Reformcular Vazifelerini Yaptılar
1960'larda, 70'lerde Osmanlıdan kalan son icazetli ulema, fukaha ve ziyalı Müslümanlar vefat ettikten sonra dinde reformcu, yenilikçi, değişimci yerli oryantalistler meydanı boş buldular ve İslam'ı içinden yıkma ve tahrip faaliyetlerine hız verdiler.
Aralarında vazife taksimi yaptılar.
Bir kısmı laik ve Kemalist reformculuk yapacak; İslam ile Kemalizm ideolojisinin uyumlu ve bağdaşır olduğu tezini savunacaktı.
Bir kısmı Farmason Afganî, Farmason Abduh ve onların tilmizi bozuk Reşid Rıza'yı bayraklaştıracaktı.
Bir kısmı tasavvuf ve tarikat düşmanlığı yapacaktı.
Bir kısmı, Ehli Sünneti yıkmak için İmam Ebû Hanifeyi kötüleyecekti.
Bir kısmı Sünneti ve hadîsleri inkar edecekti.
Bir kısmı üç hak ibrahimî din vardır, üçünün bağlıları da Cennetliktir sapık inancını çıkaracaktı.
Bir kısmı, re'y ve heva ile Kur'an tercümesi, meali, tefsiri yazıp Müslümanların aklını karıştıracaktı.
Bir kısmı mezhepsizlik yapacaktı.
Bir kısmı Fazlurrahmacılık, bir kısmı İbn Teymiyecilik, bir kısmı Mutezile, bir kısmı İbahiye, bir kısmı Haricilik...
Velhasıl Ehl-i Sünnet İslamlığına yüz koldan saldırdılar.
Sünnî Ümmet birliğini yıktılar, ortaya yüzlerce İslamcılık fırkası, Protestanlık ekolü çıkarttılar.
Ooooh!.. Müslümanları bölmüş, parçalamış, birbirine düşürmüşlerdi.
Ehl-i Sünnet birliği gitmiş, yerine İslam Protestanlığı mozaiği gelmişti.
Müslümanlar birbirine girmişti. O'cular, Şu'cular, Bu'cular...
Herkes din hakkında kendi re'y ve hevasıyla konuşuyor, ahkam kesiyordu.
Ümmet şuuru gitmiş, yerine fırka ve cemaat holiganlığı gelmişti.
Zaten Siyonistlerin, Haçlıların, emperyalistlerin, sömürgecilerin, münafıkların, BOP'çuların istediği de bu değil miydi?
Doğrusu din tahripçileri kendilerine verilen vazifeyi yapmışlardı ama âhiretlerini de, ebedî saadetlerini de berbat etmişlerdi.
Onlar, âhiretlerini berbat edecek ne yapmışlar?
Ümmet birliğini parçalamış olmak kendilerine kötülük olarak yetmez mi?
Mehmet Şevket EYGİ - 24 Ekim 2012 Çarşamba