Nefis denen, insanı şeytana yaklaştıran, ona komşu eden bir yer var insanoğlunda. Bir de insanı Allah'la beraber kılan kalp denen bir yer var. İşte o nefis denen yer; şeytanın dinlenme yeri, konuşma yeridir. Şeytan nefis yerinde oturur. Eğer o nefis yerindeyse, insan sürekli konuşur, her şeye kızar. Hiç memnun olmaz. Her şeye itiraz eder. her şeyde bir kusur, bir olumsuz hal bulur. Hiçbir şeyin güzel yüzünü göremez. Çünkü şeytanın hiçbir güzel yüzü yoktur.
-------------------------------
Kalp sırrına erenler neler yapar, bilir misin?
Susarlar.
Kızmazlar.
Küsmezler.
Kırmazlar.
Kırılmazlar.
Her şeyde bir güzellik bulurlar.
Hiçbir şeyi insanoğlundan bilmezler Rabbinden bilirler.
Her şeyi ondan umup beklerler.
Susarak konuşurlar.
--------------------------
Kim ki söylediği bir sözün bir amel olduğunu ve onun hesabını vereceğini düşünürse, az konuşur. (Ruhu'l Beyan: 4/162)
-------------------------------
Eşe itaatsizlik kadere itaatsizlik gibi...
Eş de Rabbimizin bizim için yazdığı bir yazgıydı...
-----------------------------
Ey melun (Şeytan)! Dertler olmadan kulluk olacağını düşündürmeye çalışırsın insanlara. Dertsiz yaşamayı, kedersiz olmayı hep insanlara sen öğütlersin. Çünkü melekleri geçiren kulluk sırrımızı bizden almaya çalışırsın.
-------------------------
İnsanın niçin acı çektiğini düşündüm. Olaylar insanı üzer miydi? Olayların böyle bir özellikleri var mıydı, yoksa bizim algılamalarımızla mı olaylar acıya dönüşüyordu?
-----------------
Sevginin aslı mahremiyetti.
Aşk gizlilikti.
Aşk sırdı.
Aşk saklamaktı.
Aşk sakınmaktı. Sevdiğini tüm kem gözlerden, duygulardan, bilumum varlıklardan uzak kılmaktı.
Aşk utanmaktı. Utanma olmayanda aşk barınmazdı. Sevgi, nefisten geçince hâyâ örtüsü altında aşk sırrına ererdi.
----------------------
Dili konuşanın kalbi konuşmazmış, kalbi konuşanın da dili konuşmazmış.
Aşk-ı Sükûn- Her kadın Hacer'dir... (Nuriye Çeleğen -Nesil)