Gönderen Konu: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler  (Okunma sayısı 411877 defa)

0 Üye ve 29 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Başkasına Tuzak Kuran Hasetçinin İbretli Sonu
« Yanıtla #570 : 22 Mayıs 2013, 12:22:54 »

Başkasına Tuzak Kuran Hasetçinin İbretli Sonu

Bekir bin Abdullah buyurdu:
Adamın biri hükümdarların huzuruna girer ve şöyle seslenir:
-"ihsan sahibi kişiye, mertebesine yakışır bir şekilde ihsanda bulun; kötü kimseye zaten kötülüğü yeter."
Orada bulunanlardan biri, bu sâlih kişinin hükümdarların yanındaki durumunu ve konuşmasını kıskanarak harekete geçti.

Hükümdara giderek:
-"Seninle konuşan adam, hükümdarın ağzı kötü bir şekilde kokuyor," dedi.

Hükümdar da:
-"Peki, bunu nasıl isbat edebilirsin?" diye sordu.

Adam şöyle Cevap verdi:
-"Onu huzurunuza getiririz. Adam size yaklaştığında, o adam sizden kokuyu duymamak için eliyle burnunu kapatacaktır."
Bu kıskanç adam gitti. Kıskandığı sâlih insanı evine çağırdı. Ona sarımsaklı bir yemek yedirdi. Yemekten sonra o sâlih insanı alıp hükümdarın huzuruna çıkarttı.

Hükümdar ona:
-"Yaklaş!" dedi. Salih kişi ona yaklaştı. Yediği sarımsaklı yemeğin kokusuyla hükümdar rahatsız olmasın diye fazla yaklaşmak istemedi.

Hükümdar:
-"Yaklaş! Daha yaklaş!" dedi. Salih kişi, hükümdara yaklaştı. Yediği sarımsakların kokusunun hükümdara gitmesinden korktuğu için eliyle ağzını kapattı. Hükümdar, sâlih adamının ağzını kapattığını görünce kendi içinden o kıskanç adamı doğruladı.

Hükümdar, valilerinden birine kendi el yazısı ile ferman yazdı:
"Bu adam senin yanına gelince onu öldür. Derisini yüzüp içini saman doldur ve bana gönder."

Sonra mektubu o sâlih kişiye verdi:
-"Bunu falanca valiye götür!" dedi. Salih adam dışarıya çıktı. O kıskanç ve jurnalci adam, hükümdarların, sadece ödüllendireceği kişilere kendi el yazısıyla mektup verdiklerini biliyordu. Hemen sâlih adama yetişti. Mektubu götürme işinin kendisine hibe edilmesini istedi. Salih adam vermek istemedi. Kıskanç kişi, yalvardı, yakardı, diller dökerek, dilekler ile o mektubu sâlih kişinin elinden alıp, kendisi götürdü. Mektubu verilmesi istenen Valiye verdi. Vali mektubu açtı okudu.

Kıskanç adam para ve ödül beklerken vali, kıskanç adama döndü:
-"Bu mektup’ta hükümdar bana: Seni öldürmem, derini yüzüp, içini saman ile doldurup; hükümdara göndermemi, emretmektedir," dedi.

Kıskanç adam:
-"Bu mektup bana ait değildi, başkası getirecekti, o bana verdi," dedi.

Vali sordu:
-"Nereden bileceğim!"

Kıskanç adam:
-"Bana inanmazsanız mektubu kime verdiğini hükümdara sorun," dedi.

Vali:
-"Hükümdarlara mektubu kime verdikleri sorulmaz," dedi.

Kıskanç adamın ağlama, sızlama ve yalvarmalarına bakmadan öldürdü. Derisini yüzüp içini saman doldurarak hükümdara gönderdi.

O sâlih zat, âdeti olduğu üzere hükümdarın huzuruna çıkıp, ona:
-"İhsan sahibi kişiye mertebesine yakışır bir şekilde ihsanda bulun; kötü kimseye zaten kötülüğü yeter." diye nasihat etti. Hükümdar onu karşısında görünce şaşırdı.

Ve sordu:
-"Sana verdiğim mektubu ne yaptın?"

O:
-"İstenilen yere götürmek için yola çıkmıştım. Falanca kişi gelip, yalvarıp yakardı, bu mektubu götürme şerefini bana ver, dedi. Ben de ona verdim o götürdü," dedi.

Hükümdar:
-"O adam benim ağzımın çok kötü koktuğunu söylediğini aktardı bana doğru mu? Sen ona böyle bir şey söyledin mi?" diye sordu.

Salih adam:
"Hayır" dedi.

-"Peki o gün bana yaklaştığında neden ağzını ve burnunu kapattın?" dedi.

Salih adam:
-"O adam o gün beni evine davet etmişti. Bana çok sarımsaklı bir yemek yedirdi. Ağzım kokmaya başladı. Sonra da beni alıp sizin huzurunuza getirdi. Ben ağzımın kokusundan sizin rahatsız olmamanız için ağzımı kapattım," dedi.

Bunun üzerine hükümdar:
-"Sen yine bulunduğun makama (beni uyarma işine) dön. Kötüye kötülüğü yeter" dedi.

Ne güzel söylenilmiş:
Her kim ki, ya iyilik yapmakta veya kötülük. İyi ve kötü kime kötülük ederse kötülük bulur.
Allahım bizleri, kötü ahlâklardan muhafaza et. Koru bizleri! Âmin!



(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:1 S:734-735)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
"Bu âyet-i Kerime'yi okuyup ibret almayana yazıklar olsun’’
« Yanıtla #571 : 23 Mayıs 2013, 11:02:43 »
"Bu âyet-i Kerime'yi okuyup ibret almayana yazıklar olsun’’

"Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar şeylerle denizde akan gemide, Allah'ın yukarıdan bir su indirip de onunla arzı ölmüşken diriltmesinde, diriltip de üzerinde deprenen hayvanatı yaymasında, rüzgârları değiştirmesinde, gök ile yer arasında müsahhar bulutta, şüphesiz hep bunlarda akıllı olan bir ümmet için elbet Allah'ın birliğine ayetler var." buyurdu." (Sûre-i Bakara, âyet 164)


Efendimiz Hazretleri şöyle buyurdular: "Bu âyet-i Kerime'yi okuyup ibret almayana yazıklar olsun’’

(Ruhul Beyan Tercümesi C:2 S:221)
                                                            

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
"Her iyilik sadakadır."
« Yanıtla #572 : 24 Mayıs 2013, 11:05:00 »
"Her iyilik sadakadır."

Sonra bil ki, sadaka sadece mala münhasır değildir. Belki bütün iyiliklerde sadaka cereyan eder. Tatlı ve iyi bir söz, güzel bir şefaat (aracılık), birinin ihtiyacından dolayı ona yardımcı olmak, hasta ziyareti, cenazeye katılmak ve bir Müslüman’ın kalbini hoş tutup onu sevindirmek; bütün bunlar (ve benzeri iyi (davranışlar) birer sadakadır.

Hadis-i Şerif'te buyuruldu: "Her iyilik bir sadakadır."

Başka bir Hâdis-i Şerîf'te ise şöyle buyuruldu:
"Kardeşinin yüzüne gülümsemen senin için sadakadır, iyilikleri emretmen ve kötülüklerden nehyetmen senin için sadakadır, bir kimseye yolunu kaybettiği yerde yol göstermen senin için sadakadır, a'maya kılavuzluk yapman senin için sadakadır. Yolda taşı, dikeni ve kemiği kaldırman senin için sadakadır, kendi kovandan kardeşine su boşaltman sadakadır."

(Ruhü’l Beyan Tercümesi C:3 S:140-141)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
"Sırların tohumunu kör (çöl) toprağa atmayın"
« Yanıtla #573 : 17 Haziran 2013, 10:44:48 »
"Sırların tohumunu kör (çöl) toprağa atmayın"

Şeyhü'l-Ekber (Muhyiddini Arabî) k.s.  el-ether hazretleri buyurdular:
-"Sırların tohumunu kör (çöl) toprağa atmayın." ."Sırların tohumunu atmayın,"
Yani, kalb ve ruhun gıdası olan hakikatleri, cisim için buğday tohumu gibi;
"Kör (çöl) toprağın içine..."
Yani hakkı görmeyenve bütün eşyada hakikati müşahede edemeyen taifenin istidad arzına ekmeyin..

Efendimiz (s.a.v.) hazretleri, mâzî (geçmişte olmuş) olanları haber veriyordu. Olacak olanları da Hak Teâlâ hazretlerinin haber vermesiyle haber veriyordu.
Efendimiz (s.a.v.) hazretleri "Miraç gece"si buyurdular:
-"Boğazıma bir katre damlatıldı; (o anda) olanları ve olacakları öğrendim."

Kim, 'Peygamber (s.a.v.) gaybi bilmiyor' derse, gerçekten bana isabet eden (gelen ilimde) hata etmiştir. Ben size 'Ben bir meleğim' demiyorum. Hâlbuki ben melek makamını çoktan aştım.

Cebrail (a.s):
-'Buyur! Geç!' dediğimde o, bana:
-'Eğer bir parmak kadar ileri gitsem elbette yanarım!' dediğinde ben meleklerin makamını çoktan geçtim..."


(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:7 S: 409-410)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Miskinliğin Tarifi ve Fazileti | Cennetin Anahtarı
« Yanıtla #574 : 18 Haziran 2013, 11:13:32 »
Miskinliğin Tarifi ve Fazileti

Hazret-i Enes (r.a.)'dan rivayet olundu. Efendimiz (s.a.v.) hazretleri dua ettiler:
-"Allâhım! Beni miskin olarak yaşat. Miskin olarak canımı al! Ve kıyamet gününde beni miskinler zümresinin içinde haşret"

Hazret-i Âişe sordu:
-"Neden ya resûlAllah (s.a.v.)"

Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
-"Muhakkak ki miskinler, ganilerden (zenginlerden) kırk sene önce cennete girerler!
Ey Âişe, yarım hurma ile olsa bile miskinleri reddetme (eli boş çevirme)!
Ey Âişe, miskinleri sev! Onlara yaklaş!...."


Miskin, Allâhü Teâlâ hazretlerinden gayriyi kalbinden çıkarandır. Yoksa miskin (sadece) az mal sahibi demek değildir. Malı az olana miskin denilir. Fakat hakiki miskin, Allâhü Teâlâ hazretlerine ubudiyetini hisseden. Allâhü Teâlâ hazretlerine muhtaç olan ve Allâhü Teâlâ hazretlerine karşı müstağni olmayandır.... Zira peygamberlerin içinde İsa (a.s) gibi (maddi olarak fakir olan) peygamberler olduğu gibi, Hazret-i Davud ve Hazret-i Süleyman gibi melikler de vardı. Ama peygamberlerin hepsi miskindiler. Mülk, saltanat, makam, mevki,, mal, evlâd ve insanlar asla peygamberleri Allâhü Teâlâ hazretlerine karşı miskin olmak Allâhü Teâlâ hazretlerine bağlı olmak, Allâhü Teâlâ hazretlerine karşı aciz ve fakir olduklarını beyan etmekten geri durmadılar. Yani bu hadis-i şeriflerde geçen miskin, kalbinde mâ sivâyı (Allah'tan gayrisini) çıkaran ve Allâhü Teâlâ hazretlerine kulluğunu hisseden kimse, demektir.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:562-563)


Cennetin Anahtarı, Miskin ve Fakirleri Sevmektir.

Hadis-i şerifte buyuruldu:
-"Muhakkak ki her şeyin bir anahtarı vardır. Cennetin de anahtarı, sabırlarından dolayı miskinleri ve fakirleri sevmektir. Onlar  (miskinler ve fakirler)  kıyamet gününde Allâhü Teâlâ hazretlerinin meclislerinde olanlardır."

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:561)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Yemekten Önce ve Sonra Elleri Yıkamak Fakirliği Giderir
« Yanıtla #575 : 19 Haziran 2013, 12:14:35 »
Yemekten Önce ve Sonra Ellleri Yıkamak Fakirliği Giderir

Efendimiz Hazretleri  buyurdular:
"Yemekten önce ve yemekten sonra elleri yıkamak, fakirliği giderir. Ve bu bütün mürsel (şeriat ve kitap ile gönderilen) peygamberlerin sünnetidir. "

Hadis-i şerifte varid oldu:
-"Yemeğin bereketi, yemekten önce abdest (elleri yıkamak) ve yemekten sonra elleri yıkamaktır."
-"Yemekten önce abdest almak (elleri yıkamak) bir hasene ve yemekten sonra abdest almak (elleri yıkamak) iki hasenedir."


(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:11 S:130)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Hazreti Allah'ı Zikrin Ehemmiyeti
« Yanıtla #576 : 20 Haziran 2013, 12:10:47 »
Hazreti Allah'ı Zikrin Ehemmiyeti

Efendimiz Hazretleri Hadis-i Şerif'te Buyurdular:
"Eğer emir (idareci), Allah'ın zikrinde olan fazilet ve sevabı bilmiş olsaydı, elbette emirliği terkederdi ve eğer tüccar, Allah'ın zikrinde olan fazilet ve sevabı bilmiş olsaydı, elbette ticareti terkerderdi. Eğer bir tesbih’in (zikrin) sevabı yeryüzü ehline taksim edilseydi onlardan her birine dünyanın on katı sevap düşerdi."

Yine Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri hâdis-i şeriflerinde buyurdular:
"Mü'minin üç kalesi vardır. Allah'ı zikir, Kur'ân-ı Kerim okumak ve mescitlerdir."

Bu hâdis-i şerifte geçen mescit, namazgâhtır. Bu namaz kıldığı yer, ister evinde namaz kılmış olduğu yer olsun, isterse herhangi bir mescit olsun fark etmez. Mülk ve melekûtte tevhit’in eserinin zahir olması için bütün bu amellerde elbette sıdk (doğruluk) ve ihlâs lâzımdır."
      
(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:1 S:792)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Akrabaya Verilen Sadakanın Ehemmiyeti
« Yanıtla #577 : 21 Haziran 2013, 11:21:56 »
Akrabaya Verilen Sadakanın Ehemmiyeti

Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
"Senin Müslümanlara vermiş olduğun sadaka bir sadakadır. Yakınlarına vermiş olduğun sadaka ise ikidir." Çünkü bu, hem sadaka ve hem sıla-ı rahim'dir.
"Yoksula verilen sakada bir sadakadır. Akrabaya verilen ise iki sadakadır. Sadaka ve sıla-i rahim sevabı vardır."
"Miskin (yoksul Müslüman’a) verilen sadaka birdir. O yakın bir akrabaya verilirse iki sadaka olur. (Bu sadakalar:) Sadaka ve sıla-i rahim'dir."

Yine Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
Ebû Eyyub el-Ensâri (r.a.) hazretlerinden rivayet olundu. Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
-"Muhakkak ki, en faziletli sakada, sinsice düşmanlık eden yakın akrabaya verilen sadakadır."

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:2 S: 282-283)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Sadaka Veren İçin Cehennemin Hz. Allah'tan Niyazı
« Yanıtla #578 : 24 Haziran 2013, 12:37:29 »
Sadaka Veren İçin Cehennemin Hz. Allah'tan Niyazı

Mekhül eş-Şami Hazretlerinden rivayet olundu. Buyurdular:

"Bir mü'min Allâhü Teâlâ Hazretlerinin kendisinden razı olduğu herhangi bir sadakayı tasadduk ettiği zaman, cehennem şöyle nida edip yalvarır:
-'Ya Rabbi! Sana şükretmek için bana izin ver. Muhakkak ki ümmeti Muhammed'ten biri benim azabımdan azad olup kurtuldu. Çünkü ben onun ümmetinden birine azap etmekten Muhammed (s.a.v.)'den utanıyorum. Elbette sana itaat etmem de gerekiyor. (Sadaka sebebiyle ümmet-i Muhammedten biri azabımdan kurtulduğu için sana şükretmek istiyorum bana izin ver.)'"


(Ruhü’l Beyan Tercümesi C:3 S:161)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Resulümüzün (a.s) Risaletine Abdullah Bin Selam’ın Şahadeti
« Yanıtla #579 : 25 Haziran 2013, 11:55:08 »
Resulümüzün (a.s) Risaletine Abdullah Bin Selam’ın Şahadeti

Efendimiz (s.a.v.) hazretleri, Medine-i Münevvere'ye geldiklerinde, Hazret-i Ömer (r.a.), Abdullah bin Selâm (r.a.) hazretlerine;
-"Allâhü Teâlâ hazretleri, peygamberi (s.a.v.) hazretlerine bu âyet-i kerimeyi indirdi:
-"Kendilerine kitap verdiğimiz ümmetlerin ulemâsı, o peygamberi kendi oğullarını bilir gibi bilirler. Kendilerine yazık edenlerdir ki, ancak imân getirmezler."
(Burada sözü edilen tanıma ile) siz Efendimiz (s.a.v.) hazretlerini nasıl tanıyordunuz?" diye sordu.

Abdullah bin Selâm (r.a.);
-"Ey Ömer! Ben Onu (Efendimiz s.a.v. hazretlerini) sizin aranızda gördüğümde; onu hemen tanıdım; oğlumu tanır gibi. Muhakkak ki ben Muhammed Mustafa (s.a.v.) hazretlerini, kendi oğlumdan daha iyi tanırım. Zira ben kadınların ne yaptıklarını (gizlice nasıl bir halt işlediklerini) bilemem! Ben Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinin hak peygamber olduğunu ve Allâhü Teâlâ hazretleri tarafından gönderildiğine şahadet ederim!" dedi.

Bunun üzerine Hazret-i Ömer (r.a.) Ona;
-"Allah sana muvaffakiyetler versin! Ey İbni Selâm!"dedi.


(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:7 S: 308-309)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Sadakanın Ölülere Fayda Vermesinin Delili
« Yanıtla #580 : 26 Haziran 2013, 10:54:01 »
Sadakanın Ölülere Fayda Vermesinin Delili

Sa'd İbni Ubâde (r.a.) hazretlerinden rivayet olundu.

Kendisi Efendimiz (s.a.v.) hazretlerine;
-"Muhakkak ki Ümmü Sa'd vefat etti! (Onun için) hangi sadaka daha faziletlidir?" diye sordu.

Efendimiz (s.a.v.) hazretleri de buyurdular:
-"Su!"

Bunun üzerine (Sa'd'ibni Ubâde Ümmü Sa'd için) bir kuyu kazdı.

Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
-"Bu Ümmü Sa'd içindir!"

Sadakalar Ölülere Fayda Verir

Bu fakir (Müfessir şeyh allâme imam İsmail Hakkı Bursevî k.s. hazretleri) der ki:
-"işte bu hadis-i şerif, sadakaların ölülere fayda (ve menfaat) verdiğine delâlet eder. Ehl-i sünnet ve'l-Cemaatin mezhebi de bunun üzerinedir."

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:566)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Yahya Bin Muaz Hazretlerinden Güzel Tavsiyeler
« Yanıtla #581 : 27 Haziran 2013, 11:08:34 »
Yahya Bin Muaz Hazretlerinden Güzel Tavsiyeler

Yahya b.Muaz Hazretleri buyurdular:
"...Efendilik Alllahü Teala’nın, hizmetçilik ise kulun sıfatıdır...
...Dünya, uyku; ahiret ise uyanıklık yeridir. Rüyada ağlayan uyanıklıkta güler,sevinir."

"Sen dünya hayatında ağla ki,ahiret uyanıklığındagülesin ve neşeli olasın."

"Evliya,insanları şeytanın elinden kurtaran zattır."

"Cehennemliklerin amellerini işleyip, sonra da Cenneti istemek büyük ahmaklıktır."

"Tövbeden sonraki bir günah, tövbeden önceki yetmiş günahtan daha çirkindir. Kalb ve beden hastalıklarımız için en iyi ilâç, günahı terk etmektir."

"İhlâs, ameli kusurlardan temizlemektir."

"Din! Ve ahlâkî bir vazifeyi ifa etme fırsatını elden kaçırmak, ölümden daha zordur."

"İbret alınacak hâdiseler pek çok, bunlardan ibret alanlar ise çok azdır."

"Allahü teâlâyı sevdiğin kadar, herkes seni sever. Allahü teâlâdan korktuğun kadar, herkes senden korkar. Allahü teâlâya kulluk ettiğin miktarda herkes sana yardımcı olur."

"Dünya sevgisini terk etmek gayet zordur. Ama Cennet'e kavuşmak için dünyayı terk etmek lâzımdır."

"Dünya ekin yeri insanlar da sanki ekindir, ölüm, bu ekinleri biçen oraktır. Azrail (aleyhisselâm) harman sahibi, mezar da harman yeridir. Cennet ve Cehennem ise, ekinlerin durumuna göre konulacağı ambar gibidir, insanların da bir kısmı Cennete ve bir kısmı da Cehennem'e gideceklerdir."

"En çok sevindiğim ve sevdiğim şey, Allahü teâlânın bana ihsan ve ikram ettiği iman nimetidir. En çok korktuğum şey ise, onun benden gitmesidir."

"Para akrebdir. Panzehirin yoksa onu eline alma. Çünkü seni sokar ve öldürür. Paranın panzehiri, helâl yoldan kazanıp, meşru yere sarf etmektir."

"Allahü teâlâya itaat etmek, bir hazineye benzer. Bu hazinenin anahtarı dua, anahtarın dişleri de helâl lokmadır."

"Herkesin kalbinde, cömertlere karşı muhabbet, cimrilere karşı nefret vardır."

"İnsanlar, fakir olmaktan korkarak dünyalık için çalıştıkları kadar. Cehennem'den korkup, korunmak için çalışsalardı, mutlaka Cennete giderlerdi."

"Allahü teâlânın dinîne. O'nun kullarına hizmet etmekten zevk duyan bir kimsenin hizmetinde bulunmaktan, bütün mahlûklar zevk alırlar."

"Kıyamet günü fakirlik ve zenginlik tartılmayacak, fakirliğe ne ölçüde sabredilmiş ve zenginliğe ne ölçüde şükür edilmiş ise, o hesâb edilecek. Mesele çok fakir veya çok zengin olmak değil, çok sabretmek veya çok şükretmektir."

"Her kimde bulunursa bulunsun, tevazu güzeldir, ama zenginlerde bulunursa çok daha güzel olur. Her kimde bulunursa bulunsun, kibir çirkindir. Ama fakirlerde bulunursa çok daha çirkin olur."

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:11 S:180)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ömrü Boşa Geçen Kişi, Uçan Kuşun Yerdeki Gölgesini Avlamak İsteyene Benzer

Mesnevide buyruldu:
"Kuş havada uçarken gölgesi de aksedip kuş gibi yerde koşar.
Ahmak kişiler de o gölgeyi avlamak için peşinde koşar.
Ahmak, peşinde koştuğunun gölge olduğundan habersizdir.
Yerdeki bir gölge asıl ise, hüma gibi uçmaktadır.
Bilgisizlikten gölgeye ok atar. Okluğu boşalınca üzülür.
Ömür tirkeşi boşalmış, gölge avı yüzünden halsiz ve perişandır."

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:1 S:767)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Kul Hakkından Kurtulmanın Yolları
« Yanıtla #583 : 02 Temmuz 2013, 11:07:37 »
Kul Hakkından Kurtulmanın Yolları

Kul hakkında tek başına tevbe kâfi değildir.Ancak hasmını râzî ve memnun etmeli veya kendisi sâlih amellere ciddi bir şekilde sarılır da, kıyamet gününde, Allahü Teâlâ onunla hasmının arasını bulursa o müstesna.
Zira kul, tevbe ettiği zaman, üzerinde kul hakkı kalır. Kul hakkını mutlaka erbabına vermesi ve onlara haklarını ödemesi gerekir. Eğer kişi, hakkı, hak sahihlerine ulaştırmaktan aciz kalır da, Allahü Teâlâ hazretleri de, onu affetmeyi murad ederse; kıyamet gününde onun hasmına:
-"Başını kaldır!" der. O da başını kaldırır. Cennette yüksek köşkler ve güzel saraylar görür.

Sorar:
-"Ya Rabbi! Bunlar kimindir?"

Allahü Teâlâ:
-"Bunları almaya sen kaadirsin, senin buna gücün yeter." buyurur.

O:
-"Ya Rabbi Bunu nasıl alabilirim?" diye sorar.

Allahü Teâlâ:
-"Bu köşk ve sarayların ücreti senin kardeşini bağışlamandır." der.

O da:
-"Ya Rabbi! Ben kardeşimi bağışladım," der.

Allahü Teâlâ hazretleri:
-"Öyleyse kardeşinin elinden tut ve beraberce girin Cennete..." buyurur.


(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:2 S: 303-304)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Borçluya Kolaylık Göstermenin Ecri
« Yanıtla #584 : 04 Temmuz 2013, 11:29:59 »
Borçluya Kolaylık Göstermenin Ecri

Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet olundu. Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
-"Kim bir mü'minin dünya sıkıntılarından bir sıkıntıyı giderip (ona rahat) bir nefes aldırırsa, Allâh'ü Teâlâ da, ondan kıyamet gününün sıkıntılarından birini (gidererek rahat) nefes aldırır. Kim zorda kalmışa (muhtaç kişiye) karşı kolaylık gösterir ise Allah da dünya ve âhirette ona kolaylık gösterir. Kul (mümin) kardeşinin yardımında olduğu müddetçe, Allah da kulunun yardımında bulunur. Kim ilim isteyip öğreneceği bir yola girerse. Allah ona, bu yola girmesi sebebiyle cennetin yolunu kolaylaştırır. Bir cemaat Allah'ın evlerinden birinde toplanıp Allah'ın kitabını okur ve aralarında müzakere ederlerse, onların üzerine sekînet (ilâhî rahmet) ve vakar iner, onları rahmet kaplar, kendilerini melekler çepeçevre kuşatırlar, Allah da onları katında bulunanlar içinde anar (ibadetlerini zikreder). Kimin ameli kendisini geri bırakırsa, soyu ve sopu onu çabuklaştırmaz! (onu ileriye götürmez)."

(Ruhü’l Beyan Tercümesi C:3 S:223)