Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Sevincimiz yüzümüze aksetmeli

Başlatan İsra, 23 Aralık 2007, 03:29:44

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

İsra

Bayramlar maddi-manevi zenginliklerin insanların üzerine yağdığı zaman dilimleridir. Hem dini hayatımızda hem de toplumsal hayatımızda çok ayrı yerleri vardır. Bayramlar gelip geçiyor ve küskünler hâlâ barışamıyorsa her iki taraf için de bu çok ciddi bir zaaftır.

Bu, büyük ya da haklı olan tarafın "şefkat" eksikliğini gösterdiği gibi, küçük ya da haksız olan tarafın da inatçı ve "saygı" problemi yaşadığını gösterir. Bayramlar barışmak için fırsattır. Siz uğraşırsınız, yüzünüzü yıkıp barışmak için el uzatan taraf siz olursunuz da karşı taraf cevap vermezse o zaman Rabbinize karşı mesuliyetiniz kalkar. Çünkü bir müminin bir başka müminle üç günden fazla küs kalması doğru değildir. Bayram günlerinde herkes kendi imkan ve kabiliyetleri ölçüsünde neşe içindeyken biz "ayrık otu" gibi bir kenara kös kös oturamayız. Hasta olabiliriz, borçlu olabiliriz, derin anlaşmazlıklar içinde olabiliriz. Ama her derdin devası, her hastalığın ilacı, her borcun edası bayram günlerinin bereketlerinde saklanmıştır. Yıllardır haberleşemediğiniz, görüşemediğiniz akrabalarınız, dostlarınız ve arkadaşlarınızla görüşmek, onların dualarını almak kim bilir sizin için ne gibi maddi ve manevi kapılar açacaktır.

Kırk yılda bir görüştüğümüz insanlarla nispetçi duygularla değil samimi hislerle muhatap olalım.

Sıla-i rahim berekettir. Annemizin-babamızın ve diğer aile büyüklerinin ellerini öpüp, gidemiyorsak telefon edip hayır dualarını almalıyız. Dinimizde Allah'a ibadetten sonra anne ve babaya saygı ve iyilik emredilmiş, onlara karşı "öf" demek dahi yasaklanmıştır. Akraba ve komşularla tebrikleşerek, karşılıklı sevgi ve saygı duyguları aktarılmalı, karşılaştığımız herkesle selâmlaşarak tebrikleşmeliyiz. Tanıdıklarımızı ziyaret ederek hatırlarını sormalı ve gönüllerini almalıyız.

Hastanelerde ve evlerde yatan hastaları görmeli, şifa dileklerimizi sunmalıyız. Yetimlerle ve kimsesiz çocuklarla ilgilenip onları okşamalı ve onlara anne ve baba gibi davranmalıyız. Çevremizdeki yoksullara ve bakıma muhtaç çocuklara yardım ellerimizi uzatmalı, onların da bayram sevinci yaşamalarını sağlamalıyız.

Bayram günlerinde kabristanlar da bayram etmeli. Bizden hayır dua bekleyen ölülerimizin mezarlarına giderek onlara dua etmeli, ruhları için hayır ve hasenatta bulunmalıyız. Tanıdıklarımızdan dargın olanları barıştırmaya çalışmalı ve aralarını bulmalıyız. Her zaman olduğu gibi bayram günlerinde de İslâm'ın emrettiği şekilde çevremizdeki insanlara iyi davranmalı, incitici davranışlardan sakınmalıyız.

Bayram ziyaretlerinde sohbetlerimiz Allah rızası için olmalı. Konuşmalarımız "sahici" olmalı, "Ee, daha daha nasılsınız!"lar, "Siz dana mı kestiniz? Biz de düve kestik. Kaç kilo et çıktı?"lardan öteye geçmeli. Müslümanların, ortak sorunları konuşma gündemimizde yer almalı.

Kurban'ın özünü Hz. İbrahim, Hz. İsmail ve Hz. Hacer'in teslimiyetleri oluşturuyor. O yüzden her hanım Hz. Hacer'in (ra), her baba Hz. İbrahim'in (as), her oğul da Hz. İsmail'in (as) teslimiyetinden kendine dersler çıkarabilmeli.

Zaman/Aile&Sağlık

duha

#1
Gerçekten dikkat etmemiz gereken hususlar...teşekkürler ...
söz Hayâtî'dir; İnanç taşıyoruz.....

[/center]