Ölümden Sonra Kesilen ve Kesilmeyen Ameller
Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri:
"İnsan öldüğü zaman, onun işleri kesilip sona erer. Ancak üç (kişinin); sadaka-ı cariye, faydalanılacak bir ilim veya kendisine dua edecek iyi bir çocuk (bırakanın) işi (amel defteri) müs-tesna." Hadis-i şeriflerinde geçen Sadaka-ı Cariye, sözleriyle buna işaret ettiler.
İkincisi:
Racih (yani, iyi ve güzeli tercih) eden bir akıldan doğan eserlerden meydana gelen sürekli sevaplardır. Kendisiyle faydalanılan ilim gibi. Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri: "Kendisiyle faydalanılan bir ilim," sözleriyle buna işaret ettiler.
Denildi ki:
Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri'nin hâdis-i şeriflerinde geçen "Kendisiyle faydalanılan bir ilim" mübarek sözlerinden maksat; Naslardan istinbât olunan hükümlerdir. (Kur'an-ı Kerim ve Hâdis-i Şeriflerden çıkarılan fıkhı meselelerdir.) Ancak zahir olan, Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri'nin bu Hâdis-i Şeriflerinin zahir olmasıdır. Muhakkak ki bu hâdis-i şerif umumîdir. Yazılan bütün kitaplara, Şer'i ilimlerin öğretilmesine ve Şer'i ilimler (Akâid-kelâm, fıkıh, usulü fıkıh, tefsir, hadis ve tasavvuf (güzel ahlâk'ın) anlaşılması için kendisine muhtaç duyulan (Sarf, iştikak, nahiv, vaziyye, meânî, beyan, bediî, mantık, münazara, şiir ilmi ve benzeri) âlet ilimlerine şamildir. Bu hâdis-i şerifte, ölümünden sonra sevabın kesilmemesini sağlayan ilmi, "Kendisiyle faydalanılan bir ilim" buyurarak, ilmi faydalanmaya bağlaması; kendisiyle insanların faydalanmadığı ilmin ecir ve sevap meyvesini vermedikleri içindir, insanlar, kendisiyle faydalanmıyorlarsa o ilimden ecir ve sevap alınmaz. Belki faydasız ilimden dolayı günah ve azab görülür. Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri buyurdular:
"Kim öğrenmiş olduğu ilmi gizlerse, kıyamet günü o kişi (nin ağzı) ateşten gemler ile gemlenir."
İmam Sahavî Hazretleri buyurdular: Bu vaîd (yani korkutma ve günah), kitapları hapsetmek, onları kendisinden faydalanmak isteyen ve onları mütalaa etmek isteyen kişilerden gizlemek ve vermemeye de şamildir.
Üçüncüsü:
Nefislerden doğan (kişilerin işlemesiyle hâsıl olan sevaplardır. Erkek ve kız çocuklar gibi.) Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri: "Veya kendisine dua eden Salih bir evlat," sözleriyle buna işaret ettiler. Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri, burada evlâdı, Salih (iyi) olmakla kayıtlaması, hayr, hasenat ve sevabın ancak hayırlı evlat tarafından işlenebileceğine işaret içindir.
Amma evladın yapmış olduğu günah, babaya (onun amel defterine) lahik olmaz. Evlâdın yapmış olduğu günah'tan eğer babanın kusuru yoksa babanın amel defterine yazılmaz. Hadis-i Şerif'in son kısmına “yed-u lehü” (anne ve) babası için dua eder," buyurmakla evlâdı, ebeveyne dua etmeye teşvik etti. Dua fakir, zengin, âlim, cahil, kadın ve erkek herkesin yapabileceği bir ibadettir. Bu kayıt, mutlak olarak, yani dua etmeyen (anne ve babanın ruhları için Kur'anı Kerim okumayan, tövbe ve istiğfar etmeyen ve onlar için sadakalar göndermeyen) sâlih evlâd'dan baba için sevabın meydana gelmeyeceğini bildirmek içindir. Salih bir evlâd'dan anne ve babaya sevap gelmesi için o evlâdın mutlaka dua etmesini, kayda bağladı. Bu durum, meyveli bir ağaç eken kişinin hali gibi değildir. Zira meyveli ağacın meyvesinden yiyenler, ister dua etsinler, ister dua etmesinler, o ağacı eken kişiye sevap yazılır. Amma evlat böyle değildir. Evlat dua etmedikçe, o sâlih evladın mücerred varlığı ile sevap yazılmaz. Dua bakımından anne de baba gibidir. Eğer sen, bu hâdis-i şerif yani: "İnsan öldüğü zaman, onun işleri kesilir. Ancak üç şey kesilmez; sadaka-i cariye, faydalanılacak bir ilim veya kendisine dua edecek iyi bir çocuk."
Hadis-i Şerifiyle: "Kim İslâm’a bir çığır açarsa, bunun ve bununla amel eden¬lerin ecri, kıyamete kadar kendisinindir."
Hadis-i şerifleri "ve her ölen kişinin ameli kapanır. Ancak Allah yolunda (maddi ve manevi düşmana karşı) rabıta eden (nöbet tutan) kimse müstesna. Onun ameli kıyamete kadar artar."
Hadis-i Şeriflerinin arasını nasıl cemedebiliriz? Diye sorarsan cevaben derim ki: güzel bir çığır açmak, kendisiyle faydalanılan ilim cümlesindendir. Murabıt (rabıta eden, nöbet bekleyen) hâdis-i şerifin manası, o kişinin daha dünyada iken takdim ettiği önceden gönderdiği amellerinin sevabıdır. Bu sevaplar, ta kıyamete kadar çoğalır.
Hadis-i Şerif'te zikredilen üç kişiyle durum, vefatlarından sonra meydana gelen ameller ile ilgilidir. Bu şekilde amelleri sürekli artıp, çoğalmaktadır. O amellerden türeyen sevaplar, onun sevaplarına katılmaktadır.
Dördüncüsü:
(ölümünden sonra amel defterleri kapanmayanların dördüncüsü) Ruh'dan doğanlardır. Bunlar manevî evladlardır. Terbiyeden doğan manevî evladlardır. Şeriata bağlı, muhakkikîn'den, tasavvuf ehlinden Mürşid-i Kâmil şeyhlerin manevî olarak yetiştirip terbiye ettikleri evlâdından (mürid ve talebelerinden) dolayı hoca ve Mürşid-i Kâmillerin amel defterleri kapanmaz. Bu kısmı da daha önce hadîs-i şerifte zikredilen üç sınıfa dâhildir.
(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:1 S:756-757-758-759)