Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Naatlar

Başlatan Miftahulkuluub, 19 Mayıs 2004, 08:27:10

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Aslıhal




Kapında bir gedâ-yı hâkisârım yâ Resûlallâh
Garîbim bî-kesim hayrân ü zârım yâ Resûlallâh

Tenezzül eyleyip hasretle nüzhetgâh-ı ma’nâdan
Gelip bu âlem-i sûrette hârım yâ Resûlallâh

Şehâ “hubbu’l-vatan” emriyle sensin eyleyen fermân
Vatandan ayrı düştüm bî-karârım yâ Resûlallâh

Unuttum aslımı nefs ü hevâya olmuşum tâbi’
Esîr-i gurbetim terk-i diyârım yâ Resûlallâh

Gönül beyt-i İlâhî olduğun fehm etmişim ammâ
Hayâl-i ma’siyetle dil-figârım yâ Resûlallâh

“Şefî’ü’l-müznibîn” hem “rahmeten li’l-âlemîn” sensin
Sana Müştak-veş ümmîd-vârım yâ Resûlallâh

Müştak Efendi
Bârını gerden-i ahbâba edenler tahmîl
Ne kadar olsa sebük-ruh olur elbette sakîl

Budak

Ya Rab! nola halim,kabre vardığım gece
Eyi olmazsa amelim, kabre vardığım gece

Ya Rabbena yandırma, günahlara bandırma
Çırağım söndürme,kabre vardığım gece

Ya Rabbena hayr eyle,Muhammed'e yar eyle
Kabrimizi nur eyle,kabre vardığım gece

Ya Rabbenena tuş eyle, imanı yoldaş eyle
Muhammed'e eş eyle, kabre vardığım gece

Ya Rabbena şaşırtma,yüzüm üzre düşürtme
Zebaniler üşürme,kabre vardığım gece

Ya Rabbena eşimden, eşimden yoldaşımdan
Aklı alma başımdan,kabre vardığım gece

Derviş Yunus'un sözü, kan ağlar iki gözü
Mahrum eyleme bizi, kabre vardığım gece
                                             
                                               (Yunus Emre)


aadm


Lika

#33


İşte geldim Efendim, kapına yüz sürmeye,
Günah defterlerimi toparlayıp dürmeye.

Tutundum ellerine zulmetten necat için,
Dayandım sözlerine Hakk’a münacat için.

Bıkmış yorulmuştum dünyalık telaşesinden,
Kendime kuvvet buldum, o dupduru sesinden.

Yakalarsam eğer, o nefsimin ensesinden,
İşte o zaman çıkış, şeytanın pençesinden.

Evet, çıkabilirsem senin himmetindendir,
O meşakkatle dolu, ulvi hizmetindendir.

(SallAllahu Aleyhi Vesellem)


Abdülhalim HAFİ
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

sehle

#34
Dalmışım Bahri şekavet içere,kârım seyyiât,
Yâ ilâhi sen hidayet eyle,bana ver necât,
Sen şefâat kıl garîbe Ey Rasûlü Kâinat
Esselâtü Vesselâmü Yâ Sâdikal Vegdil Emîn.

Elmeded Ey Fahri alem,hem şefîul müznibîn,
Nazil oldu hakkında hem rahmeten lil âlemin
İşte elden vasfı budur lisanımda hemîn
Esselâtü Vesselâmü Yâ Sâdikal Vegdil Emîn.

(Sultan 2.Mustafa'nın na'tı)


14 yaşında tahta geçip 14 yıl hükümdarlık yapan osmanlı devletinin 14.padişahı olan Sultan 1.Ahmed Han Hz.Efendimizin sünnetine tam bağlıydı Bu bağlılık ve muhabbetinden dolayı Topkapı Sarayında bulunan efendimizin ayak izinin resmini çıkartmış.Ve onu başında tacının içinde taşımış ve o ayak izine de şu şiiri yazmıştır.

"No'la tâcım gibi başımda taşısam daim
Kademi resmini ol Hazreti Şahı Rasûlün
Gül'ü gülzar-ı Nübüvvet o kadem sahibidir
Ahmedâ durma!Yüzün sür kademine ol gülün"

الَهى انت مقصودى ورضاك مطلوبى

yakan

Bütün şiirler naatlar çok güzeldi.Allah razı olsun her ekleyenden ve yazandan

xadam

Hepsine bayıldım. Allah razı olsun

hüzün1

#37

SENLE DOĞAR EFENDİM

Sen gelmeden önce tüm cihan uykudaydı
zalimler esenlikte mazlumlar korkudaydı

kurtuldu esaretten nurlandı nice yurtlar
yere düştü kırıldı kabe�e cümle putlar

dünya bir çöldür sense bu çölde vaha
susuz kalmış alem seninle kanar suya

ay senin ellerinde bin parçaya bölünür
sensiz geçen her an yaşanmadan ölünür

mekke senin vatanın medine yurdundur
bulanık akan sular senin ile durgundur

döne döne döner gökler semaya durur
senin ile efendim, canlar cananı bulur

senle doğar efendim ölümsüzlük güneşi
taşlaşmış nice gönle düşer sevda ateşi

bir rüzgâr olsaydım esseydim medine�e
savrulup dursaydım Hak Resul� görmeye

renk renk boyanırken dünyanın çemberinde
tek hükümdar sensin gönlümün devletinde

kıyamet arefesi, saatler çaldı çalacak
efendim şefaat kıl, gök dürülüp kalacak

korkum sende diner kalbim sende ferahlar
doğar her gün ufuktan senin ile sabahlar

kelimeler yetersiz sözler çaresiz kalır
seni anlatmaya ciğer nefessiz kalır

en güzel ahlak ile donatılmış Sultansın
her halin başka güzel, numune-i Kur�nsın

ağaç dalında ki kuru yaprak gibi titreriz
vazgeçtik bu dünyadan öteleri isteriz

sensiz hayat hayaldir sensiz hayat rüya
seni bilmeyen kalpler dalar sonsuz uykuya

güle dönerdi günüm vuslat kokan günlerde
bende hicret etseydim içimde ki çöllerde

sen bitmeyen hazine sen tükenmez nursun
sen nübüvvet güneşi kalpte sonsuz sürursun

n�lur şefaat eyle bize nefsimiz gelsin dize
yarın mahşer gününde halimiz n�lur nice

her nefes salat ve selam olsun sana Efendim
sen eminsin sözünde, şahit olsun ya Rabbim

Mehmet Baş, muhabbetle yazdı.

aslanyafur

Artik sen vardin,
Susuz topraklara Rahmet indi seninle,
Annen'den sonra annen Halime sevindi seninle.
Yagmura mi ihtiyac var?
Kaldir Sehadet parmagini, yagmurlari salsin Allah.
Sonra tut agacin yapragini koklerini cikarttirip yaninda yurutsun Allah,

hanse

#39
çok güzel naatlar okudum hepsini zamanımın yarısını ona harcadım bundan çok memnunum:)
(L)  (L)    H+a+N+s+E  (L)  (L)

nesimcik

barekallhu lena ve lekumut tevfik

erzurumli

ALEM SENİN HAYRANINDIR

Ey Nebî, arz ve semâ,
Hayranındır dâima!
Sen olmasaydın eğer,
Ne gök olurdu ne yer.
Ne bir damla su vardı,
Ne gül kokusu vardı!
Elmas, inci ve zehep,
Senin nurundandır hep..
Güneş, zühre, mah nurun,
Ne mübârek âh nurun!

Ey Nebî, arz ve Semâ,
Hayranındır dâima!..

Cennet yüzüne müştâk,
Seni rahmet kıldı Hak.
Melek, insan, hurî, cin,
Âlemde Senin için!
Diller âşık ismine,
Hep nurun zambak, mine!
Canlar Seni özler hep,
Varlığa Sensin sebep!

Ey Nebî, arz ve Semâ,
Hayranındır dâima!...

Kimse bilmez bu ne iş,
Gönlün fezadan geniş!
İhsan etmiş Hak Sana,
En güzel ahlâk Sana!..
Bu âlemde cûd Senin,
Bedir ve Uhud Senin!
Sıddîk'ın, Ömer'in var,
Osman, Ali Sana Yâr!..
Senin yüzün gibi yüz,
Görmedi gece gündüz!.

Ey Nebî, arz ve Semâ,
Hayranındır dâima!..

Gül saçar hep leblerin,
Ne güzel edeplerin!
Ahlâkını över Hak,
Sana bu şan müstehak!
Künhüne ermek senin,
Harcı değil kimsenin!..
Vasfedemez söz seni,
Yanar görse göz Seni!
Sevdana düşer artık,
Alemde her yarattık!
Bir Bilâl olur canlar,
Akar göz göz mercanlar!
Yetim senin, dul senin,
Bir sıfatın kul Senin!
Kulların en güzeli,
Kim geçer Sen güzeli?

Ey Nebî, arz ve Semâ,
Hayranındır dâima!..

Aşkın köpürüp taştı,
Cibrîl Sana sırdaştı!
Öyle sevmiş RAB Seni,
Hep över kitap Seni!
Ahlâkın ne azimdi,
Hayrette âlem şimdi!
Bulamam Sana misâl,
Ey Sultanım, bu ne hâl?
Sen olmasaydın eğer,
Ne gök olurdu, ne yer!
Ne dal vardı, ne çiçek,
Ne bir yudum içecek!
Ne mah görürdü gözler,
Ne şah görürdü gözler!
Senin için rûz?ü şeb,
Güneşler nurundur hep!
Gelmez fazlın misâle,
Nûrunu taşır Lâle!..
Sen ki, Şâh?ı Levlâk'sın,
Nümune?i ahlâksın!

Ey Nebi, arz ve Semâ,
Hayranındır dâima!

Sende bir derya sîne,
Hızır'ın çeşmesi ne?
Sen bir ümmisin fakat,
İlmin gök gibi kat kat!
Elif'ler, sin'ler sana,
İndi Yâsîn'ler Sana!..
En gizli ilim Senin,
Şefkat ve hilim Senin!
Ümmilik bir mûcizen,
Yetişemez er ve Zen!
Sözün inciden parlak,
Ay gibi, kar gibi ak!..

Ne hikmet, ne nurdur bu?
Hayâli dondurur bu!

Ey Nebî, arz ve Semâ,
Hayranındır dâima!..

Çağlar arzda Ezanın,
Uğurusun fezanın!
Sana has Habib olmak,
Kalblere Tabib olmak!
Aşkın ki Cini yaktı,
Kor kor içini yaktı!.
Ya kütükteki nâle?
Nasıl düştü bu hâle?
Açılınca arası,
Yaktı hicran yarası!
Ay'ın derdi bir başka,
Ah! Yenik düştü aşka!..
Oluverdi iki şak,
Sanki külden yumuşak!
Vasfedemez tam Seni,
Bu söz, bu kelâm Seni!
Senin meddahın Hak'tır,
Âlem sana müstehaktır!

Ey Nebi, arz ve Semâ,
Hayranındır dâima!..

MUSTAFA NECATİ BURSALI

erzurumli

AHMED MUHAMMED MUSTAFA

Sonsuz rahmet, ehl-i Vefâ,
Ahmed, Muhammed, Mustafa.
Verir gönüllere safâ,
Ahmed, Muhammed, Mustafa!..
Yüzü kardan ve ya'dan ak,
Kerîm, cömert, Habîb-i Hak,
Varlık Nûru, Şâh-ı Levlâk,
Ahmed, Muhammed, Mustafa!..
Sevdasında genç ihtiyar,
Misli, dengi bulunmaz Yâr,
En güzel ve en bahtiyar,
Ahmed, Muhammed, Mustafa!
Bütün varlığa sebep,
Ümmetini düşünür hep,
Ahmed, Muhammed, Mustafa!..
Âlem halkına ziyâdır,
Bir Habîb-i Kibriyâdır,
Hem Sultanü'l-Enbiyâdır,
Ahmed, Muhammed, Mustafa!
Zaman mekân içinde Tek,
Bal akıtır petek petek,
Solmaz, pörsümez bir Çiçek,
Ahmed, Muhammed, Mustafa!
Güzellerden daha güzel,
Akşama, sabaha güzel,
Hep kul, hep Allah'a güzel,
Ahmed, Muhammed, Mustafa!
Rahmet hasta kalbe Tabib,
Yerlere göklere Habîb,
En güzel ahlâka sahib,
Ahmed, Muhammed, Mustafa!
Sâdık Yâr, gönüller Mâhı,
Bütün Enbiyânın Şâhı,
İki Cihan Padişahı,
Ahmed, Muhammed, Mustafa!
Güneşe Ay'a fezadır,
Her türlü medhe sezâdır,
Şefî'i rûz-i cezâdır,
Ahmed, Muhammed, Mustafa!
O günleri gelir yâda,
Hem mîraç'ta, hem Hira'da,
Erdi en yüce murâda,
Ahmed, Muhammed, Mustafa!
Âlem bu yüzden var oldu,
Hak nuruna mazhar oldu,
Arza semaya Yâr oldu,
Ahmed, Muhammed, Mustafa!
Rabbinden Selâm getirdi,
Bir güzel Kelâm getirdi,
Nûn getirdi, Lâm getirdi,
Ahmed, Muhammed, Mustafa!
Sevdi hemen yetim diye,
Ümmetim, ümmetim, diye,
Kur'ân'ı etti hediye,
Ahmed, Muhammed, Mustafa!
Gülden, ipekten naziktir,
Bütün mahluka fâiktir,
Ledünnî ilme mâliktir,
Ahmed, Muhammed, Mustafa!
Tarih şunu söyler şimdi:
Kerimdi, benî Haşim'di,
Mâsum ve Dürr-i Yetîm'di,
Ahmed, Muhammed, Mustafa!
Arz'a, Semaya rahmettir,
Güneşe, Ay'a rahmettir,
Ey Can, Leylâ'ya rahmettir,
Ahmed, Muhammed, Mustafa!
Künhüne eremez kimse,
Eksik kalır ne dedimse,
Sahipti en derin hisse,
Ahmed, Muhammed, Mustafa!
Bir rahmet, bir sonsuz Nur'du,
Bütün âleme huzûrdu,
Hep karde olun buyurdu,
Ahmed, Muhammed, Mustafa!
Hep aşık, hep Hakk'a müştâk,
İncilerden, billurdan ak,
Sultan Nebî, Habîb-i Hak,
Ahmed, Muhammed, Mustafa!
Bilmez zulüm, bilmez cefâ,
Kerîm, cömert, ehl-i Vefâ,
Ey Necati, dâd-ı Hak'tır,
Ahmed, Muhammed, Mustafa!

MUSTAFA NECATİ BURSALI

erzurumli

ADI GÜZEL KENDİ GÜZEL MUHAMMED

Canım kurban olsun senin yoluna,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed,
Şefâat eyle bu kemter kuluna,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed

Mü'min olanların çoktur cefâsı,
Ahirette olur zevk-u sefâsı,
On sekiz bin âlemin Mustafâ'sı,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed

Yedi kat gökleri seyrân eyleyen,
Kûrsûn üstünde cevlân eyleyen.
Mi'râcda ümmetin Hak?dan dileyen,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed

Ol çâriyâr anın gökler yâridir,
Anı seven günahlardan beridir,
On sekiz bin âlemin serveridir,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed

Aşık Yunus neyler iki cihânı sensiz,
Sen Hak Peygambersin şeksiz, gümânsız
Sana uymayanlar gider imânsız,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed.

YUNUS EMRE

erzurumli

AH! EFENDİM

Özleminle kavruldum ah Efendim!
Gül kokunu unuttum ah Efendim!
Hayalinle avundum ah Efendim!
Sünnetine tutunsam ah Efendim!

Sinemde bir sızı ah Efendim!
Vicdanım tasalı ah Efendim!
Letaif yaralı ah Efendim!
Mücrimim tasmalı ah Efendim!

Alemlere rahmetsin ah Efendim!
Bizlere rehbersin ah Efendim!
Ellerde cevhersin ah Efendim!
Ümitler şefaatin ah Efendim!

Kul Muammer gurbette etraf bataklık,
Aklına güvendi akıl tek paralık,
Kalp yaralı, irade fersiz, işi safsatalık,
Nur sinene başım koymaya gelsem.

MUAMMER BİLGİÇ