Sarayda Hırka-i Şerif Ziyareti

Başlatan Mücteba, 13 Aralık 2011, 12:34:15

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mücteba

Sarayda Hırka-i Şerif Ziyareti

Topkapı Sarayı'ndaki Hırka-i Saadet, senede bir defa, Ramazan'ın onbeşinci günü, Padişah ve devlet büyükleri tarafından merasimle ziyaret edilirdi. Bu âdet, Yavuz Sultan Selim'den son Padişah Sultan Vahidüddin'e kadar devam etmişti.

Ramazan'ın onbeşinci gecesi, Padişah, Hırka-i Saadet odasına gelirdi. Tülbend Ağası, altmış kadar yeni süngerle gümüş taslar içinde gülsuyu getirirdi. Padişah, gülsuyuna batırılan bir kaç süngerle Hırka-i Saadet sandukasının bulunduğu gümüş şebekeyi bizzat siler, temizlerdi. Diğer vazifeliler de odanın her tarafını siler, temizlerlerdi.

Ziyaret merasimi, ertesi günü ikindi namazından iki saat önce başlardı. Padişah, altın anahtarı kendisinde bulunan hırka sandukasını besmele ile açardı. Ağır işlemeli ve kıymetli bohçalar açılır, şeritler çözülür ve altın çekmece içerisinden mukaddes hırka çıkarılırdı.

Ziyaret şekli, hırkanın sağ omuzu hizasından yakasını öpmekti. Fakat hırkanın kendisi öpülmez, üzerine konulan tülbend öpülürdü. Her öpen, bu tülbendini mübarek bir hatıra olarak saklardı.

Herkes, hırkayı bir protokola göre ziyaret ederdi. Ziyaret süresince, padişah, altın çekmecenin başında otururdu. Aynı zamanda Kur'ân okunmasına devam edilirdi. Ziyaret bitince de sanduka, yine Padişah tarafından kilitlenir, vazifelilere kaldırtılırdı.

Bu ziyaret sırasında, hırkanın yakasındaki düğme, gümüş tas içindeki gül suyuna batırılıp ıslatılırdı. Bu bir tas gülsuyu, içinde içme suyu bulunan testilere damla damla dökülerek dağıtılırdı. Sonra da Şifa olarak gelenlere, hasta ve özellikle felçlilere verilirdi.

Fazilet Takvimi

Mücteba

#1
Sancak-ı Şerif

Peygamberimiz zamanında kullanılan mukaddes sancak Topkapı Müzesi'nde Mukaddes Emanetler arasında muhafaza edilmektedir. Siyah softan yapılmıştır. İstanbul'a gelişi hakkında çeşitli rivayetler vardır. «Ukab» adı verilen bu sancak Mısır Kölemen beylerinden Hayır Bey tarafından Sultan Selim Han'a gönderilmiştir. Diğer rivayete göre ise Sultan Selim Han, Mısır'dan dönüşünde, beraberinde getirmiştir. Başka bir rivayete göre ise 1593 senesindeki Avusturya Seferi'ne, Şam yeniçerileri ile birlikte gelmiştir.; Seferden sonra gönderilen Sancak-ı Şerif 1595'de geldikten sonra bir daha geri gönderilmedi.

Zamanla Sancak-ı Şerif eskiyince, Devlet-i Âliyye'de aslına göre üç sancak işletilmiş ve Sancak-ı Şerif parçaları bunların üzerine konmuştur. Bunlardan biri Hırka-i Şerifle beraber sefere götürülür, ikincisi Hazine-i Âmire'de, üçüncüsü yine hazinede saklanırdı.

Sancak-ı Şerif, Padişahla veya onlar bizzat sefere katılmadıkları zaman Sadr-ı Âzam ve Serdar-ı Ekrem'le beraber sefere gönderilirdi. İlk defa Sancak-i Şerif, padişahla beraber 1596 yılında Eğri Seferi'ne götürülmüştü.


Fazilet Takvimi

Mücteba

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) vefâtlarına yakın hırka-i şerîfelerini Veysel Karanî'ye vermelerini Hz. Ömer ile Hz. Ali'ye vasîyet ettiler. Veysel Karanî Hazretleri, evlenmediği ve evlâdı da olmadığı için hırka-i şerîfe kardeşi Şihâbeddîn el-Üveysîye intikâl etmiştir. Üveys âilesi, Irak ve Güneydoğu Anadolu da ikâmet ettikden sonra Kuşadası'na yerleşmiş ve uzun müddet ziraatla meşgul olup âşiret halinde yaşamıştır.

Peygamberimiz'in (s.a.v.) hırka-i şerîfleri kendilerinde bulunduğu için bu âileye daima saygı gösterilmiştir. Daha sonra Sultan I. Ahmed'in isteği üzerine aile İstanbul'a gelmiş ve reîsleri olan Şükrullâh el-Üveysî'nin Fâtih civârında Yavuz Selim'de kiraladığı evde İstanbul halkının hırka-i şerîfi ziyâret etmesi sağlanmıştır. Sultan I. Abdülhamid Hân, Fatih semtinde bir hırka-i şerîf odası yaptırmış, ardından Sultan Abdülmecid Hırka-i Şerîf Câmii'ni inşâ ettirmiş (1851) ve hırka-i şerîf burada muhafaza edilmeye başlanmıştır.

Ramazan-ı şerîf ayında vâlide Sultan tarafından ziyârete açılan hırka-i şerîf, Osmanlı devlet erkânı Topkapı sarayındaki "hırka-i sa'âdeti" ziyâret ettikten sonra bu câmi-i şerîfe gelerek hırka-i şerîfi de ziyâret etmeleri, burasını her sene Ramazân ayında bir ziyâretgâh hâline getirmiştir. Günümüzde de hırka-i şerîf ramazan ayının ilk cumasından kadir gecesine kadar ziyârete açılmaktadır. (İLA 143)

Fazilet Takvimi

Mücteba

Hırka-i Saadet; Peygamberimiz Aleyhisselâm'ın hırkasıdır. Bu mukaddes emanet, iki adet olduğu için, İstanbul'da iki yere adını vermiştir. Birisi Topkapı Sarayı Hırka-i Saadet Dairesinde, diğeri Hırka-i Şerif Camii'ndedir. Birincisi Hazreti Ka'b übnü Züheyr'e, ikincisi de Hazreti Veysel Karanî'ye bağışlanan hırkalardır.

Ka'b übnü Züheyr, Arabistan'ın en kuvvetli şairlerinden biriydi. Önce Islâm Dini'nin şiddetli düşmanları arasında yer aldı. Şiirleri ile Peygamberimizi çok üzdü. Bu yüzden Mekke'nin fethinde, öldürülecekler listesinde adı vardı. Bu korkuyla gözden kayboldu. Sonra pişmanlık duyarak Peygamberimizin afvına sığındı. Müslüman olarak, Peygamberimizi öven meşhur kasidesini söyledi. 59 beyitlik bu eser, lafız ve mânâ bakımından eşsizdi.

Ka'b :
«Peygamberimizin nûrundan cihan feyiz alır»

meâlindeki mısraını okurken, Peygamberimiz çok memnun oldu. Hemen mübarek hırkasını üzerinden çıkarıp şâirin omuzlarına attı. Bundan dolayı meşhur kaside «Hırka Kasidesi» mânâsına «Kaside-i Bürde» adını aldı.

Veysel Karanî ise, Peygamberimizin saadetti asrında yaşadı. Ona olan sevgi ve bağlılığı ile yanıp tutuşmasına rağmen dünya gözü ile göremedi. Bu hasretini gidermek için memleketi Yemen'den Medine'ye kadar gelmişti. Ancak annesinin verdiği izin süresi İçinde O'nu bulamadı ve göremeden dönmek zorunda kaldı. Peygamberimiz de, onun bu bağlılığından dolayı mübarek hırkasını ona gönderdi.

Sultan Abdülmecid Han, 1851'de bu ikinci hırka İçin bilinen camii yaptırdı.
Camiye şu levha konuldu;

«Ziyaret kılsun ümmetler, ridâî can behâdır bu
Cenâbı Üveyse ihsânı atâyı Mustafadır bu...»



Fazilet Takvimi