Utanmadan bayram yapacaklarmış ha gözlerinden bir damla yaş

Başlatan chechen, 27 Ekim 2005, 13:32:25

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

chechen

UZAKLARDA BAYRAM YAPARLAR
müslümanları  gözlerken akbabalar,
Bire beş olurken
Top sesleri karlı dağlarda,
Yıkarken her gülle
Bir yuvayı daha o zaman.

Ve, yere düşerken çocuklar,
Minik dudaklarından gül yanaklarına
Sızarken bir kaç damla kan.

Babasının kucağında
Solgun bir çiçek gibi sallanırken kolları,
Bakar mısın ağlamadan.

Az ötede,
Bir çocuk yapışmışken kan gölüne,
Açlıktan kıvranırken bir bebek,
Ağlamaya bile dermanı kalmadan.

Süngülere hedef yapılırken bir diğeri,
Kaçışırken sokaklarda niceleri ...
Kirletilmişliğine annesinin
Üzülmeye bile vakit bulamadan.

Bir köprüye, bir camiye ve minareye,
Bu kadar düşmanlığı anlamadan.
Cephedeki babasına
Sebebini soramadan,
Gördüğü kabusları hayra yoramadan.

Bölünürken uykuları onun,
Ninnilerle uyurken uygar dünya (!)
"Onlar terörist" diye teselli olurken.
Bırakılırken insafına yamyamların,
Çığlıklar yükselirken
Filistin'den,Keşmir'den,Türkistan'dan. çeçenistandan ıraktan

Uzaklarda, boş vermişlik mesafesinde,
Müslümanlar bayram yapacaklarmış,
Yüzlerinde gülücükler,
Şeker Bayramların'nda(!)
Tatlı yiyip, tatlı konuşarak.
Belki de eski günleri anarak,
Günleri, o yiğit günleri ...
Bir an bile utanmadan.

Utanmadan bayram yapacaklarmış ha,
Gözlerinden bir damla yaş bile akmadan.
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

GEZGİN

UTANMADAN BAYRAM YAPACAKLARMIŞ HA!!!
GÖZLERİNDEN BİR DAMLA YAŞ BİLE AKMADAN....!!!!


ONLARIN GÖZLERİNDEN YAŞ GELECEK KADAR VİCDANLARI OLSAYDI BUNLARI YAPARLAR MIYDI????................................


:evil:  :evil:  :evil:  :evil:
An oluyor bir garip hisse kapılıyorum...
Ben bu sefil dünyada acep ne arıyorum?'..........

chechen

'BABA ŞEHİT OLMAYA GİDİYORUM'

Ondört yaşındaki İmad, 21 Ekim günü  babasından  iki günlük
harçlığını birden  alarak   çıkmıştı. Harçlığını,   israil askerleriyle çatışacakları   Erez kapısına  gitmek için kullanacaktı. Dönüş pa
rasına  ise  ihtiyacı yoktu.  "Bir ambulansın içinde döneceğim" diyordu yanındaki arkadaşlarına...
İmad, ertesi gün israil  askerlerinin  göstericilere  plastik mermi
lerle  ateş  ettikleri  çatışma bölgesine  vardı. Plastik  mermilerin
acı  vereceği düşünülüyordu.  Ancak yirmiüç  metreden  yakın da öldürücü olabiliyordu.  İmad  tel örgülerin  ardından sürüne
rek geçti. Kendisini  geri  çağıran  arkadaşlarının  seslenişlerine aldırmadı. "Şehitlik onu çağırıyordu".
İlk kurşun bacağına isabet etti. Bir  eliyle  kanayan  yarasına u
zandı. Öteki  eliylede  yerden  aldığı taşı  kavradı.  Tam  fırlatma
ya  hazırlanıyordu ki,  ikinci  bir  kurşun tam  kaşlarının ortasını
deldi geçti.  Yere yığıldı  İmad. Ve söylediği  gibi   eve bir ambu
lansta  döndü. Kurşun alnını ve beynini delip geçmiş ve kafası
nın  arka  kısmında  durmuştu.  Çekilen röntgen  filminde  yakla
şık 2  santimetre  çapındaki  kurşun  net  bir  şekilde  görülüyor
du. İmad kurtarılamadı ve El  Aksa İntifadası'nın şehidlerin den biri olarak göz yaşları içinde toprağa verildi.
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

GEZGİN

bırakın yerden taşı kaldırıp fırlatmayı,
evden dışarı bile çıkmıyoruz biz...
dogru
cennet kolay değil
bu gibi şehitler orayı böyle kazanıyor...
o yüzden tekrar gelip can vermek istiyorlar...
Ahhh nefsim... :cry:
An oluyor bir garip hisse kapılıyorum...
Ben bu sefil dünyada acep ne arıyorum?'..........

chechen

TEVBE SURESİ 25-26

25- İnkâr kabul etmez bir durumdur ki, Allah size birçok yerde yardım etti. Özellikle Huneyn Günü ki, o gün kendi çokluğunuz size güven vermişti de o gün size onun bir faydası olmamıştı. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen başınıza dar gelmişti. Sonra da bozguna uğrayarak gerisin geri dönüp kaçmaya başlamıştınız.

26- Sonra Allah, Resulünün üzerine ve müminlerin üzerine sekinetini (kalplere huzur veren rahmetini) indirdi ve gözle görmediğiniz ordular indirdi de kendisini tanımayan kâfirleri azaba uğrattı. Ve o kâfirlerin cezası işte budur.

Ya Rabbim, Kitabında bize bir çok yerde yardım ettiğini söylüyorsun. Özellikle Huneyn günü ki, o gün yeryüzü bütün genişliğine rağmen bize dar gelmişti. Bozguna uğrayıp gerisin geri kaçmıştık. Bu gün de bütün yeryüzü bize dar geliyor. Arzını bize dar ettiler Ya Rabbim. Her şeyi gören ve bilen sensin. Kaadir olan Rabbim, bu gün senden başka bize imdad edecek yoktur. Bizim üzerimize de sekinetini indir. O gün seni tanımayan kafirleri nasıl cezalandırdıysan, bu gün de öyle cezalandır. Çünkü kafirlerin cezası budur.

Gerçi yine kitabında

"24- Onlara de ki; eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, kadınlarınız, akrabalarınız, kabileniz, elde ettiğiniz mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız evler ve meskenler, size Allah ve Resulünden ve Allah yolunda cihaddan daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah böyle fasıklar topluluğuna hidayet nasip etmez. (Tevbe-24) "

buyuruyorsun, ama bu gün hepimiz gaflet içerisindeyiz. Bizleri uyandır Ya Rabbim, bizlere hidayet ver, sekinetini üzerimize indir Ya Rabbim. Bizleri ıslah et, kalplerimizi nifaktan, amellerimizi riyadan, dilimizi yalandan, gözümüzü hıyanetten temizle. Senden başka yardım isteyebileceğimiz kimse yoktur. Dua edin ki icabet edeyim diyorsun. İşte duamız, icabet et Ya Merhametlilerin En Merhametlisi.

PARÇALARI BİRLEŞTİRELİM

"Biz Kur'anı okuduk, ikna olduk ve örtündük. Siz hangi kitabı okudunuz da bizi ikna etmeye çalışıyorsunuz?"

İŞTE PARÇALAR

1-Çeçenistan'da bir dram, bir işgal, bir soykırım bütün hızıyla devam etmekte ve en acısı bu tablo karşısında dünya sessiz kalmayı tercih etmektedir. Bir millet asırlardır kendi topraklarında hür, onurlu, başı dik yaşamanın mücadelesini vermektedir. Bu mücadele de terörizm olarak isimlendirilip, mücahitler vahşete uğratılmaktadır.

2- dick cheney'in çıktığı ikna turunun israil ayağında katil şaron'a söylediklerine bakın: "Bu ziyaretimizin bir amacı da israilin güvenliğine verdiğimiz önemdir... Filistin lideri Arafat'tan şiddetten vazgeçmesini isteyeceğim." Kan gölünün ortasında oturan bir katille yanyana poz verirken bile başkalarının eylemleri şiddet olarak vurgulanabilirken, israilin doğasında varolan ve her fırsatta kusulan şiddetine en küçük bir atıf bile yapılmıyor.

3-Afganistan'ı yoketme harekatında, dünyanın savaş ile ilgili bütün anlayışları bir tarafa bırakılmış. Atari oynar gibi canları istediği şekilde bir imha planı uygulamışlardır. Yerleşim birimleri, evler , arabalar her şey hedef alındı. Sonsuz adalet değil, sonsuz kinle ikiz kulelerin intikamını aldılar. Adres doğrumuydu değilmiydi bilinmez ama kafirin ateşi böyle sönüyor herhalde.

4-Doğu Türkistan Moğol istilasından daha acı bir tarih yaşıyor. Bırakın elin gavurunu ben müslümanım diyen kaç kişi buradan haberdar.

5-Ülkemizde bile dindar müslümanlar, ordudan, emniyetten, okullarından atılıyor, adeta sosyal olarak dışlanmaya çalışılıyor. Dünyada terörün , zulmün ve haksızlıkların muhatabı müslümanlar olduğu gibi, ülkemizde de durum aynı.


Senden başka yardım isteyebileceğimiz kimse yoktur. Dua edin ki icabet edeyim diyorsun. İşte duamız, icabet et Ya Merhametlilerin En Merhametlisi.
amin amin amin

(alıntı  çeçenistan)
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

chechen

FİLİSTİN ŞİİRİ

Semih El-Kasim’dan

Yitirecegim belki de herseyimi,

Satacagim giysilerimi belki de,

Senin pasa gönlün dilerse,

Satacagim yatagimi yorganimi,

Tas ocaklarinda çalisacagim belki de,

Hamallik edecegim belki de, lagimcilik, çöpçülük.

Arpa tanesi arayacagim belki pisliklerin içinde.

Belki de çiplak kalacagim, aç kalacagim.

Ama hiçbir zaman oturmayacagim pazarliga seninle,

Ey günesin düsmani

Sikacagim disimi dayanacagim,

Son damlasina dek kanimin.



Belki sen, su bir karis topragimi da alacaksin birgün,

Atacaksin belki de gençligimi zindana,

Neyim var, neyim yoksa atalarimdan kalma,

Yagma edeceksin belki de hepsini,

Kabimi kacagimi, küplerimi, hasirimi, kilimimi, sedirimi.

Yakacaksin belki de kitpalarimi, siirlerimi.

Yem edeceksin belki de vücudumu kurda kusa.

Belki de ölüm saçan korkulugu dikeceksin köyümüze,

Ama hiçbir zaman oturmayacagim pazarliga seninle,

Ey günesin düsmani,

Sikacagim disimi, dayanacagim,

Son damlasina dek kanimin



Belki de söndüreceksin bütün isiklarini gecemin,

Koparacaksin anamin sicak koynundan belki de beni,

Bozacaksin belki de tarihimi, edeceksin allak bullak,

Dört yanima duvarlar öreceksin belki de, kalin, yüksek,

Belki de çarmiha gereceksin beni bir gün

Karsinda bir sürü hergelenin.

Ama hiçbir zaman oturmayacagim pazarliga seninle,

Ey günesin düsmani,

Sikacagim disimi dayanacagim,

Son damlasina dek kanimin.



Çev: A.Kadir- A. Temucin
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

chechen

Seni bugünler için mi büyüttük! diye çikisti baba. Üniversite kapilarinda eylem yapip, slogan atasin diye mi ha!

Delikanli basini biraz daha öne egdi. Ne kipirdadi, ne yutkundu; öylece sustu. Baba öfkeden titreyen sesiyle sürdürdü konusmasini:

-Ekmegin fiyatindan haberin var mi senin? Eski köye yeni adet mi çikti? Sana ne elin örtüsünden. Birak herkes hakkini kendi arasin.

Sonra bitmek üzere olan sigarasina bir yenisini ekledi. Netameli bakislarla oglunu süzerken araya giren sessizligi annenin sitemkâr sesi bozdu:

- Kolay mi getirdik seni bugünlere. Yemedik yedirdik, giymedik giydirdik; adam olasin diye elimizden ne geldiyse yaptik. Yine de...

Sözünü bitirmeden ayaga kalkti ve kime anlatiyorsun dercesine bir el sallayisla mutfaga yollandi.

Baba, bakislarini ondan ayirip, az önce yemek yedikleri masanin üzerinde proje çizimiyle ugrasan kizina dikti. Yüzündeki öfke bulutlari dagilir gibi oldu.

-Kardesin kadar olamadin, diye içlendi. Bak o gecesini gündüzüne katip okulunu bitirmek için çabaliyor. Seneye mühendis çikacak... Eli ekmek tutacak! Ya sen!

Delikanli, arkasina yaslanmaksizin ilistigi koltukta diken üstünde oturur gibiydi.

Göz ucuyla çizimle ugrasan kardesine bakti. Genç kiz, sanki evdeki tartismadan, daha dogrusu, agabeyinin yedigi firçadan bihaber yalnizca dersiyle mesguldü. Babasinin sözlerinden çok, onun kayitsizligi yaraliyordu delikanliyi.

Anne, elindeki çay tepsisiyle oda kapisinda göründü. Önce kocasinin çayini sundu itinayla; ardindan kizinin masasinin kenarina birakti çay dolu bardagi; ogluna sira geldiginde belesten bir sey veriyormuscasina igreti tuttu tepsiyi. Delikanli çayi öylece sehpanin üzerine birakti. Gözlerini bardaktan yükselen buhara dikti. Buharlasip yok olmayi ister gibi.

Baba, çayindan höpürtülü bir yudum alip, nerede kalmistik dercesine ogluna bakti. Arkasina yaslandi ve:

- Biz gençligimizde, diye basladi; vatan, millet, devlet askiyla doluyduk. Büyüklerimiz ne derse onu tutardik. Halen de saygida kusur edecegiz diye titreriz. Memleketin bunca derdi varken, bir de sizinle mi ugrasacagiz yahu!

Memleket dertleri deyince, konusma sevki birden azaldi babanin. Nasil azalmasin, memleket dertleri bir degil bini bulmustu. Son ekonomik kriz sebebiyle emekli maasini alamadan bankadan eli bos dönmüstü bugün. Büyüklerine bugünler için mi itibar etmisti taparcasina. Nerede yanlis yapmisti? Sesli bir la havle çekti. Ogluna mi yoksa, büyüklerine mi belirsiz...

O sirada, o ana dek isinden basini kaldirmayan genç kizdan küçük bir çiglik yükseldi:

-Anne! Niye söylemedin çayi masanin kenarina biraktigini! Projem mahvoldu.

Anne ve baba apar topar yerlerinden firlayip kizlarinin yaninda bittiler. Ama olan olmustu bir kere. Genç kizin kaç gecedir üzerinde çalistigi proje dökülen çayin gazabina ugramisti. Anne sanki matah bir is yapiyormus gibi çizimin yapildigi kâgidi bir o yana bir bu yana sallamaya basladi.

- Bosuna ugrasma anne! dedi genç kiz. Hoca yüzüne bile bakmaz o projenin. Yenisini çizecegim.

Kizin aglamakli sesi, ikisinin de içini parçaladi. Koltuklarina dönerlerken olaya zerre kadar ilgi göstermeyen ogullarina biraz daha içerlemislerdi. Delikanliyi ise bir gülme hissi sarmisti. Kendini biraksa esasli kahkahalarla evi çinlatabilirdi. Fakat kendini tutmayi bildi. Canini yolda bulmamisti.

Babanin cani sikilmisti iyice. Derin bir of çekip susmayi yegledi. Kendince protesto ediyordu birseyleri...

Anne, sessizligi firsat bilip, güya yumusak ama bir o kadar da süpheci bir ses tonuyla:

- Eger, eylemlerine destek verdigin o kizlardan birine gönlün düstüyse, dedi; onun için oralardaysan; çekinme söyle. Gider isteriz. Böylece sen de rahatlarsin, biz de.

O ana kadar konusmayan delikanlida ilk kez bir kipirdanma oldu. Iyice koltugun ucuna kayip, ellerini kenetledi ve:

- Niye anlamak istemiyorsun anne! dedi. Bu benim davam.

- Nasil bir davaymis bu? diye diklendi anne. Öyleyse sen de basini ört; bir de etek verelim sana kardesininkilerden.

- Basörtüsü Allah'in emri. Tipki namaz, oruç, zekât gibi... Bunu savunmak da yalniz bayanlarin degil; bütün müslümanlarin görevi.

O ana kadar, ne halin varsa gör, misillemesiyle susan baba gür bir nidayla çikisti:

-Para kazanip, geçimini saglamak da herkesin kendi görevi. Ama bak esek kadar oldun; hâlâ benim ekmegimi yiyorsun. Okulunu bitirmene ramak kala olacak sey mi bu yaptigin. Eger yarin da sinavlara girmeyeceksen hemen çik git evimden. Hemen simdi.

Odada buz gibi bir hava esti. Anne:

- Yapma bey! Ne diyorsun, diyecek oldu; babaya söz geçmedi.

- Çik git, diye yineledi. Çik git!

Genç kiz, olanlari ancak farkediyormus gibi basini projesinden kaldirdi ve agabeyine bakti. O an göz göze geldiler. Delikanlinin yüzündeki keder çizgileri, kardesinin yüzündekilerle birlesti. Gözlerinde elveda dercesine bir bakis belirdi.

Baba, kuru bir öksürüge tutuldu aniden. Öksürük aninda bile, eliyle git isareti yapiyordu.

Delikanli, agir adimlarla odadan çikti. Vestiyerden montunu aldi ve az sonra dis kapinin sesi duyuldu.

Kendini sehrin karanlik bulvarlarina vurdu. Kus gibi hafiflemisti sanki. Aklinda ne babasinin sözleri, ne de annesinin aglamakli yüzü vardi. Içini hüzünlü bir umut dalgasi sarmisti. Elerini ceplerine sokup, gecenin ayazina meydan okurcasina yürüdü uzun uzun. Varolus serüveni hiç böylesine heyecanlandirmamisti onu; bu tatli düs, bu onurlu yürüyüs hiç son bulmasin istiyordu. Gökyüzüne pervasizca salinmis bir uçurtma gibi arsinliyordu kaldirimlari... Sicacik yataklarinda, yalanci düslerin kollarinda uyuyanlari hiç kiskanmadi. Aci çekmek, böylesine diriltecekse imani, asirlarca aci çekmeye, örselenmeye, Bilalî bir cesaretle kayalarin altina uzanmaya raziydi. Karanligin koynunda Rabble hemhal olmak, erdemin ta kendisiydi.

Böyle kaç saat geçti bilmiyordu. Simdiden özlemisti yarini; yarin da onu özlemisti biliyordu.

Sabah ezaninin okundugu saatlerde ayaklari onu bir ögrenci evine sürükledi. Çekingen bir edayla tiklatti kapiyi. Az sonra arkadasi göründü kapida. Uykulu gözleriyle, saskin saskin onu süzüyordu. Sikilgan bir üslupla:

- Evden kovuldum da, diyebildi.

Kapi ardina kadar açildi. Arkadasi buruk bir tebessümle onu içeri buyur etti:

- Gir, dedi. Bu geceki ilk misafirimiz sen degilsin zaten...

* * *

Üniversitenin önü kalabalikti her zamankinden. Delikanli, bütün zindeligiyle kalabaligin arasina karisti. "Bugünkü konusmayi sen yap," dediler arkadaslari. Oysa hitabeti kuvvetli degildi. Öyle ahim sahim cümlelerle konusmayi bilmez, o çok bilmis siyasilere benzeyecegim diye akli giderdi. Fakat, dili çözülmüstü bugün... Içinden geldigi gibi seslendi arkadaslarina... Hava olabildigince soguktu... Umut ise simsicak...

Bir kardeslik havasi esiyordu fakültenin önünde "Mü'min erkekler ve mü'min kadinlar birbirlerinin velileridir" ayetini teneffüs ediyordu genç yürekler. Özgürce yasamanin bedeli, yigitçe direnmekten geçiyordu. Ve tarih utanmayacagi bir zapti daha tutuyordu.

Sinav saati yaklastikça daha bileyleniyordu herkes... "Ya hep ya hiç" sloganlari arsa yükseliyordu. Delikanli bir ara kalabaligin arasindan kendine dogru yürüyen tanidik bir çehre farketti. Önce öylesine, sonra dikkâtlice bakti gelene... Kardesi degil miydi bu?

Kalbi deli deli çirpindi. Onu ilk kez basörtülü görüyordu. Proje çizimlerinden baska bir sey düsünmeyen o kiz?!...

Genç kiz, mütebessim bir durusla agabeyinin karsisina dikildi.

- Eve dönmeye cesaretim yok, abi dedi. Yaninda bana da yer var mi?

Elini kardesinin omuzuna atti delikanli... Dudaklarindan sicacik bir:

- Kardesim, döküldü... KARDESIM!
kaynak: haksöz

hazirlayan: Musa Dogan
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

chechen

Ey şan şeref ve İzzet sahibi Allahım.

ey alemlerin En büyüğü.En mükemmeli.

En yükseği.En yücesi Allahım

Senden İzzet ve Kuvvet İstioruz.

Yolunda savaşan Mücahitlere yardım et.

Allhım onların her daim yanındasın ve onlarda Seninle.

Onlara zafer ver ve onları güçlendir.

Allahım onların görüşlerini birleştir.

Onların silahlarını aynı hedefte birleştir.

Kelimelerini birleştir.

Ve Allahım onların kalplerini ıslah et.

Allahım o mucahitleri kendi elinle düşmanlardan koru

Allahım düşmanlarının birliklerini yerle bir et.

Ve onların birlikleri mahvet.

Ve onların gücünü zayıflat ve onların gönüllerine korku yerleştir.

Allahım bizim kaderimiz senin elindedir.

Ve bizim işlerimizin tümü. Sana döner.

Ve bizim durumumuzdan habersiz değilsin.

Bizim izdırabımızı Sana bildiririz.

üzüntümüzü ve şikayetimizide Sana bildiririz.

Zalimlerin adaletsizliğini yalnız Sana şikayet edioruz.

Ve facirlerin zulmünü.

Ve ihanet eden suçluların cezasını.

Sanadır Allahım Hhristiyanların tüm kinini nefretini adaletsizliğini sana şikayet ediyoruz.

Allahım karanlığın (kötü hükümdarlık)zalimler gerçekten uzattılar.

Dinsizlerin kinleri derine uzanmış.

Ve yöneticiler suçlular.Allahım onların üzerine doğruluk eli gönder.

kötülüğü onunla kaldır. Ve onunla düşmanımızı yok et.

Allahım onların zulüm ve adaletsizliklerini sana bildirioruz.

Allahım küfrün ve fesadın merkezi olan Amerikanın kuvvetini başlarına geçir.

Allahım onların tümü Senin farkında onlar senin arzında fesadı yayıyorlar.

Ve onlar senin kullarını öldürdü ve onlar Senin dinini aşağıladılar!!

Allahım Sen hepsinden haberdarsın ve hepsinden güçlüsün

Allahım onlara gücünle karşılık ver.

Allahım onlara Ad kavmine gönderdiğin fırtınayı gönder.

Ve onlara Semut un çığlığını.Nuh kavmine tufanını gönder.

Allahım gökyüzünü onların başlarına geçir.Ve yeryüzünden dağıt.

Allahım onların devletlerini parçala.

Allahım onların ülkelerini böl ve şiddetle parçala.

Hay ve Kayyum Allahım.

Kullarını güçlü yumruklar kıl.

Allahım mücahitlere direnişi kalmayı bahşet

Allahım esir kardeşlerimize hürriyet nasib et.

Allahım onları tutsaklıktan kurtar Allahım onları güçlü kıl.

Allahım onların imanlarını muhafaza et.

Allahım onları kalelerine ulaştır.

Allahım onlara işkenceden kurtuluş yolu yarat.

Allahım onların zulumleriyle yok et sen güç ve kudret sahibisin

Allahım onların hırsını öfkesini kendilerine çevir hedeflerini başlarına yık.

Ve onların tuzaklarını başlarına geçir.

Ya Alemlerin Rabbi.

Ya Hay ve Kayyum olan.

Ya Celal ve İkram sahibi.

Ya duaları duyan Ya dualara icabet eden.

Tüm dualarımız sanadır tüm sözünün ve vaadinin farkındasın.

Ve Sen Kabul edensin.Sen her zaman doğru söylersin.

Bana dua edin size icabet edeyim.

Allahım dualarımıza icabet et.

Ya hay ve Kayyum

Göklerde ve yerde sınırsız güç sahibi olan.

Mescid"i Aksa"yı Yahudi zulmünden kurtar.

Allahım her karanlık kafirden Mescidi Aksa"yı kurtar.

Allahım Mescid-i Aksa"yı özgürce görerek dinlendir ve kindar Yahudiden kurtar.

Ey Celal ve İkram Sahibi

Bütün canlılar Sana boyun eğmektedir.sen rahmet edicisin.

Ey nefisleri tek olarak yaratan AllahIM

Allahım Sen çok yücesin.

Ey mükemmel güç sahibi Allahım.

Senden İslam ve Müslümanlara izzet vermeni istioruz.

Ey Hay ve Kayyum olan Allahım.

Allahım ulema ve emir sahiplerini koru.

Ve Senin yolunda olan muhlisleri

Ve bizim iyiliği emir kötülükten men edenlerin makamına yükselt

Ve onu emredenleri Müslümanların üzerine gönder.

Ey Hay ve Kayyum olan Allahım.

Ya Celal ve İkram Sahibi

Nefislere imanı bakşeden Allahım

Onların şereflerini konuşmamla karala.

Ve hallerini göster.

Ve Sana karşı hiçbir koruyucu yoktur.

Allahım onların kaderini ızdırab olarak yaz.

Ve onların kaderini felaket kıl.

Allahım onların sağlıklarını hastalığa çevir.

Ve afiyetlerini hastalığa çevir

Ve zenginliklerini fakirliğe çevir.

Ve kuvvetini zaafa dönüştür



AMİİİN


BU DUA ŞEYH MUHAMMED EL MUHSİNİ TARAFINDAN 1422 RAMAZAN AYINDA MESCİD-İ HARAM'DA TERAVİH NAMAZI SONRASI YAPILMIŞTIR.ZORBA SUUD HÜKÜMETİ BU DUA SONUNDA ŞEYH MUHAMMED MUHSİNİ'Yİ SÖYLEDİKLERİ SEBEBİYLE ACELECE GÖZALTINA ALARAK TUTUKLAMIŞTIR.
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)