Gönderen Konu: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler  (Okunma sayısı 412371 defa)

0 Üye ve 63 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."

Her Hal ve Şartta İyiliği Tavsiye Kötülükten Mene Çalışmanın Gerektiği

"İyiliği emredin; Siz kendiniz onunla amel etmeseniz bile, kötülükten alıkoymaya çalışın; Siz kendinizi kötülükten alıkoyamazsanız bile." (Hadis-i Şerif)

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:1 S:465)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #331 : 09 Mayıs 2012, 11:23:52 »
Gönül Yapanın Sevabı

Kalb, Allahü Teâla’nın nazargâhıdır,
Gönül yap ki gönül yapmak haccı ekberdir.
Bir gönül yapmak binlerce Ka'beden daha iyidir.
Kâ'be Azerin Halilinin yapmış olduğu bina’dır,
Gönül ise nazargâhı İlâhî’dir.


Elbette kalbi temizlemek gerekir. Kalpler iyice temizlenince onun yanına ilâhî nurlar, rahmanı sırlar yerleşir ve onun üzerine sükûnet ve vekar iner. Kul bu rütbelere ulaştığında hakikî olarak Rabbine secde ve rükû eder ve sırrı ile Rabbine nail olup kurtulur.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:2 S:42)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Cebrail (A.S) Dünya Ehlinden Olsaydı İnsanlara Neler Yapardı
« Yanıtla #332 : 10 Mayıs 2012, 11:42:13 »
Cebrail (A.S) Dünya Ehlinden Olsaydı İnsanlara Neler Yapardı

Muhammed b.İsmail el-Buhari Hazretlerinden rivayet olundu:

"Bize baliğ oldu (ulaştı). Allahü Teâlâ hazretleri, Cebrail Aleyhisselam'a vahyedip buyurdular.

- 'Ey Cebrail! Ben Azûmüşşan seni dünyaya gönderip; seni dünya ehlinden kılmış olsaydım, orada hangi taatı (ve ameli) yapardın?' diye sordu.

Cebrail Aleyhisselam:
- 'Ya Rabbi! Benim işimi sen benden daha iyi biliyorsun. (Eğer ben dünya ehlinden olmuş olsaydım) o takdirde üç şeyi yapardım.
Birincisi: İyal sahiplerine (çoluk çocuğu olan kişilere) ailelerinin nafakalarını temin etme hususunda yardımcı olurdum.

İkincisi: Ben halkın ayıplarını ve günahlarını gizlerdim. Hatta senden başka mahlûkatından hiçbiri, kullarından herhangi birinin
ayıbını ve günahlarını öğrenemezdi.

Üçüncüsü: Susuz insanlara su verirdim. Su ile onların susuzluklarını giderirdim.' "

(Ruhü’l Beyan Tercümesi C:3 S:30)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Muhiddin Arabî Hazretlerinin Ölüm Sonrası İçin Duâsı
« Yanıtla #333 : 11 Mayıs 2012, 11:17:11 »
Muhiddin Arabî Hazretlerinin Ölüm Sonrası İçin Hazreti Allah'a Duâsı

"Ey Allah'ım!
Alınlar terlediği, inlemeler çoğaldığı ve bizim üzerimize sevgililer ağladığı ve tabipler bizden ümitlerini kestiği zaman; bize rahmet et.
Allah'ım!
Toprak bizi örttüğü, ahbap ve dostlar bizi terk ettiği, nimetler bizden ayrıldığı ve nesim (hoş rüzgar) kesildiği zaman bize rahmet et.
Allah'ım!
İsmimiz unutulduğu, cismimiz çürüdüğü, kabrimiz kaybolduğu ve zikrimiz (bahsimiz) kapandığı (ve hiçbir kimsenin artık bizden söz etmediği ve tamamen unutulduğumuz) zaman, bize rahmet et! Allah'ım! Sırlar açıklandığı, gizlilikler (ve kalpte olanlar) ortaya çıkarıldığı, amel defterleri yayıldığı, teraziler ortaya konulduğu zaman bize rahmet et!
Allah'ım!Ey Hayy-ü Kayyûm ve yâ Rahman yâ Rahîm!
Senin rahmetinle senden yardım diliyoruz!"

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:7 S: 288)

Çevrimdışı yaz gülü

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 7
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #334 : 12 Mayıs 2012, 02:48:44 »
Allah RAZI OLSUN

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #335 : 14 Mayıs 2012, 11:12:39 »

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Dünya Sevgisinin Kalbden Çıkması İçin Bilinmesi Gerekenler
« Yanıtla #336 : 14 Mayıs 2012, 11:15:05 »
Dünya Sevgisinin Kalbden Çıkması  İçin Bilinmesi Gerekenler

Dünya sevgisinin kalbten çıkması için kişinin kalbini Allâhü Teâlâ hazretlerinin kefil olduğu (üzerine aldığı) şeylerde, kalbini boş (ve hoş) tutmasıdır. Yanı rızk endişesini kalbinden çıkartmak ve Allâhü Teâlâ hazretlerinin emirleriyle meşgul olmaktır.

Allâhü Teâlâ hazretleri buyurdu:
"Ey Âdemoğlu! Ben seni topraktan yarattım! Sonra bir nutfeden (bir damla meniden)... Seni yoktan yaratmak bana hiç yorgunluk vermedi! Sen var olduğun zaman, sana sevk edeceğim (nimetlendireceğim) bir parça ekmek mi bana zor gelip yorgunluk verecek?"

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:11 S:178)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Hazreti Allah Herkesten Sabırlıdır
« Yanıtla #337 : 15 Mayıs 2012, 11:01:28 »
Hazreti Allah Herkesten Sabırlıdır

Efendimiz (s.a.v) Hazretleri buyurdular:
"Hiçbir kimse, kendisiyle ilgili olarak duyduğu eza verici isnat ve iftiraya, Allah'dan daha çok sabırlı değildir. Çünkü onlar, (kâfirler-Yahudi, Hıristiyan ve müşrikler) Allah'a evlad (kız ve erkek evlad) isnat ederler, Allah da buna rağmen onları afiyette kılar ve onlara türlü rızıklar verir."

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:1 S:472)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Kâfirlere Nimet Verilme Sebebi
« Yanıtla #338 : 16 Mayıs 2012, 10:55:11 »
Kâfirlere Nimet Verilme Sebebi

Allahü Teâlâ buyurdu: ‘’Ayetlerimizi inkâr edenlere gelince, biz onları, bilemeyecekleri yönlerden derece derece düşüşe yuvarlayacağız’’.(Sûre-i Araf, âyet 182)

‘’Bu sözü yalanlayanı bana bırak. Onları bilmedikleri yönden derece derece azaba yaklaştıracağız." (Sûre-i Kâlem, âyet 44)

Sehl-i Tüsterî (k.s.) hazretleri bu Ayet-i Kerimenin manasında şöyle buyurdular:
"Biz onlara bolluk ve nimetlerle mühlet veririz; bu nimetlerle şükrü unuttururuz. Onlar nimete yapışıp mün'imi (nimeti vereni) unutunca yakalanıp hesaba çekilirler."

Ebü'l-Abbas İbn-i Ata hazretleri de şöyle buyurdular:
"Onlar ne zaman bir hata işleseler; biz onlara nimetlerimizi yenileriz ve böylece onlara bu hata ve günah’tan dolayı istiğfarı unuttururuz."

Akıllı kişiye düşen, dünyanın ziynet ve süslerine asla aldanmamasıdır. Allah'dan başka hiçbir şey ile sevinmemelidir. (Dünyanın taşı ve altını insanın gönlünde müsavi olmalıdır.) Muhakkak ki Allah'ın dışında olan her şey batıldır, rezalettir. Geçici rezaletlerle mağrur olmak ve onlara aldanmak, kemal olan aklın, olgun olan anlayış (kavrayışın) ve irfanın yapabileceği bir kâr değildir.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:2 S:47)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #339 : 18 Mayıs 2012, 10:56:04 »
Nemrud’un Sonu

Rivayet olundu.
Bu hüccet getirme yarışmasından (Nemrud'un mağlup olmasından) sonra, Nemrud büsbütün kibre kapıldı. İyice azıp şımardı ve İbrahim Aleyhisselam'ı ateşe attı.

Allahü Teala hazretleri ona ve kavmine "Sivrisinek" musallat kıldı. Sivrisinekler onların etlerini yiyip, kanlarını içiyordu. Sadece kemikleri kalıyordu.
Nemrud ise kendisine hiçbir şey isabet edemeden olduğu gibi duruyordu. Allâhü Teâlâ hazretleri, ona bir sivrisinek gönderdi. Sivrisinek Nemrud'un burnundan beyninin içine girdi.
Sivrisinek dört yüz (400) yıl Nemrudun beyninde kaldı. (Sivrisinek onu rahatsız ettiğinden rahatlamak için her gün) kafasına tokmakla vuruluyordu.

Böylece Allâhü Teâlâ hazretleri, Nemrud'a tam dört yüz yıl azâb etti. Nemrud dört yüz sene melik olup hüküm sürdüğü gibi...
Bâbil şehrinde göğe yükselen kubbeyi yapan bu Nemrudtur. Allâhü Teâlâ'nın emri gelerek binaların temelleri kökünden sarsıldı. Tavanları üstlerine çöküverdi.

Şeyh Attâr (k.s.) hazretleri buyurdular:
Düşman tarafına atılan ok, onun işinin önünü kesmeye kıfayet eder.

İnsanın cevheri

Bu Ayet-i Kerime’de şu işaretler vardı(Bakara Suresi :258. Ayet-i Kerime)
Allâhü Teâlâ hazretleri, hiç kimseye vermediği mülkü Nemrut'a verdi. Nemrut, Rubûbiyet iddia etti; önce kimse bu iddia'da bulunmadı.
Allâhü Teâlâ hazretleri, kemali talep etmesi için insan'a güzel istidat verdi. Kimin kemali talep etme hususunda istidadı güzel olur ve cevherindeki takatinden dolayı, o kişi kemali yolunda daimî bir hareket içinde olur. Ne zaman kemale yönelirse, hemen ulvî ve süflî mertebelerinin en azamı (maksimum derecesine yükselmek için) seyre başlar.

(Ruhü’l Beyan Tercümesi C:3 S:92-93)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Kediye Kötülük Sebebi İle Azap Olunan Kadın
« Yanıtla #340 : 21 Mayıs 2012, 11:12:53 »
Kediye Kötülük Sebebi İle Azap Olunan Kadın

"Bir kadın, ölesiye kadar habsettiği bir kedi sebebiyle azap olundu da bu yüzden cehenneme girdi. Kediyi habsettiği vakit; onu doyurmamış, su vermemiş, yerdeki, haşeratı bile yemeye bırakmamışdı." (Hadis-i Şerif)  

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:7 S:53)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Kız Çocuğunu Diri Diri Kuyuya Atan Adamın Hikâyesi
« Yanıtla #341 : 22 Mayıs 2012, 11:47:51 »
Kız Çocuğunu Diri Diri Kuyuya Atan Adamın Hikâyesi

Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinden rivayet olundu. Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinin ashabının içinde ve Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinin önünde (yanında) sürekli üzüntülü olan bir adam vardı.

Efendimiz (s.a.v.) hazretleri ona sordu:
-"Sana ne oluyor? (Bu kadar) mahzun oluyorsun?"

O zat:
-"Ya ResûlAllah (s.a.v.)!
Ben câhiliyet dönemimde bir günah işledim! Müslüman olduktan sonra o günahımın af ve mağfiret kılınamayacağını düşünerek üzülüyorum! (O günahım beni mahzun ediyor, onu hatırladıkça üzülüyorum!)"
dedi.

Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri:
-"Bana günahından haber ver?" buyurdular:

O kişi:
-"Ben kız çocuklarını öldürenlerdendim!
Bir kız çocuğum doğdu. Eşim, onu öldürmemem ve terk etmem üzere şefaatte bulundu. Ben de onun isteğini kabul ettim. Kızı ona terk ettim. Kızım büyüdü. Gelinlik çağına ulaştı. Kadınların en güzellerinden oldu. Onu istemeye geldiler.
Hamiyet (taassub, kıskançlık ve cahiliyet damarım) kabardı.
Kalbim onu evlendirmeye tahammül etmedi.
Veya onu hiç evlendirmeden öyle evde bırakmaya da râzî olmadım.

Bir gün eşime;
-'Ben şu şu kabilelerde bulunan akrabalarımı ziyarete gitmek istiyorum! Kızımı da benimle beraber gönder!' dedim.

Eşim, buna çok sevindi. Kızı elbise ve ziynetlerle süsledi. Benden de ona ihanet etmemem (öldürmemem) üzere birçok misak (yemin ve ahidler) aldı. Kızımı aldım onunla (çölde) bir kuyunun başına gittim. Kuyuya baktım. Kız, kuyuyu görünce benim, onu kuyuya atacağımı hissetti. Bana sarıldı ve ağlamaya başladı. Yalvardı, yakardı.

Göz yaşları içinde;
-'Ey babacığım! Ey babacığım! Bana ne yapmak istiyorsun?' dedi.
Ona acıdım. Sonra kuyuya baktım hamiyet (cahiliyet ve kıskançlık) bana galip geldi. Kızım yine sımsıkı bana sarıldı.

Hüngür hüngür ağlamaya başladı ve bana;
-'Babacığım!
Annemin emanetini zayi etme! (Anneme verdiğin sözü bozma! Ben annemden sana emanetim, annemin emanetini yitirme!)'


Ben bir kuyuya bakıyorum; bir birde kıza...
Kuyuya baktıkça hamiyet damarım kabarıyor; kıza baktıkça da merhamete geliyordum.
Sonuçta şeytan bana galip geldi. Kızımı (kendi elimle) baş aşağı kuyuya attım!

Kızım kuyunun altında hâlâ ağlıyor ve bağırıyordu:
-'Baba! Beni öldürdün! Baba beni öldürdün?'
Orada uzun süre kaldım.Ta ki kızımın sesi tamamen kesildi. (Öldüğüne kanaat ettikten sonra) ayrıldım.

Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v.) hazretleri, ağlamaya başladı. (Mübarek gözlerinden yaşlar aktı.) Bütün sahabeler ağladılar.
Ve Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
-"Eğer cahiliyet döneminde yaptığından dolayı, bir kişiyi cezalandırmayı emretmiş olsaydım; elbette senin yaptıklarından dolayı seni cezalandırırdım!"

Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
-"Muhakkak ki İslâm mâ kablini (kendisinden önce işlenen günahları) siler."

Başka bir hadis-i şerifte de;
-"Tevbe de kendisinden önce işlenen günahları siler."

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:184-185-186)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #342 : 23 Mayıs 2012, 11:15:30 »
Şehir Ehli İle Köy Ehli Arasındaki Farkın Misali

Eğer sen şehir ehli ile köylerde (dağ başlarında ve çöllerde yaşayan bedevilerin) arasındaki farkı öğrenmek istiyorsan; dağ başlarında (kendiliğinden bakımsız olarak yetişen ağaçların) meyveleriyle (bakımlı) bağ ve bostanlarda yetişen meyveleri birbiriyle karşılaştır. (O zaman farkı anlarsın)!

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:11 S:29)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #343 : 24 Mayıs 2012, 11:09:17 »
O gün baba evlada, evlad babaya sevabını vermez, veremez

İkrime'den rivayet olundu.

O Buyurdu:
"Baba (ve anne), kıyamet günü, evladının eteğine yapışır (yalvarır:)
-"Ey oğlum. Evladım!
Ben dünyada senin babandım (annendim). Benim kurtulmam için miskal habbesi kadar bir haseneye (sevaba) ihtiyacım var. Eğer bana verirsen kurtulurum. Ne dersin der?"


Evladı:
-"Senin kendisinden korktuğun şeyden (Cehennem azabından) ben de senin gibi korkmaktayım. Ben sana bir şey veremem!" der.

Kişi, oradan eşine gider. Onun eteğine yapışır.

Ona:
-"Ey falanca eşim! Ben dünyada senin eşindim," diye söze başlayıp, dünyada ona yapmış olduğu iyilikleri sayar.

Ve sonra da ona şöyle yalvarır:
-"Ben senden bir hasene (sevap) istiyorum. Ben kurtuluşum senin bana hediye edeceğin bir sevaba bağlıdır. Ne dersin bana sevap verecek misin?"

Eşi:
-"Sana sevabımdan bir şey veremem. Senin kendisinden korktuğun (Cehennem azabından) ben de korkmaktayım," der.

Bundan dolayı Allahü Teâlâ Hazretleri buyurdular:
"Hem günah çeken bir nefis, başkasının günahını çekmeyecek, yükü ağır basan onun yükletilmesine çağırsa da ondan bir şey yüklenilmeyecek, isterse bir yakını olsun!"

Yani kimin günahları ağır gelirse, hiç kimse ondan günah yükünden bir şey alıp yüklenmez.

Sadi buyurdu:

Herkes kaçacaktır.
Sanki kendisini öldürecekmişim gibi.
Ey Sadi kimseden ümit bekleme, ameli Salih işle.


(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:1 S:483)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Abid Kimsenin İbadetinin Ecdadına da Gitmesi
« Yanıtla #344 : 25 Mayıs 2012, 11:07:37 »
Abid Kimsenin İbadetinin Ecdadına da Gitmesi

Hadis-i Şerif'te şöyle buyuruldu:

"Müslümanlardan bir adam (kişi) ardından bir zürriyet bırakır. O zürriyeti Allahü Teâlâ hazretlerine ibadet ederlerse, o zürriyetin ibadetinin sevabının bir mislini Allah, onun ecdadına verir. Bu hâl o kişinin zürriyetinden ibadet edenler oldukça kıyamet kopana kadar devam eder."
İkinci sebep ise, İbrahim (a.s) ile Hazreti İsmail'in duaları suret bakımından her ne kadar hususî görünüyorlarsa da Aslında duaları umumîdir. Zira peygamberlerin evlâdının ıslahı, bütün insanlığın ıslahı için bir yoldur.
Sanki şöyle dua ettiler:
"Ya Rabbi!
Zürriyetimizden ıslahı sebebiyle bütün kullarını ıslah et, kullarına hidayet nasip et."

Dua ederlerken bütün zürriyetimiz demediler, zürriyetimizden bazılarını buyurdular. Çünkü onlar, kendileri zürriyetlerinden bazılarının münşin bazısının da kendi nefislerine zulmeden zalim kişiler olacağını apaçık biliyorlardı.
Onlara evlatlarının bir kısmının mü'min bir kısmının da zalim olacağını bildiren ise şu nassı şerif (ayeti kerime) dir.
"Zalimler benim ahdime nail olamaz!" (Sûre-i Bakara, âyet 124)

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:2 S:68)