Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Gül verme, gönül ver

Başlatan duaekseni, 20 Nisan 2005, 16:28:09

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

duaekseni

GÜL VERME,GÖNÜL VER

   Bismillahirrahmanirrahim
   Elhamdulillahi rabbi’l-âlemin, Ve’s- salâtü ve’s- selâmü alâ Rasulina Muhammed.

   Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri çerçevesinde bir gül furyasıdır gidiyor. Sevenin, sevgiliye, sevgisinin ifadesi olan gülün yüklendiği anlam tartışılmaz. Ancak; yılda bir gün gülün tercüman olduğu sevginin kökleri nedenli derin olur?
   Senenin her günü hiç adı anılmayan,hayatında hiç yerinin olmadığını bilen sevgili bu sevgiye inanır mı?
   Sevgisinin, sevdiğini iddia edenin gönlünde güller açtırdığından emin olmayan Sevgili (sav) rahmetinin,merhametinin gereği yine  gülümseyerek baksa da mahzun olmaz mı?
   Süte maya olarak yoğurt yerine daha tatlı diye balı mayalasak o süt yoğurt olur mu?
   Sevginin mayası da cinsinden sevgi yerine, bir tek de değil bir kucak gül olsa bile çoğalıp hedefine ulaşır mı?
   Gülle beraber gönüllere; “Sizin için Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı ümit eden ve Allah’ı çok zikreden kimseler için Allah Rasulün’de güzel örnek vardır” (Ahzap 21) örnek alınacak yönünü,ahlakını bizzat canlı örneği olarak üzerimizde yaşayıp,taşıyarak ulaştırdığımız kişilerin, ellerindeki dallarından koparılarak verilen gül solduğunda bile, gönüllerine ekilen sevgi tohumları gün gelip yediveren sevgi gülleri olarak açmaz mı ?
   20 Ağustos 570 mi, 20 Nisan 571 yılında mı doğduğu bile kesin tespit edilemeyen sevgililer Sevgilisi’nin (sav) ana rahmine düştüğü  günü tespit edip kutlama çabasını bir yana bırakalım.Bir geceye sığmayacak kadar yüce,büyük, melek değil, insanlık güzeli ve Rabbimizin “Sen büyük bir ahlak üzeresin”(Kalem14)”diye övdüğü insan örneğimizi gelin Hıristiyanlar gibi göğe yükseltmek yerine  yere indirip, gönlümüze sindirip, önümüze düşürelim.Ayak izlerini takip edelim.
  “Kendilerine (Peygamber) gönderilenlere mutlaka soracağız;gönderilen peygamberlere de elbette soracağız”(A’raf 6) İşte bu sancıyladır ki tüm insanlara dolayısıyla bizlere de Veda Haccı’nda çağlar boyu hala çınlayan vasiyeti olan Veda Hutbesinde soruyorlardı ;
“-Ey insanlar! Tebliğ ettim mi?”
-Evet,tebliğ ettin ey Allah’ın Rasulü.”

  Ve gözleri semada, şehadet parmaklarını kaldırıp risalet görevini kendisine emrederek Nebilikle görevlendiren Rabbini şahit kılıyorlardı;
“ Şahit ol Ya Rab!
 Şahit ol Ya Rab!
 Şahit ol Ya Rab!”

   Risaletine şahit kıldığı bizler de o müthiş günde tebliğ ettiğini yaşamak yerine Rabbimiz  “Her toplumdan bir şahit getirdiğimiz ve senide onlara şahit kıldığımız zaman nasıl olacak?”(Nisa 41) diye sorduğunda ;
 “Rabbimiz! Biz senin sev dediğin, uy dediğin Elçini çok sevdik kucak kucak güllerle O’nu her sene bir gün belirleyip andık” mı diyeceğiz?
 Örnek alıp,”VAllahi ey amca! Sağ elime güneşi,sol elime ayı verseler Allah’tan emir gelmedikçe davamdan vaz geçmem”  diyerek davasını dert edinenlere, “Anam babam sana feda olsun” diyebilenlere, gülün hasretiyle değil,kendisiyle yaşayarak GÜL AĞACI nı kurutmayıp,kokusunu çağımıza,çağlara taşıyanlara selâm olsun…

Muhabbed ola….

(duaekseni)
(Kaynak: Şaban PİRİŞ /Kur’an-ı Kerim Türkçe Anlamı)

fasulye

Vehpi Vakkasoğlu deyimiyle.
Yüreğin sevginin renkleriyle bin bir çeşit yediveren  güle döndüyse, varsın elinde bir gül bulunmasın.