Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

''Ve gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz

Başlatan nur_, 01 Şubat 2007, 05:51:32

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

nur_

Tefekkür, tezekkür, Allâh korkusu, hata, günah ve isyânlardan dolayı
gözden dökülen bir damla yaş'ın insana vermiş olduğu, aşk, heyecan ve
cezbenin hazzını gönül erbâbına sorun!

Bülbüle sorun, gülün aşkını…

Eğer o sevdâ ve aşk olmasaydı o nazlı bülbül hiç öyle içli içli öter miydi?

İnsan bir bülbül misâli aşık ve dertlidir.

Allah'a, Rasûlüllah'a, evliyâ , ulemâ ve şehidlere muhabbeti vardır.
Allâh'ın rahmetini ümit edip, şiddetli azabından korkmaktadır.

Nefs ve şeytan gibi azgın ve amansız düşmanlar, her ân onu dalâlet ve
ateşe sürüklemek istemektedirler.

İnsan, âcizliğini ve Rabbine sığınmayı göz yaşlarıyla ifâde eder.

Göz yaşı acziyetin işâretidir.

Acziyet ise kulluktur.

Kulun, Rabbinin azâmeti karşısında, âcizliğini itirâf etmesi, kibir ve
gururdan arınması demektir.

Ağlamak, haşyet ve tefekkürden olduğu zaman, insana ulvilik verir ve
insanı manen yüceltir.

“Ağlamak güzeldir. Öleyse ağlayalım” deyip her zaman ve herde
ağlamak doğru mudur?

Her türlü ibâdetin içine fesat sokuşturan nefs ve şeytan, ya ağlamanın
da içine bir şeyler sokuşturursa... Ya ağlamaya da riya ve süm'a
girerse...

Sevgili peygamberimiz ağlamıştır. Fakat, bütün kaynakları taramamıza
rağmen ömründe çok az ağlama hadisesi tesbit edebildik. Buradan da şu
sonuca vardık: Efendimiz ağlamıştır, fakat gizli ağlamıştır. Gizli ağlamayı
tavsiye etmiştir. Alenen ağlamaya nefsin karışacağını en iyi bilen olup
bize numune olmak için...

Bu sebepledir ki Allah dostları eserlerinde alenen ağlamaktan men
etmişlerdir. Nakşıbendi meşayıhı eserlerinde“Eğer ağlanılacaksa gecenin
yarısında, yalnız ve tenha bir yerde, diye açıklamışlardır.

Kur'ân-ı Kerim'de Ağlamak...
Ağlamak ile ilgili olarak Kur'ân-ı Kerim'de bir çok âyet-i kerime vardır…
Mü'minin ağlaması gülmesinden daha çok olmalıdır. Bu bize ilâhî bir
tavsiyedir. Zira Allâhü Teâlâ hazretleri şöyle buyurmaktadır:

"Artık kazandıkları günahın cezası olarak az gülsünler, çok ağlasınlar."

Kendilerine ilim verilenlerin hepsi ilâhî lütuf olarak Allâh'ın azâmeti
karşısında ağladılar. İsra sûresinde buyuruluyor:

"De ki: “İster inanın ona, ister inanmayın; çünkü bundan evvel ilim
verilmiş olanlar, kendilerine tilâvet olununca çeneleri üstü secdelere
kapanıyorlar ve diyorlar ki; ‘Tesbîh rabbimize! Hakîkat rabbimizin va'di
katiyyen fiile çıkarılmış bulunuyor; ve ağlayarak çeneleri üstü
kapanıyorlar; o onların huşûunu da artırıyor!”

Sadece Efendimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem hazretleri değil; bütün
peygamberler ağladılar…

Ümmetlerine ağladılar.

Ümmetlerinin akıllarını kullanamayışlarına ağladılar…

Allâhü Teâlâ hazretlerinin nimetlerine karşı insanların nânkörlüğüne
ağladılar…

"İşte bunlar, Allah'ın kendilerine in'am eylediği peygamberlerden, Âdem
zürriyetinden ve Nuh ile beraber taşıdıklarımızdan ve İbrahim ve İsrail
zürriyetinden ve hidayete erdirdiğimiz ve seçtiğimiz kimselerdendir.
Kendilerine Rahmân'ın ayetleri tilâvet olunduğu zaman ağlayarak
secdelere kapanırlardı."

İnsanı güldüren ve ağlatan Cenâb-ı Allah'tır. Merhamet pınarlarını
harekete geçiren, korku ve rağbet duygularını coşturan, Allâhü Teâlâ
hazretleridir.

"Hakîkat O'dur güldüren ve ağlatan… "

Sonunu düşünmeyen, gündelik ve basit şeylerle mutlu olmaya çalışan ve
bunun için de gülmesi ağlamasından fazla olan insanlara, Allâhü Teâlâ
hazretleri şöyle hitâb etmektedir:

"Ve gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz ?"



Hadis-i Kudsî'de, bir damla göz yaşının bin altın tasadduk etmekten daha
faziletli ve üstün olduğu beyân edilmektedir:

" Senin Allâh korkusundan bir damla gözyaşı akıtman, elbette bin dinâr
tasadduk etmenden bana daha sevimlidir."
eni Seven Her Kul Uludur Ya ResulAllah Gönlü gözü Onun Doludur Ya ResulAllah

uhra

kardeşim bu güzel yazılarınız için teşekkür ederim.
yazıların kaynağını belirtirseniz iyi olur.