Dihyetü'l-Kelbî'nin (r.a.) Müslüman Oluşu
Hikâye olunur;
Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri, Dihyetü'l-Kelbî'nin Müslüman olmasını istiyordu. Çünkü onun emrinin altında, yediyüzbin(700.000) kişilik bir ailesi vardı. Eğer Müslüman olsa bütün ailesi Müslüman olacaktı.
Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri şöyle dua ediyorlardı:
"Allahım Dihyetül-Kelbiye İslâmi nasib et"
Dihyetü'l-Kelbî Müslüman olmaya niyetlendiği zaman, Allahü Teâlâ bunu Efendimiz (s.a.v.) Hazretlerine bildirdi.
Sabah namazından sonra idi. Cebrail (a.s.) geldi.
Şöyle buyurdu:
"Allah sana selâm ediyor. Şu an Dihyetü'I-Kelbî senin huzuruna gelmek üzeredir"
Cahiliyet döneminde Müslümanların kalbinde Dihyetü'l-Kelbi'ye karşı bir şey vardı. Müslümanlar bunu işitince Dihyetül-Kelbî'nin aralarına katılmalarını hoş karşılamadılar. Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri, Sahabelerin Dihyetü'l-Kelbiye karşı bu tutumlarını ve onu sevmediklerini biliyordu. Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri, sahabelere, "Dihye'ye karşı sağlam olun, onu sıcak karşılayın. Beni onunla yalnız bırakıp giderseniz, onun kalbini İslâm’dan soğutur", demeyi ihmal etmedi.
Dihye, Mescide girdiğinde, sırtındaki cübbesini çıkartıp, yere Dihye'nin oturması için altına serdi. Ve ona, cübbesinin üzerine oturmasını işaret etti. Dihye Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri'nin cübbesini yerden kaldırdı. Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri'nin bu kereminden dolayı, Dihye ağlamaya başladı. Dihye, Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri'nin cübbesini yerden kaldırdı. O mübarek cübbeyi kokladı ve öptü. Sonra büyük bir saygı ile başının üzerine koydu. Gözlerine ve yüzüne sürdü.
Dihye:
"Ya Rasûlellah İslâm'ın (İslama girmenin) şartları nelerdir? Bana söyleyin" dedi.
Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri:
"Senin önce 'Allah’tan başka ilah yoktur. Muhammed (s.a.v.) Allah'ın Rasûlüdür.' demendir" dedi. Dihye büyük bir aşk ile tevhit kelimesini söyledi.Sonra Dihye ağlamaya başladı. Çok şiddetli bir ağlama tuttu onu.
Efendimiz (s.a.v.) sordular:
"Ey Dihye! Sen İslam ile şereflendin bu ağlamak nedir?"
Dihye:
"Ya Rasûlellah! Ben büyük ve fahiş bir hata işledim. Rabbine söyle benim günahlarımın kefareti nedir acaba? Rabbim bana nefsimi öldürmeyi emrederse öldüreyim, eğer bana bütün malımı sadaka olarak dağıtmamı emrederse günahlarıma kefâret olması için dağıtayım!" dedi.
Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri sordular:
"Ey Dihye nedir bu günahın?"
Dihye:
"Ben Arabların Meliklerindendim. Kızlarımın olmasından ve onların da kocaya varmalarını kendime ar ve ayıp gördüm. Doğan kız çocuklarımı öldürdüm. Bu şekilde tam yetmiş tane kız çocuğumu kendi ellerimle öldürdüm."
Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri buna hayret ettiler. Bir şey demedi. Sükût etti.
O anda Cebrail (a.s) geldi. Ve:
"Ey Muhammed (s.a.v.)! Allah, sana selâm ediyor.
Ve buyuruyor ki: Dihye'ye söyle, izzettim ve Celâlim hakkı için sen:
"Allah'dan başka ilah yoktur. Muhammed (s.a.v.) Allah'ın Rasûlüdür" dediğin zaman ben seni af ve mağfiret ettim. Senin altmış yıllık günahlarını örttüm ve senin altmış yıllık kötülüklerini bağışladım. Nasıl kız çocuklarını öldürmeni bağışlamam?" dedi.
Bunun üzerine ağlamaya başladılar. Ve şöyle buyurdu:
"Allahım! Dihye bir kere şahadet kelimesi getirmekle ve 'Allah’dan başka ilah yoktur. Muhammed (s.a.v.) Allah'ın Rasûlüdür' demekle sen bağışladın. Çok kere şahadet kelimesini getiren, doğru söz ve halis (ihlâslı) iş yapan (amel işleyen) mü’minler için nasıl bağışlanmazlar?"
(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:1 S:678-679)