Hz. Peygamberimizin Bir Adının da “Nur” Olduğu
Bu mana'da Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinin, mi'rac'ta gördüklerini haber vermesi, mükemmel olup ve (bilgi olarak) sana yeter.
Muhakkak ki Efendimiz (s.a.v.) hazretleri:
Âdem Aleyhisselam'ı dünya semasında gördü,
Hazreti Yahya ve İsa Aleyhisselam'i ikinci kat sema'da,
Yusuf Aleyhisselam'ı üçüncü kat sema'da,
İdris Aleyhisselam'ı dördüncü kat sema'da,
Harun Aleyhisselam'ı beşinci kat sema'da,
Musa Aleyhisselam'ı altıncı kat sema'da,
İbrahim Aleyhisselam'ı yedinci kat sema'da gördü.
Efendimiz (s.a.v.) hazretleri, (bütün bunları) geçti; hatta "Sidre-i Münteha" 'ya yükseldi.
Ve oradan da "Kaabe Kavseyn ev edna"'ya yükseldi.
O yüce hazrete yakınlıkta bu derecelerde yükseliş; efendimiz (s.a.v.) hazretlerine onun bu nuru istila etmeye ve nurun ziyasından (istifade etme) kuvvetine güç getirmesi ve tevhid nurlarının, vücud zulümatın'a galebesi kaderincedir.
Peygamberlerin mertebeleri, bazıları bazılarının üstünde oldu.
Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinin, insaniyet zülmetinin üzerine, vahdaniyet nuru, galebe geldiği vakit; Celal ve Cemal sıfatlarının tecelli etmelerinin hamleleriyle onun vücüdunun zulmeti, izmihlale uğradı, eridi yok oldu ve böylece fena buldu.
Her bir peygamber, vücudunda kalan zulmet miktarınca semavat (göklerin) mekanlarından bir mekânda kaldı.
Efendimiz hiçbir mekân ve imkânda kalmadı. Çünkü o vücudunun zulmetinden fena bulup; vücudunun nuruyla baki kalmıştı.
Bundan dolayı, Allahü Teâla hazretleri, Efendimiz (s.a.v.) hazretlerini, "Nur" diye isimlendirdi.
Allahü Teala buyurdu:
- "İşte size Allah'tan bir nur, bir parlak kitab geldi." (Sureyi Maide :15)
"Nur", Muhammed Mustafa (s.a.v.) Hazretleri'dir.
"Kitab", ise Kur'an-ı Kerim'dir.
(Bunu) anla, ganimet bil. Sen bu manaları buradan başka bir yerde (ve kitabta) bulamazsın.
(Ruhü’l Beyan Tercümesi C:3 S:16-17)