Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Kötü huydan kurtulmak için

Başlatan Oruc_Reis, 24 Ekim 2007, 22:41:42

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Oruc_Reis

Kötü huydan kurtulmak için

Kötü huyların hepsi için esas ilâç, en tesirli ilâç, hastalığı, zararını, sebebini ve ilâcını bilmektir. Sonra, bu hastalığı kendinde teşhîs etmek, aramak, bulmak gelir. Bu teşhîsi kendi yapar. Yâhut bir âlimin, rehberin bildirmesi ile veya onun kitabını okuyarak anlar.
İnsan kendi kusûrlarını zor anlar. Güvendiği arkadaşına sorarak, kusûrunu öğrenir. Sâdık olan dost, onu tehlikelerden, korkulardan muhâfaza eden kimsedir. Böyle bir arkadaş bulmak çok zordur.
Düşmanlarının kendisine karşı kullandıkları kelimeler de, insana ayıplarını tanıtmağa yarar. Çünkü düşman, insanın ayıplarını arayıp, yüzüne çarpar. İyi arkadaşlar ise, insanın ayıplarını pek görmezler.
Birisi İbrâhîm Edhem hazretlerine;
- Aybımı, kusurumu bildirir misin? diye yalvarınca;
- Seni dost edindim. Her hâlin, hareketlerin, bana güzel görünüyor. Aybını başkalarına sor! dedi. Başkasında bir ayıp görünce, bunu kendinde aramak, kendinde bulursa, bundan kurtulmağa çalışmak da, kötü huylardan kurtulmayı sağlar. “Mü’min mü’minin aynasıdır” hadîs-i şerîfinin ma’nâsı budur. Yanî, başkasının ayıplarında, kendi ayıplarını görür.

Kimden öğrendin?
Îsâ aleyhisselâma;
- Bu güzel ahlâkını kimden öğrendin? diye sorduklarında;
- Bir kimseden öğrenmedim. İnsanlara baktım. Hoşuma gitmeyen huylarından uzak durdum. Beğendiklerimi ben de yaptım, buyurdu.
Lokman hakîme;
- Edebi kimden öğrendin? dediklerinde;
- Edepsizden! dedi. Yanî onun yaptığı kötü şeyleri yapmamaya çalışmalıdır.
Selef-i sâlihînin, Eshâb-ı kirâmın, velîlerin hayat hikâyelerini okumak da, iyi huylu olmağa sebep olur.
Kötü huydan kurtulmak için, bunun zıddını yapmak için, çok uğraşmak lâzımdır. Meselâ, cimri olan kimse, her vesîle ile az çok demeden başkasına bir şeyler vermeye kendini zorlamalıdır. Çünkü, insanın alıştığı şeyden kurtulması çok zordur. Kötü şeyler nefse tatlı gelir.
Kötü ahlâkın zararlarını okumak, işitmek de, faydalıdır. Kötü huyun zararını anlatan hadîs-i şerîfleri okuyan kimse kendini frenler.
Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“Her günâhın tevbesi vardır. Kötü ahlâkın tevbesi olmaz. İnsan, kötü huyunun tevbesini yapmayıp, daha kötüsünü yapar.”
“Sıcak su buzu erittiği gibi, iyi ahlâk da, hatâları eritir. Sirke balı bozduğu gibi, kötü ahlâk, hayrâtı, hasenâtı mahveder.”
İnsan, kötü bir şey yapınca, arkasından kendini cezalandırmalıdır. Bu, nefse güç gelen şeyi yapmayı âdet edinmesi de, faydalı ilaçtır. Meselâ, bir kötülük yaparsam, şu kadar sadaka vereceğim veya oruç tutacağım, gece namazları kılacağım, diye yemîn etmelidir. Nefis, bu güç şeyleri yapmamak için, onlara sebep olan kötü âdetini yapmaz.
İyi huylu olmak için ve iyi ahlâkını muhâfaza edebilmek için, sâlih kimselerle, iyi huylularla arkadaşlık etmelidir. İnsanın ahlâkı, arkadaşının huyu gibi olur. Ahlâk, hastalık gibi sârîdir. Kötü huylu ile arkadaşlık etmemelidir. İnsanın üç büyük düşmanı olan; nefs, şeytan ve kötü arkadaştan en tehlikelisi sonuncusudur. Yani kötü arkadaştır, kötü çevredir.

Huy bulaşıcı hastalık
Evliyânın büyüklerinden Abdülhakîm-i Arvâsî hazretleri bu konu ile ilgili olarak şöyle buyurmuştur:
“Veba hastalığı çok bulaşıcı bir hastalıktır. Buna rağmen, sağlam bir kimse, vebalı bir hasta ile aynı odada kalsalar, aynı yatakta yatsalar, aynı kaptan yemek yeseler, bu şekilde yedi sene kalsalar sağlam kimseye hastalık geçmeme ihtimali vardır. Ancak, güzel huylu bir kimse, kötü huylu kimsenin kaldığı bitişik odada bir akşam bile kalsa sağlam kimseye kötülük, zulmet geçmeme ihtimali yoktur.”
Hadîs-i şerîfte, “İnsanın dîni, arkadaşının dîni gibi olur” buyuruldu. Faydasız şeylerden, oyunlardan, zararlı şakalaşmaktan ve münâkaşa etmekten uzak durmalıdır. İlim öğrenmeli ve faydalı işler yapmalıdır. Ahlâkı bozan, şehveti harekete getiren zararlı kitapları, gazeteleri okumamalı, böyle radyo ve televizyondan uzak kalmalıdır.
Haram helâl demeden mal, mülk arkasında koşanlardan hiçbiri murâdına kavuşamamıştır. Malı, makamı hayır için arayan ve hayır işlerde kullanan, rahata, huzûra kavuşmuştur. Allahü teâlâdan korkmak, bu deryânın gemisidir. Hadîs-i şerîfte, “Dünyada, kalıcı değil, yolcu gibi yaşamalı! Öleceğini hiç unutmamalı!” buyuruldu.
Bu hadis-i şerife tam olarak kalben inanan, kimseye kötülük yapamaz. Melek gibi olur

cihan baginda ey akil, budur makbul-i ins i cin.Ne kimse senden incinsin, ne sen bir kimseden incin.

suden

said,cennetlik kişidir.başkasından ibret alandır.
şaki,cehennemlik kişidir.BAŞKASINA İBRET OLANDIR.