aliyyeye muhip ve sadık olup böyle bir mürşid-i kamile kavuşmaya mukadder olamayan din kardeşlerimiz, Resulü zişanın ruhsatı iledir.
Malum olsun ki, aşık ve sadık olan mürid, bütün aramalarına ve araştırmalarına rağmen mürşid bulamassa, tenha ve gizli bir yerde, kendi hücresinde belirli bir vakitte kıbleye yönelerek oturur.Kendi kendine ölümü düşünmeye başlar: Güya, son nefese gelmiş, artık ahrete gidecektir.Hastalığı artmış, can boğazına gelmiştir.Malını, mlkünü, çoluk çocuğunu, akraba ve ahbaplarını, dünyaya ait her şeyini bırakıp gidecektir.Ruhunu teslim eder etmez, kendisini sevenlerin muhabbetleri de, o ruhla birlikte gidecek ve yakınlarında cesedi bir an önce mezara koymak için bir telaş baş gösterecek , kefen ve diğer lüzumlu şeyler tedarik olunacak, hazırlanan teneşirde gasledilecek, kefenine sarılıp tabuta konulacak, namazı kılındıktan sonra kabrine yerleştirilecek, üzerine toprak atılacak ve bütün sevdikleri, çoluk çocuğu, akraba ve ahbapları kendisini orada yapayalnız bırakarak birer tarafa dağılacaklar.İşte, bütün bunları enine boyuna tefekkür ettikten sonra, bir müddet kendisini dinlemeli ve kitabın baş tarafında anlatılan üç türlü teveccüh şeklinden hangisi kendisine kolay gelirse, öylece Hazreti Pir Muhammed Baha`edin Şah-ı Nakşibend kaddesAllahü sırrahulazize teveccüh etmeli ve bu teveccühünü bozmaksızın yüz istiğfar, yüz salat-ü selam okumalı ve eğer dayanabilirse bunları 200, 300 , hatta 500`e kadar arttırmaya ruhsatı vardır, o kadar tekrarlamalıdır.Bitirince, FATİHA diyerek Fatiha-i şerifi okuduktan sonra ellerini yüzüne sürerek kalkmalıdır.
Hazreti Şah efendimizin Şemail-i şerifleri orta boylu, tıknazca, kır sakallı, yani beyazı siyahından fazla, mübarek yüzleri değirmi, yanakları biraz kırmızıya yakın, iki kaşının arası açık, bıyıkları kırkık, gözleri sarı şehdane ela, ki kestane karası tabir olunur.Bu hey`et ve bu şekil üzere teveccühünü alıp, huzuru şeriflerinde diz dize oturmuş ve alnını alınlarına dayamış ve mübarek kalplerinden lendi kalbine ilahi feyiz akıyormuş farz ederek bir müddet öyle durmalı, daha sonra zikrini muvacehede okuyormuş gibi düşünerek okumalı ve duasını ederek FATİHA`yı müteakip Fatiha-i şerifi de okuyup, ellerini yüzüne sürmelidir.
Eğer, Fethiyye-i şerifi de okumak için şevk ve muhabbet gelirse, bir Cuma gecesi iki rek`at namaz kıldıktan sonra istihareye niyetlenerek Fethiyye-i şerifi başının altına koymalı ve sağ tarafına yatmalıdır.Manasında, Hazreti Pir efendimizi ve ya Ehlullah`tan birisini görür ve onlardan isteğine ruhsat verildiğine dair bir işaret alemeti olursa, her gün sabah namazından sonra, Fethiyye-i şerifi okumalıdır.
Böylece, hiç ara vermeden Hazreti Pir efendimizin şemail şerifesi üzerine teveccühüne devam ve sebat etmeli, zahirde olduğu gibi zuhur edinceye kadar Fethiyye-i şerifi okumaldır.
Hazreti Pir efendimizin ma`nen zuhur buyurduktan sonra İBTİDAİ SÜLUK bahsinde açıklanan usul ve tertip ile, ism-i celale başlanmalı, eserleri zuhur edince, diğer mertebelere devam olunmalıdır.Böylelikle kısa zamanda VUSLAT-I İLAllah kapıları kendisine açılır ve Allahü Tealanın ihsanlarına mazhar olur.
Bu arada, herhangi bir müşkili olrusa, teveccühünde Hazreti Şah efendimize kalben niyazda bulunmak suretiyle, bu müşküllerinin hali de kolaylaşır.Bu taktirde, ne gibi bir işaret veya alamet zuhur ederse, asla kuşkulanmadan hak olarak kabul edilmeli, emir ve iş`arları dahilinde hareket olunmalıdır.