Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler

Başlatan Mücteba, 24 Mayıs 2011, 17:04:07

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 25 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mücteba

#300
Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:

"Büyük günahların en büyüğü, dünya sevgisidir"

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:445)

Mücteba

#301

Şeytanı Yakalama Kıssası

Ebû'l-Eslem ed-Deylemî buyurdular:

"Muaz bin Cebel (r.a.)'a, şeytanı tuttuğun an ile ilgili kıssanı bana haber ver (anlat)" dedim.

O:
"Rasûlüllah (s.a.v.) hazretleri, beni Müslümanların sadakalarının üzerine (bekçi) tayin etmişti. Hurmaları bir odaya koymuştum. Fakat hurmalarda noksanlık gördüm. Gidip bunu Efendimiz (s.a.v.) hazretlerine haber verdim.

Efendimiz (s.a.v.) hazretleri bana:
'Bu şeytandır, onlardan alıyor' dedi.

Hurmaların olduğu odaya girdim, kapıyı kilitledim, bekleyeme başladım. Büyük bir karanlık geldi. Ortalığı kapladı, Sonra başka bir surete büründü. Kapının aralıklarından içeriye girdi. Ben gömleğimi üzerime şiddetli bir şekilde örttüm. O hurmaları yemeye başlayınca hemen üzerine sıçradım. Onu yakaladım. Ellerimi üzerine koydum.

Ve:
'Ey Allah'ın düşmanı!' dedim.

O:
'Beni bırak! Ben yaşlı ve birçok aile (külfet ve çocuk) sahibiyim! Fakirim! Nusaybin cinlerindenim! Sahibiniz gönderilmeden önce bu şehir bizimdi. Sahibiniz (Peygamberiniz) gönderildikten sonra biz bu şehirden çıkarıldık. Benim yakamı bırak! Bir daha asla gelmeyeceğim!' diye yalvardı. Ben de yakasını bıraktım.

Bunun üzerine Cebrail Aleyhisselâm gelip olup bitenleri, Efendimiz (s.a.v.) hazretlerine haber verdi. Efendimiz (s.a.v.) namazı kıldı. Beni çağırdılar. Huzuruna çıktım.

Bana:
'Esirine ne yaptın?' diye sordu.

Ben de olup bitenleri ona haber verdim.

Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
'O mutlaka geri dönecektir!'

(Muaz bin Cebel hazretleri) buyurdular:
'Hurmaların olduğu odaya girdim. Üzerime kapıyı kilitledim. Şeytan yine geldi. Kapının yarıklarından içeriye girdi. Hurmadan yemeye başladı. Birinci defa yaptığımı yine yaptım (üzerine atlayıp hemen yakaladım)'

Şeytan:
'Beni serbest bırak, bir daha gelmeyeceğim!' dedi.

Ben de:
'Ey Allah'ın düşmanı! Sen daha önce bana elbette gelmeyeceğim demedin mi?' dedim.

O:
'Elbette geri dönmeyeceğim!
Bunun alâmeti sizden, birinizin Bakara Sûresinin son iki ayetini okuduğu zaman, bizden (şeytanlardan) hiçbiri o gece onun evine giremez!'
dedi."


(Ruhü’l Beyan Tercümesi C:3 S:286-287)

Mücteba

#302
Görülmeyen Şeytanla Savaşma Şekli

Sual:
Eğer denilirse, Biz onlarla (şeytanlarla) nasıl savaşalım ve onlardan nasıl korunabiliriz? Hâlbuki biz onları göremiyoruz?

Cevab:
Biz,  onların şahıslarıyla (dövüşmek suretiyle) savaşmakla emir olunmadık...

Ve ancak bizler, şeytanların;

1- Vesveselerini defetmek,
2- Onların kalplerimize ilka edip koydukları şeyleri, Allâhü Teâlâ hazretlerine sığınmak suretiyle kabul etmemekle emir olunduk....

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:436)

Mücteba

#303
"Livâtanın Mucidi Şeytandır"

Denildi ki onların (Lut a.s.)'ın kavminin bu çirkin işi yani livâta(fiilini) ilk olarak icad edip yapmalarının sebebi,(şuydu).
Onların memleketleri, o Şam toprağı mümbitti. Meyvelerin çeşitleri, hububat, yeşillik ve her türlü ziraat oluyordu. Mahsül ve ziraat vakti olduğunda, çevrelerinde insanlar, iyilik ve yardım almak için geliyordu. Fakirlerin çok gelmelerinden dolayı, eziyet görmeye başladılar. Şeytan onlara yaşlı(ve bilge) bir insan suretinde geldi. Ve onlara; "Eğer şöyle şöyle yaparsanız, bu fakirlikten kurtulursunuz" dedi. Önceleri bunu yapmaktan kaçındılar. İnsanlar kendilerine geldiler. Onlar, güzel genç bir oğlana isabet ettiler. Bu çirkinlik onların içine yaygın hale geldi. Onlar bu işi ancak yabancılara yapıyorlardı.

Kelbî (r.h.) buyurdular:
Bu (livâta) işini ilk yapan Habis, Şeytandır. Şeytan, önce onlara güzel bir oğlan suretinde göründü. Onları kendi nefsine davet etti. (Bu iş, halkın arasına yayıldı) ondan sonra memleketlerine gelen her tüysüz yabancı oğlanlara bunu yapmaya başladılar. Şehvetlerini tatmin etmek ve insanların kendilerine hücum etmelerini defetmek için emredlere (tüysüz oğlanlara) yaptılar. Uzun bir zaman bu şekilde yaşadılar... Bu hal onların arasında çok yayılınca, arz (yeryüzü) büyük bir gürültüyle Rabbine seslendi, yalvarıp, yakardı. Sema yeryüzünün sesini işitti. Sema da Rabbine yakardı. Arş, semanın sesini işitti. Arş da Rabbine yakardı.Allâhü Teâlâ hazretleri semaya onlara taş yağdırmasını ve arz'a da (yeryüzüne de) onları içine almasını emretti... Önce başlarına gökten taş yağdı. Sonra yeryüzü onları içine yuttu.

Denildi ki:
Lût (a.s)'ın kavminden mukim olanlar yerin altına geçtiler. Misâfir olan (başka memleketlerde yolculuk ve seferde olanların da) başlarına gökten taş yağdı.

Sahibini Kırk Gün Bekleyen Taş:                                                                                                  
Rivayet olundu:
Onlardan (Lut (a.s)'ın kavminden) bir tüccar Harem-i şerifteydi. Bir taş tam kırk gün onun için durdu. O adam ticaretini bitirdi. Harem-i şeriften çıktığı zaman hemen taş onun üzerine düştü...

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:716)

Mücteba

Şeytanın En Çok Sevdiği ve Hazreti Allah’ın (c.c) En Çok Buğz Ettiği Şey

Hazret-i Süleyman bin Davud (a.s) cinlerden bir İfrit'e dedi ki:
-"Yazıklar olsun sana! İblis nerededir?"

İfrit;
-"Ey Allah'ın peygamberi, onun hakkında bir şey mi emrettin?" dedi,

Hazret-i Süleyman:
-"Hayır!", "Nerededir o? diye sordum" dedi,

İfrit;
-"Ey Allah'ın peygamberi şeytan gitti" dedi.

Sonra ifrit, Süleyman (a.s)'ın önünde yürüdü. Ta denizin üzerinde şeytana hücum etti. Baktılar ki şeytan, sudan bir döşeğin üzerindeydi.
Süleyman (a.s)'ı gördüğünde; Süleyman (a.s)'dan sarsıldı, (yerinden) ayrıldı, Süleyman (a.s) 'ı karşıladı.

Ve ona;
-"Ey Allah'ın peygamberi! Benim hakkımda bir şey mi emrettin?" dedi.

Süleyman (a.s):
-"Hayır! Lakin sana; senin en çok sevdiğin ve Allâhü Teâlâ hazretlerinin en çok buğz ettiği şeyin ne olduğunu sormaya geldim!" dedi.

Şeytan;
-"VAllahi! Eğer sen yürüyüp bana gelmemiş olsaydın; (benim en çok sevdiğim ve) Allâhü Teâlâ hazretlerin de en çok buğz ettiği şeyin; erkeğin erkeğe gelmesi ve kadının da kadına gelmesi olduğunu sana haber vermezdim" dedi.


(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:718-719)

Mücteba

Kadınların ve Tüysüz Oğlanların Yanındaki Şeytanların Sayısı

Kâdî (r.h.) buyurdular:
Ben imam'dan işitim, şöyle diyordu:

-"Her bir kadın ile beraber iki şeytan vardır. Ama her bir güzel ve tüysüz oğlan ile beraber ise on sekiz şeytan vardır..."

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:720)







Lezbiyenlik de Zinadır

Hadisi Şerifte buyuruldu:
-"Kadınların kendi aralarında sürtüşmek (sevicilik yani lezbiyenlik); onlar arasında zinadır."

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:719)

Mücteba

#306
Soy Sop Üstünlüğü İle Övünenlerin Şeytana Benzemesi

Mesnevî-i Manevî-yi şerif; Soy ve sopunun üstünlüğünü ve kendilerinin kendi soyundan olmayanlardan daha faziletli, daha hayırlı ve daha iyi olduklarını savunan insanlar, şeytanın yolundan gidiyorlar.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:374)

Mücteba

Kırk Yaşına Vardığı Halde Hayrı Şerrinden Az Olana Şeytanın Taltifi

Hadis-i Şerif'te varid oldu.

"Kul, kırk yaşını ulaştığında, hayırları, şerlerine galip olmazsa; şeytan onun iki gözlerinin arasında öper ve ona; 'Ebediyen bir daha iflah olmaz bir şekilde feda olunan bir yüz!' der..."

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:11 S:387)

Mücteba

#308
Cinler ve Şeytanlar İçimize Nasıl Girerler?

Cin ve şeytanlar, bizim içimize, ince bir cismin zarfların içine girmesi gibi ererler...

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:435)





Cin ve Büyüden Korunmanın Manevi Yolları

Aşağıdaki ayet ve dualar okunmalı veya yazılıp üzerinde taşınmalıdır.

1- Fatiha sûresi,
2- Bakara sûresinin ilk dört âyetleri,
3- Bakara sûresinin 163. ayet-i kerimesi,
4- Ayetü'l-Kürsi ve devamındaki bir âyet,
5- Bakara sûresinin son iki âyetleri,
6- İsrâ sûresi 45 ve 46. âyetleri,
7- EI-Mü'minûn sûresinin son dört âyet-i kerimesi,
8- Mü'min sûresi ilk üç ayetleri,
9- Cin sûresi ilk dört ayet-i kerimesi,
10- İhlâs sûresi,
11- Felak sûresi,
12- Nâs sûresi,
13- Kaside-i Bürde'nin bu mübarek beyitleri,
14- Tehlil,
15- Ezan-i Muhammedî.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:434)      

Mücteba

#309
Belaların Geliş Sebebi

Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri, buyurdular:
"Allahü Teâlâ Hazretleri, bir kulunu sevdiğinde, onu müptela kılar (onu imtihan eder). Eğer sabrederse, Allah onu seçer. Eğer razı olursa, Allah onu arındırıp temiz ve seçkin kılar."

Sana gelen belâları, hafifletmen için, önce, o belâları verenin muhakkak Allah olduğunu bileceksin. Allah'ın bütün işlerinin güzel olduğu itibariyle bu belâ'nın içinde elbette gizli bir güzellik vardır. Allah bu belâları sana onlardan daha güzel bir fiil ve iş sebebiyle sana dönmesi ve sana bol bol ata ve ihsanda bulunması için vermekte olduğunu kesinlikle kabul edeceksin.


(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:1 S:495)

Mücteba

#310
"Sabırla akşam sabah Olur. Tufana sabrın varsa bela defolur."

Hafız (k.s.) buyurdular:
- "Ey gönül! Sabûr (çok sabırlı) ol! Gam çekme ve keder ve üzüntüye kapılma! Zira sonuçta bu akşam sabah olur. Bu gece seher vakti olur...."

"Sabreden muradına erer"

Ve Yine buyurdu:
- "Eğer Nuh (a.s) gibi, senin de Tufana sabrın varsa; Belâ def olur. Bin yıllık muradın hâsıl olur..."

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:7 S: 353)





-"Feyzî ilâhîyi kabul etmek için pak, temiz ve duru olmak gerekir... Yoksa her bir taş ve kül, lü'lü'-u mercan olmaz!. "

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:7 S: 358)

Mücteba

Sıkıntılı Hallerde Hazreti Allah'a Namazla Sığınılacağı

Rivayet olundu:
"Efendimiz (s.a.v.) hazretleri, bir iş konusunda sıkıntıya girip üzüldükleri zaman, hemen namaz kılarak Allah'a sığınırdı."

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:1 S:469)

Mücteba

#312
Gün’ün İnsanlara Seslenmesi

Âlâ İbni Ziyâd'dan şöyle rivayet olundu.

Dünya her gün şöyle seslenir:
"Ey insanlar! Ben yeni bir günüm, ben yapacağın amellere şahidlik etmekteyim. Eğer benim güneşim batarsa, bir daha kıyamete kadar ben size dönmem."

Efendimiz (s.a.v.) Hazretlerine, soruldu:
-"Ya RasülAllah! İnsanların hayırlısı kimdir?"

Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri:
-"Ömrü uzun ve ameli güzel olandır" buyurdular.

Yine soruldu:
-"Hangi insan şerlidir?"

bu soruya Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri:
-"Şerli ve kötü insan, ömrü uzun ameli kötü; insanların şerrinden korkup ve hayrı umulmayan kişidir," buyurdular.


Ebû Derdâ
(r.a.) Hazretlerinden rivayet olundu:

"Güneş doğduğunda muhakkak yanında iki melek vardır. O melekler, seslenirler ve onların seslerini insan ve cinler hariç bütün varlıklar işitirler.

O melekler şöyle derler:
'Ey insanlar! Rabbinize gelin. Âz ve yeterli olan bir şey; çok ve insanı oyalayan şeylerden daha hayırlıdır.'

Güneş her battığında mutlaka yanında yine iki melek vardır. Melekler, nida ederler ve o meleklerin seslerini insan ve cinler hariç yeryüzünde bulunan bütün varlıklar işitirler.

Melekler şöyle dua ederler:
'Allahım, malını senin yolunda infak edenin yerine yenisini ver. Malını infak etmeyip, elinde tutanın da malını telef et'

Mesnevide buyruldu:

Verilen her bir ekmek on ekmek getirir.
Can dahi on cana bedel olur.


(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:1 S:407-408-409)

Mücteba

#313
En’am Süresinin İlk Üç Ayetinin Fazileti

Merfu olarak, Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinden şöyle rivayet olundu:
Kim sabahladığı vakit, "En'âm suresi”nin başından üç âyet-i kerimeyi" kavl-i Şerifine kadar okursa; Allâh’ü Teâlâ hazretleri, kendisine yetmiş bin melek vekil eder. Melekler onu muhafaza ederler. Tâ kıyamete kadar onların amellerinin misli ona yazılır.
Beraberinde demirden bir külünk bulunan bir melek yedinci kat semadan iner. Şeytan onun kalbine şerden herhangi bir şey vermek (vesvese ve kötülük ilkâ etmek) istediği zaman, o melek elindeki külünk ile şeytanı döver. O kişi ile şeytanın arasında yetmiş bir perde koyar.

Kıyamet günü olduğu zamanda Allâh'ü Teâlâ hazretleri, kendisine şöyle seslenir:
- "Adem oğlu (Kudret ve rahmet) gölgemin altında yürü! Cennetim meyvelerinden ye! Kevser'in suyundan iç! Selsebîl suyundan yıkan! Sen benim kulumsun; Ben de senin Rabbinim! (Bu gün sana hesap ve azap yoktur!"

İmam Vahidi (r.h.) hazretleri, "Elvasît"(isimli tefsirinde) rivayet ettikleri gibi...

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:7 S:229)






"İnsanlara teşekkür etmeyen; Allâh'ü Teâlâ hazretlerine şükretmez." [Hadis-i Şerif]

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:7 S:231)

Mücteba

"Mü’minin niyeti amelinden daha hayırlıdır." Hadis-i Şerif'inin İzahı

Hadisi Şerif: "Ameller niyete göredir"
Sual: Eğer sen Efendimiz Hazretlerinin "Mü’minin niyeti amelinden daha hayırlıdır" Hadis-i şerifinin manası nedir? diye soracak olursan.
Bu sorunun iki cevabı vardır:
Birinci cevabı:
Derim ki, bu hadis-i Şerif'in vurûd sebebi şöyledir:
Hazret-i Osman (r.a.), Efendimiz (s.a.v.) hazretleri, suyunun içilmesi için bir kuyu kazan kişiye büyük bir sevap vaat ettiğini işitti. Sözü edilen kuyuyu kazmaya niyet etti. Fakat kuyu kazma işinde kâfirin biri ondan önce davrandı. Sözü edilen kuyuyu bir kâfir kazdı.
Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v.) hazretleri, "Mü'minin niyeti amelinden daha hayırlıdır." Yani "Kâfirin amelinden daha hayırlıdır" buyurdular.

İkinci cevabı:
"Müminin mücerret niyeti (amelsiz niyeti); niyetsiz amelinden daha hayırlıdır" demektir. Çünkü mü'min kişi, niyetsiz bir amel işlediğinde; onun niyetle beraber işlemiş olduğu ameli bu niyetsiz amelinden daha hayırlı olmuş olur.


(Ruhü’l Beyan Tercümesi C:3 S:130)