Bediüzzaman ,akıldan ziade kalbe bakan,delilden ziade zevke nazar eden 14. Lema'a'nın 2. makamı isimli dersinde uzaktan uzağa BESMELENİN rahmet noktasında kendisine görünen bir nurunu anlatıyor.Birinci sır'da Besmelede geçeN Allah ,Rahman ve Rahim isimlerinin,kainat ,arz ve insan,simalarındaki tecellilerini anlatarak ; Bismillahirrahmanirrahim'in semadan insana uzanan bir bağ olduğunu , insanın arşa yükselmesi için bu merdivenden tırmanması gerektiğini ifade ediyor.Mahiyet-i insaniyesindeki latayif-i re'fet ,dekaik-i şevkat , şuaat-ı merhamet-i ilahiyeden tezahür eden rahmiyetin yüce mühürünü okumak ,2. adımda küre-i arz simasında nebatat ve hayvanatın tetbir, terbiye ve idaresindeki birbirine benzeme,tenasüp ,intizam,insicam,lutuf ve merhametten tezahür eden Rahmaniyetin büyük mühürünü okumak ve 3. adımda kainatın bir sima gibi duran heyet-i mecbuasındaki karşılıklı yardımlaşma,tesanüt adeta boyun boyuna verme ve birbirlerinin isteklerine cevap verme şeklinde tezahür eden muazzam uluhiyet mühürünü okumak soreti ile BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM' in azametini kavramak mümkün olacaktır.
Elbette böyle bir Besmele çekiş , ferşi arşa bağlayacaktır.böyle bir şuurla çekilen Besmelenin,insanı nasıl bir konuma,nasıl muazzam bir noktaya getireceğini de açıktır.Besmelenin bu muhteşem gerçeğini itikat kulağı ile dinleyip kalbine yerleştiren insanın elindeki gücün büyüklüğüde ona göre olur. onun için , kuyuya atılan altın kesesini sandığa daldırdığı eliyle ıslak olarak avamdan bir kadın çıkarabilir.Rıvayet edildiğine göre , Emin önü Camii'inde hocanın konuşmasına safi bir itikat ve iman kulağı ile dinleyen bir işçide, hocanın dediği gibi Besmele çekip denizin üstünde yürümüş ve Allah'IN izniyle hiç batmadan karşı tarafa geçmiştir ama bütün bunlar , işte o derin inanç ile çekilmiş bir Besmele ile olur .yoksa alışkanlık nevinden şuursuzca söylenilen kelimelerle değil !...
SAFFET SENİH-HAZİNELERİN ANAHTARI BESMELE