Gönderen Konu: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler  (Okunma sayısı 411927 defa)

0 Üye ve 61 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Daima Abdestli Ol!
« Yanıtla #435 : 04 Ekim 2012, 11:37:04 »

"Daima Abdestli Ol!"

Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
"Ey Enes! Eğer senin gücün sürekli abdest üzere yaşamaya yeterse, bunu yap (daima abdestli ol). Çünkü Ölüm meleği, kulun ruhunu aldığında, eğer o kul abdest üzere ise kendisine şehadet yazılır."

Bu şundandır:
Muhakkak ki abdest, Allah'ın gayrisinden (yani mâsivâ'dan) ayrılmanın işaretidir.
Namaz, Allah'a muttasıl olmanın, yani Allah ile olmanın işareti olduğu gibi...


Yine hâdis-i şerifte buyruldu:
"Taharet (temizlik ve abdest) üzerine devam et; rızkında sana genişlik verilir."

Sûrî taharet (temizlik) sûrî rızkın genişlemesine sebeptir.
Ve batını taharet, manevî rızkın genişlemesine sebeptir. Maarif, ilhamlar ve varidatın gelmesine yol açar. Ve bu durum anında, güzel hayat ile kalb dirilir ve nefis sıfatlarından ölür. Bu ise ancak hakikî bir cihadın eseridir. Kim nefsin ipinden (bütün bağlantı ve saplantılarından) kurtulursa, o kişi kendi ihtiyarı ile ölmüştür ama ebedî olarak canlıdır.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:2 S: 473-474)



"Benim evladlarım ABDEST almazlar, ABDEST tazelerler."
[Ebu'l-Fâruk Hazretleri (K.S.)]

"Maneviyat yolunda tembellik, ABDESTSİZ uyumakla başlar."



Abdestli İken Ölen Şehid Olur

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v), Enes bin Mâlik'e (r.a.)  “Ölüm meleği, sana abdestli olduğun halde gelirse şehîd olarak ölürsün.” buyurdular

Bu sebeple Tâbi’în’den Kürz bin Vebere (r.a.) Hazretleri vefât ettikleri gece midesinde rahatsızlık olmasına rağmen rûhunu abdestli olarak vermek ve şehîdlik rütbesine ermek için seksen defa abdest almışlardır.

Abdest, sahibini dünya ve âhiret şerlerinden muhafaza eder, başına gelen sıkıntıları da hafifletir.

Allâhü Teâlâ, Hz. Mûsâ (a.s.)’ya şöyle vahyetti:
“Abdestin yok iken sana bir musîbet gelirse bunu başkasından değil ancak kendinden bil.”

Abdest, her halde mü’minin silahıdır. Mü’min onunla insan ve cin şeytanlarına karşı mücadele eder, abdest onu hoşuna gitmeyecek hallerden korur.

Abdullâh bin Ömer (r.anhümâ) Resûlullâh (s.a.v.)’dan şöyle nakletti: “Kim abdestli olarak gecelerse, onunla beraber bir melek onun için istiğfâr ederek sabahlar ve şöyle der: Yâ Allâh! Bu kulunu bağışla, zira o geceyi temiz olarak geçirdi.

Uyku ölümün kardeşidir. Bir kimse abdestli uyursa rûhu semâya yükselir. Allâhü Teâlâ’ya secde etmesi için ona izin verilir. Nitekim Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) hadîs-i şerîflerinde buyurdular ki:

“Kul abdestli olarak uyursa rûhu arşa yükseltilir, rüyası doğru çıkar. Eğer abdestli uyumazsa rûhu bu mertebeye ulaşamaz, rüyasında gördükleri karışık olup doğru çıkmaz.”

“Her kim abdestli olarak uyursa, yatağı ona mescid (gibi), uykusu sabahlayıncaya kadar namaz (kılmış gibi) olur…”




Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Kadın nasıl Cihad Eder?
« Yanıtla #436 : 05 Ekim 2012, 11:00:50 »
Kadın nasıl Cihad Eder?

Efendimiz (s.a.v) hazretleri buyurdular:
"Kadının cihadı, kocasıyla güzel geçinmektir."


Kadın, kocasıyla iyi geçindiği, kendi sorumluluklarını bilip, kocasına karşı vazifelerini iyi yaptığı ve koca evinde işlerine dikkat ettiği zaman, o kadına: "geçimi güzel olan kadın" denir.


Hâdis-i şerifte şöyle buyruldu:
"Hangi kadın, kocası kendisinden razı olduğu halde vefat ederse o kadın Cennete girer." Rıyâzu's-sâlihîn'de olduğu gibi.

Karı kocanın haklarından biri de eşlerin birbirleri için süslenmeleridir.
İbni Abbas (r.a.) buyurdular:
"Hanımım benim için süslendiği gibi ben de onun için süslenirim."

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:2 S: 611)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Eşlerden Gelen Sıkıntıya Sabır Cihattır
« Yanıtla #437 : 08 Ekim 2012, 17:27:50 »
Eşlerden Gelen Sıkıntıya Sabır Cihattır

Bil ki:
Eğer kadın kendisine (ve namusuna) halel getiren yerlerden beri (uzak) ve iffetle muttasıf ise, kocaya gereken şey, onunla iyi bir şekilde geçinmek ve o kadının vaziyetlerine ve kötü ahlâkına sabretmektir. Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinin adabı ile edeplenmek, yani Efendimiz (s.a.v.) hazretlerini kendisine örnek almaktır.

Efendimiz (s.a.v.) hazretleri, pak ve temiz olan hanımlarına güzel davranırdı. Kadınlarla güzel geçinmek, onlardan gelenlere sabretmek, ahlak güzelliğindendir. Hiç şüphesiz hanımlarının (eşlerin) yaptıklarına sabreden kişi, Allah yolunda cihâd edenlerden sayılır.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:2 S: 621-622)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
"Ey nefsim! Kâmil ve er kişinin cihadı eşlerin çilesine sabretmektir"

Rivayet olundu:
Âbidlerden biri, hanımına karşı çok iyi davranıyordu. Ta hanımının ölümüne kadar böyle devam etti. Hanımı ölünce yakınları kendisine evlenmesi için teklif ve telkinde bulundular. O bundan yüz çevirip, evlenmekten imtina ediyordu.

Kendini şöyle savunuyordu:
-"Yalnızlık kalbimi daha fazla rahat ettiriyor."

Sonra âbid adam şöyle dedi:
-"Hanımın vefatından bir Cuma (bir hafta) sonra bir rüya gördüm. Gök kapıları açılmıştı. Sanki oradan bir takım insanlar iniyor, havada birbiri peşinden kayar gibi yürüyorlardı.

Bu adamlardan biri dönüp bana bakıyor ve hemen arkasından:
-"Şu kötü adama bakın" diyordu.

Öbürü de:
-"Evet! Öyledir" diye cevap veriyordu.

Üçüncüleri de aynı şeyi söylüyordu. Sonuncu adam gelinceye kadar niçin bana böyle dediklerini sormaya korktum. Nihayet sonuncusu geldiğinde, ben ona:
-"Bu kötü adam da kim?" diye sordum.

O:
-"Sensin!" dedi.

Büyük bir şaşkınlıkla:
-"Niçin?" diye sordum.

O:
-"Biz senin amelini Allah yolunda cihâd eden mücahitlerin amelleriyle birlikte yükseklere çıkarıyorduk. Fakat bir haftadan beri, amelini cihaddan geri kalanlarla birlikte bırakmamız emrolundu."

Sordum:
-"Sebebi?"

O:
-"Bunun neden ileri geldiğini bilemiyorum!" diye bana cevap verdi."

Âbid gördüğü bu rüya üzerine sabahleyin ihvanına:
-"Hemen beni evlendirin!" dedi.
Âbid böylece iki ve üç eşle hayat sürdü.

Kâşifi buyurdu: Ey nefsim! Kâmil ve er kişinin cihadı eşlerin çilesine sabretmektir.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:2 S: 622-623)

Çevrimdışı -meczub-

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 10
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #439 : 09 Ekim 2012, 16:53:20 »
üye olduktan sonra en çok bu sayfada okumayı seviyorum..teşekküreler.sık sık ekleme yaparsanız sevinirim..
...ALTIN ATEŞLE , KADIN ALTINLA , ERKEK KADINLA İMTİHAN EDİLİR...

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Üç Duâ
« Yanıtla #440 : 10 Ekim 2012, 12:16:52 »
Üç Duâ

Hikâye olundu:
İsrailoğullarının içinde sâlih bir adam vardı. Çok sevdiği bir eşi vardı. Allah bu sâlih kula kendisine üç istekte bulunmasını bildirdi.

Adam eşine:
-"Rabbimden üç mühim ihtiyacımın giderileceği yani üç konuda yapacağım duamın makbul olacağı hakkında haber aldım. Çok ihtiyaçlarım var. Ne yapacağımı ve öncelikle hangi ihtiyaçların giderilmesi için dua edeceğimi bilemiyorum." dedi.

Kadın:
-"Benim için bir, kendin için iki istekte bulun!" dedi.

Adam sordu:
-"Ne istersin?"

Kadın:
-"Senin Rabbinden benim isteğim, beni benden daha güzel ve çekici bir kimsenin bulunmayacağı surette kılmasıdır!"

Adam önce hanımının çok güzel olması için dua etti. Hanımının güzelliğinden ve cemalinden evin içi aydınlanmaya başladı.
Kadın evden çıkmak için ayağa kalktı, kapıya yürüdü.


Kocası sordu:
-"Nereye?"

Kadın:
-"Bazı sultanlara gidiyorum! Güzelliğimi senin gibi birisinin yanında boşa harcayacak değilim!" dedi.

Adam eşinin sokağa çıkmasına mani oldu. Fakat kadının güzelliği bazı sultanların kulağına gitti. Sultanın aveneleri geldiler, kadını zorla kocasından alıp götürdüler. Kadın seve seve gitti. Muradına erip sultanların eşi olacaktı...

Adam büyük bir inkisar ile dergâh-ı ilâhiyeye avuçlarını açtı:
-"Allahım! Senin katında benim iki hacetim kaldı. Makbul olacak iki duam kaldı. Allahım! Onu maymuna çevir!"
Allah, sâlih kulunun duasını kabul etti. Kadın hemen oracıkta maymun oluverdi. Sultan, kadını hemen yanından kovdu. Saraydan uzaklaştırdı.
Kadın maymun hâlinde evine geldi. Kocası onun o haline acıdı.

Yine dua etti:
-"Allahım! Eşimi eski haline getir!" diye. Allah duasını kabul etti. Eşi eski haline geldi.

Fakat sâlih adamın üç makbul duası da boşuna gitmiş oldu. Ne Adam iflah oldu, ne de eşi...

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:2 S: 612-613)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Sabırın Çeşitleri ve Fazileti
« Yanıtla #441 : 15 Ekim 2012, 01:25:20 »
Sabırın Çeşitleri ve Fazileti

Sonra (bil ki) sabır, nefsi şeran mahzur olan, bütün şehvetlerden hapsetmek ve menetmektir.

Sabrın bütün cinsleri üçtür.
1. Taat etmek üzere sabır,
2. Masiyet etmemek üzere sabır,
3. Kötülüklere sabır.

Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri Hadis-i Şeriflerinde buyurdular:
"Kim musibet (ve belâya) sabrederse, onun için üçyüz derece vardır. Her iki derecenin arası (ndaki mesafe) dünya ile sema arası gibidir.
Kim taat ve ibadetler üzerine sabrederse, onun için altıyüz derece vardır. Her iki derecenin arası (ndaki mesafe) dünya ile sema arası gibidir.
Kim ma'siyet (ve günah işlememek) üzere sabrederse, onun için de dokuz yüz derece vardır. Her bir derecenin arası Arş ile Kürsînin arası gibidir."


(Ruhü’l Beyan Tercümesi C:3 S:335)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
En Faziletli Ameller
« Yanıtla #442 : 16 Ekim 2012, 11:17:57 »
En Faziletli Ameller

Efendimiz (s.a.v.) hazretlerine soruldu:
-"İslâm nedir?"

Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
-"Güzel söz, yemek yedirmek ve selâmı yaymaktır."

Soruldu:
-"Hangi Müslümanlar daha faziletlidir?"

Buyurdular:
-"İnsanların, elinden ve dilinden selâmette olduğu yani zarar görmediği kişidir."

Soruldu:
-"Hangi namaz daha faziletlidir?"

Buyurdular:
-"Kıyamı (yani ayakta durulması) uzun olan"

Soruldu:
-"Hangi sadaka daha faziletlidir?

Buyurdular:
-"Azlık ve yoklukta vermeye çalışılan sadaka!"

Soruldu:
-"Hangi iman faziletlidir?"

Buyurdular:
-"Sabretmek ve müsamaha edip hoşgörmek."

Soruldu:
-"Hangi iman faziletlidir?"

Buyurdular:
-"Güzel ahlaki"

Soruldu:
-"Hangi cihat faziletlidir?"

Buyurdular:
-"Yaralanması ve kanlarının akmasıdır."

Soruldu:
-"Hangi köleyi azad etmek daha faziletlidir?"

Buyurdular:
-"Para cihetinden en pahalı olanı!"

Soruldu:
-"Hangi hicret daha faziltelidir?"

Buyurdular:
-"Senin, Rabbin azze ve celle hazretlerinin sevmediği şeylerden (fiil söz ve hareketlerden) hicret edip uzaklaşmandır!"

Soruldu:
-"Hangi saat daha faziletlidir?"

Buyurdular:
-"Gecenin yarısından sonraki zamandır. Sonra farz ve meşhûd olan (yani meleklerin şahit olduğu) sabah namazından güneşin, doğuşuna kadar devam eden zamandır."

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:2 S: 403)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ölümden Sonra Kesilen ve Kesilmeyen Ameller
« Yanıtla #443 : 17 Ekim 2012, 12:56:28 »
Ölümden Sonra Kesilen ve Kesilmeyen Ameller

Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri:
"İnsan öldüğü zaman, onun işleri kesilip sona erer. Ancak üç (kişinin); sadaka-ı cariye, faydalanılacak bir ilim veya kendisine dua edecek iyi bir çocuk (bırakanın) işi (amel defteri) müs-tesna." Hadis-i şeriflerinde geçen Sadaka-ı Cariye, sözleriyle buna işaret ettiler.

İkincisi:

Racih (yani, iyi ve güzeli tercih) eden bir akıldan doğan eserlerden meydana gelen sürekli sevaplardır. Kendisiyle faydalanılan ilim gibi. Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri: "Kendisiyle faydalanılan bir ilim," sözleriyle buna işaret ettiler.
Denildi ki:
Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri'nin hâdis-i şeriflerinde geçen "Kendisiyle faydalanılan bir ilim" mübarek sözlerinden maksat; Naslardan istinbât olunan hükümlerdir. (Kur'an-ı Kerim ve Hâdis-i Şeriflerden çıkarılan fıkhı meselelerdir.) Ancak zahir olan, Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri'nin bu Hâdis-i Şeriflerinin zahir olmasıdır. Muhakkak ki bu hâdis-i şerif umumîdir. Yazılan bütün kitaplara, Şer'i ilimlerin öğretilmesine ve Şer'i ilimler (Akâid-kelâm, fıkıh, usulü fıkıh, tefsir, hadis ve tasavvuf (güzel ahlâk'ın) anlaşılması için kendisine muhtaç duyulan (Sarf, iştikak, nahiv, vaziyye, meânî, beyan, bediî, mantık, münazara, şiir ilmi ve benzeri) âlet ilimlerine şamildir. Bu hâdis-i şerifte, ölümünden sonra sevabın kesilmemesini sağlayan ilmi, "Kendisiyle faydalanılan bir ilim" buyurarak, ilmi faydalanmaya bağlaması; kendisiyle insanların faydalanmadığı ilmin ecir ve sevap meyvesini vermedikleri içindir, insanlar, kendisiyle faydalanmıyorlarsa o ilimden ecir ve sevap alınmaz. Belki faydasız ilimden dolayı günah ve azab görülür. Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri buyurdular:
"Kim öğrenmiş olduğu ilmi gizlerse, kıyamet günü o kişi (nin ağzı) ateşten gemler ile gemlenir."
İmam Sahavî Hazretleri buyurdular: Bu vaîd (yani korkutma ve günah), kitapları hapsetmek, onları kendisinden faydalanmak isteyen ve onları mütalaa etmek isteyen kişilerden gizlemek ve vermemeye de şamildir.

Üçüncüsü:

Nefislerden doğan (kişilerin işlemesiyle hâsıl olan sevaplardır. Erkek ve kız çocuklar gibi.) Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri: "Veya kendisine dua eden Salih bir evlat," sözleriyle buna işaret ettiler. Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri, burada evlâdı, Salih (iyi) olmakla kayıtlaması, hayr, hasenat ve sevabın ancak hayırlı evlat tarafından işlenebileceğine işaret içindir.
Amma evladın yapmış olduğu günah, babaya (onun amel defterine) lahik olmaz. Evlâdın yapmış olduğu günah'tan eğer babanın kusuru yoksa babanın amel defterine yazılmaz. Hadis-i Şerif'in son kısmına “yed-u lehü” (anne ve) babası için dua eder," buyurmakla evlâdı, ebeveyne dua etmeye teşvik etti. Dua fakir, zengin, âlim, cahil, kadın ve erkek herkesin yapabileceği bir ibadettir. Bu kayıt, mutlak olarak, yani dua etmeyen (anne ve babanın ruhları için Kur'anı Kerim okumayan, tövbe ve istiğfar etmeyen ve onlar için sadakalar göndermeyen) sâlih evlâd'dan baba için sevabın meydana gelmeyeceğini bildirmek içindir. Salih bir evlâd'dan anne ve babaya sevap gelmesi için o evlâdın mutlaka dua etmesini, kayda bağladı. Bu durum, meyveli bir ağaç eken kişinin hali gibi değildir. Zira meyveli ağacın meyvesinden yiyenler, ister dua etsinler, ister dua etmesinler, o ağacı eken kişiye sevap yazılır. Amma evlat böyle değildir. Evlat dua etmedikçe, o sâlih evladın mücerred varlığı ile sevap yazılmaz. Dua bakımından anne de baba gibidir. Eğer sen, bu hâdis-i şerif yani: "İnsan öldüğü zaman, onun işleri kesilir. Ancak üç şey kesilmez; sadaka-i cariye, faydalanılacak bir ilim veya kendisine dua edecek iyi bir çocuk."
Hadis-i Şerifiyle: "Kim İslâm’a bir çığır açarsa, bunun ve bununla amel eden¬lerin ecri, kıyamete kadar kendisinindir."
Hadis-i şerifleri "ve her ölen kişinin ameli kapanır. Ancak Allah yolunda (maddi ve manevi düşmana karşı) rabıta eden (nöbet tutan) kimse müstesna. Onun ameli kıyamete kadar artar."
Hadis-i Şeriflerinin arasını nasıl cemedebiliriz? Diye sorarsan cevaben derim ki: güzel bir çığır açmak, kendisiyle faydalanılan ilim cümlesindendir. Murabıt (rabıta eden, nöbet bekleyen) hâdis-i şerifin manası, o kişinin daha dünyada iken takdim ettiği önceden gönderdiği amellerinin sevabıdır. Bu sevaplar, ta kıyamete kadar çoğalır.
Hadis-i Şerif'te zikredilen üç kişiyle durum, vefatlarından sonra meydana gelen ameller ile ilgilidir. Bu şekilde amelleri sürekli artıp, çoğalmaktadır. O amellerden türeyen sevaplar, onun sevaplarına katılmaktadır.

Dördüncüsü:

(ölümünden sonra amel defterleri kapanmayanların dördüncüsü) Ruh'dan doğanlardır. Bunlar manevî evladlardır. Terbiyeden doğan manevî evladlardır. Şeriata bağlı, muhakkikîn'den, tasavvuf ehlinden Mürşid-i Kâmil şeyhlerin manevî olarak yetiştirip terbiye ettikleri evlâdından (mürid ve talebelerinden) dolayı hoca ve Mürşid-i Kâmillerin amel defterleri kapanmaz. Bu kısmı da daha önce hadîs-i şerifte zikredilen üç sınıfa dâhildir.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:1 S:756-757-758-759)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #444 : 18 Ekim 2012, 11:12:26 »
Amellerinde Hazreti Allah'dan Başkasını Ortak Yapanın Hali

Cenab-ı Hak Hadis-i Kudsi'de buyurdu:

"Ben, şerik (ortaklardan) zenginim. Kim benim için amel eder ve benim için yapılan amelde başkasını ortak koşarsa, ben o kişiden (ve onun amelinden) uzağım."

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:3 S:172)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Amelsiz Kur'ân Okuyanın Hali
« Yanıtla #445 : 19 Ekim 2012, 11:21:45 »
Amelsiz Kur'ân Okuyanın Hali

Tefsîrü'l-Hanefî'de buyuruldu:
Misali şöyledir:
Sultan mülkünde herhangi bir kimseye (toprak ve ) emirlik bağışlar, ona bir reislik (bir yerin baskanlığını veya niyabet (vekâleten idarecilik) verir. Sultan o adamını gönderdiği yerin halkının kendisine itaat etmesi için bir ferman yazıp eline verir.
Adam (elindeki ferman ile) o memlekete gelir, makamına oturur ve halk ona itaat eder.
Sonra sultan, ona bir ferman yazarak, kendisine büyükçe bir saray ve köşk inşa etmesini veya büyük bir ev yapmasını emreder ki, günün birinde sultan bu memlekete geldiğinde konaklayabileceği bir ev veya saray olsun.
Sultanın fermanı valiye ulaştı. Ama vali fermanda yazılı olan emre uymadı. Lakin adam her gün sultanın fermanını okuyordu. (Hatta bazen adamlarını toplayarak padişahın fermanını gözyaşları içerisinde onlara okuyordu.)...
Sultan o memlekete geldiğinde, yapılmasını emrettiği; sarayının yapılmadığını (temellerinin bile atılmadığını) gördüğünde, o vali sultan'dan hil'at (hediye veya takdir) almaya hak kazanır mı? Hatta zahire göre, (sultanın emirlerine itaat etmediği için) belki dayak, cezalandırma, azarlama ve hapse müstahak olur...

İşte Kur'ân-ı Kerim’de böyledir.
-Kur'ân-ı Kerîm bu menşur gibidir... Allâhü Teâlâ hazretleri, Kur'ân-ı Kerimde kullarına dinin erkânını imar etmelerini emretti.

Dâvûd Aleyhisselâm'a buyurduğu gibi:
- "Bir evi benim için boşalt ona yerleşeyim! Orada kullarım bana ibadet etsinler."
Ve Allâhü Teâlâ hazretleri, dinin imarının nelerle mümkün olduğunu kullarına açıkladı ve Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu:
"Hem namazı dürüst kılın ve zekâtı verin, rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin!" (Bakara Suresi :43)

(Ruhü’l Beyan Tercümesi C:3 S:270-271)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #446 : 22 Ekim 2012, 11:24:50 »
Fayda Veren Amel

Efendimiz (s.a.v.) hazretlerine denildi:
-"Ya Resûlellah (s.a.v.) hangi amel daha faziletlidir?"

Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
-"Allahü Teâlâ hazretlerini bilmek."

Yine denildi:
-"Hangi ilmi murad ediyorsunuz?"

Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
-"Allahü Teâlâ ve Sübhânehû hazretleri hakkındaki ilimdir."

Yine Efendimiz (s.a.v.) hazretlerine denildi:
-"Biz amelden soruyoruz, siz ilimden cevap veriyorsunuz!"

Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
-"Az amel. Allah ilmiyle beraber menfaat verir. Ama Allahü Teâlâ hazretlerini bilmemek ondan cahil olmakla beraber işlenen çok amel fayda vermez."

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:2 S: 524)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Hazreti Allah’ın, Mü'minlerden Aldığı Ahidler
« Yanıtla #447 : 05 Kasım 2012, 15:51:25 »
Hazreti Allah’ın, Mü'minlerden Aldığı Ahidler

Allâh-ü Teâlâ Hazretleri'nin Peygamberlerle beraber, evliya (âlim ve bütün) mü'minlerden almış olduğu ahidler (şunlardır):

1. Tevhîd (Allah'ı bir bilmek,),
2. Dinin ikamesi (ayakta durması için çalışmak),
3. Dini dosdoğru yaşamak,
4. Dinin öğretilmesi,
5. Dinde asla tefrikaya düşmemek (bölünmemek).
6. Bazılarının bazılarını tasdik etmesi,
7. Birbirlerinin aleyhinde olmamak,
8. Halkı taat'a davet etmek,
9. Dini tebliğ etmek,
10. İbadeti Allah-ü Teâlâ Hazretlerine tahsis etmek (ihlâs ile Allah'a ibadet etmek).

Çünkü Allah-ü Teâlâ Hazretleri'nin kullarından istediği sadece ibadette sıdkıyet, samimiyet, ihlâs ve Rubûbiyyetin hukukuna riayet etmektir...

(Ruhü’l Beyan Tercümesi C:3 S:581)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Rasülullah(A.S)'in Ümmeti İçin Korktuğu İki Şey
« Yanıtla #448 : 06 Kasım 2012, 11:21:05 »
Rasülullah(A.S)'in Ümmeti İçin Korktuğu İki Şey

Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri buyurdular:
"Ümmetim üzerine (gelmesinden) en çok korktuğum şey, hevâ ve hevese tâbi olmak ve tûl-u emeldir.
Çünkü hevâ ve hevese tâbi olmak, kişiyi hak'dan alıkoyar. Tûl-u emel ise, insana âhireti unutturur..."


(Ruhü’l Beyan Tercümesi C:3 S:603)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
"Ey Dünya! Bana hizmet edene hizmet et. Sana hizmet edeni de yor"
« Yanıtla #449 : 07 Kasım 2012, 10:18:16 »
"Ey Dünya! Bana hizmet edene hizmet et; sana hizmet edeni de yor"

Allâhü Teâlâ hazretleri, dünyayı yarattığında ona şu kavl-i şerifiyle hitabetti:
-"Ey Dünya! Bana hizmet edene hizmet et. Sana hizmet edeni de yor (kendi hizmetinde çalıştırarak
ona yorgunluk ver)."

Bundan dolayı dünya Allah'ın bazı veli kullarına gelir. Bazı evliyaya da acuze (yaşlı bir kadın) suretinde gelerek evlerini süpürür. Bazı evliyaya da her gün bir kuru ekmek olarak gelir.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:7 S: 343)