Gerçek yüzleri ortaya çıktı: Misyonerler!

Başlatan helps, 14 Aralık 2010, 22:23:41

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

helps

Çağdaş Eğitim Vakfı'nın genel merkezinde ele geçirilen belgelerdeki bir mail çıktısında derneğin genel başkanı firari sanık Gülseven Yaşer ve eşinin Türkiye'de misyonerlik faaliyetlerinde bulunduğu anlatılıyor. Depremzedeler için toplanan paraların bir bölümünün de İçişleri Bakanlığı'nın belirlediği hesap yerine Gülseven Yaşer'e verildiği iddia edildi.


ÇEV'in Beyoğlu'ndaki genel merkezinde ele geçen belgelerden birinde yer alan mailde, Yaşer çiftinin misyonerlik faaliyetlerinde bulunduğu belirtiliyor. Bu iddia, 9 sayfadan ibaret, 22 Kasım 2000 tarihli ve Bible Society bibletr@superonline.com adresinden sekreterya@cev.org.tr adresine gönderilen e-mailde yer alıyor.

Mailde, "Türkiye'de Amerikan okullarının sahibi Emine Eymen Sezeryan veya Sezerman, Çevre Eğitim Vakfı'ndan (ÇEV) Güseven Yaşer ve eşi Turk-American Board'da yönetici Yaşar Yaşer, Türkiye'de misyonerlik faaliyetlerini idare ediyor." bilgisine yer veriliyor. Adapazarı gibi pek çok ilde yurt adını vermekten kaçındıkları gizli yurtlar açarak pek çok üniversite öğrencisine emelleri doğrultusunda kullanmak üzere burs verdikleri anlatılan mailde, "Depremzedelere yardım için topladıkları paraları kendi vakıfları üzerine geçiriyorlar. Eminönü Rıza Paşa yokuşu 50 nolu binada faaliyet gösteren Bible House (Kitab-ı Mukaddes Şirketi), Amerikan Board'la mali ilişki içindedir. Bu şirket, ülkemizdeki misyonerlik faaliyetlerinin merkezi durumundadır. Amerikan Board'ın mali ilişki içinde bulunduğu Kitab-ı Mukaddes Şirketi, SEV Yayıncılık A.Ş. REDHOUSE yayınları adli yayınevine de sahiptir." deniliyor.

REDHOUSE sözlüklerine ödenen paraların misyonerlik faaliyetlerine kaynak teşkil ettiği ifade edilen mailde, "Amerikan Board'ın faaliyet gösterdiği Rıza Paşa yokuşundaki hanin mülkiyeti Sağlık ve Eğitim Vakfı'na aittir. Aslında bu vakıfta adı geçen diğer şahısların kontrolü altındadır. Bu vakıf, 1968 yılında Avukat Engin Ünsal ve Anna Edmonds tarafımdan 10 bin lira vakfedilerek kurulmuş olup, bugünkü mal varlığı 6 milyon liranın üzerindedir. Yaşar Yaşer, Mehmet E., Mehmet G. ve Guner B. isimli şahıslar bu vakfın idaresini yürütmektedir. İstanbul, İzmir, Tarsus ve Gaziantep'te bu ağın doğrudan ilişki içinde bulunduğu okullar ve hastaneler vardır. Şu anda ülkemizde çok önemli resmi ve özel kurumlarda görev yapan binlerce insan bu okullardan mezun olmuştur. Bu okullar, önemli resmi kişileri ve holding sahiplerini vakıflarına fahri üye yapmaktadırlar." ifadeleri yer alıyor.

Kitab-ı Mukaddes Şirketi'nin müdürlüğünü yapan Ameniel Bagdas'ın depremzedeler adına topladıkları paraları, İçisleri Bakanlığı'nca verilen banka numarasına değil, American Board'ın hesap numaralarına yatırdığı aktarılan mailde, Amerikan Board'ın bu paradan 20 bin doları Gülseven Yaşer'e verdiği, bu paranın ÇEV'in inisiyatifinde kullanıldığı kaydediliyor.

Cihan

habervaktim.com
Fani dünyada kendini hiç edersen, hep olursun.

-Hz. Mevlana-

helps

Ergenekon soruşturması kapsamında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ve İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilerek işleme konulan İddianamede, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile Çağdaş Eğitim Vakfı ve yöneticileri hakkında tüyleri diken diken eden suçlamalar yer alıyor.


FAZIL ARCA'nın analizi

ÇYDD ile ÇEV'de yapılan aramalarda ele geçen dokümanlar ise bu sözde STK ve yöneticilerinin ülke ve millete karşı resmen hainlik içinde olduklarını ortaya koyuyor.

Dokümanlarda görülen faaliyetler “Bir misyonerin bile bu kadarına vicdanı el vermez” dedirtiyor.

Dokümanlardan ÇYDD'nin şu faaliyetler içinde olduğu anlaşılıyor:

*Kız ve erkek öğrencilerin rahatlıkla birlikte kalacakları ortamların hazırlandığı..

*Evlerde kutsallara yer verilmemesinin amaçlandığı..

*Bölge projelerinde özellikle Ermeni, Süryani, Keldani ve Yezidi'lerden faydalanıldığı..

*PKK'lı öğrencilerin araç yakma eylemlerine katılmış olsalar da burslarının kesilmediği; kayıtları silinerek gizliden gizliye burs aktarımına devam edildiği..

*Kimlere burs verileceği konusunda köken raporlarının dikkate alındığı..

*Belirlenen kökenlilerden Batıya eğitime gelenlerin desteklenmesine özel önem verildiği

*Güneydoğuda DTP'li belediyelere yardımcı olunduğu…

*Alevi köy ve ailelere özel ilgi gösterildiği..

*Özellikle ”sünnilerce asimile edilmemiş olanlar” ile ”Dinle hiçbir ilişkisi olmayan”ların desteklendiği..

*Bölgenin otantik sahipliğini kanıtlayan Ermeni taşınmazları ve eserleriyle ilgili özel çalışma yapıldığı..

*Faaliyetlerin kanıksanması için Devlet kurumları ile ortak faaliyetlere ağırlık verildiği..

*”Çağdaş” vali ve kaymakamlarla temasa geçilerek, destek istendiği..

*Devletin imkanlarının faaliyetlerine “akıtılması”nın sağlandığı..

*Yurtdışından gelen paraların kesinlikle kayıtlara geçirilmediği..

*Yurtdışından gelen paraların güvenilir üyelerin İsveç hesaplarına yönlendirildiği..

*Faaliyetlerini engelleyebilecek “dinsel-şoven-kültürel dogmaların” giderilmesine yönelik olarak eğitimlerde doğal cinselliğin ön plana çıkarıldığı..

*Askeri okullara yakın çevrede oluşturulan kız evlerine en uygun kızların aktarıldığı..

*Kızlara her türlü fedakarlık yapmaları için yönlendirmede bulunulduğu..

DOKÜMANLAR BÖYLE

Bu bilgiler bizzat ÇYDD'den çıkan dokümanlarda yani “yapılanlar ve yapılacaklar” listesinde yer alıyor.

Yine iddianamede yer alan dokümanlara göre, Çağdaş Eğitim Vakfı da benzeri faaliyetler içinde.

Teröristlere maddi destek sağlanmış…
Kız öğrencilerin bedenleri üzerinden örgütsel kazanç elde edilmiş…
Yukarıda sıraladım, daha neler neler…

Tüm bu faaliyetlerin ÇYDD'deki mimarı, geçtiğimiz aylarda kanserden yaşamını yitiren Türkan Saylan.

ÇEV'deki mimarı ise yine vakfın Başkanı Gülseven Yaşar. Gülseven Hanım, sinsi emellerini daha fazla gizleyemeyeceklerini, hainliğin ortaya döküleceğini anlamış olmalı ki iddianame öncesi “kısa süreliğine” diyerek gittiği Amerika'dan henüz dönmüş değil.

Şuan firari durumda. Döneceğe de benzemiyor.

Tüm bu dokümanlar korkunç “yapı”yı gözler önüne seriyor.

Bu dokümanlar, Türkan Saylan'ın İslami konular üzerine yaptığı açıklamalar ile birlikte düşünüldüğünde "yapı"nın derinliği daha iyi algılanıyor.

MASKE MEDYADAN

Peki bu ürkütücü “yapı”nın bugüne kadar kendini gizleyebilmiş olmasında medyanın payı nedir?

Başta Aydın Doğan'ın gazete ve televizyonları olmak üzere iri medya organları gerek Türkan Saylan'ı gerekse Gülseven Yaşar'ı halka hep “yardım meleği”, “hayatını eğitime adamış bir isim” şeklinde sundu, örneğin.

Bu medya organlarının ÇYDD ve Saylan ile ÇEV ve Yaşar'ın göstermelik “yardım faaliyetleri”ni abarta abarta gündemde tutmalarıyla, bu konularla ilgili sağduyu sahibi gazete ve televizyon kanallarının kuşkulu ve uyarı niteliğindeki haberleri gölgelenmiş oldu.

DOĞAN'IN KANAL D'SİNDE TÜRKAN DİZİSİ

Bugün bile Aydın Doğan'ın sahibi olduğu Kanal D'de “Türkan” adlı bir dizi gösterimde. Dizide Türkan Saylan'ın hayatı anlatılıyor.

Böylelikle sözkonusu STK'lar ile yöneticilerinin aslında ne kadar tehlikeli birer Türkiye düşmanı, millet düşmanı olduklarının üzeri örtülmüş olmadı mı/olmuyor mu?

MEDYA PAYI DA SORGULANMALI

Ancak sonunda lağım patladı. ÇYDD ve ÇEV gerçeği ortalığa saçıldı.

Dolayısıyla, bugün nasıl ki ÇYDD ve ÇEV yöneticileri yargı karşısında bu bölücülüğün, yıkıcılığın hesabını verecekse; bu tezgahta bilerek veya bilmeyerek “maskeleme” görevi üstlenmiş olanlar da sorgulanmalı.

Bugün de halen ortalığa saçılan “hainlik göstergesi” belgeler karşısında neden “kör oldukları” sorgulanmalı.
İnsanın tüylerini diken diken eden; planlı, programlı bir şekilde ülkenin ve milletin altını oymaya dönük bu yıkıcı ve bölücü faaliyetleri neden görmezden geldikleri sorgulanmalı.

“Hainlik üzerine kurulu bu çatının çökmesi halinde altında kendilerinin de ezileceğini mi düşünüyorlar?” sorusuna cevap aranmalı.

HABERVAKTİM.COM
Fani dünyada kendini hiç edersen, hep olursun.

-Hz. Mevlana-

helps

CHP'li Umut Oran ve eski ÇYDD Başkanı Türkan Saylan arasında geçen konuşmada CHP'yi yeniden yapılandırmanın ayrıntıları ele alınıyor. Saylan'ın Baykal'ın gitmesini isterken verdiği Özal örneği dikkat çekici...


Eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümü Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ile ilgili hazırlanan Ergenekon soruşturmasına girdi.

3 Ağustos 2008'de CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran ve eski ÇYDD Başkanı Türkan Saylan arasında geçen konuşmada CHP'yi yeniden yapılandırmanın ayrıntıları ele alınıyor. Ses kayıtlarında Türkan Saylan, Süheyl Batum üzerinde duruyor. Umut Oran'a da Batum'la birlikte hareket etmesi tavsiyesinde bulunuyor. Saylan'ın Baykal'ın gitmesi gerektiğini anlatırken verdiği Özal örneği ise dikkat çekici: "Hani pat diye Özal ölmüştü biliyorsun. Sıkışık zamanımızda onu demiyorum ama belki bir korku, ölüm korkusu falan gelirse Baykal'a, hani 'ben köşeme çekileyim' diyebilir."

ÇYDD'nin eski Genel Başkanı Türkan Saylan'ın evi Ergenekon soruşturması kapsamında geçtiğimiz yıl nisan ayında aranmıştı. ÇYDD iddianamesi geçtiğimiz günlerde mahkeme tarafından kabul edildi. Derneğe yönelik ağır suçlamalar vardı. İddianamede ÇYDD ve Çağdaş Eğitim Vakfı'nın (ÇEV) Ergenekon terör örgütüyle işbirliği yaptığı ileri sürülüyor ve PKK'lı öğrencilere burs verildiği aktarılıyordu. Türkan Saylan'ın ismi soruşturma sürürken 18 Mayıs 2009'da öldüğü için iddianamede yer almadı.

Ergenekon terör örgütünün amaçlarından biri de iddianamelerde siyasi partileri ele geçirmek olarak geçiyor. Soruşturma evraklarına giren bilgilere göre, Türkan Saylan CHP'nin ele geçirilmesi faaliyetleri kapsamında ciddi çalışmalar yapıyor. Saylan, 3 Ağustos 2008'de, evi aranmadan yaklaşık 8 ay önce CHP'nin şimdiki Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran'la yaptığı konuşmada Deniz Baykal'ın CHP liderliğinden ayrılması gerektiği üzerinde ısrarla duruyor. Yeni CHP'de Deniz Baykal'a yer olmadığını anlatıyor. Oran'a, Süheyl Batum'dan uzun uzun bahsediyor. Baykal'ın koltuğu bırakmamakta ısrar etmesi halinde farklı yollar denenebileceğini anlatıyor. Baykal'a stent takıldığını hatırlatarak, "Hani Özal pat diye ölmüştü, biliyorsun!" ifadesini kullanıyor. Türkan Saylan, aynı gün Umut Oran'dan hemen önce de Prof. Dr. K.M. ile görüşüyor. Benzer ifadeleri orada da kullanıyor. Baykal'a yapılan anjiyoyu hatırlatıyor ve aynen şu ifadeyi kullanıyor: "İşte o sırada pat diye... O öldü mesela!"

Deniz Baykal, 'kaset skandalı' sonrasında istifa etti. Yerine Kemal Kılıçdaroğlu getirildi. Umut Oran şu anda CHP Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyor. Süheyl Batum ise Önder Sav'ın yerine partinin genel sekreterliğine getirildi.

İşte Türkan Saylan'ın 3 Ağustos 2008'de Umut Oran'la yaptığı görüşme:

SÜHEYL BATUM'A BAŞKANLIK TEKLİFİ

Türkan Saylan: Bugünkü Cumhuriyet'te Süheyl Batum röpörtajı var. Türkiye'de benim için en değerli insanlardan bir tanesi o. Çok da az sayıda, yaşlarınız da çok uyuyor, bir şekilde sizin birbirinizle tanışmanızı istiyorum.

U.O.: Hocam tanışıyoruz. Yani görüşüyoruz, konuşuyoruz zaman zaman. Şöyle, bu genel başkanlık sürecinde onunla beraber değerlendirdik. Ona da teklif edildi, sonra o parti üyesi olmadığı için...

T.S.: Yani şeylere partililere biz birbirimizi akıllı insanlar genç akıllı insanlar, projeci insanlar birbiriyle çelişmez, çatışmaz birlikte olurlar. Birlikte yürütürler gibi... Sen de bir işadamı olarak Türkiye'nin kalkınmasının projesini yaparak mutlaka bir yere varacaksınız. Bunu beş kişiye çıkardığınız zaman yani inan CHP diye bir şey kalmayacak yani ...kalmayacak çünkü Baykal da bu şey geçirdi ya ben öyle şeyleri de bazen arkadaşlara söylerim; durun bakalım her şey bitmedi. Bir de öbür ...bir şey var falan derim şakadan.

T.S.: Hani pat diye Özal ölmüştü biliyorsun.En sıkışık zamanımızda onu demiyorum; ama belki bir korku ölüm korkusu falan gelirse Baykal'a hani ben köşeme çekileyim diye... iyi beşli bir ekibin veya yedili bir ekip bence daha iyi olması gerekiyor. Yani senin danışmanların var ama onlar yaşlı başlı insanlar. Daha böyle bütün işi gücü bırakacak bu işle uğraşacak, kafa yoracak, geliştirecek, yani şimdi ben bu ikili olsun diye düşünüyorum...

ZAMAN
Fani dünyada kendini hiç edersen, hep olursun.

-Hz. Mevlana-

Emir-ül Bahr

İTÜ de konuşmasında Türklere barbar diyen, namaz kılmayın başörtüsü takmayın diyen, kapalılar okumasın diye çaba gösteren, kapalılar yardım almasın diye uğraşan, amerikan board şirketinin misyoner faaliyetçisi ,biz istemedikçe hükümet birşey yapamaz deyip devleti küçümseyen, hayatı boyunca başörtüsüne karşı çıkmış kanser olunca baş örtüsü takan Türkan Saylan... Bu tür halk düşmanlarını halk kahramanı yapıp milleti alenen tahkir ve tezyif ediyorlar. Bunlar bir tür misyoner. Ama halk düşmanı. Kendini birşey zanneden kuruntular. Ölmüş gitmiş ama birileri hala peşini bırakımıyor. Onun sırtından başka işler çevirmeye uğraşıyorlar. Türkan dizisi mesela !
Gönlünün idrakını duyacaksın
Gönlünü şiirlere, sazlara söyleteceksin
Bütün bunlara söyletemeyecek sırların varsa
Susacaksın...

Hz. Mevlana

helps

“Misyonerlikle” suçlanan ve hakkında yakalama kararı çıkarılan Çağdaş Eğitim Vakfı eski Başkanı Gülsever Yaşer'in eşi de “misyoner temsilcisi” çıktı.


Ergenekon soruşturması kapsamında Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği(ÇYDD) ve Çağdaş Eğitim Vakfı(ÇEV) yöneticilerine yönelik soruşturma kapsamında hazırlanan iddianame gündemdeki yerini koruyor. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede 8 sanık bulunuyor. Mahkemenin kabul kararı ile birlikte firari sanık eski ÇEV Başkanı Gülseven Yaşer hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Ergenekon soruşturması kapsamında hazırlanan iddianamede “misyonerlikle” suçlanan ve hakkında yakalama kararı çıkarılan ÇEV eski Başkanı Gülsever Yaşer'in eşiyle ilgili de şok iddialar yer alıyor.

EŞİ YAŞAR YAŞER
İddianame hazırlık aşamasında iken “tedavi için gittiği” ABD'den dönmeyen ve firari durumda olan ÇEV eski Başkanı Yaşer'in eşi Yaşar Yaşer'in, Hıristiyanlığın bir kolu olan Protestanlığın Türkiye'de yayılması için faaliyet gösteren Dünya Kiliseler Birliği'nin Türkiye Temsilcisi olduğu belirtiliyor. Bu iddia bizzat MİT Raporu'nda geçiyor.

MİT RAPORU'NDA DA ADI GEÇİYOR
Milli İstihbarat Teşkilatı'nın bir süre önce Başbakanlığa sunduğu ve Türkiye'de ki misyonerlik faaliyetlerini anlatan bir raporda, Gülseven Yaşer ile başında bulunduğu ÇEV'in de adı yer alıyor.  Milli İstihbarat Teşkilatı İstihbarat Başkanı Cemal Uzgören imzasaıyla 24 Nİsan 2001 tarihinde Başbakanlığa gönderilen iki sayfalık yazıya göre, Hıristiyanlığın bir kolu olan Protestanlığın Türkiye'de yayılması için faaliyet gösteren Dünya Kiliseler Birliği'nin ülkemizdeki temsilcisi durumundaki Amerikan Bord Heyeti, bu faaliyetini Sağlık ve Eğitim Vakfı eliyle yürütüyor. Yazıda Amerikan Bord adına Türkiye'de faaliyet yaptığı belirtilen Vakfın mütevelli heyetinin başında ise Gülseven Yaşer'in kocası Yaşar Yaşer bulunuyor. MİT Raporu şöyle: “Faaliyetlerini yabancı müessese sıfatı ile yürüten ve son yıllarda yeni mülk edinmeyen Amerikan Bord Heyeti'nin tasarrufu altındaki mülklerinide Sağlık ve Eğitim Vakfına (SEV) devrettiği ve hali hazırda faaliyetlerini SEV aracılığıyla yürüttüğü intikal eden bilgilerdendir. Öte yandan Amerikan Bord Heyeti'ne bağlı olarak faaliyet gösteren Kitab-ı Mukaddes şirketinin yöneticisi olan Süryani asıllı Emanuel Bağdaş'ın, Türkiye Ermenileri Patriği Metrof Mutafyan ile Fener Rum Patriği Bartholomeos Arhondonis'in Haziran 2000 ayı içinde yaptıkları görüşmede vardıkları mutabakat gereği, 17 Ağustos 1999 Marmara depremi ardından ortaya çıkan Kiliseler arası deprem yardım komisyonu başkanlığı yaptığı öğrenilmiştir. Amerikan Bord Heyeti ile aynı adreste faaliyet gösteren SEV Vakfı'nın ise ülkemizde sağlık, eğitim, kültür, kurum ve kuruluşlarına yardım amacıyla 1968 yılında kurulduğu, vakfın üye sayısının yaklaşık 12 bini buluduğu, üyelerinin Amerikan Bord Heyeti ve SEV'e bağlı okullardan mezun olan şahıslardan oluştuğu, 1999 yılı itibariyle 15 Trilyon TL'yi bulan malvarlığına sahip olduğu yönünde duyumlar alınmıştır.”

SEV OKULU KAPATILMIŞTI
Misyonerlik yaptığı MİT raporuyla belgelenen SEV Vakfı'nın selefi Amerikan Bord'a ait Tarsus Amerikan Koleji dini propaganda yaptığı gerekçesi ile kapatılmıştı.

FİNANSÖR MASON LOCALARI
SEV bir mason kuruluşu olarak gösteriliyor. Türkiye Büyük Locası'nın Mimar Sinan dergisinde yayınlanan ve Loca'nın internet sitesinde de yer alan 2008 yılı faaliyet raporunda, “Loca'nın kurduğu kurumlar” olarak şu ifadeler yer alıyor: “Sağlık ve Eğitim Vakfı (SEV), Cüzamla Mücadele Cemiyeti, Yoksul ve Hasta Öğrencilere Yardım Vakfı geçmişte veya günümüzde Türkiye Büyük Locası'nın kurmuş olduğu yardım amaçlı vakıflardır.”

SEV MÜTEVELLİ HEYETİ:
Prof. Dr. İlter Turan  (Başkan) (TAC `59)        
Dilek Erzik (Başkan Yardımcısı) (UAA`61)
Yaşar Yaşer (TAC `51)
Mete Akyol (TAC `55)
Josef Amado (TAC '67)
Ceyda Aydede (ACI `73)
Prof. Dr. Mustafa A. Aysan (TAC `52)
Tarık Bozbey (TAC `68)
Gülsen Çapa (ÜAA `66)
Şükran Çelebi (ACI `75)
Candan Çilingiroğlu (ACI `74)
K. Erhan Dumanlı (TAC `67)
Muhteşem Ekenler (TAC `77)
Kenneth Frank
Sema Gökçen (ACI`61)
Hasan Güleşçi (TAC `56)
Tülay Güngen (ACI '74)
Mehmet Gür (TAC `69)
İlter H. Gürel
Esin Hoyi (ÜAA `58)
Oktay İşcen (TAC `45)
Bülent Kalpaklıoğlu
Hazım Kantarcı (TAC `63)
Prof. Dr. Ahmet N. Koç (TAC `51)
Prof. Dr. Sedefhan Oğuz (ÜAA `75)
Prof. Dr. Zeynep İ. Önsan (ÜAA `64)
İbrahim Paksoy (TAC`68)
Yılmaz Poda (TAC `49)
Demir Sabancı (TAC `89)
Naci Sığın (TAC `80)
Tamer Şahinbaş (TAC `58)
Ejide Tanık (ACI `72)
Prof. Dr. Aykut Toros (TAC `63)
Sait Tosyalı (TAC '75)
Aykut Tuzcu (TAC '67)
Yrd. Doç. Dr. Engin Ünsal (TAC`55)
Füsun Üstün (ÜAA `64)
Dr. Warren H. Winkler
Mehmet Yaltır (TAC `67)
Feyhan Yaşar (ACI `74)

ONURSAL MÜTEVELLİLER:
Zeliha Dural (ÜAA `46)
Anna G. Edmonds
Burhan Karaçam (TAC '64)
Johannes Meyer
Sevindik Özev (ÜAA `49)
Sevim Öztahtacı
Harold Schoup
İstemihan Talay (TAC`64)
Müjde Tekil (ÜAA '60)
Berin Tümer
SEV Yönetim Kurulu: Kurul üyeleri Mütevelli Heyeti tarafından gizli oyla kendi üyeleri arasından veya dışarıdan seçilecek olan en fazla dokuz üyeden oluşuyor. 7 Kasım 2009 tarihinde göreve gelen Yönetim Kurulu üyelerinin tamamı SEV okullarından mezun.

YÖNETİM KURULU ÜYELERİ:
Başkan, Erhan Dumanlı (TAC '67)
Mehmet Yaltır (TAC '67)
Defne Erdur Bekdik (ACI '94)
Gülsen Çapa (ÜAA '66)
Piraye Erdem (ACI '80)
Prof. Dr. Serdar Küçükoğlu (TAC '76)
Mehmet Gür (TAC '69)
Prof. Dr. Sedefhan Oğuz (ÜAA '75)
Prof. Dr. Ahmet Ceranoğlu (TAC '67)
YEDEK YÖNETİM KURULU ÜYELERİ:
Hazım Kantarcı (TAC '63)
Zeynep Arabacıoğlu Özbilen  (ÜAA '83)
Pınar Aksoğan (TAC '9)
Tülay Güngen (ACI '74)
Füsun Üstün (ÜAA '64)
Prof. Dr. Ayşın Baytan Ertüzün (ACI '77)
Prof. Dr. Emre Akkuş (TAC '76)
Salim Erdem (TAC '75)
İbrahim Orhon (TAC '71)

habervaktim.com
Fani dünyada kendini hiç edersen, hep olursun.

-Hz. Mevlana-