Gönderen Konu: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler  (Okunma sayısı 412419 defa)

0 Üye ve 56 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #270 : 05 Şubat 2012, 04:11:12 »

Allahü zül-celal vel-kemal ve tegaddes hazretleri cümlemizden razı olsun.
Faideli olabiliyor isek ne âlâ.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #271 : 06 Şubat 2012, 16:44:14 »
Münafıkların Ahiretteki İbretli Durumları

Denildi ki:
Münafıklara, yaptıklarına muvafık olarak muamele edilir. Bu (münafıklara yapılacak muamele), haberde varid oldu:

Münafıklar Cehennem ateşine atılıp; orada uzun süre azab gördüklerinde, Rahman Allah’tan yardım isteyeceklerdir.
Onlara:
"İşte kapılar! Muhakkak Cehennemin kapıları açıldı. Hemen buradan çıkın" denilir.
Münafıklar, hızlıca kapılara koşarlar (Kapılara hücum ederler). Tam kapıya geldiklerinde kapı tekrar üzerlerine kapanır. Cehennemin kuyularına; derekelerine, şeytan ve tağutlar ile birlikte geri döndürüleceklerdir.
Cenâb-ı Allah, onlar için:
"Haberin olsun ki, kâfirler hep hile kuruyorlar. Ben de kurarım onların hilelerine hile."

Hadis-i şerifte
"Kıyamet günü bir nefere (bir cemaate) cennete girmesi emrolunur. Cennete yaklaşırlar ve hatta kokusunu almaya başlarlar. Cennetin köşklerine ve Cenab-ı Allah'ın cennet ehline hazırladığı nimetleri görürler. Nida olunurlar.
'Onları çevirin! Onların cennette nasipleri yoktur' (denilir). Geçmişte ve gelecekte hiç kimsenin görmediği ve dönmediği büyük bir pişmanlık ve hasretle dönerler.

Onlar:
"Ya Rabbi senin evliya kullarına hazırlamış olduğun sevap ve mükâfatı bize göstermeden önce keşke bizi Cehenneme atsaydın" derler.

Allah (c.c.):
"Ben bunu size göstermeyi murad ettim. Çünkü siz benimle halvet ettiğiniz zaman, büyüklükle ön plana çıktınız, (ibadet etmediniz.) Amma insanlar ile karşılaştığınız zaman onlara saygı gösterdiniz, insanlara riyakârlık ettiniz. Kalplerinizde olanın hilâfına (içinizde olmayan imanı) izhar ettiniz. Dünyaya hazırlandınız. Benden korkmadınız. İnsanlara hürmet ettiniz, saygı gösterdiniz, benim kadrimi bitmediniz, beni yüceltmediniz. Siz dünya hukukunu çiğnemekten kendinizi tuttunuz. Fakat kötülükleri benim için terk etmediniz. Yani insanlar için, kötülükten kendinizi alıkoydunuz. Benim için değil, öyleyse bu gün. Sizin hürmetiniz yani çok sevabınız olmasıyla beraber, size 'Elim azab'ımı tattıracağım."

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:1 S:218-219)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #272 : 07 Şubat 2012, 12:03:16 »
Münafığın Dört Alameti

Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
"Dört şey kimde bulunursa; o kişi münafıktır. O kişi oruç tutsa, namaz kılsa ve kendisinin Müslüman olduğunu zannetse bile... (O alâmetler:)
1- Konuştuğu zaman yalan söyleyen,
2- Kendisine emanet edildiği zaman hıyanet eden,
3- Vaad ettiği zaman, vaadinden cayan,
4- And ettiği (söz verdiği) zaman sözünü bozan..."

Kimde bu huylardan biri bulunursa; o kişide nifaktan bir haslet bulunmuş olur; ta ki onu terk edinceye kadar..."

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:11 S:57)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #273 : 08 Şubat 2012, 13:03:36 »
“Cehennem boş olarak kalır” Sözünün Açıklaması

"Cehennem boş olduğu halde kalır" Sözünü iyi kavramak için önce cehennemin tabakalarını ve her bir tabakaya kimlerin gireceğine bakmak lazım. Bilindiği üzere cehennem yedi tabakadır. Ve şunlardır:

1. Cehennem: (insan ve cinlerin âhirette kendisinde azab göreceği ilâhî azabın tecelli ettiği yerin) en yüksek tabakasıdır. Buna "Tabaka-i ulyâ-i nâr" yani ateşin en üst tabakasıdır. Cehenneme, tevhîd ehlinin isyankâr ve günahkârları girecektir.

2. Lezâ: Hristiyanların gireceği yerdir.

3. Hutame: Buraya Yahudiler girecektir.

4. Saîyr: Sabitlerin (yıldızlara tapanların) gireceği yerdir.

5. Sakar: Mecusîlerin gireceği yerdir.

6. Cahîym: Müşriklerin gireceği yerdir.

7. Haviye:Münafık ve mürtedlerin (İslâm dininden çıkanların) gireceği yerdir.

Görüldüğü gibi, isyankâr ve günahkâr olanlar "Cehennem"e gireceklerdir. Hıristiyan, Yahudi, Mecusî, Sabiîn, müşrik ve münafıklar da ilâhî azabın diğer tabakalarına gireceklerdir. Diğer tabakaların her birinin hususî isimleri vardır. Bu isimlerin her birinin Kur'ân-ı Kerimde geçtiği yerler vardır.
Azabın bütün tabakalarının hepsine birden müşterek olarak "Cehennem" de denilmektedir.

Bütün bu açıklamalardan sonra; Muhyiddîn-i Arâbî hazretlerinin keşif yoluyla söyledikleri "Cehennem boş olduğu halde kalır" Sözün iyi açıklanması ve ehl-i sünnet ve'l-cemaate uygunluğunu; son devir Osmanlı dersiâmlarından, ]ilim ile tasavvufu birleştiren şu açıklaması gerçekten konuyu çok güzel bir şekilde ifade edip özetlemektedir:

"Evliya’nın büyüklerinden bazı kâşifler (keşfi açık olanlar) milyonlarca sene geçtikten sonra cehennemin boşaldığını görmüşlerdir. O keşif sahibi evliya’nın boşaldığını gördüğü yer, asi ve günahkâr tevhid ehlinin yeri olan DEREKE-İ ULYÂ-I NÂR’ dır. Yani cehennemin en üst tabakasıdır. Yoksa küfür ehlinin gireceği altı dereke değildir. Çünkü Celal-i İlahide nihayet olmadığı gibi, onun yemişi neticesi olan azab-ı ilahide de nihayet yoktur."

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:135-136)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #274 : 09 Şubat 2012, 12:23:01 »
Halkı Sapıtan Önderlerin Cehennemdeki Hali

Onların (Allah'a iftira edenlerin) imamı (önderleri) Amr ibni Lühay el-Huzâî'dir.

Bu zât;
1- Mekke'nin ilk meliklerindendir.
2- İsmail Aleyhisselâm' ın dinini ilk olarak değiştiren ve tahrif eden kişidir.
3- Dikili taşlar edindi.
4- Putlar dikti.
5- Bahire'yi meşru kıldı.
6- Şaibe,
7- Vasile,
8- Ham ve benzerî değişik şeyleri halka din olarak öğretti...

Amr ibni Lühay'den Rivayet olundu:
Onun (Amr ibni Lühay el-Huzâ'î) hakkında Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
"Amr ibni Lühay el-Huzâ'î' yi cehennem ateşinde gördüm, bağırsakları sürüklendiğini gördüm. Onun bağırsaklarının kokusundan (bütün cehennem ehli) eziyet görür."

İşte bu onların reislerinin ve büyüklerinin cehennemdeki hâlidir.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:7 S:129)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #275 : 10 Şubat 2012, 12:33:20 »
Âhir Zamanda İnsanlarının Durumları ve Ad Kavminin Feci Halleri

Bu (zamanımız), âhir zamandır. Bu zamanda, zahirde ve batında, ölüm ve hayatında kıbleye dönen insanlar çok bulunurlar. (Bu çağda ehl-i sünnet ve'l-cemaat üzere olan kişiler çok çok azdır...)

Söyleyen ne güzel söylemişler:
"Nas (insanlar) gitti, geriye ise ancak nasnâs kaldı." Nasnâs, insanlara benzeyen ve hakikatta insan olmayandır.

1- Onlar Ye'cûc ve Me'cûc'dür.
2- Sureti insan suretinde olan hayvandır.
3- İnsan sureti üzerine yaratılıp, bir şeyde insana benzeyen ve diğer bir şeyde insana benzemeyendir.
4- Adem oğlu değillerdir.
5- Denildi ki, onlar Adem oğlundandırlar...

Ad Kavmi

Ad kavminden bir mahalle ehli; peygamberlerine isyan ettiler; Allâhü Teâlâ hazretleri, onu "nasnâs"' a neshetti. Onlardan her bir adamın aynı yerden çıkan bir eli ve bir ayağı vardı. Onlar kuşlar gibi sıçrıyor ve hayvanlar gibi otluyorlardı.

Hayırlı insanlar neredeler?
Akıl sahipleri neredeler?
Hepsi gelip geçtiler!
VAllahi onlardan çok az kaldı!


(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:7 S: 281)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #276 : 13 Şubat 2012, 12:20:11 »
Cennet hoşa gitmeyen şeylerle gizlendi, Cehennem ateşi de şehvetlerle kapatıldı

Efendimiz Hazretleri buyurdular:
-"Cennet mekruhlarla (nefsin hoşuna gitmeyen) şeylerle gizlendi. Cehennem ateşi de şehvetlerle kapatıldı."

Kâfirlerin amelleri, bu hayatta onlara süslü ve güzel bir surette görünmektedir. Onlar da amellerini güzel görüyorlar. Tuğyan ehli de o günahları güzel görürler. Onların bu amelleri ahirette kendilerine münker ve korkutucu hakiki suretlerinde tezahür eder. Onlar bu anda, bu amellerini tanırlar. Ameller, kendi hakikî suretlerinde izhar edilmeyi kendilerinden haber vermek diye tabir edildi. Çünkü onlardan her biri amellerinin hakikatini ve mahiyetini olduğu gibi bilmeye sebeptir.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:7 S: 725)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #277 : 16 Şubat 2012, 12:51:31 »
İnsanların İmtihan Olduğu Şeyler

Cenab-ı Allah'ın buyurdukları gibi "İnsanlara; kadınlar, oğullar, yüklerle altın ve gümüş yığınları, salma atlar, davarlar, ekinler kabilinden şehvetlerin sevgisi bezendi; fakat bunlar dünya hayat'ın geçici şeyleri. Hâlbuki Allah... Âkibet güzelliği O'nun yanındadır’’. (Sure-i Ali İmran, âyet 14)

Dünya ziyneti ve Allah'dan dünya şehvetini istemekle hileye uğratıldılar. Ve uhrevî saadeti istemek, hakikatte o bilinmeyen bir aldatmadır. Allahü Teâla buyurdukları gibi "Allahı aldatmaya çalışırlar.Halbuki Allah,onların aldatmalarını başlarına geçirir." (Sure-i Nisa, âywet 142) Ve bu manada:"Onlar ancak kendi nefislerini aldatıyorlar" buyuruldu.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:1 S:222)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #278 : 17 Şubat 2012, 12:26:38 »
Amellerin Göğe Yükselmesi

Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri, Muâz'a (r.a.) tavsiyede bulunurken şöyle buyurdular:
"Ey Muâz! Sana bir hadis (söz) söyleyeceğim, eğer sen onu tutarsan, sana fayda verir. (Yok) eğer. Kaybedersen (tutmazsan) o zaman da Allahü Teâlâ Hazretlerinin yanında senin delilin kesilir.

Ey Muâz! Mübarek olan Allahü Teâlâ Hazretleri, yedi kat semevât ve yeri yaratmadan önce yedi melek yarattı. Yedi kat sema’nın her birine bu meleklerden birini kapıcı yaptı. Kulun amellerini yazmak ve muhafaza etmekle vazifeli melekler, sabah vaktinden akşam vaktine kadar, göğe yükselirler. Onların güneş aydınlığı gibi bir nuru vardır. Melekler, o ameller ile dünya semasına çıkasıya kadar o ameli temiz ve çok görürler. Birinci kat sema ile müvekkel (vazifeli olan) melek, hafaza meleklerine şöyle seslenir:
"Durun! Bu ameli alın, sahibinin yüzüne çarpın! Ben gıybet edenleri bilen ve tanıyan biriyim. Rabbim, gıybet edenlerin amellerini buradan öteye geçirmememi bana emretti. Bu amellerin sahibi gıybet yapan biridir. Onun amelleri buradan öteye geçmez; ne kadar temiz veya çok olursa olsun." Dil o ki, şükür ve teşekkür ede. Hak şinâs kişi kimsenin gıybetinde bulunmaz."


(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:1 S:298-299)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #279 : 20 Şubat 2012, 12:33:30 »
Melekler ile Azazil'in, Azan Cinleri Yeryüzünden Kovmaları

Allahü Teâlâ Hazretleri, gök ve yeri yarattı. Melekleri ve cinleri de yarattı. Melekleri sema’da iskân etti (yerleştirdi), cinleri de yeryüzüne yerleştirdi. Cinler, "Cânn"ın evlâdıdır. Cânn, cinlerin babasıdır. Âdem (a.s), beşerin (insanlığın) babası olduğu gibi... Allahü Teâlâ Hazretleri, Cânnı ateşin dumansız alevinden yarattı. Sema ile gök arası onundur. Yıldırımlar oradan iner. Orada oturduklarında nesilleri çoğaldı. Cânnın yaratılması, yerle gök arasında yaşaması, Âdem (a.s)'dan altmış bin sene önceydi. Cânn ve kavmi, bu âlemde, yedibin sene kadar uzun bir ömür sürdüler.
Sonra onların arasında hased (kıskançlık), aşırılık ve zulümler baş gösterdi. Fesat ve fitne çıkarttılar. Birbirlerini öldürdüler.
Allahü Teâlâ Hazretleri, onların başına dünya semasının meleklerini gönderdi. İblis'i onların başına "âmir" tayin etti. İblisin (şeytanın) adı (o zaman) Azâzil idi. iblis, cinlerin en bilginiydi. Yeryüzüne indirildiler. Melekler, cinleri hezimete uğratıp, onları yerden çıkarıp, deniz adalarına ve dağların yüksek tepe ve oyuklarına sürdüler. Arzda sakin oldular. Üzerlerindeki ibadet emri hafif idi. Çünkü meleklerden sınıfın her biri göklere yükselirdi. Korkuları şiddetli olurdu. Dünya semasının meleklerinin işleri bir üsttekilerine nazaran kolay olurdu.

Allahü Teâlâ Hazretleri İblise yeryüzünün mülkünü (saltanatını) ve cennetin hazinelerini verdi, iblisin yeşil zümrüdden iki kanadı vardı. Bazen yerde Allah'a ibadet ederdi,-bazen gökte ve bazen de cennette ibadet ederdi...
Zamanla içine "ucub" girdi. Kendi kendini beğenme kaprisine kapıldı. Kendi kendine şöyle düşündü.
-"Allahü Teâlâ Hazretleri, bu maddî ve manevî saltanatları bana verdiğine göre, ben Allah'a karşı meleklerden daha mükerrem ve sevimliyim'' dedi. Yine böylece dünyaya yönelip onunla olan herkese işinin değiştirilmesi emredilmiştir.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:1 S:362-363)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #280 : 21 Şubat 2012, 11:59:30 »
Tırnak Kesme Şekli ve Günü

Hadis-i Şerif'te buyuruldu:
"Kim tırnakları Cuma günü keserek kısaltırsa, Allahü Teala onu, gelecek cumaya kadar ve üç gün ziyadesiyle belalardan muhafaza eder"

Yine Hadisi  Şerifte buyuruldu:
"Kim tırnaklarını Cuma günü keserse o günün misline(öbür cumaya) kadar korunmuş olur."

Yine Hadisi Şerifte buyuruldu:
"Kim fakirlikten, göz ağrısı şikayetinden, alaca hastalığı ve delilikten emin olmak istiyorsa, perşembe günü ikindiden sonra tırnaklarını kessin."

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:2 S:25)



El ve Ayak Tırnaklarını Kesme Şekli

İmam Nevevî hazretleri, zikrettiler:
Tırnak kesmede müstehab olan, ayaklardan önce ellerin tırnaklarından kesmeye başlamaktır.
Tırnak kesilirken, önce sağ elin şahadet parmağıyla başlanır. Sonra orta parmak, sonra yüzük parmağı, sonra küçük parmak ve en son başparmağın tırnakları kesilir. Sonra sol ele döner.

Sol elde küçük parmaktan başlanır, yüzük parmağı ve sonra diğerleri (orta parmak, şahadet parmağı ve başparmağın) tırnakları sırayla kesilir.

Sonra ayaklara geçilir. Sağ ayağın küçük parmağından başlanır; sol ayağın küçük parmağından bitirilir.

(Sağ ayak parmaklarına küçük parmaktan başlanıp sırayla kesilir; sol ayağın parmaklarına ise başparmaktan başlanıp küçük parmağa doğru sırayla kesilir.) İmam-ı Gazali hazretleri, İhyâ-u Ulumiddin kitabında bu şekilde zikretti.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:2 S:26)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #281 : 22 Şubat 2012, 12:20:33 »
Saçların Nasıl Yapılacağı

Müşrikler, saçlarını başlarında bölüyorlardı. Kitap ehli ise, saçlarını, sarkıtıyorlardı, yani alınlarının üzerine bırakıyorlardı. Onu kısa tutuyorlardı, ona nâsiye saçı denirdi. Efendimiz (s.a.v.) hazretleri, kendisine ilâhî bir hüküm gelmeyen bu konuda kitap ehlinin şeklini muvafık görmüştü. Onların kitaplarında bu bir emir olabilir ihtimali ile... Fakat Cebrail (a.s) indi, saçın ortadan ikiye bölünmesini ona emretti.
Efendimiz (s.a.v.) hazretleri çoğu kere, saçlarını bırakırdı, (kökten kazıtarak) traş olması yoktu. Lakin İmam Gazali hazretleri, bu bizim zamanımızda saçı fazla uzatmayı mekruh görmüşlerdir. Çünkü saçı uzatmak bâzı alevîlerin şiârı (alâmeti farikası)dır. Eğer saçını bırakan kişi alevi değil ise, onlara karışmış ve benzemiş olur.

Cinâyetü'z-zahire”de zikredildi:
Saçı, kıvırcık kıvırcık yapıp dalgalandırmak, saçları (yani ondüle) yapmak, erkeklere haramdır. Çünkü erkeklerde, saçları uzatıp lüle lüle yapılması, fesatlıklara yol açmaktadır.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:2 S:21)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #282 : 23 Şubat 2012, 11:48:31 »
Şeytanların Aslı

Bazı Müfessirler, Şeytanların insan ve cinden başka bir cins ve hepsinin iblis'in çocukları olduğuna kani olmuşlardır.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:28)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #283 : 24 Şubat 2012, 12:20:57 »
Şeytanın Kandıramadığı Mümin İçin Hileleri

"Şeytan", mü'mini aldatmaktan yorulduğu ve aciz kaldığı zaman, mü'mine vesvese vermek, iğvâ ile mü'mini bozmak için, insanlardan taşkınlık yapan ve haddini aşanlara gider. Mü'mini fitnelere düşürmek için, onu aldatır. (Ve o azgın ve taşkın kişiyi mü'minin başına musallat eder...)

Mâlik bin Dinar (r.h.) hazretlerinden rivayet olundu:
"Bana insanların şeytanları, cinlerin şeytanlarından daha şiddetli ve daha tehlikelidirler. Bu (şundandır:) Çünkü ben cinnî şeytanlardan Allâhü Teâlâ hazretlerine sığındığım zaman (eûzü çektiğimde) onlar benden (kaçıp) giderler, insan şeytanları ise bana gelirler ve ayan (göz göre göre) beni günaha çekerler..."

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:31)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #284 : 27 Şubat 2012, 12:05:44 »
İnsan Şeytanları Nefsi Emmaredir

"İnsan şeytanları" ile "nefs-i emmâre"ye işarettir. Nefs-i emmâre, düşmanların en büyük düşmanıdır. Bundan dolayı "İns ve cin şeytanlarını..." kavl-i şerifiyle) insan şeytanları, cin şeytanlarından önce zikredildi... Diğer yerlerin zıddına...
Nefs-i emmâre ashabı, cin şeytanlarından daha şiddetli ve daha zordur. Zira insanın hilesi, insanın hilesiyle beraber çok katmerlidir.
Erbâb-ı kulûb (kalb erbabı) asla nefs-i emmâre'nin ashabının yaldızlı sözlerine meyletmezler. Her ne zaman düşmanların düşmanlığı kuvvetlenirse, evliyanın da imanı artar.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:34)