ZEKÂTIN VERİLECEĞİ EN HAYIRLI YER

Başlatan Vuslat Yolcusu, 09 Ekim 2006, 07:33:08

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Vuslat Yolcusu

Cenâb-ı Hakk, Bakara Sûresi’nin, 273. âyet-i kerîmesinde meâlen;
“(Yapacağınız hayırları) Kendilerini Allâh yoluna adamış, bu sebeple yeryüzünde kazanç için dolaşamayan fakirlere verin. Bilmeyen kimseler, iffetlerinden dolayı onları zengin zanneder. Sen onları sîmâlarından tanırsın. Çünkü onlar yüzsüzlük ederek istemezler. Yaptığınız her hayrı muhakkak Allâh bilir.” buyurmaktadır. Elmalılı Hamdi Efendi merhum, bu âyet-i kerîmeyi tefsîr ederken;
“İlim tahsili, ibâdet, din uğrunda her çeşit meşakkate tahammül ile iffeti muhâfaza ve dînin yayılmasına hizmet, îcâbında (Allâh yolunda) cihaddır.” dedikten sonra
“Allâh rızâsı için düşmana karşı nöbet bekleyen, medreselerde dirsek çürüten, umûmun hizmetine nefsini vakfeden ve bu ahvâl içinde malı mülkü olmayıp, muhtâç olmakla berâber nafakasını kazanmaya vakit bulamayan veyâ kudreti yetişemeyen mü’min fakirler bu âyetîn hükmüne dâhildir. Bunlar sadakaların sarf edileceği en güzel kısmını teşkil eder.” demektedir.
Abdullâh bin Mübârek (r.h.) sadakalarını bilhassa âlimlerin fakirlerine verirdi. Niçin böyle yaptığı sorulduğunda;
“Ben peygamberlikten sonra ilimden daha üstün bir rütbe olduğunu zannetmiyorum. Âlimlerden biri bir ihtiyaçla karşılaşınca onun ile meşgûl olur da okuyamaz. Onun ihtiyâcını temin edip okumasını sağlamak daha makbuldür.” diye cevap vermiştir

Aslıhal

Altının değerini sarraf, talebenin değerini de hocalar bilir.
Bârını gerden-i ahbâba edenler tahmîl
Ne kadar olsa sebük-ruh olur elbette sakîl