Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Bir Çocuğun Dilekçesi

Başlatan reimax, 22 Mart 2006, 02:49:00

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

reimax


Cüneyd Suavi
KÜÇÜK ÇOCUK, birinci sınıfı bitirdiğinde okumayı sökmüş, bu arada ‘dilekçe’ denilen şeyin ne demek olduğunu öğrenmişti. Artık bütün isteklerini bir yazı ile dile getirecek, altına da imzasını attı mı, bu iş olup bitecekti.
Karne aldıkları gün, çantasını bir tarafa fırlatıp sokağa çıktı. Babasının kapıcılık yaptığı apartmanın önündeki boş alan, top sahası olarak seçilmişti. Ama o, kısa boylu olduğu için maçlara alınmazdı. Bu durumda mecburen misket oynar, ya da “En iyi arkadaşım” dediği bisikletiyle gezerdi.
Çocuk, babasının durumunu bildiği için, apartman sakinleri tarafından çöpe atılan hurda bir bisikletle idare ediyordu. Bisikletin her yeri dökülmüştü. Üzerinde ‘boya’ denen birşey kalmamış, bütün metal kısımları paslanmıştı. Ayrıca, arka lastiği yarılmış, pedalları yamulmuş ve poposunu üzerine oturulmaz derecede sızlatan selenin yayları dışarı fırlamıştı. Üstelik bisiklet, geçen sene bile küçük gelmişti. Bu yıl biraz daha uzamış olduğuna göre, onu terketmekten başka çaresi yoktu.
Bisikleti kucaklayıp kapı önündeki çöplerin arasına bıraktığında, arkasına bakmadan uzaklaşmak istedi. Fakat aklına gelen fikir, ona engel olmuştu:
Artık bisikletsiz kaldığına göre, bir dilekçe yazıp yenisini isteyebilirdi. Ama onu kime göndereceğini bilemiyordu. Üstelik annesi de, ne kadar fakir olurlarsa olsunlar, başkalarına el açmanın kötü birşey olduğunu defalarca söylemişti. O halde..
O halde, dilekçeyi Allah’a gönderebilirdi. Zaten dedesi de, Allah’ın çok cömert ve zengin olduğunu, insanlara verdiği hediyelerle, zenginliğinin bir gram bile azalmayacağını anlatıyordu.
Çocuk, büyük bir titizlikle yazdığı dilekçesini, karne parası ile aldığı bir uçan balonun ipine bağladıktan sonra onu serbest bıraktı. Dilekçede: “Allahım!.. Bana bir bisiklet gönderir misin?” yazıyordu. İmza yerinde ise, onu çağırırken kullandıkları isim vardı: “Ufaklık”
Küçük çocuk, balonun nereye gittiğini takip etmeye koyuldu. Biraz sert esen rüzgâr, onu civardaki yüksek binalar arasında dolaştırıyor ve yükselmesini engelliyordu. Balon, onların arasında gidip geldikten sonra, dar bir sokağa süzülüp gözden kayboldu.
Çocuk, balonun gökyüzüne çıktığından emin değildi. Bu yüzden, köşedeki ihtiyardan bir balon daha alarak dilekçesini tekrarladı. Ve bulutlara doğru yükselen balonun ardından dua etti.
Küçük çocuk, yaptığı işi oyun arkadaşlarına anlattığında, onların alaylı gülüşmeleriyle karşılaştı. Fakat, hiçbirine aldırmadı. Dilekçesi yerine ulaşırsa, bisikleti kesinlikle gelirdi.
Ufaklık, top oynayanları seyre koyulduğunda, kucağında bisiklet olan bir adam gördü. Her yanından parıltılar saçan bisiklet, kimbilir hangi zengin çocuğun karne hediyesiydi. Bu arada, maç yapan çocuklar da oyunlarını kesmiş ve meraklı bakışlarını, kendilerini büyüleyen bisikletin üzerine çevirmişlerdi.
Adam, onlara birşey sorduktan sonra, ağır adımlarla çocuğun yanına geldi ve yanağını okşayıp:
— Merhaba arkadaş!.. dedi. “Ufaklık” denilen adam sen misin?
Küçük çocuk, ağzını açmasına rağmen bir ses çıkaramadı. Cebindeki misketler sanki boğazına sıralanmış ve onu nefes alamaz hâle sokmuştu.
Sadece başını sallayabildi.
Adam kısık bir sesle:
— Dilekçen kabul edildi yavrum, dedi. İnşaAllah beğenirsin.
Adam, bisikleti çocuğun kucağına bırakırken, onun küçük kalbinin yerinden fırlayacak kadar hızlı attığını farketti. Ve kızarmış yanaklarına bir öpücük kondurup uzaklaştı.
Bisikleti getiren adam, çocukların şaşkın bakışları arasında yan sokağa kıvrıldı ve bir apartmana girip üst kattaki dairesine çıktı. Kapıyı açtığında, kendisini karşılayan küçük kızı:
— Baba!.. dedi. Biliyor musun, bizim balkona uçan bir balon girmiş.
Adam, onu kucaklayıp okşarken:
— Biliyorum yavrum!.. dedi. Sen uyurken girmişti. İpine de bir kâğıt bağlamışlar...
cuneydsuavi@zaferdergisi.com

telecafe

Aaah keske ! Cocuklar gibi olabilseydik.
Günahlara bulasmayip,saf kalabilseydik.
Her gecen gün yol kisaliyor,yük agirlasiyor,
Huzuru ilahiye,yüzü ak olarak varabilseydik.


              :cry:  :cry:  :cry:  :cry: