Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Kalp Kırmak

Başlatan İsra, 10 Ocak 2008, 03:20:57

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

İsra

Hiç kalp kırdınız mı veya kalbinizi kıran oldu mu? Sanıyorum insan oğluna özgü duygular bunlar.Zira başka hiçbir canlı da böyle bir duygunun var olduğuna inanmıyorum. Evinizde beslediğiniz bir köpeğe kızarsınız,söylenirsiniz hatta yeri gelir bir tekme atarsınız, fakat yine de o size asla darılmaz.Kısa bir süre sonra sizi gördüğünde sevgiyle kuyruğunu sallar,sevgi dolu gözlerle bakar.

Biz insanlarda durum başka.Kalbimiz kırıldığında tüm herşeyi unutursunuz,o olay sanki dünyanın en kötü olayıdır.Dünya başınıza yıkılmıştır.O insanı bir daha affetmemeyi düşünürsünüz.Onunla olan tüm iyi anılar birden bire silinmiştir hafızalardan.Belki şok olmuşsunuzdur,böyle bir hareket beklememişsinizdir ondan.Ama olan olmuş,kırılan kırılmıştır.

Yıllar önce bir Anadolu köyünde görev yaparken,bir ihtiyar ile sohbet ediyordum. Zaten oldum olası yaşlı inanları severim.Anıları çok olur onların.Şiire meraklı bir ihtiyardı, hemen ayak üstü dörtlükler uyduruveren bir ihtiyarcık.Sohbet sırasında derin bir iç çekerek;

“Kırma dostun kalbini,
Onaracak ustası yok.
Soldurma gönül çiçeğini,
Sulamaya ibrik yok.”


Yüzünde,onca yılın çizgisi,ellerinde yıllarca toprakla uğraşmanın sağladığı nasırlarıyla ihtiyarcık böyle demişti.Sevgiyle bakan,artık iyice çukura kaçmış gözlerinde bir an parıldayan bir damla yaş gördüm.Belki geçmişte yapılan bir yanlışı anımsamıştı.Zaten yine onunla cezalar,kanunlar,hapishaneler üzerine yaptığımız bir söyleşide;
“Cezaevleri boşuna hoca efendi demişti.En güçlü ceza evleri vicdanımızdır.Vicdanın rahat olmadıktan sonra suçun af edilmiş,özgür kalmışsın ne çare?Vicdanın olmadıktan sonra en berbat mapus damlarının sana faydası ne?”demişti.

O günden sonra davranışlarıma,sözlerime,sosyal ilişkilerime daha bir dikkat eder oldum.İnsanları kırmamayı,kırılsam da kırmamayı ilke edinir oldum.Bazen bilmeyerek de olsa birilerini kırdıysam ve o kırdığım insan bunu bana hatırlatırsa ,o vicdan azabı bana zaten yeter.O insanı tekrar kazanabilmek için şartlar ne kadar zor olsa da yine de denemeyi göze alırım.İhtiyarın dediği gibi “Onaracak ustası yok”olmasına rağmen,usta titizliğinde olmasa da çıraklık mertebesinde çaba gösteririm.

Günümüz insanı daha gerçekçi,sosyal ilişkiler hep karşılıklı çıkarlar ile donanımlı. Kalp kırılmış,kırılmamış,dostluklar bitmiş,bitmemiş önemi yok.Önemli olan o günü kâr ile kapatabilmek.Dostum bana küsmüş,küserse küssün,onun bileceği bir iş”mantığı hakim.

En güzeli geçmişte kalan dostluk değerlerine sahip çıkmak,bir birimize daha saygılı,daha hoşgörülü yaklaşabilmek,hepsinden önemlisi kişilere karşı içimizdeki o kahrolası “önyargıyı”yok edebilmek.Toplumsal barışı ve huzuru istiyorsak bunlar çok önemli unsurlar.

Yoksa o olmayan ustayı aramakla daha çook zaman harcarız.


Dursun Nasırlıoğlu

Lika

Allah razı olsun İsra...Çok önemli ve bir o kadar da gözardı ettiğimiz hakikatler...İnşaAllah dikkat edenlerden olabilmek duası ile..
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Asfa

Gerçekten önemli bir konuya değinildi.
İnşAllah lika kardeşimin dediği gibi dikkatli oluruz.
İlimsiz ibadetin tadı olmaz!...

İsra

İnsan vücudundaki her organa bir bedenimizin bir de ruhumuzun yüklediği sıkıntılar vardır. Ruhun yüklediği dertler diğer organlarımız söz konusu olduğunda hep mecazda kalır kalbimiz dışında. Bacaklarımızın feri dermanı kesilir, elimiz ayağımıza dolaşır, gözümüz döner, aklımız başımızdan gider, içimiz burkulur, dilimiz damağımıza yapışır, burnumuzun direği sızlar. Kalbimizse: Kırılır.


Kalbin kırılması da mecazdır dediniz içinizden belki de. Öyle mi gerçekten acaba. Hayır kalbimiz gerçekten kırılır, incinir, üzülür, sızlar.

Diğer organlarımızın bir anlık tepki verdiği ruhsal durumlardan kalbimiz çok daha fazlasıyla etkilenir, zararlı çıkar. İşte belki o yüzden kalbin en ağır görevlerinden biri de ‘sevmektir‘.

Kalp sevdiğinde diğer azalar da ona eşlik eder. Yüzümüze bir tebessüm yayılır, içimiz başka titrer, duygularımız bir başka kanatlanır. Tüm bedenimiz bu durumdan olumlu etkilenir.

Kırıldığında ise insanın önce içi sızlar, gözyaşları fırsat bulursa yola çıkar, midesine kramplar girer, eskilerin ince hastalık dediği verem bile kırılan bir kalpten alır derler derdinin bir kısmını. Böylece kalbin kırılması ile insan vücudundaki her aza da yıpranır bir bakıma.

Bizim uzun uzadıya anlatmaya çalıştığımızı Yunus Emre ne güzel söylemiştir:

- Bir kez gönül kırdın ise; bu kıldığın namaz değil. Varın artık gerisini siz düşünün.

Kul hakkından söz ederken hep aklımıza maddi şeyler gelir. Oysa kırdığımız kalplerde bıraktığımız izler, insanların içlerinde yaşattığımız sıkıntılarda hesabı verilecek borçlarımızdandır. Bu borçlar para ile pulla ödenmeyeceği için hesabımız daha da çetin olacaktır.


Siz siz olun kırmayın insanları, incitmeyin kalplerini.

Hele sevdiklerinizi asla..

Hele sizi sevenleri.. Asla kere asla.

Erkan Bal