Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Dinimize göre tedavi usulleri

Başlatan Oruc_Reis, 23 Ocak 2007, 23:11:02

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Oruc_Reis

Dinimize göre tedavi usulleri

Dinimize göre, bedenimiz bize bir emanettir. Emaneti korumak, kollamak nasıl önemli bir vazife ise, bedenimizi de tehlikelerden korumak önemli bir görevdir. Bunu yapmayan, ihmal eden mesul olur, günaha girer, Cenab-ı Hakka karşı sorumlu olur.
Peygamber efendimiz, “İlim ikidir: Beden bilgisi, din bilgisi” yani ilimler içinde en lüzumlusu, ruhu koruyan din bilgisi ve bedeni koruyan sıhhat bilgisidir diyerek, her şeyden önce, ruhun ve bedenin zindeliğine çalışmak lazım geldiğini emir buyurmuştur. Görüldüğü gibi, İslamiyet, beden bilgisini, din bilgisinden önce öğrenmeği emrediyor. Çünkü, bütün ibadetler, iyilikler, bedenin sağlam olması ile yapılabilir.
Dinimize göre, tedavi şu şekilde yapılır:
1- Bilinen ilaçları kullanarak.
2- Kur’ân-ı kerîm okuyarak, duâ ederek.
3- Sadaka vererek.
Bu üç usül, hepsi beraber olduğu gibi, tek tek veya ikisini kullanarak da yapılabilir. Hadîs-i şerîfte, “Ey Allahın kulları! İlaç kullanın!” buyuruldu. Yine Peygamber efendimiz.,”Hastalarınızı sadaka vererek tedavi ediniz” buyurdu. Bir defasında da, “Her hastalığın ilacı vardır. Yalnız ölüme çâre yoktur” buyurdu. İlaç, kazâ ve kaderi değiştirir mi? diye sorduklarında, “Kazâ ve kader, insana ilacı kullandırır” buyurdu.

“Şifayı veren benim!”
Mûsâ aleyhisselâm hastalanmıştı. İlacını söylediler.
- İlaç istemem, Allahü teâlâ şifâsını verir, dedi.
- Bu hastalığın ilacı meşhûrdur ve tecrübe edilmiştir, az zamanda iyi olursunuz, dediler.
- Hayır, ilaç istemem, dedi ve hastalık arttı.
O zaman vahiy gelip, Cenâb-ı Hakkın, “İlaç kullanmazsa şifâ ihsân etmem” emri bildirilince, ilacı içti ve iyi oldu. Vahiy ile, Allahü teâlânın, “Sen tevekkül etmek için, benim âdetimi, hikmetimi değiştirmek istiyorsun. İlaçlara, faydalı tesîrleri kim verdi? Elbette ben yaratıyorum” buyurduğunu bildirdi.
Bütün bu misâllerden anlaşılıyor ki Allahü teâlâ, ilaçları, şifâ için sebep yapmıştır. Ekmek ile suyu doyurmağa sebep yaptığı gibi, ilaçları da, hastalıkları gidermeye sebep yapmıştır.
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Mûsâ aleyhisselâm, yâ Rabbî! Hastalığı yapan kimdir, hastalığı iyi eden kimdir, dedi. Cenâb-ı Hak, ‘Her ikisini de yapan benim’ buyurdu. O hâlde, tabîbe ne lüzûm var deyince, ‘Onlar, şifâ için yarattığım sebepleri bilir ve kullarıma verir. Ben de onlara, bu yoldan rızk ve sevâb veririm’ buyurdu.”
Görülüyor ki, doktora gitmeli, ilaç kullanmalıdır. Fakat, şifayı doktordan ve ilaçtan bilmemelidir, şifâyı Allahü teâlâdan istemelidir. İlaç içip de iyi olmayan, ameliyât masalarında kalıp can veren az değildir.
Meşru tedavi yollarını bırakıp, “cinci hoca”lardan, büyücülerden şifa beklemek Müslümana yakışmaz. Bilhassa kadınlar bu konuda ifrata kaçıyorlar. Kocasının işi mi bozuldu, kocası eve sinirli mi geliyor, hemen “cinci hoca”da soluk alıyorlar. Onlar da, dinde yeri olmayan, hatta haram, küfür olan sihir, büyü gibi gayri meşru yollara yönlendiriyorlar. Her işi bozulmayı, her sinirlenmeyi bir şeye bağlamak da yanlıştır. Bunlar pek çok insanın başına gelen günlük sıradan olaylardır. İşleri doğru yapmalı, sinirlenmemeyi, sinirlendirmemeyi öğrenmelidir.
Sihir, yâni büyü yapmamalıdır ve sihir yaptırmamalıdır, harâmdır ve küfre en yakın olan, en fenâ harâmdır. Sihre ait ufak bir şey yapmamağa çok dikkat etmelidir. Hadîs-i şerîfte, “Müslüman sihir yapamaz. Allah saklasın îmânı gittikten sonra, sihri tesîr eder” buyuruldu.

Necaset, necasetle temizlenmez
Yapılan sihri, sihir ile bozmaya çalışmak necaseti necaset ile temizlemeye benzer ki temizlenmediği gibi daha çoğalır. Sihirden, büyüden korunmak ve kurtulmak için çeşitli âyetler, duâlar vardır. Bunlarla büyüden kurtulmak mümkündür. Büyü yapılmış olan kimse, (Âyât-ı hırz)ı okur ve üstünde taşırsa, şifâ bulur. Bir miktar suya, (Âyet-el-kürsî) ve (İhlâs) ve (Mu’avvizeteyn) okumalı. Büyülenmiş kimse bundan üç yudum içmeli, kalan ile gusül abdesti almalıdır. Nazar değmesi haktır. Nazar değen kimseye şifâ için (Âyet-el-kürsî), (Fâtiha), (Mu’avvizeteyn) ve (Nûn sûresi)nin sonunu okumak muhakkak iyi gelir.
Dua etmek, Kur’an-ı kerim okumak da, hastalıklara iyi gelir. Önceleri karşı çıkılırken günümüzde bütün doktorlar, tedavide duanın önemli bir yeri olduğunu söylüyorlar. Hadîs-i şerîfte,”İlaçların en iyisi Kur’ân-ı kerîmdir” buyuruldu. Hastaya okunursa, hastalığı hafîfler. Eceli gelmemiş ise, iyi olur. Eceli gelmiş ise, rûhunu teslîm etmesi kolay olur.
Harâm işleyenin ve kalbi gâfil olanın duâsı kabûl olmaz, istenilen netice tam olarak alınamaz. Ehl-i sünnet i’tikâdında olmayanın okuması fayda vermez. Allahü teâlâ, her şeyi bir sebep ile yaratmaktadır. Bir şeye kavuşmak isteyen, o şeyin sebebine yapışır. İnsana sıhhat, şifâ vermek için, duâ etmeyi, sadaka vermeği ve ilaç kullanmağı sebep yapmıştır. Şifâyı ilaçtan değil, Allahü teâlâdan beklemelidir.
cihan baginda ey akil, budur makbul-i ins i cin.Ne kimse senden incinsin, ne sen bir kimseden incin.

Vuslat Yolcusu

Alıntı Yap
. Şifâyı ilaçtan değil, Allahü teâlâdan beklemelidir :x  :x  :x  :x  :x

Himmet

Çok çok önemli bir konuya değinmişsiniz.

Kuran-ı Kerim her derde devadır.Özellikle ruhi hastalıklara yakalanmış kimseler için.
Kardeşim aç Kuran-ı Kerimi, Yasin-i Şerif suresinden başla okuyabildiğin kadar bildiğin sureleri oku.

Ne abdest, ne namaz, ne Kuran-ı Kerim okunmuyor.Sonra neden ben böyle oluyorum vs. birde isyan günahı ekleniyor.

Sonrada gelip bildiğiniz bir okuyucu hoca varmı diye birde bizlere soruluyor.

Bunun yanında elbette, gerçekten muzdarip olanlarımızda olabiliyor.
Çok kıymetli bir büyüğümden işitmiş idim "Manevi hususların eksikliğinden kaynaklanıyor.
Dikkat etseler, bunlar başlarına gelmez" buyurmuşlardı.

Eğer herşeyimiz tam olurda, bunlar bize musallat olabiliyorsa; o zaman bizim manevi bir eksikliğimiz var demektir.
Bunun içinde bol bol tesbih namazları kılmalıyız.Diğer tavsiye edilen nafile ibadetlermize ağırlık vermeliyiz.

Hz.Mevlamız ne buyuruyordu? " Kulum farzlarla bana olan borcunu öder, nafilelerlede bana yaklaşır".
O halde farzları tam bir şekilde eda ettikten sonra nafile ibadetlerimize itina göstermeliyiz.

Mevlamız hakkı ile yapabilen kullarından eylesin.
Bu tür süfli insanların şerlerinden cümlemizi muhafaza buyursun.
Muzdarip olanlarımız var isede, Mevla acil şifalar ihsan eyler inşaAllah..
Yorumum biraz uzun oldu ama.. :oops:

BU konuyu açtığınız için hz.Allah razi vede memnun olsun..
Zâtının, Sıfâtının, Esmâının, Efâlinin Hudutsuzluğunca Şükürler Olsun Yâ RABBİİM..

müteallim

Alıntı yapılan: "EL-ENSAR"

Necaset, necasetle temizlenmez
.
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik