Gönderen Konu: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler  (Okunma sayısı 412379 defa)

0 Üye ve 64 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #315 : 10 Nisan 2012, 11:03:13 »

Hareti İsa’ya Verilen Mucizeler

Meryem'in oğIu İsa'ya verilen beyyineler "Meryem'in oğlu İsa'ya da o beyyineleri verdik," (Sureyi Bakara:253)
Galip gelen parlak ayetler ve açık seçik Mucizeler verdik. (Bu beyyineler:)

1. Ölüleri diriltmek,
2. Hastalara şifa vermek,
3. Anadan doğma körleri iyileştirmek,
4. Alaca hastalığına yakalananlara şifa olmak,
5. Çamur'dan kuş yapmak,
6. Gayblardan haber vermek,
7. İncil,
8. Ve gökten sofranın (yemeğin) inmesi.

(Ruhul Beyan Tercümesi :C.3. S17)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #316 : 11 Nisan 2012, 11:06:35 »
Bazı Sahabilerin Dünyadan El Çekmek İstemeleri Üzerine Hazreti Allah ve Resülünün Emirleri

Efendimiz (s.a.v.) hazretleri, bir gün vaaz ettiler ve kıyameti anlattılar. Korkutma işini teblîğ ettiler, insanlar, ondan ayrıldıklarında ağladılar. Sahabelerden 10 kişi, Osman bin Maz'ûn el-Cümhi'nin evinde toplandılar, müşavere ettiler.

Bu sahabeler;

1.   Ruhbanlık etmeyi,
2.   Yün elbise giymeyi,
3.   Aba (kaba elbiseler) giymeyi,
4.   Karalara bürünmeyi,
5.   Zekerlerini (tenasül aletlerini) kesmeyi,
6.   İğdiş olmayı,
7.   Bütün seneyi oruçlu geçirmeyi,
8.   Geceleri tâ sabahlara kadar kıyam ve namazla geçirmeyi,
9.   Asla yatağın üzerine yatıp uzanmamayı,
10.Et yememeyi,
11.Et yağı yememeyi,
12.Yağlı ve leziz yemekler yememeyi,
13.Kadınlara asla yaklaşmamayı,
14.Koku sürünmemeyi,
15.Soğuk su içmemeyi,
16.Bundan böyle iş, sanat, ziraat ve ticâretle uğraşmamak,
17.Ve (bundan böyle) yeryüzünde seyahat etmek konusunda ittifak ettiler....

Bu sahabelerin bu kararları Efendimiz (s.a.v.) hazretlerine ulaştı.

Efendimiz (s.a.v.) hazretleri (hemen) Osman bin Maz'ûn (r.a.) hazretlerinin evine geldi. Kendisine tesadüf etmedi. Onun hanımı Ümmü Hakîm ki bu kadın sahabînin adı Havle idi ve o Attâr (kokucu) idi.

(Efendimiz s.a.v. hazretleri Havle r.a. hazretlerine) buyurdu:
- "Senin kocan ve arkadaşlarından bana ulaşan haber doğru mu?" diye sordu.

Kadıncağız, Efendimiz (s.a.v.) hazretlerine karşı yalan söylemek istemedi ve kocasının haberini (ve sırrını) ortaya koymayı da istemedi (bunun için şöyle cevâp verdi:)
- "Ya ResûlAllah (s.a.v.)! Eğer kendisi sana söylediyse doğrudur!"dedi.
Efendimiz (s.a.v.) hazretleri döndü.

Osman bin Maz'ûn (r.a.) hazretleri, evine geldiğinde, hanımı, ona Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinin evlerine kadar geldiğini bildirdi. Osman bin Maz'ûn hemen Efendimiz (s.a.v.) hazretlerine gitti.
Efendimiz (s.a.v.) hazretleri bu durumu ona sordu.
O;
- "Evet! (işittikleriniz doğrudur ya ResûlAllah)!" dedi.

Efendimiz (s.a.v.) hazretleri:
-"Amma hiçbir zaman ben bunu size emretmedim!
Muhakkak ki nefsinizin sizin üzerinizde hakkı vardır.
Oruç tutun!
iftar edin!
(Gecenin bir kısmında) kalkın (namaz kılın),
Uyuyun!
Muhakkak ki ben kıyam ederim, uyurum, oruç tutarım, iftar ederim, et yerim, yağ yerim, kadınlara da yaklaşırım, kim benim sünnetimden yüz çevirirse, (sünnetimden dönüp onunla amel etmezse) o kişi benden değildir"
buyurdu.

Sonra Efendimiz (s.a.v.) hazretleri, ashabını topladı, onlara bir hutbe okudu ve buyurdu:
-"Kadınları, yemekleri, kokuları, uyku ve dünyevî şehvetleri kendilerine haram kılan kavmin hâli nicedir? Amma muhakkak ki ben size, kıssîsîn (keşişler) ve rahipler olmanızı emretmedim. Muhakkak ki benim dinimde, et yemeyi ve kadınları terk etmek ve manastırlar edinmek (bir yere kapanıp orada ibâdet etmek) yoktur.
Benim ümmetimin seyahati oruçtur.
Ümmetimin ruhbanlığı ise cihat ve mücâhede'dir.
Ey ümmet ve ashâbıml Allah'a ibâdet edin! Ona hiçbir şeyi şirk koşmayın!
Haccedin!
Umre yapın!
Namaz kılın!
Zekat verin!
Ramazan-ı şerif orucunu tutun!
İstikâmetinizi düzeltin!
Dosdoğru olun ki size de doğru davranılsın!

Muhakkak ki sizden önce olan ümmetler, helak oldular. Onların helak olmalarına şiddet sebep oldu. Onlar, dinlerini zorlaştırdılar. Allâhü Teâlâ hazretleri de onların üzerine zorlaştırdı, işte bu kiliseler ve manastırlar onların kalıntılarıdır (ve onlardan arta kalan şeylerdir...)"


İşte bu hadise üzerine bu Âyet-i Kerime nazil oldu.
"Ey o bütün imân edenler! Allah'ın size helâl kıldığı nimetlerin hoşlarını kendinize haram etmeyin, aşırı da gitmeyin. Çünkü. Allah aşın gidenleri sevmez.
Hem Allah'ın size merzûk kıldığı nimetlerden helâl ve hoş olarak yiyin, hem de kendisine mü'min bulunduğunuz Allah'tan korkun"


(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:7 S:28-29-30)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #317 : 12 Nisan 2012, 11:20:28 »
"Üzerine güneşin doğduğu her şeyden hâyırlıdır"

Efendimiz (s.a.v.) hazretleri, Muâz bin Cebel (r.a.) hazretlerini Yemene (vali olarak) gönderdiği zaman, ona buyurdular:

"Elbette senin sebebinle Allâhü Teâlâ hazretlerinin bir adama hidayet vermesi; senin için (sevap olarak) güneşin üzerinde doğduğu her şeyden daha hayırlıdır!"

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:11 S:286)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Sam’ın Dirilişi ve Danyâl (a.s.)'a Söylediği Hakikatlar
« Yanıtla #318 : 13 Nisan 2012, 10:53:21 »
Sam’ın Dirilişi ve  Danyâl (a.s.)'a Söylediği Hakikatlar

Sarih el-Hattab, Vehb bin Münebbih'ten rivayet etti. O buyurdu:
Danyâl (a.s), ıssız bir çölde yürüyordu.

Bir ses işitti:
-"Ey Danyâl! Dur! Acâiblikler gör!" Danyâl (a.s) sağına soluna baktı bir şey göremedi. Yine yoluna devam etti.

İkinci kere bir ses işitti. Danyâl (a.s):
İkinci ses üzerine "durdum" dedi. Bir de ne göreyim bir ev beni kendisine çağırıyor. Ben de o evin içine girdim. Altından yapılmış bir yatak gördüm. Misk ve anber ile donatılmış. Üzerinde ölü bir genç vardı. Genç, ölü değil de sanki uyuyordu. Gencin üzerinde anlatılmayacak vasıfta birçok güzel süs eşyaları, altın ve mücevherat vardı. Sağ elinde altından bir yüzük, başında altından yapılmış taç vardır. Başı ucunda bir kılıç vardı. Yapraktan ve yeşilliklerden daha yeşildi.

Bir baktım yataktan bir ses geldi:
-"Bu kılıcı al ve üzerindekini oku!" Bunun üzerine ben kılıcı aldım ve üzerindeki yazıları okudum.

O kılıcın üzerinde şu yazılıydı:
- "Bu, Samsam bin Avc bin Unuk bin Ad bin irem'in kılıcıdır. Ben binyediyüz (1700) sene yaşadım. Ben on iki bin cariye (kadın) ile temasta bulundum. Ben kırk bin şehir bina ettim. Ben zulüm, zorbalık ve ahmaklık ile insaf dairesinden çıktım. Benim hazinelerimin anahtarlarını, dört yüz katır taşırdı. Dünyanın haracını (vergisini) ben alırdım. Dünya ehlinden benimle münazara edebilecek ve çekişebilecek kimse yoktu. Kimse benim karşıma çıkıp benimle harb edemiyordu. Ben Rubûbiyeti (Rab olduğumu) iddia ettim. Bana açlık isabet etti. Öyle bir duruma düştüm ki, açlığımı gidermek için, bir avuç içi kadarcık bir tane (yenecek maddesi, buğday ve arpa için) bin (1000) kafîz  kadar inci (ve altın) verdim. Gün geldi, bunu bulamadım. Bulmaya gücüm yetmedi. Varlığın içinde açlıktan öldüm.
Ey dünya ehli!
Ölümünüzü zikredin! Hem de çok zikredin. Benden ibret alın!
Beni aldattığı gibi, dünya hayatı sizi aldatmasın. Muhakkak ki, ehlim (ailem ve avânelerim) benim günahımdan hiçbir şeyi üzerimden kaldıracak değiller. Kimse benim günah yükümü yüklenmez
."

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:1 S:689-690)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Allah İçin Verilen Ekmeğin Kesilen Eli İadesi
« Yanıtla #319 : 16 Nisan 2012, 11:16:39 »
Allah İçin Verilen Ekmeğin Kesilen Eli İadesi

İsrailoğulları arasında kıtlık olmuştu.
Fakirin biri, İsrailoğullarının sokaklarından bir sokağa girdi. O sokakta zengin bir ev vardı.

Fakir kişi;
- "Allah rızası için bana sadaka veriniz!" dedi.

Zengin adamın kızı, o fakire sıcak bir ekmek verdi.
Yolda zengin kişi, o fakirle karşılaştı.

Ve ona;
- "Sana bu ekmeği kim verdi?" diye sordu.

O da (zenginin kendi evini işaret ederek);
- "Şu evin kızı verdi!" dedi. Zengin kişi, büyük bir hırsla evine girdi. Ve kızının sağ elini kesti. (Zaman geçti...)
Allâhü Teâlâ hazretleri, o zenginin halini değiştirdi. Çok fakir düştü. Fakir olarak da öldü.

Sonra zengin bir genç, onun kızını çok güzel gördü, gerçekten o kız güzeldi. Onunla evlendi. Kızı kendi evine aldı. Gece olduğunda, sofra hazırlandı. Kız, Sol elini yemeğe uzattı.

Genç adam kendi kendine;
- "Fakirlerin az edepli olduklarını işittim!” diye geçirdi.

Sonra fakir kıza;
- "Sağ elini uzat!" dedi.

Kız ikinci ve üçüncü kere yine sol elini uzattı.

O anda gizliden şöyle bir ses geldi:
- "Sağ elini çıkart. Senin kendisinin rızası için ekmek verdiğin Rabbin sana elini geri verdi"

Kız sağ elini çıkarttı;
Allah'ın izniyle yerindeydi... (Yıllar önce kesen eli yerindeydi. Kızcağız, kocasıyla beraber mutluca ekmek yedi.)

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:7 S:63)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Kadınların Dikkatine
« Yanıtla #320 : 17 Nisan 2012, 11:01:05 »

"(Sırattan ayakları) kayanlar çoktur. Ondan kayanların çoğu ise kadınlardır." [Hadis-i Şerif]

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:247)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Asilere Mühlet Verilme Sebebi - Cehennemin Yaratılma Sebebi
« Yanıtla #321 : 18 Nisan 2012, 10:39:35 »
Asilere  Mühlet Verilme Sebebi -  Cehennemin Yaratılma Sebebi

Eğer "Allahü Teâlâ hazretlerinin asilere dünyada mühlet vermesinin sebebi nedir?" diye soracak olursan; denildi ki, Allahü Teâlâ hazretleri, asi olan kullarına mühlet verdi. Onları dünyada iken hemen yakalayıp cezalandırmadı ki, "Allah subhânehû ve Teâlâ hazretlerinin kulları; af, ihsan ve bağışlamanın, tutup cezalandırma ve intikam almaktan daha sevimli ve Allaha daha hoş olduğunu görsünler", diyedir. Yine bu sebeple kulları, "Allahü Teâlâ'nın şefkati, iyiliği, kerem ve cömertliğinin büyüklüğünü bilsinler" diyedir. Aslında bundan dolayı ateş (cehennem) yaratıldı.

Cehennem, Hazreti Allah'ın şefkati, iyiliği, keremi ve cömertliğinin eseridir.
Allah'ın cömertliğinin iyice anlaşılması ve cehennemin neden yaratıldığının iyice kavranılması için şu iki kişiye bakın:
1- Adam'ın biri insanlara ziyafet veriyor.
 Ve şöyle diyor: "Kim benim ziyafetime gelirse ona ikramda bulunacağım. Ziyafetime gelmeyene de hiçbir şey yoktur."
2- Bir başka ziyafet veren de, kerem, iyilik ve cömertliğinin tam olarak beyan edilmesi için: "Kim benim ziyafetime gelirse, ona ikramda bulunacağım; ziyafetime gelmeyen kişiyi döveceğim ve hapsedeceğim," diye buyurmaktadır. Hiç şüphesiz bu kişinin keremi ve cömertliği birinci kişinin kereminden daha mükemmel ve daha tamamdır.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:2 S:48)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Karz-ı Hasen'in Sadakadan Çok Ecri Olmasının Hikmeti
« Yanıtla #322 : 20 Nisan 2012, 11:10:51 »
Karz-ı Hasen'in Sadakadan Çok Ecri Olmasının Hikmeti

Efendimiz Hazretleri Buyurdular:
"Cennette girdim, kapısının üzerinde şöyle (yazılı olduğunu) gördüm: 'Sadaka (bire) on'adır. Karz (ödünç vermek) ise (bire) on sekiz'edir.'

Sordum:

- 'Ya Cebrail nasıl, sadaka on misliyle; karz (ödünç verme) on sekiz misliyle oluyor?'
Cebrail Aleyhisselâm buyurdular:
- 'Çünkü sadaka (şeriat bakımından) zengin ve fakir kişinin eline düşer. Karz (ödünç) ise ancak ihtiyacı olan kişinin eline düşer.' "

(Ruhü’l Beyan Tercümesi C:3 S:224)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Hazret-i Hasan'ın Cömertliği ve Kârlı Alışverişi
« Yanıtla #323 : 24 Nisan 2012, 10:47:14 »
Hazret-i Hasan'ın Cömertliği ve Kârlı Alışverişi

İmam Hasan bin Ali (r.a.) hazretlerinin canı bir yemek çekti, iştahlandığı yemek kendilerinde yoktu. Fatma (r.a.) hazretlerinin bir gömleğini götürüp pazarda altı dirheme sattı.
Yolda bir dilenci karşısına çıktı.
- "Allah rızası..." diye kendisinden istekte bulundu.
Hazret-i Hasan (r.a.) sahip olduğu altı dirhemi ona verdi.
Sonra yolda bir adama rastladı. Adam dişi bir deveyi satıyordu. O deveyi ondan borca satın aldı.
Bir başka adam karşısına çıktı. Deveyi kendisinden satın almak istediğini söyledi. Hazret-i Hasan peşin olarak iyi bir kâr ile deveyi ona sattı.
Deveyi veresiye kendisinden satın aldığı kişiye parasını vermek için aradı, bulamadı. Sanki yer yarılmış, adam içine girmişti. Onu bulamadı.

Hazret-i Hasan (r.a.) hadiseyi Efendimiz hazretlerine hikâye edip anlattı.

Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
- "Senden bir şeyler isteyen (cennet meleği) Rıdvan idi. Sana deveyi satan, Mikail Aleyhisselâm idi. Senden deveyi satın alan ise Cebrail Aleyhisselâm idi."

İşte bu hadise üzerine bu Âyet-i Kerime nazil oldu:

"Fi-sebilillah mallarını infak eden, sonra verdiklerinin arkasından başa kakmayı, gönül incitmeyi reva görmeyen kimseler, rabları indinde onların ecirleri vardır, onlara bir korku yoktur ve onlar mahzun (da) olmayacaklardır."

(Ruhü’l Beyan Tercümesi C:3 S:133)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Sadaka ve Cömertliğin Fazileti
« Yanıtla #324 : 25 Nisan 2012, 11:06:31 »
Sadaka ve Cömertliğin Fazileti

Ebû Hüreyre (r.a.) hazretlerinden rivayet olundu.
Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
- "Kim, temiz ve helâl kazancından bir hurma değerinde sadaka verirse ki Allah ancak temiz ve helal şeyleri kabul eder. Allah bunu sağıyla (kudretiyle) kabul eder, sonra onu sahibi için besleyip büyütür, sizden birinizin sahibi için tayını besleyip büyüttüğü gibi; o sadakalar dağ gibi oluncaya kadar artar."

Bu hadis-i şerifte Efendimiz (s.a.v.) hazretleri, "sadakaların terbiye edilmesini (beslenip büyütülmesini)" zikrettiler. Sevablarının beslenip büyütülmesi bütün ibadet ve taat için geçerlidir.

Allâhü Teâlâ hazretlerinin kabulüyle, muhakkak ki sadakalar ister farz ve isterse nafile olsun hepsi, içlerinde bulunan tabiî mal sevgisinden dolayı kendilerinde bulunan noksanlığın (giderilmesi) için, Allâhü Teâlâ hazretlerinin terbiyesine (sevablarını çoğaltmasına) muhtaç olduğuna işaret vardır.

Hadis-i Şerif'te buyuruldu:
"Mü'minin sadakası, sahibini, dünya’nın afetlerinden, kabrin fitnesinden ve kıyamet gününün azabını defeder."



Cömertlik

Hadis-i Şerif'te buyuruldu:
"Cömertlik, kökü cennette olan ve dalları dünyaya sarkan bir ağaçtır. Kim cömertliğin dallarından birine tutunursa o cömertliği onu cennete sevkeder. Cimrilik de kökü cehennem ateşinde ve dalları dünyaya sarkan bir ağaçtır. Kim cimriliğe sarılırsa, cimrilik onu cehennem ateşine sevkeder."


Dul yetim ve miskinlerin işine koşan kişi mücâhid gibidir.

Hadis-i şerifte buyuruldu:
"Dul (ve yetimlerin) işine koşan ve miskinlerin ihtiyacını gideren kişi, Allah yolunda cihâd eden mücâhid gibidir."
Yani "Dul, yetim, miskin, fakir ve biçarelere yardımcı olmak için çalışıp kazanan insan Allah yolunda cihâd eden kişi gibidir" demektir.
Çünkü dul, yetim ve miskinlerin ihtiyaçlarını karşılamak ve onlara yardım etmek büyük bir sabır ve kötü olan nefs-i emmâre ile mücâhede etmeye bağlıdır. Bunun için sevabı da o nisbette büyüktür.

(Ruhü’l Beyan Tercümesi C:3 S:126-127)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
hazretlerinin
« Yanıtla #325 : 26 Nisan 2012, 11:45:55 »
Ömer Bin Abdülaziz hazretlerinin Yüzüğünü İnfakı

Ömer Bin Abdülaziz Hazretlerinin parmağında bir yüzük vardı. Yüzüğün içinde bir kaş vardı ki sarraf ve kuyumcular ona paha biçemiyorlardı. Değerini takdir etmekten aciz kalıyorlardı...
O kaş bir yıldız gibiydi. Öyle ki, geceleyin dünyayı gündüz gibi aydınlatıyordu. Bu yıldızı (parmağındaki taşı) görenler aydınlığıyla gündüze açılmış bir kapı sanıyorlardı. Gün sanki onun aydınlığından yapılmıştı....

Derken... Aksi tesadüf bir yıl müthiş bir kıtlık oldu. Halkın dolunayı andıran yüzü hilâle döndü. Halife hazretleri, halkın ekonomik olarak iktisaden çöktüğünü, tâkattan düştüğünü, halktan rahat ve kudret görmeyince kendisinin tek başına rahat, huzur ve ekonomik bir varlık içinde yaşamayı İslâmî bulmadı ve insanlık saymadı...

Halkın ağzının zehir gibi acı olduğunu gören bir insanın boğazından tatlı su geçer mi?
Halife hazretleri, gariplere, yetimlere (miskin ve fakirlere) acıyarak yüzüğünün satılmasını emretti.
Satış parası tam bir hafta boyunca yoksullara dağıtıldı...

Yüzüğünün satıldığını duyanlar ona şöyle dediler:
- "Ne diye sattın? Böyle bir şey bir daha geçmez ki ele."

Yüzü bal mumu gibi sarardı Ömer bin Abdülaziz'in, gözlerinden yağmur gibi yaşlar döküldü. Oluk oluk sular akıtarak onlara cevap verdi:
- "Şehrin yüreği yoksulluktan yaralı iken, idarecinin süse düşmesi çirkin ve kötü bir harekettir. Bana taşsız (kaşsız) yüzük yakışır, fakat halkımın gönlünün kederli, üzüntülü ve yoksulluk içinde olmaları asla yakışık olmaz."


(Ruhü’l Beyan Tercümesi C:3 S:129)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Sadakayı Gizli Verenlerin Yaptıkları
« Yanıtla #326 : 27 Nisan 2012, 10:54:34 »
Sadakayı Gizli Verenlerin Yaptıkları

Selef-i Sâlihîn (daha önceleri yasayan sâlih insanlar) sadakalarını insanların gözlerinden gizlemek için çok çalıştılar.
Kimisi â'mâ olan fakirleri aradılar, onlara sadaka verdiler ki, kendisine sadaka veren kişinin kim olduğunu bilmesin diye...
Kimisi fakir uyurken sadakasını onun elbisesine bağladılar.
Kimisi de sadakalarını alsınlar diye fakirlerin geçtiği yollara bıraktılar.

Bu şekilde riya’dan kurtulmaya çalıştılar.

(Ruhü’l Beyan Tercümesi C:3 S:149)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
"Hazreti Allah İsteseydi Herkesi Hidayete Erdirirdi"
« Yanıtla #327 : 02 Mayıs 2012, 15:55:35 »
"Hazreti Allah İsteseydi Herkesi Hidayete Erdirirdi"

De: “İşte hüccet-i baliğa/apaçık deliller ancak Allah’ın. Evet, o dileseydi, sizi hep birden hidayete erdirirdi.” (Sûre-i En'am 6/49)

Eğer Allahü Teala hazretleri istese, seni taşa çevirir ve sen, sana ne yapıldığını asla bilemezdin.
Sen yorgunluğunda devam edip gittin. Sen gadabında yuvarlandın ve kirlendin.

Ey hasta kişi!
Kabre girmeden önce nefsini tedavi et!
Ona gereken ilacı ver!


(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:159)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Sa'dî (K.S.)'un Ahiretle İlgili Önemli İkazı
« Yanıtla #328 : 03 Mayıs 2012, 11:18:18 »

Sa'dî (K.S.)'un Ahiretle İlgili Önemli İkazı

Sa'dî (K.S.) buyurdular:
O vakit, insan, fiil ve sözünden hesaba çekilir.
Ulu'l-azm peygamberlerin mübarek teni titrer.
Akılları başlarından gider.
Bir yer ki orada peygamberler dehşete kapılmaktadır.
Sen nasıl özrünü beyân edeceksin?
Gel birader... O utanma diyarına vasıl olmadan.
Orada yaptıklarından dolayı utanmadan, Gaflet uykusundan uyan!
Tövbe et günahlarına...
Çünkü yarın tamamen mahcup olacaksın!

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:7 S:167)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Arkadaşlık Yapılması Caiz Olmayan Beş Grup İnsan
« Yanıtla #329 : 07 Mayıs 2012, 11:36:28 »
Arkadaşlık Yapılması Caiz Olmayan Beş Grup İnsan

Muhammed el-Bakır (k.s.) hazretleri buyurdular:
(Babam) Zeyne'l-Abidin (k.s.) hazretleri bana beş vasiyet ve nasihatte bulundu ve buyurdular:

"(Şu) beş kişi ile asla sohbet ve arkadaşlık etme! Ve asla onlarla bir araya gelme! Ve onlarla yol arkadaşlığı yapma!
1- Fasıkla arkadaşlık etme! Çünkü fâsık kişi seni bir lokma ekmeğe ve hatta onun altındaki bir menfaate satar.
O anda ben sordum:
- "Ey babacığım! Bir lokmanın altında olan menfaat nedir?"
Buyurdular:
- "Ona tamah eder ve sonra da ona nail olamaz!"

2- Cimri adam ile arkadaşlık etme!  Çünkü cimri kişi, senin kendisine en muhtaç olduğun şeyleri bile sana vermez....

3- Yalancı ile arkadaşlık etme! Çünkü yalancı kişi, serap mertebesindedir. Yakını senden uzaklaştırır. Uzağı sana yakınlaştırır.

4- Ahmak ile arkadaşlık etme! Ahmak adam sana menfaat vermek isterken zarar verir.
Ve denildi ki:
-"Akıllı düşman; ahmak dosttan daha hayırlıdır!"

5- Sıla-ı rahmi kesen (yakın akrabalarıyla ilişkisini koparan) ile arkadaşlık etme!
Çünkü ben yakın akrabalarıyla ilişkisini kesen kişiyi Allah’ın kitabında tam üç yerde mel'ûn olduğunu gördüm."

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:11 S:23 -24)