Bazı Sahabilerin Dünyadan El Çekmek İstemeleri Üzerine Hazreti Allah ve Resülünün Emirleri
Efendimiz (s.a.v.) hazretleri, bir gün vaaz ettiler ve kıyameti anlattılar. Korkutma işini teblîğ ettiler, insanlar, ondan ayrıldıklarında ağladılar. Sahabelerden 10 kişi, Osman bin Maz'ûn el-Cümhi'nin evinde toplandılar, müşavere ettiler.
Bu sahabeler;
1. Ruhbanlık etmeyi,
2. Yün elbise giymeyi,
3. Aba (kaba elbiseler) giymeyi,
4. Karalara bürünmeyi,
5. Zekerlerini (tenasül aletlerini) kesmeyi,
6. İğdiş olmayı,
7. Bütün seneyi oruçlu geçirmeyi,
8. Geceleri tâ sabahlara kadar kıyam ve namazla geçirmeyi,
9. Asla yatağın üzerine yatıp uzanmamayı,
10.Et yememeyi,
11.Et yağı yememeyi,
12.Yağlı ve leziz yemekler yememeyi,
13.Kadınlara asla yaklaşmamayı,
14.Koku sürünmemeyi,
15.Soğuk su içmemeyi,
16.Bundan böyle iş, sanat, ziraat ve ticâretle uğraşmamak,
17.Ve (bundan böyle) yeryüzünde seyahat etmek konusunda ittifak ettiler....
Bu sahabelerin bu kararları Efendimiz (s.a.v.) hazretlerine ulaştı.
Efendimiz (s.a.v.) hazretleri (hemen) Osman bin Maz'ûn (r.a.) hazretlerinin evine geldi. Kendisine tesadüf etmedi. Onun hanımı Ümmü Hakîm ki bu kadın sahabînin adı Havle idi ve o Attâr (kokucu) idi.
(Efendimiz s.a.v. hazretleri Havle r.a. hazretlerine) buyurdu:
- "Senin kocan ve arkadaşlarından bana ulaşan haber doğru mu?" diye sordu.
Kadıncağız, Efendimiz (s.a.v.) hazretlerine karşı yalan söylemek istemedi ve kocasının haberini (ve sırrını) ortaya koymayı da istemedi (bunun için şöyle cevâp verdi:)
- "Ya ResûlAllah (s.a.v.)! Eğer kendisi sana söylediyse doğrudur!"dedi.
Efendimiz (s.a.v.) hazretleri döndü.
Osman bin Maz'ûn (r.a.) hazretleri, evine geldiğinde, hanımı, ona Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinin evlerine kadar geldiğini bildirdi. Osman bin Maz'ûn hemen Efendimiz (s.a.v.) hazretlerine gitti.
Efendimiz (s.a.v.) hazretleri bu durumu ona sordu.
O;
- "Evet! (işittikleriniz doğrudur ya ResûlAllah)!" dedi.
Efendimiz (s.a.v.) hazretleri:
-"Amma hiçbir zaman ben bunu size emretmedim!
Muhakkak ki nefsinizin sizin üzerinizde hakkı vardır.
Oruç tutun!
iftar edin!
(Gecenin bir kısmında) kalkın (namaz kılın),
Uyuyun!
Muhakkak ki ben kıyam ederim, uyurum, oruç tutarım, iftar ederim, et yerim, yağ yerim, kadınlara da yaklaşırım, kim benim sünnetimden yüz çevirirse, (sünnetimden dönüp onunla amel etmezse) o kişi benden değildir" buyurdu.
Sonra Efendimiz (s.a.v.) hazretleri, ashabını topladı, onlara bir hutbe okudu ve buyurdu:
-"Kadınları, yemekleri, kokuları, uyku ve dünyevî şehvetleri kendilerine haram kılan kavmin hâli nicedir? Amma muhakkak ki ben size, kıssîsîn (keşişler) ve rahipler olmanızı emretmedim. Muhakkak ki benim dinimde, et yemeyi ve kadınları terk etmek ve manastırlar edinmek (bir yere kapanıp orada ibâdet etmek) yoktur.
Benim ümmetimin seyahati oruçtur.
Ümmetimin ruhbanlığı ise cihat ve mücâhede'dir.
Ey ümmet ve ashâbıml Allah'a ibâdet edin! Ona hiçbir şeyi şirk koşmayın!
Haccedin!
Umre yapın!
Namaz kılın!
Zekat verin!
Ramazan-ı şerif orucunu tutun!
İstikâmetinizi düzeltin!
Dosdoğru olun ki size de doğru davranılsın!
Muhakkak ki sizden önce olan ümmetler, helak oldular. Onların helak olmalarına şiddet sebep oldu. Onlar, dinlerini zorlaştırdılar. Allâhü Teâlâ hazretleri de onların üzerine zorlaştırdı, işte bu kiliseler ve manastırlar onların kalıntılarıdır (ve onlardan arta kalan şeylerdir...)"
İşte bu hadise üzerine bu Âyet-i Kerime nazil oldu.
"Ey o bütün imân edenler! Allah'ın size helâl kıldığı nimetlerin hoşlarını kendinize haram etmeyin, aşırı da gitmeyin. Çünkü. Allah aşın gidenleri sevmez.
Hem Allah'ın size merzûk kıldığı nimetlerden helâl ve hoş olarak yiyin, hem de kendisine mü'min bulunduğunuz Allah'tan korkun"
(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:7 S:28-29-30)