Gönderen Konu: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler  (Okunma sayısı 412466 defa)

0 Üye ve 46 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #255 : 19 Ocak 2012, 01:25:17 »

Allah razı olsun.Çok büyük ve ibretli bir hadise...

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #256 : 19 Ocak 2012, 11:37:22 »
Allah razı olsun.Çok büyük ve ibretli bir hadise...

Cümlemizden.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #257 : 19 Ocak 2012, 11:44:04 »
Kâfirlerin Kur'ân-ı Kerimde Değişiklik İsteme Sebepleri

"Bundan başka bir Kur'ân getir!" (Sûre-i Yunus, âyet 15)
Bu inen Kur'ân-ı Kerimden gayri bir Kur'ân getir. Bu tertip üzere olmasın. Onun nazmı ve içeriği, bizim akıldan uzak gördüğümüz ve kabul etmediğimiz, şeyleri içermesin. O Kur'ânda ölümden sonra yeniden diriliş, ceza, cennet ve cehennem, bizim hoşlanmadığımız şeyler; bizim taptığımız şeyleri yeren ve hakir gören ayetler bulunmasın...

"veya bunu değiştir." (Sûre-i Yunus, âyet 15)
Bu inen Kur'ân-ı kerim nazım ve tertibi üzerine kalsın: lakin bizim akıldan uzak gördüğümüz ve hoşlanmadığımız, ayetlerin yerine bizim yolumuza uygun ayetler koy!

Yahudi âlimleri Tevrat’ı, değiştirdikleri gibi, Hıristiyan Ruhbanları incili kendi hevâ-ü heves, arzu ve isteklerine göre (ilâhî kitabı) değiştirdikleri gibi. . .


Kâfirlerin Siyaseti?

Kâfirlerin bu istekte bulunmalarının (asıl niyetleri) belki Efendimiz (s.a.v.) hazretlerine gelmek ve iman etmekten kendilerini muaf tutmak (yani iman etmeme konusunda kendilerini haklı görmek) ve bu şekilde Efendimiz (s.a.v.) hazretlerini susturmaktır.

(Eğer kâfirlerin dediği gibi onların istekleri doğrultusunda Kur'ân-ı kerimin ayetleri değişecek veya iptal edilecek olsaydı)
Onlar Efendimiz (s.a.v.) hazretlerine;
"Senin bize okuduğun Kur'ânın ilâhî kelâm olduğu, sana gökten indiği ve bir melek vasıtasıyla vahiy olunduğu iddian ve davandan sen yalancısın! Sen bunları kendi tarafından söylüyor, uyduruyor ve sen yalan yere Allâhü Teâlâ hazretlerine iftira ediyorsun!" diyeceklerdi.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:11 S:437)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #258 : 20 Ocak 2012, 11:44:59 »
Dihyetü'l-Kelbî'nin (r.a.) Müslüman Oluşu

Hikâye olunur;
Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri, Dihyetü'l-Kelbî'nin Müslüman olmasını istiyordu. Çünkü onun emrinin altında, yediyüzbin(700.000) kişilik bir ailesi vardı. Eğer Müslüman olsa bütün ailesi Müslüman olacaktı.

Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri şöyle dua ediyorlardı:
"Allahım Dihyetül-Kelbiye İslâmi nasib et"

Dihyetü'l-Kelbî Müslüman olmaya niyetlendiği zaman, Allahü Teâlâ bunu Efendimiz (s.a.v.) Hazretlerine bildirdi.
Sabah namazından sonra idi. Cebrail (a.s.) geldi.
Şöyle buyurdu:
"Allah sana selâm ediyor. Şu an Dihyetü'I-Kelbî senin huzuruna gelmek üzeredir"

Cahiliyet döneminde Müslümanların kalbinde Dihyetü'l-Kelbi'ye karşı bir şey vardı. Müslümanlar bunu işitince Dihyetül-Kelbî'nin aralarına katılmalarını hoş karşılamadılar. Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri, Sahabelerin Dihyetü'l-Kelbiye karşı bu tutumlarını ve onu sevmediklerini biliyordu. Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri, sahabelere, "Dihye'ye karşı sağlam olun, onu sıcak karşılayın. Beni onunla yalnız bırakıp giderseniz, onun kalbini İslâm’dan soğutur", demeyi ihmal etmedi.

Dihye, Mescide girdiğinde, sırtındaki cübbesini çıkartıp, yere Dihye'nin oturması için altına serdi. Ve ona, cübbesinin üzerine oturmasını işaret etti. Dihye Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri'nin cübbesini yerden kaldırdı. Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri'nin bu kereminden dolayı, Dihye ağlamaya başladı. Dihye, Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri'nin cübbesini yerden kaldırdı. O mübarek cübbeyi kokladı ve öptü. Sonra büyük bir saygı ile başının üzerine koydu. Gözlerine ve yüzüne sürdü.

Dihye:
"Ya Rasûlellah İslâm'ın (İslama girmenin) şartları nelerdir? Bana söyleyin" dedi.

Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri:
"Senin önce 'Allah’tan başka ilah yoktur. Muhammed (s.a.v.) Allah'ın Rasûlüdür.' demendir" dedi. Dihye büyük bir aşk ile tevhit kelimesini söyledi.Sonra Dihye ağlamaya başladı. Çok şiddetli bir ağlama tuttu onu.

Efendimiz (s.a.v.) sordular:
"Ey Dihye! Sen İslam ile şereflendin bu ağlamak nedir?"

Dihye:
"Ya Rasûlellah! Ben büyük ve fahiş bir hata işledim. Rabbine söyle benim günahlarımın kefareti nedir acaba? Rabbim bana nefsimi öldürmeyi emrederse öldüreyim, eğer bana bütün malımı sadaka olarak dağıtmamı emrederse günahlarıma kefâret olması için dağıtayım!" dedi.

Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri sordular:
"Ey Dihye nedir bu günahın?"

Dihye:
"Ben Arabların Meliklerindendim. Kızlarımın olmasından ve onların da kocaya varmalarını kendime ar ve ayıp gördüm. Doğan kız çocuklarımı öldürdüm. Bu şekilde tam yetmiş tane kız çocuğumu kendi ellerimle öldürdüm."
Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri buna hayret ettiler. Bir şey demedi. Sükût etti.

O anda Cebrail (a.s) geldi. Ve:
"Ey Muhammed (s.a.v.)! Allah, sana selâm ediyor.
Ve buyuruyor ki: Dihye'ye söyle, izzettim ve Celâlim hakkı için sen:
"Allah'dan başka ilah yoktur. Muhammed (s.a.v.) Allah'ın Rasûlüdür" dediğin zaman ben seni af ve mağfiret ettim. Senin altmış yıllık günahlarını örttüm ve senin altmış yıllık kötülüklerini bağışladım. Nasıl kız çocuklarını öldürmeni bağışlamam?" dedi.

Bunun üzerine ağlamaya başladılar. Ve şöyle buyurdu:
"Allahım! Dihye bir kere şahadet kelimesi getirmekle ve 'Allah’dan başka ilah yoktur. Muhammed (s.a.v.) Allah'ın Rasûlüdür' demekle sen bağışladın. Çok kere şahadet kelimesini getiren, doğru söz ve halis (ihlâslı) iş yapan (amel işleyen) mü’minler için nasıl bağışlanmazlar?"

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:1 S:678-679)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #259 : 23 Ocak 2012, 13:30:43 »
Sahte Şeyhlerin Deccal Olarak Tavsifi

Şeyh Ali Dede Efendi (k.s.) hazretleri, "Es'iletü'l-Hikem" isimli kitabında buyurdular:
"Deccallar ve Deccalların ümmet arasında zuhuru hakkında varid olan Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinin hadis-i şeriflerinde hiç şüphesiz ilim ehlinin katında muhakkak ki Deccallar, halkı saptıran imamlar (önderler, reisler ve şeyhler)dir. Hiç şüphesiz bu zamanın tasavvuf ehli ve müteşâyihleridir. (Şeyh olduklarını söyleyen, gerçek evliya olmadan baba ve dedelerinin şeyhliğiyle şeyhlik iddia edenler zamanın deccallandır.) Bu asrımızda deccal olan mutasavvıf ve şeyhleri müşâhade etmekteyiz. O deccâl şeyhler nerede olurlarsa olsunlar; Allâhü Teâlâ hazretleri onları katletsin ve kahretsin!"(91)

Şeyh Ali Dede Efendinin sözleri bitti.

Bazı (âlim ve evliya) buyurdu:
Zahiren tasavvuf ehlinin kisvesine bürünen sofulara kendisini benzeten (külah, sarık ve cübbe giyen) birinin halini çok iyi bildiğim için ona:
"Cübbeni bana sat!" dedim.

O sahte şeyh:
"Avcı, ağını sattığı zaman ne ile avını avlayacaktır?" diyerek kendi halini kendisi ortaya koydu.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:7 S:131-132)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #260 : 24 Ocak 2012, 11:52:40 »
Bir Erkeğin Kadın Gibi Haraket Etmesinin Sebebi

Muhannes: işlerini, sözlerini, hareketlerini ve şeklini kadınlara benzeten erkek. Muhanneslik yapanlar mel'ûndur. Bunlar için, hadîs-i şerifte; "Kendilerini kadınlara benzeten erkeklere ve erkeklere benzeten kadınlara, Allah lanet eylesin!" buyruldu.
İslâm hukukuna göre bir erkeğe hakaret etmek kastıyla; "Ey Muhannes!" diyen, ta'zir olunur(cezalandırılır)."
Tenbîh ve malûmat babında şunu siz sevgili okuyucularımın bilmesinde büyük bir fayda vardır:

İmam Celâleddin es-Suyûtî (r.h.) hazretleri; "Laktu'l-Mercân fi Ankâmı’l-Cân" isimli kitabında buyurdular.
İbni Abbâs (r.a.) buyurdu:
"Muhannesler cinlerin evlâtlarıdır."

Sordular:
"Bu nasıl olur?"
İbni Abbas (r.a.) buyurdu:
"Allâhü Teâlâ hazretleri ve onun Resulü Efendimiz (s.a.v.) hazretleri, hâiz halindeki hanıma gelmeyi (yaklaşmayı) haram kıldı. Hâiz halinde hanıma cinsel ilişkide bulunmak haram olduğu halde, herhangi bir kişi, haiz halindeki hanımına cinsel ilişkide bulunursa, şeytan ondan önce davranır. O kadın hamile kalırsa; muhannes çocuk doğurur."

Sağlıklı bir evlâda sahip olmak için; Müslümanlar, mutlaka Kur'ân-ı kerim ve Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinin sünnetlerine göre hayatlarını tanzim etmelidirler.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:282)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #261 : 25 Ocak 2012, 11:45:56 »
Sahabeye Dil Uzatan Birinin Kabrindeki Feci Akıbeti

Bir şiî vardı. Kendisine İbni Heylân deniliyordu. Sahabe-i kiram hakkında yakışık olmayan sözler söylüyordu.
İbni Heylân bir gün duvar yıkıyordu. Yıktığı duvar onun üzerine yıkıldı. Duvarın altında kalıp fecî bir şekilde can verdi. Medine-i Münevvere'nin "bakî" kabristanlığına defnettiler. Fakat ikinci gün onu kabrinde bulamadılar. Hatta onun üzerine defnedilen toprak bile yoktu. Bu durumda başka birisinin o kabri deşme ve açma ihtimali yoktu. Çünkü o toprağıyla beraber yoktu. Kabrin kerpiçlerini olduğu hal üzere gördüler. Bunu insanlardan büyük bir kalabalık gördü. Hatta buna şahit olanlardan biri de Kadı Cemâleddin Efendi idi. Zamanla bunun şöhreti o kadar yayıldı ki dünyanın her yerinden insanlar onu görmeye geliyorlardı. Bu hadise Allâhü Teâlâ hazretlerinin kalbini şerh ettiği kimselerin kendisinden ibret aldığı ayetlerdendir.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:7 S: 279-280)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #262 : 26 Ocak 2012, 13:02:39 »
Resülümüzün Fakir Muhacir Sahabilere Müjdesi

Ebû Sâid El-Hudrî (r.a.) hazretlerinden rivayet olundu:

Buyurdular:
"Ben, muhacirlerin zayıflarından (fakirlerinden) bir nefer (topluluk) ile beraber oturuyordum. Çıplaklıktan dolayı bazıları, bazılarının arkasında saklanarak kendilerini örtüyorlardı. Kaari (Kur'ân-ı kerimi okuyan bir zat) bize Kur'ân-ı kerim okuyordu.Efendimiz (s.a.v.) hazretleri yanımıza geldiler.

Efendimiz (s.a.v.) hazretleri bize selâm verdi ve sordu:
"Sizler ne yapıyorsunuz?"

Biz:
"Ya ResûlAllah (s.a.v.)! Kâri (okuyucu) bize Kur'ân-ı kerim okuyor ve biz de Allah'ın kitabını dinliyoruz!" dedik.

Efendimiz (s.a.v.) hazretleri:
"Ümmetimin içinde, nefsimi kendileriyle sabretmem için emir olunduğum kişiler kılan Allâhü Teâlâ hazretlerine hamd-ü senalar olsun!" buyurdu.
Sonra Efendimiz (s.a.v .) hazretleri, kendisini bizden sayması için; bizim tam ortamıza oturdu.

Sonra eliyle (işaret ederek) bize;
"Bu şekilde halka (çevremde dâire) olun!" buyurdu.
(Sahabelerin halka şeklinde oturmalarıma) hepsi, yüzleri Efendimiz (s.a.v.) hazretlerine göründü.

(Ebû Said el-Hudrî r.a.) buyurdu:
"Efendimiz (s.a.v.) hazretleri o muhacirlerin zayıfları (ve fakirleri) arasında benden başka tanıdık bir yüz görmedi..."

Sonra Efendimiz (s.a.v.) hazretleri bize buyurdu:
"Müjdeler olsun! Ey fakir (zayıf ve yoksul) muhacirler topluluğu! Kıyamet gününde tam kurtuluş ile müjdeler olsun size! Siz kıyamet günü, zenginlerden yarım gün önce cennete gireceksiniz!" buyurdu.

Bu yarım gün, (dünya seneteriyle) beş yüz yıldır...."


(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:7 S: 426)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #263 : 27 Ocak 2012, 11:49:54 »
Darb-ı Mesel'in Ehemmiyeti

Cenâb-ı Allah, göndermiş olduğu kitaplarında darb-ı mesellere çok yer vermiştir. İncil'de bir sureye "Darb-ı Meseller" adı verilmişti.
Kur'ân-ı Kerim'de darb-ı mesel ve ibretlerden tam bin ayet vardır. Peygamberlerin, âlimlerin ve hukemâ'nın kelâmında darb-ı meseller sayılamayacak kadar çoktur. İmam Suyûtî Hazretleri, (Usul-u Tefsir" ile ilgili kitab'da) zikretti. Kur'an-ı Kerim'in ilminin büyük bir kısmı darb-ı mesellerdedir, insanlar ise ondan gafildirler. Onların (münafıkların) hallerinin manası ve durumu gerçekten acaibtir.


(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:1 S:261)


Darb-ı Mesel: Bir durumu temsil yoluyla anlatmak maksadıyla eskiden beri söylenegelmiş hikmetli ve meşhur söz veya atasözü.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #264 : 30 Ocak 2012, 12:14:44 »
Her insan toprağının alındığı yere gömülür.

Her ceset, tıynetinin (çamurunun) alındığı yere gömülür. O Adem oğullarının çamurunun yoğrulmak için alındığı yere defnedilir."

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:7 S: 246)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #265 : 31 Ocak 2012, 12:24:40 »
Cennet ehlinin nail olduğu nimetler ve Cemal-i İlahi'yi seyir.

Cennet ehli cennete girdikten sonra

Cumartesi günü, bir münadi şöyle seslenir:
"Huld Cennetinde Adem (a.s)ın ziyafetine gelin. Bunun üzerine herkes gelir. Âdem (a.s) da onların hepsine yedirir. İçirir, giydirir ve sevinçle yerlerine geri dönerler.

Sonra bir münadi Pazar günü şöyle seslenir:
"Nâim Cennetinde Nuh (a.s)ın ziyafetine gelin."

Sonra bir münadi Pazartesi günü şöyle seslenir:
"Firdevs Cennetinde İbrahim (a.s)ın ziyafetine gelin."

Sonra bir münâdi Salı günü şöyle seslenir:
"Me'vâ Cennetinde Musa A(a.s)ın ziyafetine gelin."

Sonra Çarşamba günü bir münadi şöyle seslenir:
"Adn Cennetinde İsa (a.s)ın ziyafetine gelin."

Sona bir münadi Perşembe günü şöyle seslenir:
"Tubaağacı altında Muhammed Mustafa (s.a.v.) in ziyafetine gelin."

Sonra Cuma günü bir münadi şöyle seslenir:
"Dâr-ül-Celâl'de Rabbin ziyafetine gelin. Onlar da gelirler."

Cenab-ı Allah onlara tecelli eder ve şöyle buyurur:

Rabbi Görme

"'Mezîd günü' ki o kurban ve Ramazan-ı Şerif bayramı günleridir. Cennet ehli o günlerde zikretmek için toplanırlar. Bu cennet ehlinden avamlar içindir.

Amma havas ise, her gün onlar için bayramdır. Havas ise günde iki kere, sabah ve akşam Rablerini ziyaret ederler.

Ehassü'l-havâs ise, her nefes onlar için bayramdır."

Te'vilât-i Necmiyyeden

"Yâ Allah! Ey bizim yegâne rabbimiz! Bize semadan bir mâide indir..."
Sırlar ve hakikat sofrasını indir, inayet semasından üzerinde hidayet yiyecekleri olduğu halde inen esrar dolu sofralar. "Bizim için olur." Hak ehli sıdk-u samimiyet erbabı için olur. "Bir bayram." Onunla sevinecek ve ferahlanacak yap. "Hem evvelimiz, hem ahirimiz için."İlk ve son nefesimiz için... Çünkü hakikat erbabı nefeslerinin başını ve sonunu murâkebe altına alırlar. Allâhü Teâlâ hazretlerine yükselmek ve Allâhü Teâlâ hazretlerine rağbet etmek için... Nefsin, Allâhü Teâlâ hazretlerine yükselmesi kendileri için bayram olur.

"Esselâmü aleykum yâ İbadî (Ey kullarım size selâm olsun.)" Cenab-ı Allah'ın dilediği kadar, onlar yüce Rabbe bakarlar. Müminler, altı cihetten münezzeh, yön, yer, mesafe, cephe ve herhangi bir aracı olmaksızın Allah Teâlâ'yı görürler. Sonra hepsi Onun için. Secdeye kapanırlar.

Cenab-ı Allahın dilediği kadar secdede kaldıktan sonra, (Allâh'ü Teâlâ) onlara:
"Başlarınızı kaldırın burası ibâdet yeri değildir" buyurur.

Bunun üzerine onlar, içinde bulundukları bütün nimetleri unuturlar. Allâh'ü Teâlâ'ya bakmak, onlar için her şeyden daha sevimli olur.

Allâh'ü Teâlâ şöyle buyurur:
"Temennide bulunun (Dileyin benden ne dilerseniz)"

Onlar da;
"Senin rızanı temenni ediyoruz" derler.

Bunun üzerine Allâh'ü Teâlâ:
"Ben sizden razı oldum" der.


(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:7 S:207-208)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #266 : 01 Şubat 2012, 13:08:43 »
Hazreti Allah’ın Herkesin Rızkına Kefil Olduğu

İmam Fahreddin-i Râzî (r.h.) hazretleri (tefsir-i kebirinde) buyurdular:

"Hem Allah'ın size merzûk kıldığı nimetlerden helâl ve hoş olarak yiyin!" kavl-i şerifi, Allâhü Teâlâ hazretlerinin her bir kimsenin (bütün mahlukatın) rızkını tekeffül ettiğine (üzerine aldığına) delâlet eder. Eğer Allâhü Teâlâ hazretleri, herkesin rızkını tekeffül etmemiş olsaydı; "Hem Allah'ın size merzûk kıldığı nimetlerden helâl ve hoş olarak yiyin!" buyurmazdı.
Allâhü Teâlâ hazretlerinin rızka kefil olduğuna göre, rızk için çok aşırı bir talep ve hırs peşinde olmamak lazım. Bu konuda mübalağa etmemelidir. Allâhü Teâlâ hazretlerinin kefalet, teminât ve ihsanına güvenilmelidir. Muhakkak ki Allâhü Teâlâ hazretleri çok kerimdir. Vaadinden dönmekten münezzehtir. Bundan dolayı Efendimiz (s.a.v.) hazretleri; "Allah'tan korkun! Rızkı talep etme konusunda güzel (ve helal yollardan) elde edin!" buyurdular."


(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:7 S:26-27)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #267 : 02 Şubat 2012, 12:26:48 »
Hazreti İbrahim'in On Sünneti

Kelimeler, tefsirlerde değişik şekillerde tefsir edilip yorumlandı. Birincisi İbrahim (a.s)'ın sünneti olan on şeydir. İbn-i Abbas hazretleri buyurdular:
"On şey vardır ki, onlar, İbrahim (a.s)'ın şeriatında farz, bizde sünnettir. O, on şeyin beşi, baş ile (yani insanın başıyla) ilgilidir. Onlar:
1. Mazmaza (abdeste ağıza bol bol su vermek, ağız temizliği yapmak)
2. İstinşâk (burna su vermek, burun temizliği yapmak),
3. Saçı bölmek (temiz tutmak ve taramak),
4. Bıyıkları kısaltmak,
5. Misvak kullanmaktır. (Ağız ve diş temizliğini yapmaktır).

Bedende olan beş vazife:
1- Sünnet olmak,
2- Etek traşı olmak,
3- Koltuk altlarını temizlemek,
4- Tırnakları temizlemek
5- Su ile istinca etmektir. Yâni bevil, ve pislik yerini (ön ve arka mahalleri ) su ile temizlemektir."


(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:2 S:20)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #268 : 03 Şubat 2012, 12:39:13 »
Bir Kavmin Amelini Sevmenin Hükmü

Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri buyurdular:
"Kim amellerinden dolayı bir kavmi severse, onların zümresinden (cemaatinden olarak) haşr olur. Kıyamet günü onların hesabıyla hesaba çekilir ve her ne kadar onların amellerini işlemezse bile."

(Ruhü’l Beyan Tercümesi C:3 S:261)

Çevrimdışı yabangulu

  • okur
  • *
  • İleti: 63
Ynt: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #269 : 05 Şubat 2012, 01:32:38 »
Allah razi olsun devamini bekleriz
Hakkinizi helal edin