"İnsan ilişkilerinde ve toplumsal barışta verilen en büyük savaş, iletişimlerin en zoru olan cehalet savaşıdır."
Hem paralı hem de tehlikeli cahiller
Para cehaleti kapatmaz. Tam tersi cehaleti açığa çıkarır.
Cehaletin en tehlikelisi ve en komiği hatta en dayanılmaz olanı paralı cahillerdir… Çünkü paranın açamadığı kapı yoktur. Cahil insan parayı bazen şiddet olarak kullanır. Bazen de, gösterişte kullanır. Gösteriş de kullanılan paralar tahammül edilemez görgüsüzlüğe dönüşür…
Şiddet de kullanılan paralar ise, en çok da patron işçi ilişkilerinde açığa çıkar. Bazen de uluslar arası terörle kendini gösterir. Hatta zengin ve güçlü ülkeler, yoksul ve geri kalmış ülkeleri kendi çıkarları uğruna sömürürler. Bazen de kendi çıkarları için ülkeler arası savaş kışkırtıcılığı yaparlar.
Tahammül edilemez cahiller
-Hem cahil hem ukala olanlar
-Hem cahil hem de sabit fikirli olanlar
-Hem cahil hem de yaşlı olanlar
-Hem cahil hem de çok konuşanlar
-Hem cahil hem de bilgiyi ret edenler
Eğitimli cahiller
Belki de en tehlikeli cahiller bu kesimden çıkanlardır. Çünkü bilerek cahilce davranmak, insanın sadece sabit fikirli ve dar kafalı olduğunu gösterir. Kendisini eğitime rağmen geliştiremediğini gösterir. Yeniliklere kapalı olduğunu gösterir.
Bu kesim yani eğitimli cahiller, arkasından büyük kitleleri de sürükleyebilir. Önemli görevlere gelerek topluma zarar verebilir. Bunun örneğini tarih boyunca bazı toplumlar, savaşlarla veya devlet yönetimlerindeki cahil ve dar kafalı liderleriyle yaşamışlardır.
Gelişmeye müsait cahiller
Bazı cahiller kendi cahilliklerinin farkında olup, hiçbir komplekse kapılmadan bilgiye ve gelişmeye açık olurlar. Bu tarz insanlarla konuşmak ve onlara bilgi vermek diğerlerine göre çok daha kolay olabiliyor. Bu insanlar bilgiye bir şekilde ulaşamamış ve zorlamalardan ve baskılardan dolayı kendilerini geliştirememiş olabiliyorlar. Bu insanların eninde sonunda kendilerini bir şekilde yetiştirip geliştirdikleri görülmüşdür.
Kara cahiller ve kompleksli cahiller
Bunları hiç konuşmaya değer bulmuyorum. Toplumun yüz karaları diyebilirim. Bilmedikleri konuda ısrar ederler. Az bilgilerle yetinirler. Son derece kompleksli olurlar. Kendilerine akıl verene veya bilgili olana tahammül edemezler.
Yeniliklere kapalı olurlar. Sabit fikirli olular. Kendilerini kanıtlamak için sürekli söze karışırlar. Bilgiye kapalı olurlar. Hatta bazıları toplumda çok konuşarak az bilgilerle insanları etkilemeye çalışırlar.
Sonuç
Cahil dostum olacağına akıllı düşmanım olsun mantığını hayatım boyunca kendime ilke edindim. Benim en çok korktuğum insanlar cahil, kompleksli ve duygusal insanlardır. Çünkü bu insanlar akıl ve mantığı bir kenara koyarak, değişen ruh dünyasında yaşadığı duygularıyla ve egolarıyla olayları değerlendirirler. Dolayısıyla ne zaman ne yapacaklarını kendileri dahi bilemezler. Bundan dolayı toplum içinde fazla güven vermezler.
Alıntı;(Kaynak bulunamadı)
güzel vede gerçek bir yazı cahil birine anlatmak zordur bildiğinden şaşmaz ama kültürlü biri senle aynı şeyi paylaşmasada sayğı gösterir ve her zaman bilğiye açıktır dinlemesini bilir .
Alıntı Yapsayğı gösterir
İyide saygı gösterilecek şeyler güncel hayatla ilgili bildik şeylerdir,dini konularda Ehl-i Sünnet dışı söylemlere saygı duyulması beklenmez.. s4))
bencede ...
Teşekkür ederiz Tuğra.
Kellim kellim la yenfa da demek gerekiyor bazen. s4))
bencede arkadaşın açtığı konu çok doğruydu fatihanın sözüde çok doğru cahil dostum olacağına akllı düşmanım olsun bence sizler sadece kendi doğrularına saplanmışlarsınız bilğiye beyninizi kapamışsınız size saplantınızdan çıkmanızı etrafınıza bakmanızı vede tasavvufun çıkış tarihini iyice öğrenmenizi tavsiya ederim bilmemek ayıp değil öğrenmemmek ayıp sizi kınıyorum
Habibimnurum Kardeş,kendimi tutmasam size;
''Anlayış sınırlılara birşeyi izahta ne kadar uğraşılsa da, bir şey anlamadıkları ve hatta anlamadıklarını da anlamadıkları için,ezberlediklerini tekrar etmeye devam ederler.''
derdim.... e45))
Hakikaten şu ilkokul kitaplarında vardı "Okuduğumuzu anladık mı cevap verelim" kısmı bazı mesajların altına böyle bir şey mi uygulasak diyorum.
Hem özelden hem de ilgili yerlerde kaç defa bunlar bizim şahsi görüşlerimiz değil, kendi doğrularımız değil diye yazdık ama hâlâ aynı şeylerle itham ediliyoruz. Bu kadar mı saplantılı olunabilir.Bilgiye kapalılığı, at gözlüğü takmayı vs bizim söylememiz gerekirken bize söyleniliyor el insaf...
***
Allah okuduğumuzu iyi anlayabilme kabiliyeti nasip eylesin cümlemize ve cümlemizi ehli sünnet dışı bozuk fasit fikirlerden ve kişilerden muhafaza buyursun....
bunlar çok üzücü tartışmalar :usgunn: arkadaşlar Müminler kardeştir
Müminler kardeştir evet ama o Habib'in Nurunu alabilmek kolay değildir.O' nun dostunu dost düşmanını düşman bilmek gerekir.
Peygamberlerin masumiyetini (günahtan korunmuş olduklarını) reddeden.(Halbuki, masumiyet Peygamberlerin sıfatlarındandır).
Hz Ömer Efendimiz gibi büyük sahabiye Efendimizin sadık dostuna dil uzatmaya cüret eden,
Pek çok Müteber Ehl-i Sünnet aliminin,dalalette [sapık] olduğunu, sözbirliği ile bildirdiği,ibn teymiye isimli şahsı savunmak müslümanlık ile nasıl bağdaştırılabilir.
İbni Teymiye, Ehl-i sünnet âlimlerinin büyüklüğünü anlamamış, tasavvufu inkâr etmiş, Ehl-i sünnetten ayrılmıştır. Kitapları, kendilerine Selefiyyeci diyen mezhepsizlere kaynak olmaktadır.
Onu savunmak ile Hz Allah'dan korksunlar...
Bu forum ilim ehli insanlar ile dolu,elhamdülillah,tasavvuf dan haberi olmayanlar,tereciye tere satmaya kalkmasınlar lütfen.
Sanırım bu konunun öncesinde de bazı arkadaşlar arasında görüşmeler, fikir paylaşımları olmuş...
Bu tarz ikilemler yaşanmasına, hele de din konusunda çok üzülüyorum. En basit olan, günlük hayattaki ibadetler ve inançlar konusunda bile bazen ayrı görüşler olabiliyor. Maalesef halkın her kesimi de kültürlü, bilgili vs. değil. Ne duyarlarsa, daha doğrusu neler duyuyorlarsa kendi mantık süzgecinden geçirip uyguluyorlar.
Baksanıza, bilgili olanlar arasında da gösterilen kaynaklar bile tartışılıyor. Ne diyelim, Allah c.c. kendi yolundan saptırmasın, O'nun rızasına ulaşmak isteyen cümle kullarına hidayet nasib etsin inşaAllah!..
Amel eden cahil kişi, yoldan başka yerde yürüyen gibidir. Bu yürüyüşü ona, ihtiyacından uzaklaşmaktan başka birşey kazandırmaz.
Alim, cahili hemen tanır, çünkü daha önce o da cahildi. Cahil alimi tanımaz, çünkü daha önce alim değildi.
Hz. Ali (r.a)