Gönderen Konu: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler  (Okunma sayısı 411918 defa)

0 Üye ve 56 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
"Kulluk Mertebeleri Üç’tür"
« Yanıtla #465 : 30 Kasım 2012, 12:29:29 »

"Kulluk Mertebeleri Üç’tür"

Üftâde Efendi diye meşhur hazreti şeyh buyurdular:
Bizim yanımızda mertebeler üçtür.
Birincisi: Taklit mertebesidir. Bu bütün insanların mertebesidir.

İkincisi: Tahkik ve ikan mertebesidir. Bu dört büyük imam gibi müctehidlerin ve onların yolunu tutanların mertebesidir.

Üçüncüsü: Müşahede ve iykân mertebesidir. Bu seyr ü sülük ehlinden kemal derecesine ulaşan mürşid-i kâmillerin derecesidir.

Yine buyurdular:
Kişi nefs ve kötü ahlaktan temizlenmedikçe, ilimlerde ve akılda kâmil olsa bile, "meârif-i ilâhiye"yi tahsil edemez.
Görmüyor musun? Şeytan, nefsinde kibir ve haset olduğu için, ilmi ve aklıyla beraber, nasıl kibirlenip Allah'ın emrine isyan etti!
Kıble işinde ve Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinin şanı hakkında Kitap ehlinin durumu da böyledir. Kitap ehlinin batınları kirli olduğu ve kötü niyetler taşıdıkları için onların bu konularda bilgi sahibi olması kendilerine fayda vermedi.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:2 S: 153)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Tahiyyat Duâsının Ortaya Çıkışı ve Hallacı Mansur'un Tavrı
« Yanıtla #466 : 06 Aralık 2012, 11:55:31 »
Tahiyyat Duâsının Ortaya Çıkışı ve Hallacı Mansur'un Tavrı

Efendimiz (s.a.v.) hazretleri, miraca çıktığı zaman, göklerde yüksek mertebelere yükseldi. Cebrail (a.s) hep kendisiyle beraberdi. Hatta "Sidretü'l-Münteha" denilen yere geldiklerinde, Cebrail (a.s). Efendimiz (s.a.v.) hazretlerine:
-"Ben buradan öteye geçemem! Zira buradan ötelere geçmeye senden başka hiç kimseye izin verilmemiştir!" dedi. Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri orayı geçti gitti. Allah'ın dilediği yerlere vardı. Cebrail (a.s) Rabbine selâm yermesini işaret etmişti.

Cenab-ı Allah'a şöyle iltica etmişti:
"Her türlü kavli, bedenî ve malî ibadetler, Allahü teâlâ'ya mahsustur."

Allahü Teâlâ hazretleri de:
"Ey şanı yüce peygamberi Selâm ve Allah'ın rahmetiyle bereketleri senin üzerine olsun." buyurdular.

Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v.) hazretleri, selâm'da ümmetinin de bir nasibinin olması için söyle buyurdular:
"Selâm bizlere ve Allah'ın sâlih kullarının üzerine olsun." dedi.

Bu güzel hadiseye şahit olan melekler (başta Cebrail (a.s) olmak üzere) ve bütün gök ehli bir ağızdan:
"Ben şahadet ederim ki. Allah'dan başka ilâh yoktur. Ve şahadet ederim ki, Hazreti Muhammed (s.a.v.) Allah'ın kulu ve Rasûlüdür." dediler.

Hallac-ı Mansur, eğer ben olsaydım:
"Selâm bizlere ve Allah'ın sâlih kullarının üzerine olsun", demezdim de: "Selâm bizlere ve Allah'ın bütün kullarının üzerine olsun." derdim: diyerek Efendimiz (s.a.v.) hazretlerine karşı su-i edeb'de bulundu. Şeriatın batınında suç isleyen kişi, zahirde ceza’ya çarpılır. Hallac-ı Mansur da çok feci bir ceza’ya çarpıldı.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:2 S: 136)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Âlemi Ervahda Ahid Alınırken Kâfirlerin Bulunduğu Saf
« Yanıtla #467 : 10 Aralık 2012, 15:01:28 »
Âlemi Ervahda Ahid Alınırken Kâfirlerin Bulunduğu Saf

Tevilat-ı Necmiyye’de buyuruldu:
"O kafirlerin misali’’ (Sûre-i Bakara, 171)
Âlemi ervâh'da, misak anında, Hak Teâlâ hazretleri, kendilerine; "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye kendilerine hitab ettiği zamanda kâfirlerin durumu ve misali:
"Sade bir çağırma veya bağırmadan başkasını duymaz bir kulakla haykıranın hâline benzer;"
Çünkü kâfirler, son saflardaydılar.

Zira ruhlar, dört saf ve sınıftırlar.
1- Peygamberlerin (a.s)'ın ruhları,
2- Evliya’nın ruhları,
3- Müminlerin ruhları,
4- Kâfirlerin ruhları.

Bir izah: Safların bu şekilde olması, Cenab-ı hakkın ilmi ezelisi icabı olmuştur. Çünkü Cenab-ı Hak ilmi ezelisi ile imtihan yeri olan dünyada kendi ihtiyarları ile bazı kimselerin küfre sapacaklarını bildiği için ruhların saf tutma şekli ona göre yapılmıştır. Bu izah ilm-i akaide göre zarurîdir.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:2 S: 248-249)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
"Altı Şeyin Güzelliği, Altı Şeydedir"
« Yanıtla #468 : 13 Aralık 2012, 11:24:23 »
"Altı Şeyin Güzelliği, Altı Şeydedir"

Riyâvet olundu: Altı şeyin güzelliği altı şeydedir: Onlar: ilim, adalet, cömertlik, tevbe, sabır ve haya (utanma)dır.

İlim amel'de (güzeldir),
Adalet sultanda,
Cömertlik zenginde,
Tevbe gençlikte,
Sabır fakirde,
Hayâ kadınlarda (güzeldir)...

Amelsiz ilim, tavansız ev gibidir.
Adaletsiz sultan, susuz kuyu gibidir.
Sehâvetsiz (cömert olmayan), yağmursuz bulut gibidir.
Tevbesiz genç, meyvesiz ağaç gibidir.
Sabırsız fakir, ziyasız kandil gibidir.
Hayâsız kadın, tuzsuz yemek gibidir.


Zengin kişiye düşen (şudur). Zenginlik bulutlarından, din ve dünyanın bereketlerini yağdırmalı, fakirlik ve ihtiyaçdan dolayı ölen kalblerin diriltilmesine sebep olmasıdır. Muhakkak ki Allâhü Teâlâ hazretleri, iyilik yapanların ecirlerini zayi etmez.

(Ruhü’l Beyan Tercümesi C:3 S:208-209)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ayaktan Çıkarılan Dikenin Cennete Vesile Olması
« Yanıtla #469 : 17 Aralık 2012, 12:00:40 »
Ayaktan Çıkarılan Dikenin Cennete Vesile Olması

Adamın biri bir gün bir yetimin ayağından bir dikeni çıkartı. O adam öldükten sonra Sadreddin Hocaefendi onu rüyasında gördü. Adam cennette geziniyordu.
Ve:
-"Bir diken yüzünden bana ne güller açıldı" diyordu.

Elinden geldikçe acı ve merhamet et ki, sen düştüğün zaman da sana acıyan bulunsun.

(Ruhü’l Beyan Tercümesi C:3 S:136)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Saldırgan Canavardan Korktuğumuz Gibi Hz. Allahdan Korkacağız
« Yanıtla #470 : 18 Aralık 2012, 12:25:16 »
Saldırgan Canavardan Korktuğumuz Gibi Hazreti Allahdan Korkacağız

Allahü Teâla Halil İbrahim (a.s.)a hitaben buyurdu:
Ey ibrahim! Benden kork! Zarar veren saldırgan canavardan korktuğun gibi.

Yani Allâhü Teâlâ hazretleri, birinin üzerine kaza ve hükümlerini icra etmeyi murad ettiği zaman, hiçbir peygamber ve velinin arasını ayırtmaz, yırtıcı canavar faydalı ile zararlının arasını tefrik etmediği gibi. Allâhü Teâlâ hazretlerinin tutması şiddetlidir. Mücrimler onun elinden, kahrından ve intikamından nasıl kurtulurlar?

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:7 S:78-79)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Kalbe Kasvet Veren 3 Haslet
« Yanıtla #471 : 19 Aralık 2012, 11:05:52 »
Kalbe Kasvet Veren 3 Haslet

Hazret-i Aişe (r.a.) Hazretleri, Efendimiz(s.a.v.) hazretlerinden rivayet ettiler.

Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdu:
-"Üç haslet kalbe kasvet verir.
(Onlar):
1. Yemekleri sevmek,
2. Uykuyu sevmek,
3. Rahatı sevmek..."


(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:71)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Savaştan Kaçmak Ömrün Kısalmasına Sebep Olur
« Yanıtla #472 : 20 Aralık 2012, 10:45:46 »
Savaştan Kaçmak Ömrün Kısalmasına Sebep Olur.

‘’EZZAHFİ’’ Ordu demektir. Çokluğundan dolayı, üst üste kalabalık görülen ordudur. Onlar, sanki sürüngenler gibi sürünmektedirler. Burada Ordu," kelimesinden murad, ordudan (savaştan) kaçmaktır. Lâkin misliyle kayıd etmek gerekir. Veya haberin tekitli olması, savaştan kaçmanın haram olduğunu göstermektedir. Muhakkak ki savaştan kaçmak büyük günahlardandır. Savaştan kaçmak, ömrün kısalmasına sebep olduğu gibi, taun'dan kaçmak da ömrün kısalmasına sebep olabilir.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:1 S:543)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #473 : 21 Aralık 2012, 12:16:43 »
Kıyamette Hazreti Allah, Mü'min Kulunun Hasımlarını Razı Eder.

Efendimiz Hazretleri Buyurdular:
"Kıyamet günü olduğu zaman, bir veliyyüllah'ın, yani Allah'ın rızasını ve dostluğunu kazanmış bir kişinin üzerine hasımları toplanıp kendisinden haklarını isterler. O hasımların her birine bir melek gelip vekil olur ve şöyle der: 'Allah'ın dostunu korkutmayın. Sizin hakkınızı bu gün Allahü Teâlâ size ödeyecektir' "

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:2 S:115)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
İbrahim (a.s.)’ın Duâ Okuyan Meleğe İkramı ve Cömertliği
« Yanıtla #474 : 24 Aralık 2012, 16:43:46 »
İbrahim (a.s.)’ın Duâ Okuyan Meleğe İkramı ve Cömertliği

Denildi ki: İbrahim Aleyhisselâm'ın beş bin koyun sürüsü vardı. Beş bin sürüyü güden bir o kadar çoban köpeği vardı. Beş bin köpeğin hepsinin boyunlarında altın tasma vardı.
İbrahim Aleyhisselâm çölde koyunlarına bakarken; insan suretinde bir melek ona göründü.

Melek:
"Sübbuhun Kuddüsün Rabbüna  ve Rabbül melaiketi verruh" "Allâhü Teâlâ hazretleri, noksan sıfatlardan münezzehtir. Bütün ayıplardan arınmış ve tertemizdir. Allah, meleklerin ve ruh’un Rabbidir."

İbrahim Aleyhisselâm ona:
-"Rabbimin zikrini bir daha tekrarla; şu görmüş olduğun mallarımın yarısını sana vereyim!" dedi.

Melek tekrarladı, İbrahim Aleyhisselâm:
-"Rabbimi, tekrar teşbih et, sana malının hepsini vereyim," dedi.

Melek, İbrahim Aleyhisselâm'ın hâline hayret etti. Ve:
-"Allâhü Teâlâ hazretlerinin seni Halil (dost) edinmesine ve senin adının bütün millet ve dinlerde güzel anılmasına gerçekten sen layıksın," dedi.

(Ruhü’l Beyan Tercümesi C:3 S:136-137)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Cennete Müştak Olanın Yapacağı
« Yanıtla #475 : 25 Aralık 2012, 11:32:34 »
Cennete Müştak Olanın Yapacağı

Hadis-i Şerif'te buyruldu:
-"Kim cennete müştak ise, hayırlara koşar. Kim cehennem azabından korkarsa, nefsini haramlardan tutar. Kim dünyadan zâhid olursa, onun üzerine musibetler hafif ve basit gelir."

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:7 S:87)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Günahkârlar Tehlikede
« Yanıtla #476 : 26 Aralık 2012, 11:49:17 »
Günahkârlar Tehlikede

Bil ki:
Muhakkak ki bütün isyankâr ve günahkârlar, tehlikeli bir durumda bulunmaktadırlar. Belki hepsi ümit ediyorlar! Ama sonuçlarının nasıl mühürleneceğini (imanla mı yoksa imansız mı gideceklerini ve âhirette nasıl muamele göreceklerini) bilmiyorlar.

-"Ey âsî! Mağrur olma! (Kendi kendine) aklanma! Zira ilâhî inayet her âsî ve günahkâr için hâsıl olmaz. Ve hem de sen Allâhü Teâlâ hazretlerinin af ve mağfiretini dilediği kişilerden olup olmadığını bilmiyorsun? Zira muhakkak ki hemen işin başında af ve mağfiretin tecelli etmesi çok azdır..."

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:75)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Fakirin yiyeceği zenginin malındandır
« Yanıtla #477 : 27 Aralık 2012, 13:33:42 »
Fakirin yiyeceği zenginin malındandır. Zengin bunu vermezse hesaba çekilecektir.

Denildi ki:
Herhangi bir hak men olunursa elbette onun birkaç katı elden çıkar.

Hazretl Ali (r.a.) buyurdular:
-“Allâhü Teâlâ hazretleri, fakirlerin azığını (yiyeceğini) zenginlerin malından farz kıldı. Bir fakirin açlığı mutlaka zenginlerin zekâtını vermemesiyledir. Ve elbette Allâhü Teâlâ hazretleri bundan dolayı zenginlere hesap soracaktır..."

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:11 S:40)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ümmet-i Muhammed'in Şahitliği
« Yanıtla #478 : 28 Aralık 2012, 11:03:04 »
Ümmet-i Muhammed'in Şahitliği

Rivayet olundu:
Allahü Teâlâ hazretleri muhakkak ki, evvelîn ve ahirin yani geçmiş ve gelecek bütün insanları, bir yerde toplayıp bir araya getirecektir. Sonra ümmetlerin kâfirlerine sorulur:
-"Size inzâr edici nezir bir peygamber gelmedi mi?"

Onlar:
-"Hayır! Bize müjdeci ve korkutucu bir peygamber gelmedi" derler.

Bundan peygamberlere sorulur. Onların hali, onlara gönderilen peygamberlere sorulur:
-"Sizler tebliğ etmediniz mi?"

Peygamberler:
-"Bunlar yalan söylüyorlar. Gerçekten onlara tebliğ ettik!" derler.
Peygamberlerden beyyine yani peygamberliklerini tebliğ ettiklerine dair şahit ve delil istenir. Hâlbuki Allahü Teâlâ hazretleri peygamberlerin tebliğ vazifesini en iyi şekilde yaptığını bildiği halde onlardan hüccetin ikamesi için beyyine istenir, yani kâfirlere karşı sırf delil olsun diye:
-"Bunlara tebliğ ettiğinize deliliniz var mı?" diye sorulur.

Peygamberler:
-"Ümmet-i Muhammed bizim şahidimizdir," derler.

Ümmeti Muhammed getirilir. Ümmet-i Muhammed peygamberlerin hakkında şahitlik ederler.
-"Peygamberler tebliğ ettiler mi?" sorusuna, şöyle cevap verirler:
-"Gerçekten peygamberler hakkıyla bunlara Allah'ın dinini tebliğ ettiler."

Bunun üzerine geçmiş ümmetler:
-"Bunlar nereden biliyorlar? Bunlar bizden sonra gelmediler mi? Bizden sonra gelenler bize nasıl şahitlik edebilirler?" diye ümmeti Muhammed'in şahadetini kabule yanaşmazlar.

Bu durum Ümmet-i Muhammed'e sorulur:
-"Siz peygamberlerin tebliğ vazifesini yaptığını nereden biliyorsunuz?" diye.

Onlar:
-"Bize bir peygamber geldi. Ahir zaman peygamberi Muhammed Mustafa (s.a.v.) hazretleri bize geldi. Ona Kur'ân-ı kerim adında bir Kitap indirildi. Ya Rabbi! Sen Ahir zaman peygamberi Muhammed Mustafa (s.a.v.) hazretlerine indirdiğin kitabında, peygamberlerin tebliğini haber verdin. Sen verdiğin haberlerde sadıksın. Çünkü sözlerin en doğrusu senin sözündür." derler. Bunun üzerine Muhammed Mustafa (s.a.v.) hazretleri getirilir. Ona ümmetinin halinden sorulur. Efendimiz (s.a.v.) hazretleri, ümmetini tezkiye eder, onların sadık olduklarına ve doğruyu söylediklerine şahitlik eder. Bunun üzerine kâfirlerin Cehenneme atılması emredilir.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:2 S:133-134)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #479 : 31 Aralık 2012, 12:58:54 »
Günahların Affına Sebep Olan Duâ

Kenzül-Umman’da kayıtlı Hadis-i Şerif olan bu tesbih; dua kitaplarında şu ifadelerle geçmektedir:
"Sübbûhun kuddûsün rabbünâ ve rabbül-melâiketi ver-rûh"
Bu tesbihi günde bir kere, ayda bir kere, senede bir kere ve ömründe bir kere okursa Allâh'ü Teâlâ onun geçmiş bütün günahlarını bağışlar; günahları denizlerin köpükleri ve kum tanecikleri kadar olsa bile. (Bu duâ Kenzül-Umman’da geçen Hadis-i Şerif'tir)

(Ruhü’l Beyan Tercümesi C:3 S:137)