Gönderen Konu: Kırkambar  (Okunma sayısı 220953 defa)

0 Üye ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7484
Ynt: Kırkambar
« Yanıtla #75 : 28 Haziran 2009, 06:58:14 »

Ayrılık vakti.

Yeniden yapılanmak için kopuş.

Ölüm...

Ağır.

Yoğun.

Acıtıcı...

Bitkin düşüren.

Sanki gerçek dışı...

Geleceği bilinen ama gelmeyecekmiş gibi hissedilen.

Bir sağanak yağış.

Bir kar fırtınası.

Aniden bastıran.

Sevdiklerimizi bir bir alıp götüren.

Erişilmez diyarlara taşıyan.

Kavurucu  iç yangınları...

Teselli kabul etmeyen  hicran.

Dipsiz kederler.

Gönüllerden gözlere ulaşan temiz duygu ırmakları.

Acıyı  yenemeyen  gözyaşları.

Hüznün  vuruşları bitmeyecek gibi.

Ayrılık  zor...

Yaşanamaz hayatı yaşanılır kılan  Rabb’e  tevekkül var iyiki...

İyiki  kaybedilenleri  Mevla’ya  emanet ediş var...


Emine Fikriye

Çevrimdışı lalegül

  • yazar
  • ****
  • İleti: 513
    • Sidre.net
Ynt: Kırkambar
« Yanıtla #76 : 28 Haziran 2009, 13:45:34 »
Ayrılık vakti.

Yeniden yapılanmak için kopuş.

Ölüm...

Ağır.

Yoğun.

Acıtıcı...

Bitkin düşüren.

Sanki gerçek dışı...

Geleceği bilinen ama gelmeyecekmiş gibi hissedilen.

Bir sağanak yağış.

Bir kar fırtınası.

Aniden bastıran.

Sevdiklerimizi bir bir alıp götüren.

Erişilmez diyarlara taşıyan.

Kavurucu  iç yangınları...

Teselli kabul etmeyen  hicran.

Dipsiz kederler.

Gönüllerden gözlere ulaşan temiz duygu ırmakları.

Acıyı  yenemeyen  gözyaşları.

Hüznün  vuruşları bitmeyecek gibi.

Ayrılık  zor...

Yaşanamaz hayatı yaşanılır kılan  Rabb’e  tevekkül var iyiki...

İyiki  kaybedilenleri  Mevla’ya  emanet ediş var...


Emine Fikriye

..........teşekkürler.
Şu rahmete bakın ki,
insanlar bütün azalarıyla günah işlerken,
sadece diliyle yaptığı tövbeyle affolunuyor.

Aziz Mahmud Hüdai (k.s)

Çevrimdışı Nev Bahar

  • okur
  • *
  • İleti: 70
Ynt: Kırkambar
« Yanıtla #77 : 08 Temmuz 2009, 08:26:29 »
Hakkın karşına çıkardığı değişimlere

direnmek yerine, teslim ol.

Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın.

 “düzenim bozulur, hayatım alt üst olur”

diye endişe etme.

 

 Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden iyi olmayacağını??

 

 Tebrizli Şems
Aldırma yürü!
Göğsüne yüreğinden başka muska takma. Nebi (Aleyhissalatu Vesselam) klavuzun, İman sermayen, amel azığın, sevgi yakıtın, Ahlâk karakterin, edep aksesuarın, Merhamet sıfatın, şeref ve izzet adın olsun...
{ Halil Cibran }

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7484
Ynt: Kırkambar
« Yanıtla #78 : 12 Temmuz 2009, 07:03:12 »
" Benliğim, insanın başına ne gelirse gelsin güzeldir çünkü her şey ama her şey O' nun isimlerinin tecellisine mazhar olma halidir diyebildiğinde, hayatımın en güzel dönüm noktasına adım atmış oldum..."


" İnsan demek, kırıklık demektir. Her türlü kırıklık. Düş kırıklığı, kalp kırıklığı. Yaşamanız gerektiğine inandığınız

şeyleri yaşamadığınızın, olmanız gereken yerde olmadığınızın, sahip olmak isteyip de olamadıklarınızın kırıklığı

ve bu kırıklığın doğurduğu hüzün... Dünya eksik bir yerdir, ürkütücü ama gerçekçi. Kabul etmek zor ama bir

yanıyla da huzur verici... Eksik ama güzel. Eksik ama anlamlı. Eksik ama kederli..."


" Dünyada yaşamak, sarsıla sarsıla, ayaklar bata çıka yürümek gibidir. En önemli özelliği, beklenmedik anlarda, ansızın

çıkagelen olaylardır. Bir söz, bir hastalık, bir ayrılık, bir ölüm... Olaylar kimi zaman bir kasırga gibi etkiler, kimi zaman da sadece

bir titreşim hissettirir insanın içinde. Allak bullak olduğunda tutunacak dallar arar, sonra düştüğü yerden kalkar insan. Kırılan

dalların yerine başka dallara tutunur. Ama en sonunda takati kesilir ve hiçbir şeye tutunamaz. İşte o zaman bir melek gelir ve

insanın ruhunu tutuverir. Bu Ölüm Meleği' dir. Dünya yaşamı, Ölüm Meleği' nin gelmesiyle son bulur. Son bulan dünyadaki

yaşamdır, yaşamın kendisi değil..."


Mustafa Ulusoy/Giderken Bana Bir Şeyler Söyle
« Son Düzenleme: 12 Temmuz 2009, 07:08:53 Gönderen: İsra »

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Söz Yangını* Çıktı!
« Yanıtla #79 : 15 Temmuz 2009, 06:31:36 »
Sessiz ve sinsi bir yangını haber veriyorum size. Görünmez bir depremin enkazını resmediyorum. Nefeslerimizle harladığımız, hece hece alevlendirdiğimiz bir yangını körüklüyoruz ağzımızda. Dilimizin her kıpırtısında ürkütücü fay hatlarını tetikleyen zelzeleler büyütüyoruz odalarımızda. Sevaphanemizi yakıyoruz dilimizle.

İyiliklerimizi yerle bir ediyoruz dudağımızla. Kendi duruluğumuzu bulandırdığımız, kardeşlerimizi küçük düşürdüğümüz, doğrularımızı eğrilttiğimiz, yüzümüzü de sözümüzü de ikileştirdiğimiz "fiskos bombaları" döşüyoruz ağzımıza, aramıza, yuvamıza, sokağımıza...


Allah, kulunun ayıbını hemen yüzüne vurmaz, başkalarına ilan etmez. Bildiklerini hemen herkese her fırsatta söylemez. "Halîm" olarak bekler. "Tevvâb" olarak, dönmesi için mühlet verir. "Settâr" olarak kusurlarını gizler. Bir başkası araya girip, Allah'ın gizlediğini açığa vurma hakkına sahip değildir. Bir başka kul, acele edip "Allah'ın kulu"nun o kusurdan asla dönmeyeceğini varsayarak, Allah'ın kulunu o kusura indirgeyemez. Bir başkası, iyilikleri de olan, hatadan dönmesi de iyilik sayılan "Allah'ın kulu"nu hep kötülükten ibaretmiş gibi etiketleyemez. Bir başkası, Allah'ın hatasından dönmesi için beklediği, kusurlarını gizlemek için sustuğu kulunun hatırını hiçe sayıp, o kula ceza kesemez, konuşmaya kalkamaz.  [bakınız, Hucûrat, 1]

Bir insanın, gıyabında da onurunun korunduğu, olmadığı yerde de saygı gördüğü, işitmediği kapı arkalarında da hatırının sayıldığı biricik medeniyetin mensupları olarak, gıybetsizliğe davet ediyorum sizi. Gıybet Gönülsüzlüğüne... Etlerimiz gibi sözlerimiz de "İslamî usulle kesilmiş" olsun istemez miyiz? İçkinin olduğu kadar gıybetin de "damlasını ağzıma değdirmedim" diyebilmeyi istemez miyiz?

Senai Demirci
zaman
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı lalegül

  • yazar
  • ****
  • İleti: 513
    • Sidre.net
Ynt: Kırkambar
« Yanıtla #80 : 15 Temmuz 2009, 14:02:45 »


Allah, kulunun ayıbını hemen yüzüne vurmaz, başkalarına ilan etmez.
Bildiklerini hemen herkese her fırsatta söylemez.
"Halîm" olarak bekler.
"Tevvâb" olarak, dönmesi için mühlet verir.
"Settâr" olarak kusurlarını gizler.


O, Hakîm’dir.
Hikmeti gereği, şu dünyayı bir ‘meydan-ı imtihan’ olarak yaratmıştır
—tâ ki, elmas ruhlar ile kömür ruhlar tanınsın ve bilinsin.
Zaten o yüzden mühlet verir.

Ne ki, kimileri bu mühleti, ne yaparsak yanımıza kâr kalıyor seklinde yorumlar;
‘duruma hâkim’ oldukları zannına kapılırlar.

inananlar ise, Allah’in kimilerine verdigi mühleti, eger her gün ve her saat O’nun güzel isimlerini
teneffüs etmekte ihmale düşerlerse, “Acaba terk mi edildik?” korkusuyla karşılarlar.

Allah mühlet verir; ama asla terketmez.
Bu muhakkak bilinmelidir.
Şu rahmete bakın ki,
insanlar bütün azalarıyla günah işlerken,
sadece diliyle yaptığı tövbeyle affolunuyor.

Aziz Mahmud Hüdai (k.s)

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7484
Ynt: Kırkambar
« Yanıtla #81 : 28 Temmuz 2009, 05:22:39 »
Bir muhteşem tablonun sadece bir küçük parçasıdır bizim gördüğümüz.

Kalanı çoğu zaman gözümüzden kaçar.
 
Onun için dünyamız küçülür.

Küçük dünyamızda küçük meselelerle boğuşur dururuz bir ömür boyu:

Burada ne aradığımızı ve nereden gelip nereye gittiğimizi düşünmeye

fırsat bile bulamadan…

ümit şimşek

Çevrimdışı setre

  • Moderatör
  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1146
  • Hâzâ Tezülü
Ynt: Kırkambar
« Yanıtla #82 : 28 Temmuz 2009, 22:03:21 »
teşekkürler arkadaşlar
Hep ertelediğim zaman,bir türlü varamadığım diyardı...

Çevrimdışı lalegül

  • yazar
  • ****
  • İleti: 513
    • Sidre.net
Ynt: Kırkambar
« Yanıtla #83 : 30 Temmuz 2009, 14:10:36 »

   ...Aştım benlik dağını...
Çöle verdim Leylayı...
Vazgeçtim ben Aslı'dan...
Yandım...

  kul oldum !!!... 
Şu rahmete bakın ki,
insanlar bütün azalarıyla günah işlerken,
sadece diliyle yaptığı tövbeyle affolunuyor.

Aziz Mahmud Hüdai (k.s)

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6991
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Ynt: Kırkambar
« Yanıtla #84 : 01 Ağustos 2009, 20:38:57 »
"Herşeyin bilgisayarlarla yapıldığı kontrolsüz bir sanal dünyadayız.Sanki kontrolü dışarıdan yapılan bir laboratuar ortamı.
Arada ne dostluk, ne muhabbet, ne de kardeşlik var! İnsanlar popüler kültürün ürünleri ile yetişiyorlar.Evlerine ve işyerlerine koydukları antenlerle ve çektikleri kablolarla sürekli tüketiyorlar; bir şey lazım olunca herşeyi temin edip getiren firmalar var, zihinlerini doldurmak için de televizyon ve gazeteler.Boş zamanlarını değerlendirmek istediklerinde ise filmler, alışveriş merkezleri, insna deryası caddeler ve sokaklar var.Tek mesele verimde.10 kişi çalışıyor, bir kişi tüketiyor neredeyse..."

(Yedikıta, Ağustos 2009 Sayısı-İnsan ve Hayat Eki-Domatesin Lezzeti İnsanın Erdemi Yazısından)

Çevrimdışı lalegül

  • yazar
  • ****
  • İleti: 513
    • Sidre.net
Ynt: Kırkambar
« Yanıtla #85 : 02 Ağustos 2009, 18:03:44 »
İnsanlar içinde de sevilmenin ve sevildiğini bilmenin zirvesine varan ise Muhammed'den [asm] başkası değildir.
En çok sevilen, en çok sevildiğini bilen O dur ki..
Övülen ve Öven anlamıyla taçlanmış ünvanın tek sahibidir: Muhammed [asm]


Rağbet edildiği için yokluktan varlığa getirilen bu âlemin anlamını en çok ifadelendiren yine O dur.
Varlığa karşı hayretini ve minnetini en çok dillendiren, herkesin tanıklığıyla, yine O'dur.
Varlığın şükürle meyvelenmesi, tefekkürle taçlanması O'nun kulluğu sayesindedir.
Âlemdeki güzelliklerin ve süslemelerin hepsinin hak ettiği takdiri hakkıyla seslendiren yine O'dur.


Öyleyse, kendisini severek var edeni sevme borçlu olduğunu fark eden her insan O'nun gibi olmalıdır.
Öyleyse, yüzünün sevilme odağı olduğunu görüp sevildiğini bilen her insan O'nun izinden yürümelidir.


Öyleyse, Hakk olan Rabbimizin çağrısı, hakkını veremeyeceğimiz kadar haktır:
De ki, eğer Allah'ı seviyorsanız, bana tâbi olun ki Allah da sizi sevsin.


SENAİ DEMİRCİ
« Son Düzenleme: 18 Ağustos 2009, 20:25:33 Gönderen: Ay Işığı »
Şu rahmete bakın ki,
insanlar bütün azalarıyla günah işlerken,
sadece diliyle yaptığı tövbeyle affolunuyor.

Aziz Mahmud Hüdai (k.s)

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7484
Ynt: Kırkambar
« Yanıtla #86 : 15 Ağustos 2009, 20:28:23 »
İnsan yaralı kalmalıdır. Zira onu hareket ettiren, aratan, susatan, koşturan, işlettiren, amel ettiren bizzat yarasıdır. İnsan, incinebilir olduğu için savaşması değerlidir. İnsan, ömrü kısa olduğu için hayatını vakfetmesi değerlidir. İnsan sevdasına erişmek elinde olmadığı için sevmesi değerlidir. İnsan öldüğü için hayatı değerlidir. İnsan fakir olduğu için kalbini hediye etmesi değerlidir. Aczi yüzünden kıyamı ve mücahedesi değerlidir. Muhtaç olduğu için vefası değerlidir. Hiçbir şeye sahip olmadığı için emanete sahip çıkması değerlidir.

Geçmişinden yaralıdır insan; özlediklerini geri getiremez. Hayallerindekilere ellerini uzatıp dokunamaz. Onlara bir selam dahi gönderemez. İstikbalinden yaralıdır insan; akıbetini bilemez. Sevdiklerini tutup baki edemez. Varlıkla yaralıdır insan. Eline dolan suyu tutup benim diyemez. Yoklukla yaralıdır insan. Boynu bükülmezse nefis, çiçek olup yüzünü güneşe dönemez. Kozasına sıkışıp kalmaz, ve bundan rahatsız olmazsa, nazenin kanatlar bitiremez. Karanlıkta kalmazsa, ruhunun köklerini yavaş yavaş genişletemez.

Ağrısı insanı maksuda eriştirir. Ağrıyan bir ayak yürünecek yollara özlem getirir. Ağrıyan bir diş leziz taamlara özlem getirir. Ağrıyan eller işlenen nakışlara özlem getirir. Ağrıyan bir göz ustalıkla resmedilmiş manzaralara özlem getirir. Ağrıyan kulaklar sevgi sözcüklerine, ruhu sağaltan bir ezgiye özlem getirir. Ağrıyan bir baş hikmetin pınarlarına, tefekkürün dumanlı zirvelerine, bilmenin ve tanımanın lezzetine özlem getirir. Ağrıyan bir yürek En Sevgilinin bağrında dinlenmeye özlem getirir. Ağrımız en büyük nimetimizdir.

Yarasıdır insanın yol azığı, beslendiği çıkını, biriktirdiği dağarcığı. Her ne güzellik varsa iki dudaktan dökülen, yaralı bir sadrın mahsulatındandır. İnsan gariptir, insan yalnızdır, insan anlaşılmazdır, insan karmaşıktır, insan yoksuldur, insan acizdir, insan aşıktır. Dilinden kimsenin anlamadığı, özünden kimsenin haberdar olmadığı, yarasına kimsenin deva bulamadığıdır insan. Kimse bulamasın da yalnız Rabbi buluversin insanı istenmiş de, bir gizli mahfaza koyulmuştur insan. Sevgilisi onu buluncaya kadar yapayalnız bırakılmış bir minik bebek gibi ağlar durur da, kim gelse susmaz, kim ne verse haz etmez, kim ne söylese huzur bulmaz. Zira huzur O’nun huzurunda olmaktır. Bize nazarını O tevcih etmelidir. Yoksa susmayız, yoksa durulmayız, yoksa iflah olmayız. Aman yaramıza O’ndan gayrı dokunmasın!

İnsan ancak yarasından akan kan damlalarını takip ederek Yar’ini bulacaktır. Yahut Yar kendisine acıyarak son damlayı akıtmadan peçesini açacak ve şavkını insanın dağdan büyük kalbine vuracaktır. Yaramız şansımızdır. Ey Sevgili, sensizlikle yaralıyız, görmezden gelme, bak yüzümüze!

Mona İslam

Çevrimdışı lalegül

  • yazar
  • ****
  • İleti: 513
    • Sidre.net
Ynt: Kırkambar
« Yanıtla #87 : 16 Ağustos 2009, 18:28:34 »
Bir gün Aya "En çok neyi seversin?" dediler.
"Güneşin tutulup ebediyen perde arkasında kalmasını severim,
çünkü onu onu kendi gözümden bile kıskanırım'' diye cevap verdi ve
iddia etti ki:
''Güneşe olan aşkımla bütün alemi nura boğabilirim ben!''

İskender Pala  Katre-i Matem'den.
Şu rahmete bakın ki,
insanlar bütün azalarıyla günah işlerken,
sadece diliyle yaptığı tövbeyle affolunuyor.

Aziz Mahmud Hüdai (k.s)

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Rehberin kim?
« Yanıtla #88 : 17 Ağustos 2009, 06:16:06 »
Bir maneviyat büyüğüne maneviyatta rehberin kim diye soruyorlar.

Bir böcek diyor.
Nasıl diyorlar,şaşırarak.
Anlatıyor.

Hakikat yolculuğunda rehberim bir böcek oldu.Bir gün namaza giderken,sokak lambasının zirvesine tırmanmaya çalışan bir böcek gördüm.Çıktıkça sürekli ayağı kayıyor,düşüyordu.Tam pes etmiyor.Yine kalkıp yolculuğa yeniden başlıyordu.Onu öylece bırakıp,namazı kılmak için camiye gittim.Döndüğümde, o böcek lambanın zirvesinde,en tepesinde idi,hedefe varmıştı.
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı lalegül

  • yazar
  • ****
  • İleti: 513
    • Sidre.net
Ynt: Kırkambar
« Yanıtla #89 : 18 Ağustos 2009, 19:45:19 »
Gül sonuç değil sebeptir.
Tezahür değil kaynaktır.
Gurbet değil sıladır.
Dağınık değil mutlaktır.
Suret değil asıldır.

Geçmişe ve geleceğe ertelenemez gül, hakikat-i sabitedir,
o kadar ki adı kendinde saklıdır.

Nazan Bekiroğlu
Şu rahmete bakın ki,
insanlar bütün azalarıyla günah işlerken,
sadece diliyle yaptığı tövbeyle affolunuyor.

Aziz Mahmud Hüdai (k.s)