İlim Talebesine Tasaddukun Önemi
İmam-ı Rabbani Müceddid-i Elf-i Sâni Ahmed Farûki Serhendi hazretleri bu mektûb'u nakîb seyyid şeyh Feride yazmıştır.
Din âlimlerine ta'zim etmek ve şeriatı garra'nın hameleleri olan ilim talebelerinin değerini bildirmenin lâzım olduğunu bildirmektedir:
Allahü Teâlâ, Peygamberlerin en üstünü hürmeti için "aleyhi ve aleyhimüssalevât vetteslîmât vettehıyyât", din düşmanlarına karşı olan mücadelenizde yardımcınız olsun! İltifat yoluyla göndermiş olduğunuz mübarek mektubunuzu okumakla şereflendim, ilim talebelerine ve tasavvuf ehline sarf ve harcamak üzere, bir miktar para gönderdiğinizi yazıyorsunuz. Mektubunuzda ilim talebelerini tasavvuf ehlinin üzerine takdim etmeniz çok güzel oldu. Değer bakımından gerçekten böyledir. Zahir, batının ünvanı olduğuna hükmedilir. Batında da bu cemaatin (yani ilim talebelerinin tasavvuf ehlinin üzerine) takdim edilmesini ümit ederiz. (Ne güzel buyurmuşlar) "Ve her kabın içinde bulunan şey dışarıya sızar." İlim talebelerini tasavvuf ehlinin üzerine takdim etmek şeriatın ilerlemesine sebep olur. Çünkü ilim talebeleri, nebevi şeriatın yükünü taşıyanlar ve bekçileridir. Muhammed Mustafa aleyhisselâmın dinî onlarla kaimdir. Din, ilim talebeleriyle ayakta durmaktadır. Kıyamet günü insanlara İslâmiyet’ten sorulacak, tasavvuftan değil... Cennete girmek, Cehennemden kurtulmak, ancak şeriat ile amel etmeğe bağlıdır, insanların en iyileri, seçilmişleri olan Peygamberler "salevâtüllahi Teâlâ ve teslimâtühü aleyhim", halkı (insanları) şeriatlara davet ettiler. Kurtuluşun medarının şeriat olduğunu beyan ettiler. O büyüklerin (peygamberlerin), gönderilme maksatları şeraitleri tebliğ etmekti.
O hâlde en büyük hayr ve iyilik, şeriatı yani İslâmiyeti Öğretmek ve dinin eğitimine ve öğretimine yapılan çalışma, hizmet, yardımdır ve İslâmiyet’in hükümlerinden bir ahkâmını ortaya ihya etmektir.
Hususiyetle İslâm şiarının yıkıldığı, çöktüğü ve zayıf olduğu bir zamanda; Allah yolunda fakirlere milyonlarca sadaka dağıtmak, şeriatın meselelerinden birinin öğrenilmesine ve halk arasında revaç bulmasına asla müsavi olamaz. Çünkü bu işte, (yani şeriatın öğretilmesinde) mahlûkatın en büyükleri olan Peygamberlere "aleyhimüssalevâtü vetteslîmât" uymak ve o büyüklerin vazifesine ortak olmak vardır. Hâlbuki Müslüman’ın hasenatının en mükemmeli ancak onlara tabi olmakla mümkündür. Milyonla sadaka vermek, hayrat, hasenat yapmak ise, bu büyüklerden gayrı herkese müyesser olabilir. Şeriatın ikamesi ve onun ahkâmı ile amel etmekte nefse muhalefet vardır. Mal infak etmek (yani hayrat yapmak) ise, çoğu kere nefsin hoşuna gidebilir. Evet, eğer malın infakı şeriatın öğretilmesi için oluyorsa, yani İslâmın öğretilmesi ve milletin ona revaç bulması, dine eğilmesi için oluyorsa, o harcamanın ve sarf edilenin üzerimizde çok yüksek dereceleri vardır...Bu niyet(İslâmın öğretilmesi ve milletin ona revaç bulması, dine eğilmesi) ile az bir şey vermek, bu niyet olmadan sarf edilen milyonlardan aşağı değildir.
(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:2 S: 348)