Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Yalnızlık Paylaştırılıyor

Başlatan sevdagülüm, 02 Nisan 2010, 13:35:03

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

sevdagülüm

Yalnızlık, bilinen yaşanan hissedilen... Hani şu bizden biri...
Kişiye ve zamana göre zorluğu kolaylığı tartışılabilen bir yaşam biçimi. Evet, Yaşam biçimi çünkü biz insanlar fıtratımızda olan bazı duyguları- istekleri abartıp gereksiz bir şekilde hayatımızın tam merkezine yerleştiriveriyoruz. Malumunuz, yalnızlığa çoğu zaman ihtiyaç duyulur ama sınırı aşınca da ne kadar istenilse de çok çabuk vazgeçilebilir.
Çağımızın amansız hastalığı bu... Çarenin, yalnızca insanın kendisinde olduğu ve bir türlü çaresinin ne olduğu bilinemeyen bir hastalık. Aman Allah'ım hepimiz hastayızJ korkmayın tedavisi mümkün, çare"siz"siniz... Yaradanımız içimize muazzam bir teşkilat kurmuş. Yaratılanlar olarak bizler ise aksine bu düzeni nasıl bozabilir, nasıl zedeleyebiliriz diye didinip duruyoruz.
Önce Rabbimize sonra kendimize bir bir sıralıyoruz nankörlükleri.
Yalnız doğduk, yalnız öleceğiz... Ama lakin fakat ya o dehşetli anda da yalnız kalıverirsek... Mahşerden sonra en dehşetli zaman kabre ilk girdiğimiz andır. Dünyada istenilen şeyle baş başa kalınmıştır artık. Yapayalnız... Kabre girdiğinde insan daha öldüğünü tam anlayamazmış. Sorgu melekleri gelene kadar inanmazmış öldüğüne. Etrafında sevdiklerini eşini dostunu ailesini gördükçe rahatlarmış. Tabi biz o duyguları "dünyaca" terimlerle anlatabiliyoruz... Geçenlerde ölen bir arkadaştan duydum demek mümkün değil tabiî ki. Ki o an yaşandıktan sonra imkân verilse dahi anlatılabileceğini sanmıyorum. Biz yinede kısıtlı dünyamızda kısıtlı kelimelerimizle devam edelim...
Düşününce yalnızlığa pek bir hevesli olan bizler, niyeyse o zor anda ihtiyaç duyuverdik en sevmediğimize bile... Bir amentü oku da öyle git dedik belki de. Yâda lütfen yine gel Fatihalarla gel dedik. Yalnızlık sardıkça ruhumuzu, emanet olan bedenimiz pekte çabuk bırakıverdi bizi... Güzel yüzümüzde yalnız bıraktı, cevval gücümüzde...
Oysa yalnız kalmanın, yalnızlıkta bereket olmadığının kanıtıydı, huzur evlerindeki yaşlıları ve kimsesiz çocukları gördüğümüz andaki içimizin sızısı...   
Ne kadar inkâr etsek de, BEN yeterim desek de içimizdeki gerçeği dile dökmeli artık...
Kişisel gelişim seminerlerinde önce BEN diye öğrensek de içimize sinmediğini söze dökmeli artık...
Hayatımız boyunca en çok acı çektiğimiz anlar, en çok yalnız kaldığımız anlardır... Benim her zaman yanımda olan aileme, benim sevdiklerime, benim hayat yoldaşım biricik eşime, benim dostlarıma ihtiyacım var...  Onlar olmasa da hayatım olurdu, ama hayatım ne olurdu? Hayat onlarla, hayat insanlarla güzel... Hayat birlikte güzel...
İlham bile yalnızken geliyor kardeşim... Doğru ama gelen ilham bile yine birinin üzerine oluyor. Akla birinin gelmesi sonucu dökülüyor içtekiler. Adına ilham demişler sadece. İçindekiler onlar, dış dünyaya çıkarsa tılsımını kaybedecekmiş gibi gelen içte gizlenen cümleler... Çoğusuda insanlara olan ihtiyaçlarla dolu cümlelerdir.
Yalnız olmamız istenilseydi, ne evlilik emredilirdi, ne aile olurdu, nede kardeş... Doğan çocuk belli bir yaşa gelince direk sokağa bırakılırdı mesela. Anne baba birlikte yaşamaz, kardeş diğer kardeşini tanımazdı... Şimdi daha iyi anlıyor olmamız gerekir, Avrupai sistemdeki insanlığın ne tür bir yalnızlık içinde olduğunu.. Yalnızlıklarını ne şekilde unuttuklarını, nasıl kendilerini bu duygudan sıyırmak için uğraştıklarını her gün dinliyor ve görüyoruz... İşin acı tarafı artık o şehit kanlarıyla kazanılmış her karışı iman kokan ülkemizin evlatları da aynı durumda. Hastalık demiştik ya, işte o hastalığı bize de bulaştıran zihniyet en çokta bu yıllarda başarıya ulaştı. Gelecek yılları düşünmek bile acıtıyor kimilerinin içlerini, kimilerininse umurunda değil...
Cennet mekân atalarımızı Osmanlıyı yâd etmemiz gerekiyor bu aşamada... Her daim duymaya alışığımız ama bir türlü müşerref olamadığımız dış güçler giriyor devreye istesekte istemesekte...
Dış güçler yani adı dış ama kendileri içimizde olan güçler ne yaptılar ne ettilerse de Osmanlıyı bitirememişler... Uzun araştırmalar sonucunda Osmanlının gücünü birliktelikten aldığını anlayıp ilk hamle olarak da ataerkil olan aile yapımızı zedeleyecek şekilde, evli olan çocuklarıyla da birlikte yaşayan büyük aileleri parçalayıp her evlenenin ayrı bir haneye yerleşmesini sağlamışlar. Böylelikle hem baba hem anne hem evlat yalnız kalıp, güçlerini birleştirmeleri artık zamanla imkânsızlaşmaya başlamış. Velhasıl; amaçlarına bu konuda çokta güzel ulaşmışlar. Etrafta binlerce ev, her evde 2 kişi oda sadece akşamları...
Nerede kaldı bizim gücümüz diye sorup da cevap aramaya gerek yok!
Yıl 2010 kadınlar yalnızlıklarını kadın merkezlerinde unutuyor. Erkekler TV karşısında sabahlıyor... Gençler internet başında ve cep telefonları ellerinde olduğu müddetçe kendilerini yalnız hissetmiyorlar...
Batının ve batılın kendi yalnızlıklarında boğulduklarını görebilmek için; önce bir olmak ve yalnız olunduğunda bir adım ileri gidilemeyeceğini kabul etmek gerekir.
En muhimide; her yol hak yola çıkmıyor... Çıkan yol çoktur ama yolu uzatmadan Rabbe ulaşmak için bir olmak önemli. Birlik olmak kadar doğru olan O yolu bulabilmek, o yolu kavrayabilmekde önemli...
O yolun tarifi ise ancak kendi içinizde itirafları bir bir sıralamakla mümkündür... Sadece dini öğrenmeye ve oradakilereyse ihtiyaç buyurun binlerce yol ve yüz binlerce insan bir odada öğrenip diğer odada uygulayan. Lakin bana yetmez, ben onları tamamıyla tatbik edebileceğim birde devlet isterim diyorsanız, o zaman tek bir yol var dönemeçsiz virajsız ilerleyebileceğiniz.
Ve neticede hem hakkı batıldan ayırt edebileceğiniz, hemde hakkı hâkim kılmayı amaç edinmiş bir ümmetle birlik olup koşturabileceğiniz bir yol... 
Velhasıl; geç değil...
...Yeniden
...Yeniden
...Yeniden
Ve Allah yeniden başlayanların yardımcısıdır! g3))
(`'·.¸ (`'·.¸*¤* ¸.·'´) ¸.·'´)
لا إله إلا الله محمد رسول الله
(¸.·'´ (¸.·'´*¤* `'·.¸) `'·.¸)
Sus qönLümn seni senDen Daha iyi ßiLen raßßinin hükmü vuku ßuLuncaya kaDar sus!
♥♥♥♥♥♥♥

iniz_hay

Alıntı Yap... O yolun tarifi ise ancak kendi içinizde itirafları bir bir sıralamakla mümkündür… 
Emeğinize sağlık  kardeşim. Arif olan anlar, olmayanlar  ise ne anlar. çok teşekkürler. Seviyeli ve manidar yazıydı. &))