Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Şükür, Sabır, Dua ve Tövbe

Başlatan guzellik, 25 Mart 2012, 18:34:53

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

guzellik

Kuran`ın bir çok emri arasında bazıları öne çıkıyor ki bunlar sanki yaşamımız için temel mekanizmaları oluşturuyor. Benim gözlemime göre şükür, sabır, dua ve tövbe de bu mekanizmaların dördü.


Allah bizlere her türlü nimetini hiç usanmadan, sıkılmadan dünyaya geldiğimiz ilk andan itibaren veriyor. Elimizdeki ile yetinmeyip daha fazlasını istediğimiz zaman bile aslında çok fazlasına sahibiz. Bunun için Allah Kuran`da sıklıkla bir su damlasından dünyaya geldiğimizi, şu andaki sağlıklı ve güçlü yaşamımızın geçici olduğunu hatırlatıyor. Alak suresinde ise şöyle belirtiyor: “Şüphesiz insan azar, kendini yeter gördüğünden. “(6-7) Başka yerlerde ise insanın yer yüzünde böbürlenerek yürümemesi, Allah böbürlenerek yürüyenleri sevmez denerek isteniyor. (Nisa, 36) Aynı zamanda Allah, insanın kibirden uzak durmasını söylüyor. İnsan, ticarette bir başarı kazandığında, çevresinde itibar elde ettiğinde, hayatını keyif alarak sürdürdüğünde bütün bu güzelliklerin bir sonu olduğunu ve bütün bunların Allah`ın dilemesi sayesinde olduğunu unutup bunları kendi becerisi sayesinde diğer insanlardan daha iyi olduğunu düşünerek elde ettiğini sanıyor. Kişi diğer insanlardan daha başarılı olabilir ama insanın başına gelenler sadece Allah`ın dilemesi sayesindedir. Ne kadar az veya çok şeye sahip olursak olalım, Allah`ın bize verdiği nimetleri saymakla bitiremeyiz. Şükür, bizim Allah`a olan borcumuzu ödemenin ufak bir yolu. Peki Allah’a yaraşır şekilde şükrediyor muyuz acaba? (Araf, 10 / Müminun, 78 / Mülk, 23)
Sabır, başımıza gelene karşı güçlü olmaktır. Sabreden kişi bunun Allah`tan olduğunu bilir ve Allah`tan yardım ister. Allah, bunun inananlardan başkasına çok zor geldiğini söyler. Çünkü sabır, bir anda uygulanan ve tamamlanan bir mekanizma değildir. Sabır, süreklilik gerektirir. Bir an, bir gün, bir yıl ya da bir ömür sabretmeyi gerektirecek bir imtihana tabi tutulabiliriz. En yakınımızı kaybettiğimizde onu geri getirmenin yolu yoktur ama onunla beraber cennette önde gidenlerden olmanın yolu vardır. Allah, dilerse ahirette sevdiklerimizle beraber olacağımızı söylüyor. Bunun için sabırla ve namazla Allah`tan yardım dilememiz gerekiyor.
Dua, belki de bu dört mekanizma içinde en çok uygulananı. İnancının zayıf olduğunu ifade eden bir kişi bile gücünün yetmediğini anladığı durumda elini açıp sonsuz bir güçten yardım istiyor. İnsan zayıf yaratılmıştır ve dua, bizi daha güçlü yapmak için vardır. Bazı insanlar sadece dünya yaşamında sahip olmak istedikleri için dua eder. Ancak Allah`ın övdüğü dua ise hem dünya hayatında hem de ahiret hayatında Allah`ın nimetlerini isteyenlerinkidir. (Bakara, 201) Bununla beraber Allah dua`nın önemini şöyle ifade ediyor: “Duanız olmasa Allah sizi ne yapsın? ” (Furkan, 77) Hem herşeye sahip olduğumuzu düşündüğümüz anda bile aslında aynı zamanda çaresiz olduğumuzu da hissetmemiz gerekir. Başımıza gelecek olanı bilmediğimizden dolayı ve bu dünya hayatının bir sonu olduğundan dolayı. Sadece bizim için değil sevdiklerimizi ve diğer inananları korumanın yolu da dua etmektir. Bir kişiyi kaybettikten sonra onu geri getiremeyiz ama onu dualarla yaşatabiliriz, Allah`tan bağışlanmasını ve cennet`te en güzel mekanlarda olmasını isteyebiliriz.
Tövbe ise işlediğimiz yanlışların farkında olmak ve bunlardan uzak durmak için pişmanlıkla Allah`tan özür dilemektir. Kişi yanlışlarla yaşayamaz. Yanlış yapan kişilerin psikolojisi genelde ya yaptığı yanlışları meşrulaştırma ya da yaptığı yanlışların farkında olmasına rağmen Allah`a yönelip yanlışlarından vazgeçmesi için yeterli gücü ve inancı içinde hissetmemek yönündedir. Kişinin kendini kandırması çok kolaydır ancak insan Allah`ı kandıramaz. Ayrıca kişinin bir arkadaşının her ne kadar iyi niyetli de olsa kişiye yanlışlarını söylemesi de herkesin hoşuna gitmez. Bu yüzden Allah, herkesin kendisine bakmasını söylüyor ve Allah Kuran`da kişinin kendi yanlışlarına bakan bir göz olması için kendini kınayan benlik ifadesini kullanıyor. (Kıyamet, 2)
Allah sadece bize yaratıcı olduğunu ve ahireti haber verdiği bir din göndermekle kalmıyor, aynı zamanda ortaya öyle bütün bir sistem koyuyor ki yaşantımızın her anında işlediklerimiz için temel mekanizmaları da dinin parçası haline getiriyor. Bunun sonucunda sahip olduklarımız için şükretmeyi, sahip olmayı istediklerimiz için dua etmeyi, bu süre içinde başımıza gelene sabretmeyi ve yaptığımız yanlışlar için tövbe etmeyi yaşamımız boyunca uygulayacağımız dört temel mekanizma olarak bizlere sunuyor.

alintidir


celalli

#2
Nedir bu aşk?

Var mı tarifini bilen...?

Kula kulluk ettiren, kulu kula kırdıran,

İnsanı Allah a ulaştıran ya da cehenneme attıran, nedir?

İnanın çoğunuz bilmiyorsunuz..!

Aşk; insanın suçu, günahı, zulmeti,

Aşk; insanın hakimi, avukatı, koruyucusudur.

Aşk; insanın hem haramı hem helali,

Aşk; insanın kuvveti, sabrı, güvenidir.

Belki dünyanın en güzel duyguları,

Belki de en iğrenç hisleri...

Her kafadan bir ses çıkıyor.

Kimi kendini asmış, kimisi mutluluğa kavuşmuş,

Kimi şiirler döktürmüş.

Aşk sadece bir insana körükörüne bağlanmak mı?

Onu seviyorum deyip bazen hayatını mahvetmek mi?

Bu kadar basit olmamalı, peki o zaman nedir?

Tam olarak nedir, iyi mi kötü mü..?

Kim karar veriyor buna,

Hiç düşündünüz mü?

Aslında suçluları biz biliyoruz,

Dünya ve insan, hemde haber bile vermeden.



İçinde Allah aşkı olmayan,

Peygamber sevgisi olmayan aşk neye yarar, kime fayda verir.

Seveceksen Allah ı sev, Allah için sev.

AŞK;

Hz.İbrahim in ateşe atıldığı zaman ki teslimiyettir,

Hz.Eyyub un hastalığa karşı sabrıdır, zaferidir,

Hz.Davud un sesidir, eliyle demire şekil vermesidir,

Hz.Salih in kayadan çıkan devesidir

Hz.Musa nın kızıldenizi ikiye bölen asasıdır

Hz.İsa nın kokusunu bile hissettiği Son Peygamber i müjdelemesidir

Hz.Muhammed in doğardoğmaz "ümmetim ümmetim " demesidir

Hz.Muhammed in Allah a olan teslimiyetidir

Hz.Muhammed söylüyorsa doğrudur diyen Hz.Ebubekr in sadakatidir

Hz.Ömer in adaleti bile hayran bırakan adilliğidir

Hz.Osman ın şeytanı bile utandıran hayasıdır, edebidir

Hz.Ali nin cesaretidir, ilmidir

Hz.Hüseyin in haksızlığa karşı yürümesidir, şehadetidir

Sahabenin ve Ehli Beyt in yaşayışıdır

Hz.Yunus un cenneti istemeyip Allah a "Bana Seni gerek Seni" demesidir

Hz.Mevlana nın nefesidir, sema sıdır, Gel demesidir

Çöllere düşen Mecnun un gözlerinin dağlanmasıdır

Bülbülün güle ötüşü, ölen sahibin başında bekleyen attır

Ezan-ı Muhammed-i okununca felaha,kurtuluşa,namaza koşmaktır

Kur'an-ı Kerim okununca anlamasan bile onu kalbinde hissetmektir

Bir Allah Dostunun yüzüne bakıp Allah ı hatırlamaktır

Gönülden gelen bir Kelime-i Şehadettir

Allah ve Rasulunun adı anılınca göz yaşı dökmektir

Allah a kul, Habibine layıkıyla ümmet olmaktır

Yardıma muhtaç birisine yardım etmek, bir açı doyurmaktır

İnsanlara iyiliği tavsiye etmek,kötülüklere karşı uyarmaktır

Yoldaki bi taşı kenara koymaktır

İnsanlara yardım etmek enazından güleryüzlü olmaktır

Helal kazanıp helal yemektir

Ailesi için çalışıp didinmek, alın teri dökmektir

İSLAM ı doya doya yaşamaktır.

Aşk; Sadece kuru bi sevgi yada sonu belli bir macera hevesi değildir,

CANAN la bir CAN olmaktır, onu hergün daha fazla sevmektir,

Allah için sevmektir.

Aşk; sadece seni seviyorum demek değil

Ve Allah yolunda daha bir çok şey...


alıntı