Yahudi ile Rafizi(Şii) arasında ki benzerlikler

Başlatan osmanlı, 09 Temmuz 2012, 13:23:58

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

osmanlı

“Bu Râfızîlerin fitnesi; Yahudilerin fitnesidir.

Yahudiler: “Krallığa ancak Dâvûd’un soyu lâyıktır” derlerken Râfızîler de: “İmamlık ancak Ali evladına lâyıktır” diyorlar.

Yahudiler: “Mesih Deccal ve kılıç inene kadar Allah yolunda cihâd yoktur” derken, Şii/Râfızîler: “Mehdî gelip bir münâdî semâdan sesleninceye kadar, Allah yolunda cihâd yoktur” diyorlar. Bu sebeble Kafirlerle savaşmıyorlar. Suriye ve Irakta  ehli sünnet vel cemaat katlimaı yapıyorlar. Osmanlı ile hep savaşmıştır.

Yahudiler, ibadeti yıldızlar görününceye kadar erteliyor, Râfızîler de akşam namazını yıldızlar çıkıncaya kadar geciktiriyorlar. Hadis-i şerîf’te ise şöyle buyrulur: “Ümmetim iftarda acele ettikleri ve akşam nama-zını yıldızlar görününceye kadar erte-lemedikleri sürece, fıtrat üzere kalmaya devam edeceklerdir.”[1] Yahudiler Tevrat’ı tahrif ettiler, Râfızîler de Kur’an’ı tahrif ettmek meylindeler.

Yahudiler mestlere mesh etmezler, Râfızîler de mestlere mesh etmezler.

Yahudiler “O bizim meleklerden düşmanımızdır” diyerek Cebrail aleyhisselam’a düşmanlık ederler, Râfızîler de Cebrail vahyi Muhammed’e getir-mekle hata etti derler.[2]

Râfızîler, aynı şekilde Hıristiyanların da bazı hasletlerine uyum göstermektedirler. Hıristiyanlar, kadınlarına Mehir ödemez, meta olarak faydalanırlar. Râfızîler de aynı şekilde mut’a nikâhını helâl sayarak böyle evlenirler. Hatta dahi kadınlarla ter ilişkiye cevaz verip bir fiil işlerler.

Yahudi ve Hıristiyanlar, iki haslet ile Râfızîlerden üstündürler: Yahudilere sizin dîni-nizin en hayırlısı kimdir? Diye sorulunca “Mû-sâ’nın ashâbı” derler. Hıristiyanlar da dinlerinin en hayırlısı sorulduğu zaman “İsa’nın havârileridir” derler. Râfızîlere: “Dîninizin en şerlileri kimdir?” diye sorsalar: “Muhammed sallAllahu aleyhi ve sellem’in ashâbıdır” derler.[3]


Şeyh Abdullah el-Cumeylî, Bezlu’l-Mec-hûd Fî Muşâbeheti’r-Râfiza Li’l Yehûd adlı kitabında, Râfızîlerin kendilerinden başkalarını tekfir edip kanlarını ve mallarını mubah saymada Yahudilere benzediklerini zikretmiş-tir.

Diyor ki: Yahudiler insanları; “Yahudiler ve diğer milletler” olarak taksim ederler. Yahudiler yalnızca kendilerinin mümin oldu-ğuna inanırlar. Diğer milletler ise onlara göre Allah’ı bilmeyen putperest kâfirlerdir.

Talmud’da şöyle gelir; “Yahudiler dışında herkes putperesttir.” Hahamların öğrettikleri de buna mutabıktır. Hatta İsa aleyhisselam bile onların tekfirlerinden kurtulamamıştır. Nitekim Tal-mud’da Mesih aleyhisselam hakkında “Allah’ı tanımayan kâfirdir” şeklinde geçer.

Râfızîler de yalnızca kendilerinin mü’min olduklarına inanırlar. Kendileri dışındaki Müslümanları mürted kâfirler olarak, İslam’dan nasîbi olmayan kimseler olarak görürler. Râfızîlerin Müslümanları tekfir etmelerinin sebebi ise, kendilerinin i’tikâd ettiği “Velâyet”i kabul etmeyi İslam’ın bir rüknü olarak kabul etmele-ridir. Velâyeti kabul etmeyen kimse, Râfızîlere göre; iki şehâdet kelimesini söylemeyen veya İslam’ın beş şartını inkâr eden kimse gibi kâ-firdir. Hatta velâyet onlara göre İslam’ın diğer şartlarından da önceliklidir.

Nitekim el-Burâkî, Ebû Abdillah aleyhisselam’dan şöyle dediğini nakleder: “Bizim Şîamız dışında İbrahim’in dîninde olan hiç kimse yoktur. Diğer insanlar bundan uzaktır.” Kummî’nin Tef-sir’inde de Ebû Abdillah’tan naklen şöyle denilir: “Kıyâmet gününe kadar bizim dışımız-da İslam milleti/dîni üzere olan yoktur.”[4]

[1] İmam Ahmed (4/147, 5/417, 422) Ebû Dâvûd (418) İbn Mâce (689) Zevâid’de: İsnâdı hasendir, denildi.
[2] Gurrabiye denilen şiî fırkası, Cibril aleyhisselam’ın vahyi Muhammed sallAllahu aleyhi ve sellem’e getirmekle hainlik ettiğini, bu risalete Ali radıyAllahu anh’ın daha hak sahibi olduğunu iddia ederler. Bu yüzden: “el-Emîn Haydarın hakkını alıkoymakla hain oldu” derler. Gördün mü ey Müslüman kardeşim! Cibril aleyhisselam’ı nasıl da ihânetle suçluyorlar! Halbuki Allah subhanehu ve teâlâ onu güvenilirlik ile vasıflandırmıştır: “Onu Rûhu’l-Emîn (Cebrâil) indirdi.” (Şuara,193) Ve “O orada sayılan, güvenilen (bir elçi) dir.” (Tekvir, 21) Bazı Râfızîlerin îmân ettiği bu inançlara sen ne dersin ey Müslüman kardeşim?!
[3] İbn Teymiyye, Minhâcu’s-Sunne (1/24)
[4] Abdullah el-Cumeylî; Bezlu’l-Mechûd Fî Muşâbehe-ti’r-Râfiza Li’l-Yehûd (2/559, 568)

Devrimci akıla sahip olanlar, luciferin yeni dünya düzenini yemezler...