gözleri nemlenmiş, yürekleri yanmışlara ithafen...
Üniversitenin önü başörtüleri yüzünden okula alınmayan kız öğrencilerin sessiz protestolarına
sahne oluyordu. Tesettür yasağı bininci yılına girmişti, fakat kızların pes etmeye hiç niyetleri yoktu.
Orada öylece duruyor ve polis kuşatması altında Gökhan Özcan'ın konuşmasını dinliyorlardı. Şöyle
diyordu Gökhan Özcan:
''Siz hep mahzun ve güzel kaldınız.
Dünyanın gittikçe kararan portresinde,çirkinliği şekillendiren bir çizgi olmaya razı olmadınız.
Herkes köşe bucak kendi ruhundan kaçarken, siz kendinizden başka bir şey olmayı kabullenmediniz.
İçinizden geldiği gibi olmak, size anlamlı görünen bir hayatı buluncaya kadar aramak istadiniz.
En zor sorulara muhatap oldunuz, en dirençli ve masum cevapları verdiniz.
Siz hep mahzun ve güzel kaldınız.
Çağın bu dönemecinde, hiçkimsenin karşılaşmadığı sorulardı sizin önünüze sürülen sorular.
Lafın döndürülebileceği, anlamın eğilip bükülebileceği, dilin kıvrım kıvrım kıvrılabileceği bir imtihanda
değildiniz.
Bir bıçağın sırtı kadar keskin bir noktada verdiniz cevabınızı.
Teorik kuytuluklara kaçacak, politik fırdöndüler çevirecek ya da mantıklarınız takla attıracak kadar
zamanınız yoktu.
Zaten sizin kaçmaya niyetiniz de yoktu.
Dimdikti başınız ve soru sahiplerini çıldırtacak kadar net duyuldu yüreğinizin sesi: Allah BÜYÜKTÜ
VE O NE DESE O OLURDU. ZAMANI, GELECEĞİ, HAYATIN ÖNCEDEN BİLİNMEYEN ÇİZGİSİNİ ELİNDE
TUTAN O'NDAN BAŞKASI DEĞİLDİ.
Bu bildiğiniz en değişmez gerçekti.
Siz, mahzun ve güzel, bu gerçeğin arkasında durdunuz.
Kaba kuvvetin koca dünyasına karşı yapayalnız kalmayı göze aldınız.
Horlandınız, aşağılandınız, dövüldünüz ve sürüklendiniz.
Etrafı saran zifiri suskunluk içinizi yakıp kavursa da , bundan bir şakayet manzumesi çıkarmadınız.
Gerçek mazlumlar gibi davrandını ezilmenin ticaretini yapmadınız.
Siz hep mahzun ve güzel kaldınız.
Halinizden hiç eksilmeyen zarafetinizle; gücün dümen suyunda kaybolan bütün yapıları, bütün
sahte gelecek mühendislerin bütün koca adamları, bütün kirli numaraları yüzleri kızarıncaya kadar
tokatladınız.
Vakarınızla, bütün belkemiksiz addiaları açığa vurdunuz.
Zihninde de göğüs kafesindekine eş bir kalp taşımayanları karanlık bir telaşa düşürdünüz.
Çağın geveze lisanı karşısında dili tutulanları, damarlarında kol gezen aşağılık kompleksini
yenemeyenleri, şaklayan her kırbaçta kılıktan kılığa girenleri ve en önemlisi göbekli iddialarla
ortalıkta dolaşıp hayat hakkında bir tek gerçek cümle kuramayanları kendi çirkin yüzleriyle başbaşa
bıraktınız.
Hiç yalpa yapmadınız, hiç kıvırmadınız, halinizi hiç tartışmaya açmadınız.
Yaşadığınızı ve var olmaya devam edceğinizi, yaşayan ölülerin bile duyacağı bir sesle haykırdınız.
Başınızdaki bin yıllık örtüyü çıkarmadınız.
Siz hep mahzun ve güzel kaldınız.
İçlerindekine ihanet etmemeyi başarmış siz onurlu insanlara selam duruyorum.''
RABBim abimizden razı olsun inşaAllah. Yaralıydım,kırgındım insanlara, içim hüzün doluydu......
Yine bi ÖSS öncesiydi tıpkı şimdiki gibi... Bi öğretmenimizin evinde arkadaşlarla gurup çalışması yapıyorduk ÖSS'ye dair. Hani bi ihtimal sınava alınırız diye. Bizimkisi sadece bi umuttu ki sonradan yıkıldı.
İşte o sıralar Ebuzer adlı kitabı olumak nasip oldu. Kitaptaki bu bölüm bi nebzecik rahatlattı çok şükür.
RABBim en iyi bilendir. Hakkımızda hayırlısı buymuş demekki, hamd olsun O'na. Yesrip'teki kardeşlerimle paylaşmak istedim.
Bizlerin önü tıkalı. Erkek kardeşlerimiz daha çok çalışsınlar. RABBim mükafatlarını verecektir elbet. Sınava da çok az bi süre kaldı. RABBim zihin berraklığı versin, yardımcınız olsun inşaAllah.BAŞARILAR...
''GEVŞEMEYİN, HÜZÜNLENMEYİN.
EĞER (GERÇEKTEN) İMAN ETMİŞ KİMSELER İSENİZ ÜSTÜN OLAN SİZLERSİNİZ.''
Al-i İmran 139
Elbet bitecektir bu zulum...
Hatırlarımda üniversite sınavına girecektim öğrencileri içeri almaya başladılar herkes içeri girdi geride başörtülü bayanlar kaldı geriye dönüp baktığımda geride kalan başörtülü bayanların gözleri dolmuştu onların o halini gördüğümde sanki bir bıçak darbesi almışcasına acı çekiyordum içerdede açık bayanlar oturmuştu oduruma daha fazla dayanamayıp okulu terkettim. . . Yarabbi bunun adı zulüm değilde neydi. . . Bugün başörtümüze,sakalımıza,namazımıza yarın da daha nelerimize yasak getirmeyeceklerki. VAllahi bu zulmü rahman görüyor ve işitiyor onlarki rahmanın 45 saniyelik depremine dayanamadılar ebedi yurtta cehennem azabına nasıl dayanacaklar yarabbi herşeyin hayırlısını sen bilirsin hakkımızda her şeyin hayırlısını nasip eyle. . . . . . . . . . . . . . . . . Elbet biter bu zulüm. . . . Başörtüsü gerçekten çok büyük bir mücadele noktasıdır. Üniversitedeyken başlamıştı yasak. Başta sınıflara alınmama başladı. Elimizden bişey gelmediği için sadece protestolara katılıyorduk. Sonra bir gün otobüslerden kampüs girişlerinde başörtülü kardeşlerimizin indirildiğini gördüğümde dünyam yıkılmıştı. Bişey yapamamanın vermiş olduğu sıkıntıyla gözlerim yaşarmıştı. Kahrolsun zalimler demekten başka elimizden hiçbişey gelmiyordu. Onların çektiği sıkıntıları en iyi yine onlar bilir. Amerikada beyazların zencilere yaptığını, beyaz türkler müslüman bacılarımıza yapmaktaydılar. Protesto yürüyüşlerinde bizleri derinden sarsan bi olay da yanımızdan gelip geçen başörtülü öğrencilerin bir çoğunun protestoya katılmamaları. Hiçbişey olmamaış gibi davranmaları. Birde tabi onlara akıl hocalığı yapan başörtüsünün çıkaraılabileceği fetvalarını verenler vardı. Allah Müslüman bacılarıma şanlı direnişlerinin karşılığı olarakcennetinin en güzel yeriyle müküfatlandırsın. Selam hidayete tabi olanlara.
Bu devlet nasıl devlet müslam adı altında yaşamayı kabul etmiyor siyasi adamlarımız bu nasıl bir müslüman devleti SESLENİYORUM
Rabbim bizleri bu hallere düşürenleri ıslah etsin ben hergün okul kapısının önünde milletin arasında başörtümü çözerken kalbim ağlıyor ben yine de dilerim ki bizler de bizi bu hale düşürenler de cennet kapısının önünde okulun kapısında beklediğimiz gibi beklemeden girebilsinler tüm imanlı müslümanlar. . . Amin
islam aşığı kardeşim;kalbinin ağlaması kalbinin ölmediğini gösterir. Çok güzel ama her haram kalbimizde koca bir kara lekedir. Bu lekeler artıkça kalbin hissiyatı azalır belkide kalmaz.O zaman insan Allah için hizmet edebilirmi?Allah aşkını artırsın.
Lale kardeşim yazdıkların için Allah senden razı olsun biliyorum örtümü açarak iyi birşey yapmıyorum fakat bu durumun düzelmesi için senden dua istiyorum.Allah dualarımızı kabul etsin. . . Amin
hayatımızı zor da olsa islam prensipleri etrafında çizer ve sapma yapmadan o istikamette gitmeye çalışır isek zor durumda kalmadan.Hizmet edebiliriz.
Çünkü taviz başka bir tavizi gerektirir.oda başka bir tavizi gerektirir.Bugün her hangi kutsal bir nedenden dolayı bir farzın terkine cevaz verirsek en azından hoş karşılarsak 50 sene sonra veya 100 sene sonra yaşayan bizler ecdat olduğumuzda , torunlarımız diyecek ki ecdadımız bu gibi mevzularda şu farzın uygulanmasını askıya almışlar ki bu insanlar dini yaşayan insanlarmış o halde bizde bu farzı neden askıya almayalım. gibi farklı mecralarada gidecektir iş.
Mesela lise okurken başörtüsünden ödün verip ya üç sene idare edelim derse insan ondan sonra bir meslek sahibi olmak için 4 sene daha üniversite okuması lazım başörtüsüz olarak. ve neticede bir meslek sahibi oluyorsunuz ve yıllarca bu meslek için emek sarfedilmiş ee n'olcak şimdi biraz karşılığını almak lazım. yine başörtüsüz olarak çalışmaya devam. 5-10 sene derken emeklilik geldi hadi bu kadar emek verdikten sonra emekli olmamak olmaz. bi 5-10 sene daha neticede hayat akıp gidiyor emekli olduktan sonrada bir 5-10 sene yaşayıp bu güzel dünyaya veda ederiz. hatasıyla savabıyla .
taviz tavizi getirmeden ipi inceldiği yerden koparmak lazım.
Alıntı YapBugün her hangi kutsal bir nedenden dolayı bir farzın terkine cevaz verirsek en azından hoş karşılarsak 50 sene sonra veya 100 sene sonra yaşayan bizler ecdat olduğumuzda , torunlarımız diyecek ki ecdadımız bu gibi mevzularda şu farzın uygulanmasını askıya almışlar ki bu insanlar dini yaşayan insanlarmış o halde bizde bu farzı neden askıya almayalım. gibi farklı mecralarada gidecektir iş.
Teşekkürler,çok güzel ifade etmişsiniz.
islam asigi kardesim senin icin üzülüyorum elimden sadece dua etmek geliyor, sende kendi durumuna üzülüyorsun ama elinden fazlasi gelebilir neticede iki secenegin var 1) icin kan agliyarak hergün bu günahi islemen 2) kalbin cosarak talebe ögrenci yetisdirmek bu 2. sik okul disi mümkün ama inan bana deger sonucda huzurla hizmetini yaparsin
İslam aşığı kardeşim sana ve senin gibi kardeşlerimize dua ediyoruz.Allah'ımız bizlerin kalbini dininin ve islami itaatinin üzerine sabit kılsın,her durumda ne olursa olsun dimizi yaşama gücüversin,hakikatten ayırmasın.
İnancımızın Gereği
Tesettür Rabbimiz'in çok çok mühim emirlerinden biridir,riayetinde gevşekliğin söz konusu bile olamayacağı bir emir...Kur'an-ı Kerim'de bu hususta birçok Ayet-i Kerime mevcuttur,Rabbimiz bu ayetlerinin birinde mealen şöyle buyurmaktadır:
''Ey Peygamber! Eşlerine,kızlarına ve mü'minlerin hanımlarına söyle ki,örtülerini üzerlerine örtsünler.Bu iffetli olarak tanınmalarını ve eziyet olunmamaları için en uygun olanıdır.Allah çok bağışlayıcı ve çok merhametlidir''. -Ahzab/59-
Bizler de bu Ayet-i Kerime'ye binaen rabbimize söz veriyor ve diyoruz ki: Allah'ım senin emrin başımız gözümüz üstüne,sen ne emretmişsen kayıtsız şartsız ona uyacağız...
Nedense hakikati görmekten aciz,kalbi mühürlenmiş rejim ağababaları bizim bu sözümüzü kabullenemiyorlar ve türlü oyunlarla her fırsatta yolumuza dikenler döşüyorlar,yıldırma politikası uygulayarak yasak üstüne yasak getiriyorlar.Ama nafile çabaları boşa...Onlar şunu iyi bilsinler ki hiç bir yasak bizi inancımızı yaşamaktan alıkoyamaz,bizler baş koyduğumuz bu sevdayı kıyamete dek sürdüreceğiz BİİZNİLLAH.
Ayrıca şunu da iyi bilsinler ki gözlerine batan başörtümüz bizim herşeyimiz,bizi topluda en iyi ifade eden bütünümüzden bir parça ama hiç eksilmeyecek olan bir parça...
Her insanın kendine göre olmazsa olmazları vardır,bizim de olmazsa olmazımız,olmadığında kendimizi hiçe sayacağımız,en önemli varlığımız BAŞÖRTÜMÜZDÜR.Başörtümüz adına karşılaştığız nice zorluklar karşısında asla ye'se düşmedik,ümidimizi yitirmedik.Aksine bu zorluklar gayretimizi,azmimizi bunun yanında kararlılığımızı artırdı...
İnanan insan her nerede ve ne şekilde olursa olsun,Emr-i bi'l Ma'ruf Nehy-i ani'l Münker emri gereğince hayatını idame ettirirse bütün zorlukları sabırla karşılar,bilir ki sabrının karşılığını verecek olan yüce MEVLA'sı var...Çetin ve zorlu bir imtihandan geçiyoruz,sabırla ve ümitle yolumuza devam ediyoruz.Rabbimiz sabredenlerin ve doğru yolda olanların yanındadır,bunun bilincindeyiz ELHAMDÜLİLLAH.
Her zorluğun ardından bir kolaylık gelir,
Her karanlık gecenin aydınlık bir sabahı vardır...
Şuna gönülden inanıyoruz ki,birgün güneş bizim üzerimize doğacak hem de hiç batmamak üzere...Çünkü zafer inananlarındır ve zafer yakındır müjdesini veriyor Rabbimaz bizlere... Selam olsun! başörtüsünü onurla gururla başında bir taç misali taşıyan kardeşlerime.Selam olsun! inancından taviz vermeden yoluna devam edenlere...
***Feyiz***
Allah hepinizden razı olsun bu konuda dediklerinizi dikkate alacağım. Fakat gün olur da başörtüsü problemi kalkması için de sizlerden dualarınızı eksik etmemenizi rica ediyorum. . .
Başörtümüz inancımızın gereği,
İmanımızın bir parçasıdır.
Şahsiyetimizin açıklaması,
Özgürlüğümüzün manasıdır.
Yürek sızımız olan başörtüsüne dair,gönlünden geçenleri satırlara döken kardeşlerimden Allah razı olsun...Bizler doğru yolda oldukça Rabbim nice güzel kapılar açar önümüze,yeter ki niyetimiz halis olsun...dualarınızı bekliyorum...selametle.
Allah'ın izniyle birgün bu yasak sona erecek islam aşığı kardeşim,içimiz rahat olsun inşaAllah... gün gelecek devran dönecek ve bizler sabrımızın karşılığını alacağız...
gelecegime aglıyorum!
Hiç unutmam ilkokul 5sınıftayımSon ders zilinin çalmasına birkaç dakika kala yine her zamanki gibi çantamdan başörtümü alıp öğretmenimin sert bakışlarına aldırmadan bağladımZil çaldı ve merdivenlerden aşağı indimAşağı katta anasınıfı dağılıyorduKüçük bir çocuk şaşkın bakışlar altında bana baktıVe “Sen ninemisin başını kapatıyorsun??” dedibunu duyan diğer çocuklar bana bakıp gülerek “nine nine” demeye başladılarYüzümde buruk bir tebessüm oluştuVe çocuğa yönelip “ Hayır ben Müslüman olduğum için başımı kapatıyorum” demeye kalmadı Rabbimin verdiği güzelliği sanki bozmak için yüzünü badanalamış şık giyimli bir bayan yaklaştıBelliki annesiydiBana baktı ve “ Yazık yazık! Bu yaşta çocuğu ne hale sokmuşlar gerici ve yobaz insanlar”diye söylenerek çocuğun elinden tuttu ve uzaklaştı
Eve gittiğimde akşam bu olayı babama anlattımBabamın gözlerinde iki damla yaş gördümNeden ağladığını sorduğumda ise “GELECEĞİME AĞLIYORUM”dediAllah’ım gelecek nesil bu zihniyettemi yetişecekti??Düşünün bir kere çocuk annesine:
-Anne ben kapanmak istiyorum
-Yavrum daha çok küçüksün büyüyünce kapanırsınÇocuk büyür genç kız olur
-Anne ben kapanacağım
-Yavrum daha çok gençsinHayatını yaşamak varken zevklerinden niye mahrum kalasın?Ve şeytanın askeri olmuş esaretine bağlanmış anne artık bir tomurcuğu daha koparmıştır gül bahçesinden…Ne hazindir bu tablo
Ey nefsim uyan artık şu gafletten!!Uyanda kendine gelEy insanlık uyan!! Ölümün sana uğramayacağını mı zannediyorsun??Unutma ki; her nefis ölümü tadacaktırŞairin biri ne güzel demiş:
Bügünü düşünürüm
Dün geçti yarın var mı?
Gençliğede inanmam
Her ölen ihtiyar mı ??
Ağla baba ağla…Ağlanacak o kadar çok şeyimiz varki…
-Yaşanılan bu zihniyete ağla
-El ve dil uzatılan başörtüme ağla
-Üniversiteden atılan başörtülü bacıma ağla
-Zulüm altında ezilen mazlum kardeşime ağla
-Savaşta katledilen ana karnındaki bebeğe ağla
-İşkence gören din kardeşime ağla
-Yitirilen ve özlenen gençliğe ağla…
Ey insanlık ağla ve kendine gel!! Bu gaflet uykusundan uyan…Uyan ki; geleceğe ışık tutasın yol gösteresin…Uyan ki; bataklığa sürülen bu tomurcuğu şeytan ve şeytan dostlarından kurtarıp gül bahçesine koyasın
alıntı
bugün bir hadisi şerif okudum .çoğumuz biliriz."insan ölünce ameliyle baş başa kalır.hanım kardeşlerimiz burada iyi düşünmeli,nedir bu istikbal yalanı,nedir bu ekonomik özğürlük bilmecesi,nedir bu üç kuruşluk maaş için gayretler ve gecesini gündüzüne katan çalışmalar.ne olacak.kurtaracakmı.
Evet cok dogru ihvan kardesim.Allah bizi dogru bildigimiz yoldan sasirtmasin.
Türkiye gibi müslüman bir ülkede basörtü yasagi ne komik.Dis ülkelerde,almanya gibi bir yerde böyle bir yasak yok okullarda selbest, heryerde olmasada bazi is yerlerinde kapali bile calisiliyor.Türkiyemize ne yazik
gerçekten çok üzülüyorum bu durumumuza .rabbim bizi bu durumlara koyanlardan hesap sorsun.kafam çok karıştı bilemiyorum artık okusam mı okumasam mı ? niye bize bunu yapıyolar hep bir tercih yapmak zorundayız offfffff ya.okula giderken artık nefret ederek gidiyorum.sanki beni boğuyo duramıyorum fazla.peki aklıma birşey takıldı.ben küçüklükten beri okumaya aşığım.niye bizim gibi insanlar başta olmasında o kadar zibidi seviyesiz bilgisiz kominist insanlar başa geçsın işte bunu yediremiyorum kendime .şimdi ünv de hizmet olmaz mı diyosunuz ?ne olur dua edin din kardeşlerim Allah hepimizin yardımcısı olsun.hepimizden razı olsun e55))
Bence okumak için başınızı açmanız sizinde içinize sinmiyor o yüzden bir arayış içindesiniz :)
ve yapacağınız en doğru şeyde başınızı örtüp okulu bırakmak e58))
şöyle bişeyde yapabilirsiniz madem okumayı çok istiyorsunuz açıköğretimden devam edebilirsiniz bazı okullarda başörtüsüne karışmıyorlar
bu sene inşAllah ilahiyat okucam aof ten rabbim yardımcımız olsun hepimizden razı olsun sağolun
arapça dersleri çok mu zor acaba nerden yardım alabiliriz bilgisi olan var mı.yardımcı olursanız sevınırım.Allah razı olsun hepimizden aeo
Doğru ve pişman olmayacağınız bi karar vermişiniz kardeşim...Ben de AÖF ilahiyat mezunuyum örtümle tamamladım öğrenimimi.Şimdi yeterlilik sınavını bekliyorum.Kur'an-ı Kerim hocalığına talibim Rabbim nasib eder inşaAllah...Tek düşüncemiz davamıza dinimize hizmet etmek...Niyetimiz halis Allah'ın izniyle...
Yok arapça dersleri çok da zor değil,sadece sıkı bi çalışma gerektiriyor tabi bu diğer dersler için de geçerli...
Yaşadıkları adeta bir cihad... Allah c.c. yardımcıları olsun, cümlemizin, hakkımızda hayırlısını eylesin...
Şahsi fikrimdir
Kız çocuklarının Okumaları lazım,çok gerekli
Emsileden başlasınlar
Toplum o kadar büyük bir hızla ,öyle bozuluyorki,
Onu ne top tüfekle
Nede üniversite okumakla önlemek mümkin değil.
Okusunlar,ikra dan başlayarak.
FATİHLER DOĞURACAK neslin
Üniversitede çıkma ihtimali, yoktur
İmkansızdır.
Acizane fikrim
...
Örtü; takva ile örtünmektir
Peki, çalışmak, iş hayatına atılmak, sosyal hayata, dışarıdaki bu rahat yaşama ayak uydurmaya çalışıp, helâl–haram gözetmeden, kadın–erkek demeden oturabilen, çalışabilen, yemeğe, davete katılabilen bu hanımlar Nur sûresinin 31. âyetini hiç okumamışlar mı, duymamışlar mı, yoksa inkâr mı etmektedirler ya da onlara tüm bunları açık ve net bir şekilde gönül rahatlığıyla yapmalarına müsaade verecek bir âyet mi inmiş, bir hadis–i şerif mi zikredilmiş? Söyler misiniz bana bugüne kadar, bu konuda hangi büyük âlim fetva vermiştir?
Doğru, fetva verenler de yok değil; sapıtmış ve saptırılmış bir şekilde… Hem de Allahu Teâlâ'nın âyetine muhalif olacak şekilde… Biz, burada onları tek tek sayacak değiliz. Ki zaten onların kim olduklarını bu konuya ehemmiyet veren her kişi bilmektedir. Daha da önemlisi her şeyi görüp gözeten Yüce Rabbimiz onları bizden daha iyi görmekte ve ne yapmak istediklerini bizden daha iyi bilmektedir ve elbet soracaktır bunların hesabını…
Diyelim ki, bu hayatı tercih eden bir hanım, bugün iyi bir meslek için, makam–mevki için başörtüsünden, dininin emir ve yasaklarından, inancından, imanından tavizler vererek göstermiş olduğu çaba ve hırsının sonunda iyi bir meslek edindi ve erkeklerle kadınların aynı mekânı aynı anda paylaştığı bir işyerinde çalışıyor.
Sırf burada çalışabilmek için evvela tesettüründen vazgeçti ve "iş" dedi, "ekmek parası" dedi, "çocuğumun okul masrafları" dedi ya da "daha iyi bir yaşam" dedi… Ha! Parantez arası deyip bir de şöyle düşünen hanımlarımız var: "Ben özel bir şirkette veya işyerinde tesettürümden taviz vermeden kapalı olarak çalışıyorum." diyorlar. Olsun! Onu da böyle işe alsınlar, çalışsın. Peki, ama bunlar tesettürün sadece saçını kapamakla hallolacağını mı zannediyorlar? Oysaki taktıkları başörtülerinden ziyade "Takva elbiseleri"nden mahrum kaldılar:
"Ey Âdemoğulları, size çirkin yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik. Hayırlı olan, takva elbisesidir. İşte bunlar, Allah'ın âyetlerindendir, belki düşünüp öğüt alırlar. Ey Âdemoğulları. Şeytan, ana babanızı, çirkin yerlerini onlara göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi, sizi de (şaşırtıp) bir belâya düşürmesin! Çünkü o ve kabilesi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Biz, şeytanları, inanmayanların dostu yaptık." (2)
Âyet–i kerimede açık bir ifadeyle belirtilmiştir. Allahu Teâlâ bizleri örtecek olan elbiseyi, vücudumuzu korumak ve örtmek sebebiyle ve bunun haricinde süs vermek için dış elbiselerimizi yaratmıştır. Bu elbiselerin bedenlerimizi örtmesinin yanında bir de "takva elbiseleri" vardır ki o da bizlerin mânevî yönlerini koruyan, güçlendiren, maddî olan duygu ve düşüncelerden uzaklaştıran, kötü ve çirkin tüm düşüncelerden arındıran, sakındıran bir elbisedir. Biz, bu âyetten anlamaktayız ki, örtünmek ne kadar önemliyse, takva elbisesiyle örtünüp bu ikisini birleştirmek, yani hem bedenimizi hem de ruhumuzu Allah'ın istediği gibi örtmek daha da önemlidir.
...
Asıl gelinen nokta nedir?
Günden güne artan bir çoğunluk var. Kendini kurban eden, tesettüründen taviz veren topluluğa her gün bir yenisi ekleniyor. Âdeta "Biz bu kaderi yaşamak zorundayız." diye koşup geliyorlar. Küfre, şirke bulaşıyor o masum kızlarımız. Bu acı, hepimizin acısı. Bugünkü kurbanlar bizim için bir tecrübe olmuyor mu? İllâ yaşamak mı gerek bu acıyı tatmak için, bir yanlışı anlamak için, günahın, günah olduğunun bilincine varmak için.
Lütfen! Suçlu aramayın! İsyan etmeye hiç hakkınız yok. Elinizi vicdanınıza koyun ve gerçek bir imanla bu hakikati görmeye çalışın: SİZE KİMSE ZORLA BAŞINIZI AÇTIRAMAZ! Eğer siz istemezseniz kimse size başınızı zorla açtıramaz. Doğru değil mi? Aksini ispat edecek olan var mı? Fazla söze ne hacet… Âyet–i kerimeler, hadis–i şerifler ışığında bu konuyu tekrarın tekrarı da olsa dilimizin döndüğünce izah etmeye, anlatmaya çalıştık. Nasibi olan varsa, bir söz yeter.
Şunu da unutmayalım ki, tüm yasakları, dayatmaları hiçe sayarak "Beni yaratan, beni herkesten çok iyi bilen ve seven Yüce Yaratıcım, benden başımı örtmemi, ziynet yerlerimi teşhir etmememi istedi. O hâlde bu benim için farzdır. Allah'ın bana yaptığı öneriler, benim için en hayırlı olandır. Ben kendim için, O'nun benim için seçip–beğendiğine razı ve teslim oldum."
Yaratılmışların değil; yaratan Rabbinin emirlerine teslim olup hareket eden ve bu uğurda yeri geldiğinde inancını daha iyi yaşamak için sahâbe gibi hicret eden tesettürlü kızlarımız da var. "Anne–baba, toplum, şunlar– bunlar–onlar ne der?" diye düşünmeden örtünen, bunun kendisi için farz olduğunun bilincine vararak aynı zamanda takva elbiselerini de giyinen ve Allah'ın has kulları olmak isteyen kızları da var bu ülkenin.
Allah'ın yasakladığı sınırları değil; kendilerini (Hâşâ) Allah zannedenlerin yasaklarını aşıp hicret ederek (ki geçen ayki yazımızda da değindiğimiz gibi, hicret, Allah'ın sevmediği, yasakladığı, haram kıldığı her şeyi terk etmektir) okuyan, ilim tahsil eden kızlarımız da var. Unutmayalım ki, okumak üniversite değildir! Okumak, Peygamber Efendimiz'e gelen ilk vahiydeki gibi "Allah'ın adıyla" başlayan ilimleri okumaktır. Beni böylesine cüretkâr konuşturan husus da işte budur: İki yıl üniversite hayatını yaşamış bir bayan olarak tecrübelerimle seslenmekteyim, üniversitelerimizin okuma, ilim tahsil etme yeri olmadığını.
Hayatımın o iki yılını zindana çeviren üniversitedeki günlerimi hatırlıyorum da, okula girerken başımı açmak için titreyen ellerimi örtüme götürdüğümde hıçkırıklara boğularak çareyi kaçmakta bulurdum. Ben bir üniversiteyi geride bırakmıştım, ailemin çok sert tepkilerine rağmen. Terk etmiştim ve kendi çapımda bir hicreti gerçekleştirmiştim. İşte ne kazandıysam ondan sonra kazanmıştım. Beni bugün bu seviyeye getiren, dinimi, imanımı, inancımı, yaşantımı ve her ne kadar az olsa da arttırmaya çalıştığım ilmimi o günden sonra başlamıştım yükseltmeye. Kendi şahsımdan hareketle tekrar söylüyorum ki:[b] BİZE KİMSE ZORLA BAŞIMIZI AÇTIRMIYORDU.[/b]
Açan da bizdik… Karşı koyan da…
Bugüne kadar bu konuda birçok kişi, çok şey söyledi, çok şey anlattı ve yazdı. Hâlâ çözüme kavuşamadı. Kavuşması da beklenemez. Bu ülkenin ve milletin durumu, bu konudaki duyguları ve bu konuya karşı hassasiyetleri değişmedikçe, konunun ehemmiyetine dikkat edilmedikçe ve de özellikle bu işin içinde olan biz Müslüman kadınlar ve kızlarımız samimi bir duruş sergilemedikçe, bir yandan başörtüsünü savunup, diğer yandan yasakçılara boyun eğerek örtülerini açmaya devam ettikçe bu sorun, sorunlar zinciri oluşturmaya devam edecektir.
Suçlu aramaya, birilerini yargılamaya hiç gerek yok. Ortada bir suçlu varsa o da kendini Müslüman zanneden bizlerden başkası değildir. Şunu çok iyi anlamak zorundayız:
Biz kendimizdekini değiştirmedikçe, Allah da bizde olanları değiştirmeyecektir.
....
Bir kısmını buraya alıntıladığım Güler Tiryakinin yazısının tamamını aşağıdaki linkten okumanızı tavsiye edrerim.
http://www.sadakat.net/forum/evlilik-ve-aile/ev-kadinlaritakva-ile-ortunun-t14066.0.html;msg127924#msg127924
Alıntı YapYaşadıkları adeta bir cihad.
:icomsupr: :icomsupr: :icomsupr:
Ne zamandan beri Allah'ü Telanın farz emrini çiğneyerek (Haram işleyerek) cihad yapılıyor? :icomsupr:
Hz.Allah'ın öyle kulları varki,bunlar annelerinin babalarının yanlarından ayrılıp
Allah'ü Telanın hiç bir emrinden taviz vermeden,buna örtünme ve mahremi olmayan kişiler ile aynı yerde olmama da dahil ilim okuyan ve bunu sadece Allah rızası için yapan hatta bu yolda yine ailelerini bırakıp çok uzaklara giden,okuduklarını başkalarına okutan insanlardır.
İşte asıl MÜCAHİD VE MÜCAHİDE onlardır.
Kimse kendini kandırmasın,
İSYANDA Allah RIZASI OLMAZ ve bunun sonuçlarıda Ayışığının eklediği yazıda çok güzel anlatılmış.
Zararın neresinden dönülse kârdır.
İlahiyat fakültelerinde,yanlış öğretiler olduğunu okuyanlardan duydum,bunda nasıl bir Allah rızası olurki,amaç Rıza ise yol ve hedef değişmeli.
Açıköğretim ilahiyat fakültesinde akıl bulandıran farklı öğretilerin olduğu kesin.Bi örnek vereyim:Efendimiz(s.a.v.)'in diğer insanlardan farksız olduğu ve O'nun ayağının tozu olurum demenin Efendimiz'i ilahlaştırmaktan başka bi şey olmadığı şeklinde saçma sapan şeyler var işte...Ama akl-ı selim olan bi insan bu gibi öğretilere kulak asmaz zaten...Bizler de bu tür öğretilere takılmıyoruz.Tek isteğimiz Kelamullah'ın öğreticisi olabilmek,ve AÖF'de bunu kolaylaştırıyor..
Elhamdülillah ki,öğrenimimi örtümle tamamladım,tabi bu kolay olmadı mücadele ettim...İlk senem başörtümden dolayı hiçe sayıldı,ama Allah'tan sonraki iki senemde bu tür sorunlarla karşılaşmadım...Bu yönde gözetmenler çok önemli...
Rabbimin razı olmadığı hal içinde olmaktan Rabbime sığınırım...
Alıntı yapılan: dadaş21 - 28 Mayıs 2009, 12:58:20
arapça dersleri çok mu zor acaba nerden yardım alabiliriz bilgisi olan var mı.yardımcı olursanız sevınırım.Allah razı olsun hepimizden aeo
Murat yayınlarının sadece arapça değil,tüm dersleri içeren yardımcı kitabı var.Ondan istifade edebilirsiniz kardeşim...Ben faydasını gördüm...Gerçi benim aldığım özel arapça dersinin de çok faydası oldu...
sağol feyiz kardeşim bende kurankursu hocalığı istiyorum. yalnız anlamadım ilahiyatta neden yanlış şeyler öğretiyorlar?o zaman biz doğruyu nerden bulucaz ya.Allah yardımcımız olsun e56))
Alıntı YapBi örnek vereyim:Efendimiz(s.a.v.)'in diğer insanlardan farksız olduğu ve O'nun ayağının tozu olurum demenin Efendimiz'i ilahlaştırmaktan başka bi şey olmadığı şeklinde saçma sapan şeyler var işte.
O toza ölürüz Elhamdülillah.....
Söylemek istediğim buydu,üstelik daha niceleri,adını hatırlamadığım bir ünide okuyan biri müctehid alimlerin eserlerine kendilerine dil uzatabiliyor rahatlıkla,buna sebep olarak da ''Ünideki hocam öyle söyledi'' diyor.Dolasıyla insanın aklına böyle yerleri İslam dinini baltalamak için mi kurdular düşüncesini getiriyor.
Alıntı YapAma akl-ı selim olan bi insan bu gibi öğretilere kulak asmaz zaten...Bizler de bu tür öğretilere takılmıyoruz.Tek isteğimiz Kelamullah'ın öğreticisi olabilmek,ve AÖF'de bunu kolaylaştırıyor
Bunun için aklı selim olmak yetmez bilgili olmak gerek ,ayrıca Kelemullah'a hizmet daha güzel yerlerden yapılabilir.
Önemli olan diyanete bağlı olan kurslardaki bazı yanlış öğretilerin önüne geçmek değil midir? Ben Allah'ın izniyle elimden geldiğince bunun mücadelesini vermek istiyorum...
Niyetimiz halis,Mevla yardımcımız olsun...
Alıntı yapılan: dadaş21 - 28 Mayıs 2009, 22:41:43
sağol feyiz kardeşim bende kurankursu hocalığı istiyorum. yalnız anlamadım ilahiyatta neden yanlış şeyler öğretiyorlar?o zaman biz doğruyu nerden bulucaz ya.Allah yardımcımız olsun e56))
. eğitim kurumlarındaki ilahıyyatçıların,hali ortada,.z.beyazların.y.n.özt...s ateşlerin. ve onların yetiştirdiği hocalar ..vs vs.mezhep ve tasavvuf düşmanlarının yetiştireceği ilahıyyatçılar ne kadar bu memeleketi düzeltebilir. iki tehlike birden var 1. İTİKAT bozukluğu,2 .açılarak okuma .EHLİ SÜNNET hocalarının çok az olduğunu düşünürsek,ilahıyattanda fazla ümitli olmamak lazım.. nereden öğreneceğiz bu ilimleri derseniz.? öğrenecek yer çok yeterki isteyin.
Alıntı yapılan: dadaş21 - 28 Mayıs 2009, 22:41:43
sağol feyiz kardeşim bende kurankursu hocalığı istiyorum. yalnız anlamadım ilahiyatta neden yanlış şeyler öğretiyorlar?o zaman biz doğruyu nerden bulucaz ya.Allah yardımcımız olsun e56))
ilahiyatta o kadar yanlış şeyler var ki aklınız hayaliniz durur . Hafta sonu açıköğretim sınavları var . eğer isterseniz size önümüzdeki hafta içinde ilahiyatta sorulan sorulardaki tuzakları gösterebirim. ama dediğim gibi bu hafta sınavlarım var çalışıyorum.
ayrıca bir ünite bir üniteyi tutmuyor. biri ibni teymiyeyi göklere çıkarırken diğeri yanlış buluyor. Hz. Peygamber Haşa ve Kella kuranı kerimi sanki yolda 1 ytl para bulmuş çocuk gibi , rastgele , denkgele seçilmiş birisi ve kendisine vahiy gelmesinden başka hiçbir hassası olmayan birisiymiş .
Tabiki hz.peygamber bir kul . Hristiyanlar her ibadette Hz. İsayı İlah olarak addederken. Biz Her ibadetimizde " eşhedü enla ilahe illAllah ve eşhedü enne muhammeden abduhü ve rasülühü " diye Peygamberimzin Allahın bir kulu olduğunu vurguluyoruz. Ama ilahiyat kitapları peygamber efendimize gösterilen sevgiyi bile Hz. Allaha şirk koşmak olarak algılıyorlar.
daha bir sürü problem.
Ayrıca biz doğruyu nerden öğreneceğiz demişsiniz.
doğruyu selefin kitaplarından . yani emeviler , abbasiler, selçuklular , osmanlılar zamanında yazılmış kitaplardan öğreneceksiniz. çünkü bu devletler dini ve dini müesseseleri hem maddi sıkıntılardan hemde ilmi olarak yanlış yapılması konusunda himaye etmişlerdir.
Bu gün yeni çıkan meseleleri de bu kitaplardan öğrenilen usul üzerine değerlendireceksiniz.
sağolun Allah razı olsun
İlahiyat fakültelerinde,yanlış öğretiler olduğunu okuyanlardan duydum,bunda nasıl bir rızası olurki,amaç Rıza ise yol ve hedef değişmeli.
diyosun tuğra kardeşim biraz açabilirmisin nerelerden Allah rızasını kazanıcaz? o zaman o olmaz bu olmaz napıcaz pekı.aklım karıştı ya a25))
Emir ve yasaklara tam manasıyla riayet ederek,Allah yolunda hizmet ederek.
Allah yolunda hizmeti acar mısın lutfen.hizmet etmek için illa tarikata mı girmemiz gerekiyo.ben cemaatteyım olmu yomu boyle
ilahiyat hakkında yazdıklarınıza bende katılıyorum.ilahiyata bu anlamda benziyen bi cemaatin kitaplarından okudugum ve talebelerinden duyduklarımdan sonra cok üzüldüm.onlarda peygamber efendimizi kendimize cok yakın hissetmemizi ve böylece onun sünnetlerini daha kolay işleyebileceğimizi savunuyorlrdı.(güya) ama peygamber efendimizi öyle basitleştirmişlerki.ve tepki verdiğim zaman 'oda sıradan bir insandı' dediler.ben onu gözümde öyle yükseklerde görüorumki.cok etkisinde kaldım bunun sinirle yazıyorum arkadaşlar tam anlatamadım ama kusuruma bakmayın. :iconsatan: :iconsatan: :iconsatan:
zatende yüksekte kardeşim
maide suresi 15. ayette size Allahtan hakiki bir nur ve apacık bir kuran gelmiştır buyuruluyor
bu ayette Allah peygamberimizi nur olarak vasıflandırmıştır.buradaki nur tabirinin kuranıkerım oldugunu soyleyen mufessirlerde olsaekseri alımlerın görüşü nurun peygamberimiz oldugudur.
peygamberımızı hafıfe alanlarada cevabımız budur
Alıntı yapılan: Tuğra - 28 Mayıs 2009, 22:12:01
Alıntı YapYaşadıkları adeta bir cihad.
:icomsupr: :icomsupr: :icomsupr:
Ne zamandan beri Allah'ü Telanın farz emrini çiğneyerek (Haram işleyerek) cihad yapılıyor? :icomsupr:
Ne münasebet?!. h33))
Bu soruyu hangi ifademe dayanarak sordunuz, öğrenebilir miyim? İlla muhalefet olmak için, tam anlamadan, kesin yargılarla yorum yapıyorsunuz. Ben sürekli "onu değil, şunu demek istemiştim" gibi açıklamalar yapmak zorunda mıyım?
Eh, mecburen yine yapacağım:
Mübah olan, hatta farz olan bir işi yapmak isteyen tesettürlü kardeşlerimiz; "İlim öğrenmek kadın erkek, tüm Müslümanlara farzdır" düsturu gereği yola çıkmışlar. Ne oluyor, malumunuz önlerine engeller konuyor. Kimi asla örtüsünden taviz vermiyor, üniversiteyi terk ediyor. Tabii yine de içinde bir ukde kalıyor. O kadar emek, zaman boşa gitmiş oluyor. Kimi de maalesef aksini yapıyor, ama içi kan ağlıyor. Evet, ikinci yol yanlış! Ama ben yine de bu yolu seçen kardeşlerimizi kınamıyorum, onlar için dua ediyorum. İman gücüyle doğru yolu bulmaları için... Sonuçta şu üç günlük dünya için, gelecekmiş, kariyermiş, bunlar için büyük günahlar işlemeye değmez.
Kısacası; öyle ya da böyle, kardeşlerimizin bu engellerle mücadeleri de, zulum karşısında eziliş ve horlanışları da cihadtır. s4))
Alıntı YapYaşadıkları adeta bir cihad
Tabiki bu ifadenize dayanarak..
Alıntı Yapİlla muhalefet olmak için, tam anlamadan, kesin yargılarla yorum yapıyorsunuz
Bunu sizin söylemeniz çok ilginç... s4))
Forumda cihad ile ilgili çok güzel yazılar var okumanızı tavsiye ederim....
günbatmı kardeşime katılıyorum,sagolun Allah razı olsun hepinizden
Alıntı yapılan: ikiz - 01 Haziran 2009, 10:01:56
zatende yüksekte kardeşim
maide suresi 15. ayette size Allahtan hakiki bir nur ve apacık bir kuran gelmiştır buyuruluyor
bu ayette Allah peygamberimizi nur olarak vasıflandırmıştır.buradaki nur tabirinin kuranıkerım oldugunu soyleyen mufessirlerde olsaekseri alımlerın görüşü nurun peygamberimiz oldugudur.
peygamberımızı hafıfe alanlarada cevabımız budur
evet katılıyorum.
AÖF de okuyan kardeşlerim başörtüsü ile eğitimlerini tamamladıklarını söylüyorlar.bence çok şanslılar çünkü bildiğim kadarıyla ve çevremde okuyanlar var sınavlarda başlarını açıyorlar.
Bir başörtüsü zulmü daha...
Ege Üniversitesi derslere almadığı başörtülü öğrencileri fotoğraflarını çekerek fişleyen Prof. Dr. Rennan Pekünlü'nün ardından, bir skandala daha imza attı
Ege Üniversitesi (EÜ) kısa bir süre önce derslere almadığı başörtülü öğrencileri fotoğraflarını çekerek fişleyen Prof. Dr. Rennan Pekünlü'nün ardından, bir skandala daha tanık oldu.
Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sabri Sürgevil, felsefe bölümü 3. sınıf öğrencisi Zeynep Çebi'yi, başörtülü olduğu için final sınavından çıkardı. İki erkek öğrenci de mağdur arkadaşlarına destek için sınavı yarıda bıraktı. Kendisini başörtülü olarak derse almayan Prof. Dr. Sürgevil'in 'uygarlık tarihi' dersini seçmeli olarak aldığını anlatan 23 yaşındaki Çebi, "Final sınavı için sınıfa girdim. Hoca yanıma geldi, sınava bu şekilde alamayacağını söyledi." dedi. Sınava başörtülü olarak girdiğine dair tutanak tutup kendisini sınava almasını istediğini anlatan Çebi, "Bu şekilde sınava giremeyeceğimi söyleyerek kâğıdı önümden çekip aldı. Sınav salonundan çıkmak zorunda kaldım." diye konuştu. Geçen yıl da başörtülü olduğu için sınavlara giremediğini, bu sebeple dersi alttan aldığını belirten Çebi, bu sıkıntıyla devamlı karşılaştıklarına dikkat çekti.
Zeynep Çebi'ye destek amacıyla coğrafya bölümü 2. sınıf öğrencisi Yusuf Gezer ve felsefe bölümü 3. sınıf öğrencisi Abdullah Sidar da sınavı yarıda bıraktı. Haksızlığa tahammül edemediği için sınavdan çıktığını ifade eden Gezer, "Sabri hoca, sınavın başlamasından 5 dakika sonra Zeynep arkadaşımızın kâğıdını, başörtülü olduğu için zorla elinden aldı. Ben, 'Lüften hocam.' diyerek tepkide bulundum ama bana bakıp tekrar geri döndü ve arkadaşın kâğıdını aldı. Arkadaşıma destek olmak için, hukuksuzluk karşısında durmak için ben de arkadaşımdan hemen sonra sınav kâğıdını masanın üzerine bırakıp dışarıya çıktım." diye konuştu.
Tımeturk
28 Şubat'ın başörtüsü mağdurları ifade verdi
28 Şubat döneminin başörtüsü mağdurları savcılığa ifade verdi. Başörtüleri nedeniyle öğretmenlikten atıldıklarını ifade eden mağdurlar, davaların açılmasını değil, sonuçlandırılmasını ve sorumluların cezalandırılmasını görmek istediklerini ifade etti.
Ankara'da yürütülen 28 Şubat soruşturması kapsamında bugün yaklaşık 70 kişi 'mağdur' sıfatıyla ifadeye çağrıldı. İfadeye çağrılan mağdurlar İstanbul Adalet Sarayı'nda talimat savcısına ifade verdi.
Savcılığa, 28 Şubat döneminde yaşadıklarını anlatan mağdurlar, emekli orgeneraller Çetin Doğan, Teoman Koman, Fevzi Türkeri ve Nur Serter gibi isimlerin yanı sıra görevlerinden atılmalarına karar veren dönemin Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerinden şikayetçi oldu.
Müşteki olarak ifade veren grup adliye çıkışında basın açıklaması yaptı. 28 Şubat dönemindeki başörtüsü eylemlerine katılan ve idamla yargılanan Hüda Kaya, "Geçmişteki yanlışların hesaplarının görülmeye başlandığı bu süreçte 28 şubat soruşturmasına müşteki olarak baş vurmuştuk. Arkadaşlarımızla ifadeye çağrıldık ve ifadelerimizi verdik. 28 Şubat sürecinde Türkiye'de insanların özgürlüğünü çalışma ve eğitim haklarını kısıtlayanların hesaplarının görüldüğünü görmek istiyoruz. Bu davaların sadece açılmakla değil sonuçlara vardığını görmek istiyoruz. Bu hesapların görülmeye başlanmasıyla beraber, böyle olumlu gelişmeyle beraber maalesef başörtülüler kayıtsız şartsız hayatın her alanında var değiller." dedi.
Başörtülü olduğu gerekçesiyle öğretmenlikten atılan Gülsüm Alpay, dönemin sorumlularının cezalandırılmasını istedi. Alpay, "Toplumun üzerinde bir korku, bir kabus gibi yaşatılan o kara günlerin düzenleyicilerinin mutlaka hesaba çekilmesini, cezalandırılmasını ve Türkiye'de bir daha böyle bir karanlık dönemin gelmemesi için örnek teşkil etmesini istiyoruz." diye konuştu. O dönemde öğretmen olduğunu ve görevinden atıldığını anlatan Alpay, "Gerekçe olarak başörtülü olmam, başörtülü olmakta ısrar etmem, üstelik bunu siyasi ve ideolojik amaçla yapıyor olmam gösterildi. Bulunduğum kurumun huzur ve sükutunu bozuyor olmakla suçlandım. Mesleğimi iyi bir şekilde yapıyor olmam, öğrencilerim benden memnun mu, yeterliliğim hiç araştırılmadı. Sadece başörtülü olarak eğtim kurumunda bulunmam suç olarak algılandı." şeklinde konuştu.
12 Eylül Anayasası'nın kaldırılmasını isteyen dönemin mağdurlarından Fatma Akdokur, "Bülent Ulusu tarafından konulmuş olan Başbakanlık yönetmeliğinin de kaldırılmasını istiyoruz, kılık kıyafet yönetmeliğinin. Kışla değil okullar. Kimseye kapıdan girerken ne giydiğinin ne yaptığının, üstünde başında, ayağında, bıyığında ne olduğunun sorulması gayri insani, gayri medeni ve aynı zamanda gayri İslami bir tutumdur." dedi.
Başbakana çağrıda bulunan Akdokur, "Bakanlar kurulunu toplayıp o yönetmeliği kaldırdığı taktirde kılık kıyafet sorunu diye bir sorunun kalmayacağı çok açıktır." ifadelerini kullandı.
İlahiyatçı olduğunu ve 28 Şubat döneminde öğretmenlikten ihraç edildiğini kaydeden Akdokur, "Aynı zamanda ilahiyat doktoruyum. Ben öğretmenlik yapamıyorum bugün. Kendi alanımda çalışma hayatımı sürdüremiyorum." diye konuştu. (Cihan)
tımetürk