Okumanın Hedefi Ne Olmalı

Başlatan reis-de-aglar, 02 Mart 2008, 00:25:10

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

reis-de-aglar

OKUMANIN HEDEFİ NE OLMALI


            Allah Resûlü, dualarında faydasız ilimden Allah’a sığınırdı. Peki, faydalı ilim nedir, nasıl olmalıdır?

            Faydalı ilim, insanlığın yararına kullanılabilen ilimdir.

            Faydalı ilim, uygulanılabilen ilimdir.

            Faydalı ilim, öğrenildikçe bilgisizliğimizi hissettirip öğrenme şevk ve gayreti veren, kötü huy ve davranışlardan koruyan ilimdir.

            Faydalı ilim, bize bizi tanıtan, gerçek benliğimizi öğreten ilimdir.

            Faydalı ilim bize Yaratıcımızı tanıttıran ilimdir.

            İlim uçsuz bucaksız bir deniz, ilim öğrenen de o denizin kıyılarında yüzmeye çalışan bir dalgıçtır.

            “Dünya beni nasıl görecek, bilemem. Fakat ben kendimi, keşfedilmemiş kocaman bir gerçekler okyanusu  içinde, kıyıda oyalanan, arada bir, ya daha yumuşak bir taş veya güzel bir deniz kabuğu bulan bir çocuk gibi görüyorum. “ diyen Isaac Newton, ilmin kazandırdığı alçak gönüllülüğebürünebilmiş bir ilim adamıdır.

            “Bütün bildiğim, hiçbir şey bilmediğimdir.” Diyen Sokrates, büyük gerçeği dile getiriyor. Öğrenilenler ne kadar çok olursa olsun, öğrenilmeyenler, bilinmeyenler yanında nokta kadar dahi kalmaz.

            Diploma almak için gayret edilebilir. Ama diplomalı olmakla bilgili olmayı karıştırmamalı. Nice yüksek okul bitirmiş kimseler vardır ki, okulu bitirir bitirmez kitabı kalemi bir tarafa atmış, okuma ve öğrenmeden bıkmış, âdeta okumaya boykot ederek kitaplara düşmanca bir tutum içerisine girmiştir. Böyle olmayalım.

            İnsanı gurura,  kibire  götüren bilginin de faydalı olduğu söylenemez. Bir makam, mevki sahibi olmak, insanlara tepeden bakmak için ilim öğrenilmez.”Bu meseleyi ben bilirim. Benim saham. Bu konuda benim kadar bilgili kimse yoktur. Siz bunu bilemezsiniz. Ben her şeyi bilirim”. Gibi ifadeler, aslında cehaletin belgesidir. Sâdi, “Ne kadar çok okursan oku, bilgine yaraşır biçimde davranmazsan cahilsin. Bilgisine göre davranmayan insan, üzerine kitap yüklenmiş hayvandan farksızdır.” Derken, böylelerini de aynı sınıfa sokar.

            Her şeyi bildiğini söyleyen insan, hiçbir şey bilmeyen insandır.

            Bilgisine yakışır şekilde hareket edebilen kişi gerçekten gerçek ten aydındır. Işığıyla etrafını aydınlatır. Her konuda “Biliyorum” havasına giren, bilmediğini itiraf etmekten çekinen yarı aydınlar, insanlığı felaketlere sürüklemekten, karanlığa atmaktan başka bir işe yaramazlar.

            Ne tahripçi aydın, ne de bilmediğini bilmeyen yarı aydın! İkisi de zararlıdır. Bunlar insanlığın felâket dellâlları dır. Birisi, bilgisini yıkmakta kullanır. Diğeri bilmediği halde “Biliyorum” diye yakar, yıkar.

            Gerçek aydın gazete bilgisiyle, kulaktan dolma düşünceler ve direktiflerle hareket edip hüküm vermez. Araştırarak, düşünerek, gerçeğe sadık kalarak hareket eder.

            Gerçek aydın öğrenmenin hedef değil, ,insanlığa hizmet aracı olduğunu bilir. İlmini insanlığın yararına kullanır.

            Okumaktan maksat faydalı olmaktır. İlim insanlığa hizmete kullanılabiliyorsa kıymetlidir, faydalıdır. Uygulamaya dökülmeyen bilgi ne kadar faydalı olursa olsun, bir işe yaramaz.

            İlim insanı olgunlaştırmalı, beğenilen ve sevilen kişi haline getirmeli.

            İlimden maksat kendini bilmektir. İlim ne ölçüde kendimizi tanımamıza vesile oluyorsa, o ölçüde faydalıdır. Yunus Emre ne güzel söylemiş :

İlim ilim bilmektir.

İlim kendin bilmektir,

Sen kendini bilmezsen

Ya nice okumaktır?”



İnsan Yaratanın harika bir sanat eseridir. İnsanın kendini bilmesi bir yerde Sanatkârını bilmesi demektir. İnsan sormalı:

“Beni en güzel bir biçimde Yaratan kim? Sayısız nimetlerle besleyip büyüten Kim? Atomdan güneş sistemine kadar her şeyi hizmetime veren kim?

            Bu soruların cevabını bulabilen insan, öğrenmenin maksadına ulaşmış demektir.

            İlmin gayesi Yaratanı bulmak, Ona inanıp bağlanmaktır. İlimle iman ayrılmaz iki hakikattir. İnanmayı bütün hürriyetlerin üstünde gören John Milton.

“Bana bütün hürriyetlerden önce, bilmek, düşünmek, inanmak ve vicdana göre konuşmak değerlerini kazandırınız.” Derken.” Bir taraftan da ilimle imanın ayrılmazlığına dikkat çeker.

“İlimsiz din kör, dinsiz ilim topaldır” diyen Einstein da, dinle ilmin birbirini tamamladığını ifade eder.



zaman alışmayı öğretir;unutmayı asla.........

Pırıltı

#1
Konuyu büyük harfle açmışsınız fakat forum kurallarından da okuyabilirsiniz BÜYÜK harfle konu açmak yasaktır .Değiştirmeniz rica olunur.!
İyi ağaç kolay yetişmez; rüzgar ne kadar kuvvetli eserse, ağaçlar da o kadar sağlam olur.

reis-de-aglar

zaman alışmayı öğretir;unutmayı asla.........