bu da ne şimdi "batış şeyyy batıl inancı"

Başlatan duanur, 15 Nisan 2009, 10:05:36

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

duanur

Birlikte yaşayan insanlar arasında kimi zaman korkudan, kimi zaman çaresizlikten, kimi zaman da rastlantılardan doğan bir takım inanışlar vardır. Bunlara "batıl inanışlar" denir. Bu inanışlar, ilk insanın var oluşundan günümüze kadar sürüp gelmiştir. Çoğunun bilimsellikle, akılla, çağdaşlıkla ve dinsel inançla bir ilgisi yoktur. Bunlar akılla bağdaşmadığı halde yazık ki insan oğlunun gönlünden, beyninden, vicdanından sökülüp atılamamışlardır. Bu tür inanışların doğmasında kişilerin doğal yapısı etken olduğu kadar büyüklerin, kimi din görevlilerinin cehalet örneği sözlerinin de etkisi olmaktadır. İnanışlar kişiden kişiye değişmekle birlikte ortak yanları da vardır.




A
Ayak ayak üstüne atılarak yemek yenmez, sofraya saygısızlıktır denir ve kıtlığa işaret sayılır.
Ayna kırılması uğursuzluktur; aynanın kırıldığı ev yedi sene iflâh olmaz denir.
Ayın onüçü uğursuz sayılır, o gün hiçbir şey yapılmaz.
Arabanın önünden geçilmez.
Arabanın önünden tavşan geçmesi uğursuzluk sayılır.
Ayakta pantolon giymek yoksulluğa işaret sayılır.
Akşam karanlığında kimseye süt verilmez, verilirse hayvan sütten kesilir denir.
Ayva çok olan yerin kışı azgın olur denir.
Ateşle oynayan çocuk altını ıslatır.


B
Baykuşun saçakta ötmesi ölüme işaret sayılır.
Bir şeyi kırk kere söylersen olur denir.
Bir insanın başka bir insana domuz demesi uygun bulunmaz; diyenin iştahını kırk gün kesileceğine inanılır.
Bir kimseye süt verilirken içine küçük bir kömür parçası ya da bir yeşil yaprak atılır, atılmazsa hayvanın sütünün kesileceğine inanılır.
Bir evin çevresinde kargaların gezinip uçması iyi sayılmaz.

C
Cumartesi ve Salı günleri çamaşır yıkanmaz.

Ç
Çocuk yalnız bırakılmaz, bırakmak gerekirse yanına bir süpürge konur.
Çamaşır kazanı uzun süre ateşte bırakılmaz, bırakılırsa o evden cenaze çıkar denir.
Çocuklara nazar değmemesi için nazar boncuğu takılır.
Çam ağacının kozalağının çok olması o yıl kışın şiddetli olacağına işaret sayılır.
Çarşamba günü yorgan kaplayan hastalanır.
Çocuğun üstünden atlanmaz, atlanırsa boyu kısa kalır denir.
Çocuk çamaşırlarının gün batımına kadar dışarıda askıda kalması çocuğun büyülenmesine neden olur, diye düşünülür.

D
Dince kutsal sayılan gecelerde süpürge işi yapılmaz.
Doğum yapmış bir kadının gece gezmesi iyi sayılmaz.
Dört yapraklı yoncayı bulanın talihinin açılacağına inanılır.

E
Ezan sırasında duyulan köpek uluması ölüm haberi sayılır.
Evde bebek emeklerse misafir gelir, denir.
Eller birbirine bağlanmaz, bağlanırsa kısmetin kesilir denir.
El ve ayak tırnakları birden kesilmez, kesenin bir üzüntü bir sevinçle karşılaşacağına inanılır.
Elden ele makas alınmaz, makas düşman sayılır.
Ezandan sonra komşuya ekmek mayası verilmez.
Erkek çocuğun kesilen ilk saçı atılmaz, babasının cebine bereketi artar inancı içinde konur.
Ellerini kavuşturanın kısmeti kapanır, anası ölür denir.

G
Geceleri tırnak kesilmez
Geceleri aynaya bakılmaz.
Gelinin anne evine dönmesi için gelin arabasının ardından su dökülür, su tası ters çevrilip üstüne oturulur.
Gece sakız çiğnenmez, çiğneyenler için ölü eti yiyor denir.
Gece ayağı ile oynayanın anne ya da babasının öleceğine inanılır.
Gece örümcek almak günah sayılır.
Gece yıldızları saymak iyi değildir denir.
Gece dışarıya kül atılmaz, suya kızgın kül dökülmez; yapanların uğrayacağına, yani cin çarpmasına tutulacağına inanılır.
Gece yorgan kaplanmaz.
Gece çamaşır yıkanan yerden geçilmez, çamaşır sularının üzerine basılmaz.
Gece kapı arkasında oturulmaz, oturanın iftiraya uğrayacağı düşünülür.
Gelin ayakkabısının altına mahalledeki kızların isimleri yazılır, düğün sonunda kimin ismi silinmediyse önce onun evleneceğine inanılır.
Gelin arabasının önünden geçilmez.
Gece vaktinden önce horoz ötmesi uğursuzluk sayılır.
Gökkuşağının altından geçen insanın cinsiyet değiştireceğine inanılır.

H
Hıçkırık tutunca; “Bir kimse andı” denir ve “dostsa ansın, düşmansa çatlasın” diye söylenir.
Hapse giren, ölen birinin yüzüğünü takarsa çabuk çıkar denir.
Hastalara kurşun dökülür. 
 

NE EDERSİN KENDİNE EDERSİN KENDİ KENDİNE...

tefhim

Yazmış olduklarınızı iyi inceleyiniz içlerinde dinen uyulması gerekenler var.Kaş yapayım derken göz çıkarmayınız.
Bedeel islemü gariben feseyeudü gariben fetuba lilgurabai.

tefhim

Bazı şeyleri paylaşmadan önce bir bilene danışmanızı tavsiye ederim.
Bedeel islemü gariben feseyeudü gariben fetuba lilgurabai.

azizistanbul

#3
Doğum yapmış bir kadının gece gezmesi iyi sayılmaz.

lohusalık diye bir şey vardır sanırım duymuşsunuzdur. işte o anda insanın vücudunun halsizliğinden ve ruhsal değişim halinden kaynaklı olmakla beraber bilemediğimiz diğer bazı sebeplerden dolayı cinlerin musallat olma olasılığı yüksektir. Tecrübaaaat ile sabittir.


Bir şeyi kırk kere söylersen olur denir

dini olmamakla beraber . motivasyon ile alakalıdır. günümüzde kişisel gelişim uzmanlarının çok tavsiye ettiği bir şeydir (güzellikler namında , kötü söz söylemeyide yasaklarlar. mesela çocuğuna durmadan yaramaz demek gibi )
ayrıca hipnoz  bu şekilde yapılır. iç denetim bu şekilde sağlanabilri.


Gece dışarıya kül atılmaz, suya kızgın kül dökülmez; yapanların uğrayacağına, yani cin çarpmasına tutulacağına inanılır.

şehir hayatı için belki artık tehlike arzetmeyebilir. Ama bu dünyada sadece bizler yaşamıyoruz. Diğer boyutlarda farklı varlıklarda yaşıyor onları rahatsız etme tehlikesi vardır. bu inanış yanlış değildir.


Ayva çok olan yerin kışı azgın olur denir.

bu batıl inanç anlamında olan bir inanış değil . hayat tecrübesi ile alakalıdır. doğru olduğu bilinir. fakat yanlış bile olsa  batıl inanç kapsamına girmez. sadece yanlış bir tecrübe denilebilir.


Ayak ayak üstüne atılarak yemek yenmez, sofraya saygısızlıktır denir ve kıtlığa işaret sayılır.

Nİmete ve nimetin yüce sahibine saygısızlıktır. bu forumda yazı yazanların öyle yemek yiyeceğini hiç tahmin etmiyorum. USULSÜZ VUSUL OLMAZ. 


EDEB BİR TAC İMİŞ NURU HÜDADAN
GİY OL TACI EMİN OL TÜRLÜ BELADAN  mantiği yani


Bir insanın başka bir insana domuz demesi uygun bulunmaz; diyenin iştahını kırk gün kesileceğine inanılır.

tabiki de uygun değildir. iştah meselesine gelince öyle bir inanış yok. ama tabiki adam tiksintisinden 40 gün yemek yemeyebilr.
bir insan diğer bir insana köpek dese , inek dese  , it dese cinayet çıkıyor. Domuz dese katlıam çıkar ya .. ne demek uygun görülmez bu bir batıl inançtır.


Çam ağacının kozalağının çok olması o yıl kışın şiddetli olacağına işaret sayılır.

buda tecrübi bir şeydir batıl inançla alakası yoktur . ister doğru olsun ister yanlış.


KOPYALA YAPIŞTIR PAYLAŞIMA HAYIR. DİYOR VE BİRAZ DAHA HASSASİYET İSTİYORUZ.


جُلُوسُكَ سَاعَةً عِنْدَ حَلَقَةٍ يَذْكُرُونَ اللهَ خَيْرٌ مِنْ عِبَادَةِ اَلْفِ سَنَةٍ

duanur

kopyala yapıştır yapmadan nasıl yazayım ki?
NE EDERSİN KENDİNE EDERSİN KENDİ KENDİNE...

duanur

tavsiyeleriniz için teşekkürler....Allah razı olsun....
NE EDERSİN KENDİNE EDERSİN KENDİ KENDİNE...

ihvan

Alıntı yapılan: salihbaba - 20 Nisan 2009, 11:55:04
Yazmış olduklarınızı iyi inceleyiniz içlerinde dinen uyulması gerekenler var.Kaş yapayım derken göz çıkarmayınız.

azizistanbul

kopyala yapıştır derken ; bilgisayarın bu özelliğini kullanmak yada kullanmamak anlamında değil. Herhangi bir yerde bulunan bir bilgiyi özellikle çok uzun bilgileri hiç okumadan ve kendi bilgi , mantık ve iman süzgecinden geçirmeden paylaşmayı kastettim. Yoksa ctrl +c veya ctrl + v özelliklerinin teknin kullanımından değil.
جُلُوسُكَ سَاعَةً عِنْدَ حَلَقَةٍ يَذْكُرُونَ اللهَ خَيْرٌ مِنْ عِبَادَةِ اَلْفِ سَنَةٍ

duanur

hımmmm anladım Allah razı olsun...tavsiyeleriniz için...
NE EDERSİN KENDİNE EDERSİN KENDİ KENDİNE...

setre

Geceleri aynaya bakılmaz.

bu batıl bir inanç değil,geceleri aynaya bakmak doğru değildir K.K

Eller birbirine bağlanmaz, bağlanırsa kısmetin kesilir denir.

Ellerin, kolların birbirine bağlanmasını islam alimleri hiç hoş görmemiştir.

Hastalara kurşun döktürülür

okuyarak dökülürken nazara iyi gelirken batıl inanç olarak yazılması  şaşırtıcı

Gece sakız çiğnenmez, çiğneyenler için ölü eti yiyor denir.

İşte buda takıldığım kısımlardan şaibeli  ş5))
Bilen varsa paylaşmasını rica ediyorum

Hep ertelediğim zaman,bir türlü varamadığım diyardı...

tarihman

"Gece tırnak kesilmez" meselesi ile ilgili bir kaç cümle sarfetmek istiyorum. Bu sözün söylendiği yıl, bundan on-beş yirmi yıl önceki bir yıl değildir, şüphesiz. Yüzyıllar önce söylenilmiş bir sözdür. O tarihlerde elektirklerin olmadığı, insanların aydınlanma için gaz lambası, mum bile  bulamadığı ocakbaşında yanan ateşle aydınlanmaya çalıştıkları düşünülürse bu sözü söyleyenlere hak verilmesi gerekir diye düşünüyorum. O zamanlar muhtelemen tırnak makası/bıçağı türü bir alet de yoktu. İnsanlar tırnaklarını normal bıçaklarla kesiyolardı. Hal böyle olunca gece tırnak kesmenin bir sürü sakıncası vardır. Bunlardan bazıları tırnak yerine el kesilebilir. Tırnak her hangi bir yemek kabının içersine giribeler, vs.... Dolayısıyla bu durum bir batıl inanç değil, insanlar hayat tarzından kaynaklanan, bir takım yapmaya mecbur olduğu adetlerdir. Bu adetlerin bir müddet sonra darb-ı mesel (atasözü) haline dönüşmesi kültür zengiliğidir.
 

tarihman

#11
Nazar boncuğu takma meselesinde ileride daha detaylı bilgi vermeyi planlamakla birlikte kısaca şunu söylemek isterim. Nazar değmesinin gerçek olduğu bir gerçektir. Bazı insanların gözlerindeki ışınların insanlara/hayvanlara zarar verdiği peygamberimiz s.a.v. tarafından da ifade ediliştir. Hatta Peygamber Efendimiz "Bir kimse, şu mezarlıkta yatanların yarısı nazardan ölmüştür, dese yalan söylememiş olur." mealinde bir de hadis-i şerifi vardır. Nazar boncuğu takmayı dini bir davranış olarak değil de, insanların nazarının ilk anda nazar boncuğuna celbetmek için yapılmış bir an'anevi bir davranış olarak kabul doğru diye düşünüyorum. Takılan nazar boncuğundan medet umarak değil de, dikkati o yöne çekmek için takılmasında da dini bir yönden beis yoktur.

"Bir kimseye süt verilirken içine küçük bir kömür parçası ya da bir yeşil yaprak atılır, atılmazsa hayvanın sütünün kesileceğine inanılır." ifadesini de nazar değmesi ve nazar değmemesi için dikkati başka bir yöne çekmek olarak değerlendiriyorum.

Ay Iıığı

#12
Alıntı YapTakılan nazar boncuğundan medet umarak değil de, dikkati o yöne çekmek için takılmasında da dini bir yönden beis yoktur.

Nazarı hatırlatmak maksadıyla bile olsa takmak doğru değil. Aşağıdaki yazıda çok güzel ifade edilmiş.


****

Eshab-ı Kiramdan Ukbe B. Amir  Hazretleri anlatıyor: Hatemen Nebiyyin Efendimiz Hazretlerinin şöyle buyurduklarını işittim: Kim ki nazar boncuğu takar. Allah onun bir işini tamam eylemesin.

Yine aynı zat naklediyor; On süvari olarak Islâmın şerefiyle müşerref olmak için Hazret-i Peygamberin yanına gitmiştik. Dokuzumuza biat için çeşitli mucizelere vasıta olan mukaddes ellerini vermiş, biz de bi'at şerefine erişmiştik. Fakat onuncumuza mübarek elini vermemişlerdi. Sorduk: Bu arkadaşımızın bi'at şerefine nail olmamasının sebebi ne? Buyurdular ki: Kolunda nazar boncuğu taşıyor. O adam derhal bu boncuğu kolundan kopararak yere fırlatıp attı, Resulü Sakaleyn Efendimiz de şöyle buyurdu: Bunları yani nazar boncuğunu asan,  takan kimse,  müşriklik  etmiş  olur.

Nazardan korunmak için boncuk takmak, cahiliyet devrinden devren gelip halen bütün dünyada eşine sık sık rastlanan bir  kötü  âdettir.

Kamus sahibine göre Araplar (Temime) adı verdikleri bu alaca ve benekli boncukları ipe veya sırıma dizerler, nazardan korunmak için çocukların boyunlarına takarlardı. Hadis-i şeriften anlaşıldığına göre Araplar arasında yetişkin adamlar da bu çeşit dizileri kollarına takarlar ve bu boncuk tanelerinden  şifa  umarlarmış...

Bir boncuktan deva ve medet ummak, beşerin cahiliyet devrinden kalma miraslar arasındadır. Ve bu günkü medeniyim diyen hurafelerin aleyhinde bulunanlar dahi henüz bu hurafelerin mirasını   büsbütün   tasfiye  edememişlerdir.

islâm dini ise, tekmil bu hurafeleri tasfiye etmiş ve bunları müşriklik izleri saymış olduğu için bütün Müslümanların bu gibi hurafelere zerre kadar itibar göstermemelerini buyurmuştur. Nitekim islâmın parladığı devrinde böyle hareket edilmiş ve bu müşriklik izleri Müslümanların feyizli elleriyle büsbütün aradan silinmiş  ve kaldırılmıştır.

Naklettiğimiz Hadis-i şerif, Fahri Kâinat Efendimizin nazar boncuğu taşıyan bir kimseye mukaddes elini dahi uzatmadığını anlatarak böyle bir kimseyi adam yerine koymanın caiz olmayacağını belirtmektedir.

İsa B. Hamza rivayet ediyor: Abdullah B, Hâkimin yanına girmiştim. Humresi vardı (Kamusa göre: Hümre, veba çeşidinden bir illetin adıdır) bir nazar boncuğu taksana! dedim. MaazAllah, dedi ve şu hadis-i şerifi rivayet etti: Hazret-i Peygamber Efendimiz buyurdular ki (Kim ki bir şey takar, ona bağlanır) Diğer bir rivayete göre Abdullah B. Hâkin bir nazar boncuğu takması söylendiğinde, onu takmaktansa  ölmeyi  tercih ederim  demişti.

Abdullah B, Hâkim'in eşi Zeynep anlatıyor: Evimize (Humreye) karşı afsunculuk eden bir kadın gelmişti. Evimizde bacakları uzun bir divan bulunuyordu, ben onun üzerinde yatıyordum. O yaşlı hanım da evimizde bulunduğu sırada Abdullah eva girdiğinde öksürmek, seslenmek suretiyle eve geldiğini imâ ederdi' Bu kerre de eve geldiğini ayni şekilde bildirdi, yaşlı kadın da ondan gizlenmişti. O da yanıma gelip oturdu ve elini uzatarak bana dokunduğu zaman bir iptik bularak bunun ne olduğunu sordu Anlattım: (Humreye) karşı afsunlu bir iplik! Derhal ipliği çekerek kopardı ve parçaladı attı.
Sonra bana dönerek: Artık Abdullah'ın ailesi, müşrikliğe sapmayacaktır, Hazret-i Peygamber Efendimiz Hazretlerinden işittim:   Afsunculuk,  boncukculuk  büyücülük; müşrikliktir.
Bunun üzerine Abdullah: Bir gün yola çıkmış, bir adamı görmüş, ve onu görünce gözüm yaşarmıştı. Gözümü, afsuncuya okuttukça yaş diniyor, Abdullah, bunların hepsi şeytan işidir. Hazret-i Peygamberin yaptığını yapmış olsaydın daha hayırlı olurdu ve daha çabuk şifa bulurdun Onun yaptığı gözleri temiz su ile yıkamak ve Allaha dua ederek: Yarabbi, derdi giden şifa buyur, şifa sensin, senin verdiğin şifadan başka şifa yoktur demektir.

İbni Mes'ut Hazretleri, bir gün karısının yanına girmiş ve boynunda düğümlü bir şey görmüş, derhal çekip koparmış ve şu sözleri söylemiştir: Peygamber Hazretleri şöyle buyurmuştur: (Afsunculuk, boncukculuk ve büyücülük; müşrikliktir). İbni Mes'ut Hazretlerini dinleyenlerden biri sormuş: Afsunculuk ile boncukculuğu biliyoruz. Büyücülükten maksat nedir?
Hazret-i  İbni Mes'ut'un büyücülük mukabilinde kullandığı kelime (Tivele) dır. O da şudur:Kadınların kocaları tarafından  şirin görünmek  için  yaptırdıkları  bir  çeşit  büyüdür.

Şimdi buraya kadar naklettiğimiz hadis-i şerif ve onun izahları gösteriyor ki, islâmiyet bütün hurafeleri red etmiş ve hepsini yok  etmek  için  uğraşmıştır.

islâmiyet, müşrikliğin, gericiliğin her şeklini, her izini ortadan kaldırır. Çünki o mukaddes dinin tebliğcisi ve öğreticisi olan yarının ve ağyarının ittifekiyle kâinatın en büyük inkılâpçısı bulunan Habibi-Necibi İlâhi, Hazreti Peygamberin önderliğidir.

islâmiyet, nazar boncuğu, afsumculuk ve büyücülük, benzer gericilikle uğraşmamayı yani yok etmeği her müslümana emir eder. Bunları bilmeyerek değer veren Müslüman varsa terletmesini ister. Çünkü İslamiyyet bu gibi iptidailikten münezzehtir.

Arifler Bahçesi, M. Sefer Uygun 30 Temmuz 1975 Ufuk Gazetesi


http://www.sadakat.net/forum/islamgenel/ynt-nazar-boncugu-ve-efsunculuk-t16079.0.html

Tuğra

〰〰〰〰🐠