Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Nepotizm

Başlatan Fatihan, 14 Kasım 2009, 15:37:52

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Fatihan

NEPOTİZM lisanımıza İtalyanca'dan (nepotismo... nipote yeğen mânasına gelir) gelmiş bir kelime ve terimdir. Siyaset ve iktidar adamlarının oğullarını, kızlarını, damatlarını, yeğenlerini, akrabalarını, kardeşlerini, bacanaklarını yârânını, eş ve dostlarını kayırmaları, ehil olmadıkları makam ve mevkilere getirmeleri, zengin etmeleri demektir.

Nepotizm'in Türkçe'deki karşılığı "Akraba kayırıcılığıdır".

Nepotizm'de şu unsurlar bulunur:

1. Ehliyetsizlik.

2. Liyakatsizlik.

3. Eşitlik prensibinin ihlali.

4. İstidat ve kabiliyete bakmamak.

1500'lü yıllarda Avusturya imparatorunun elçisi Busbecq İstanbul'a gelir. Padişah Kanunî Sultan Süleyman doğu seferindedir. Elçi onun huzuruna Amasya'da çıkar. Osmanlıların Hakanı onu Otağ-ı Hümayununda kabul eder. Etrafında kavuklu, sarıklı, kaftanlı, cübbeli ümera (askeri kumandanlar), rical-i devlet (büyük bürokratlar) ve ulema (büyük din alimleri) bulunmaktadır. Bunların hepsi sessiz ve vakur bir şekilde durmaktadır. Kıpırdanma, konuşma, hareket yoktur.

Busbecq "Türk Mektupları" adlı kitabında şu cümleyi sarf eder:

"Padişahın etrafındaki bu kalabalık içinde, bulunduğu makama ehliyet ve liyakati ile çıkmamış bir tek kimse yoktu."

Evet devletimizin yükseklik devrinde emanete riayet ediliyor, ehliyeti olmayan kimselere makam, mevki, salahiyet verilmiyordu.

Din alimleri ehliyetli ve icazetli idi.

Tarikat şeyhleri ehliyetli ve icazetli idi.

Ordu kumandanları, subaylar ehliyetli ve icazetli idi.

Valiler ehliyetli idi.

Bürokratlar hep ehliyetli idi.

Padişah bile, kendi çıkardığı kanun ve nizamlara aykırı bir iş yapmıyordu.

İşte bu ehliyet ve liyakat prensibine riayet ve dikkat edildiği için Kanunî devrinde:

Sokollu gibi sadrazamlar.

Barbaros gibi Kaptan-ı Deryalar.

Ebussuud Efendi gibi şeyhülislâmlar.

Yahya efendi gibi tarikat şeyhleri.

Sinan gibi baş mimarlar ve benzeri başarılı elemanlar hizmet etmiştir.

Nepotizm bir ülkeyi, bir devleti çökertir, bir halkı perişan eder.

Zenginlerin, güçlülerin, yüksektekilerin, beylerin, paşaların, ekselansların oğulları ya hiç askerlik yapmıyor, yahut kolay askerlik yapıyor; fakir halkın çocukları ateş hattına sürülüyor... Böyle bir ülkede büyük ve köklü bozukluk var demektir.

Seçim yapılacak, MilletMeclisi'ne vekiller gönderilecek. Parti başkanı, ehliyetli vekiller yerine silik şahsiyetli, kendisini rahatsız etmeyecek, isteklerini uysal bir şekilde yerine getirecek vekil adayları seçiyor. Bu da büyük yanlıştır.

Elbette her siyasî iktidar, uyum içinde çalışacağı, işbirliği yapacağı bürokratlar olmasını ister. Lakin ehliyet şartına dikkat ve riayet etmesi gerekir.

Bakan, müsteşar, genel müdür, müdür, şef, âmir, memur... Bunların hepsinin ehliyetli olması gerekir.

Âdil ve bilge devlet adamı, kendi oğlu ehliyetli ve liyakatli değilse ona hiçbir işi teslim etmez.

Onu gayr-i meşru şekilde zengin etmez.

Bendeniz CHP'yi tutmam ve sevmem ama CHP'li Kasım Gülek'in devlet bakanı olduğu zaman, "Ben burada bakanken iş adamı olan kardeşim kapıdan içeriye ayağını atmayacaktır" emrini vermesini takdir eder ve alkışlarım.

Akrabasıymış, dostuymuş, arkadaşıymış, yeğeniymiş, bacanağı imiş, askerlik arkadaşı imiş, hemşehrisi imiş, köylüsü imiş, kendisine vefa borcu varmış... Bu sebeplerle ehliyetsiz ve liyakatsiz kişilere makam, mevki, memuriyet, iş, vazife verilmez. Verilirse mülkün temelleri dinamitlenmiş olur.

İslâm dinindeki farzlardan biri de emanetlerin ehline verilmesidir.

Emanetleri ehline vermemek haramdır, büyük günahtır.

(Bu yazıyı hiçbir kişiye, zümreye karşı yazmadım. Anonim bir uyarı mahiyetindedir. Lütfen kimse üzerine almasın. Yazdıklarım yanlışsa gerekçeli şekilde tenkit edip düzeltsinler, yazı hayatıma son veririm...)

(Mehmet Şevket Eygi-13 Kasım 2009 )

fasulye

#1
Nepotzism akımı üniversitelerde her türlü donanımı ile geçerliliğini idame ediyor.
Alacakları kişi adına sınav yapma zahmetiyle katakulli kılıfıda  hazır oldumu   değmeyin paşa gönlüme..
Diğer çarnaçarlarda sınava girip girip çıksınlar, bilmezlerki sınavın kim için organize edildiğini..

Fatihan

Alıntı yapılan: fasulye - 14 Kasım 2009, 16:17:48
Nepotzism akımı üniversitelerde her türlü donanımı ile geçerliliğini idame ediyor.
Alacakları kişi adına sınav yapma zahmetiyle katakulli kılıfıda  hazır oldumu   değmeyin paşa gönlüme..
Diğer çarnaçarlarda sınava girip girip çıksınlar, bilmezlerki sınavın kim için organize edildiğini..

Kesinlikle katılıyorum.Bizzat şahit olduklarım vardır.Akademisyen alıyoruz diye ilan da verirler ama zaten alınacak kişi önceden bellidir, o kişiye uygun vasıflar da ilana yazılır ki çalınan minarenin kılıfı uygun olsun.
Son zamanlarda da bürokrasi de çok var bu şekilde.Geçmişteki adamlar kendi adamlarını doldurmuşlar şimdi de devir bizim devrimizdir diye ehliyetsiz, liyakatsiz adamlar yüksek mertebelere çıkartılıyor.Bu memleket bu anlayışla nası kalkınacaksa! Adam hademe imiş şimdi müdür olmuş, güvenlikçi imiş şube müdürü olmuş vs vs.Ne örnekler var.