Kulp takıcılar ve onlara rağmen Vatanı sevmek!

Başlatan Tuğra, 04 Mayıs 2009, 20:39:52

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Tuğra


Dünyada herkesin bir vazifesi vardır! Kimisi kendisini bile unutarak yaşatmayı, kimisi de kendisi dahil tüm dünyayı öldürmek ister. Yaşatmak özveridir, öldürmek ise fütursuzluk. Yaşamak ve yaşatmak sorumluluk ister, kuralları vardır, öldürmek ise kuralsızlıktır…

Bu toplum ve medyası, polisin yaptığı iyilikleri, güzellikleri göstermek de kabiliyetsizdir. Eleştirme de ise vakit kaybına bile tahammülleri yoktur. 27 Nisan 2009 günü İstanbul Polisi, günümüzde yeni bir hayvan türü olan teröristlerin tespit edilen Bostancı’daki hücre evine baskın düzenliyor, çıkan çatışma, baskın yapılan adresle ilgili istihbaratın doğruluğunu gösteriyor.

Polisin yaptığı her operasyon sonrasında bir bakıyorsunuz ki, polis hariç herkes operasyoncu, polisin bilmediğini iddia edip, her konuda her şeyi çok iyi bilen plaza gazetecileri dolu etrafta. Güvenlik çemberinden tutun da, neden apartman boşaltılmadı sorularına, yollar kapatılmalıydı çıkarımlarından, şehit ve yaralılar var diye içeriğine bakılmadan operasyonun başarısız ilan edilmesine kadar bir sürü görüş dolaşıyor etrafta. Ve bu etrafa saçılan, birçoğu alelacele yazılan bu fikirlerle, kamu hizmeti yaptığını iddia eden birçok köşe tutucusu, her zamanki ruh hali ile kamuoyunu yanıltmaya devam ediyor.

Sayısını bilmediğim kadar uyuşturucu operasyonuna katıldım, operasyonlarda hem yönettim, hem yönetildim. İlk operasyonum da dahil olmak üzere, standart olarak kazandığım tecrübe ve öğrendiğim şu oldu; “hiçbir operasyon, operasyon tahtasında planlandığı gibi gitmez”. A planından Z planına kadar, birçok plana sahip olmak zorundasınızdır. Dolayısıyla, operasyon olup bittikten sonra işi bilmeyenlerin yazıp çizdikleri birçok konu zırvadır!

Tespit edilen terörist hayvanlarının olduğu bir hücre evine operasyon yapmak için önceden, hücre evinin olduğu hiçbir apartman dairesi, sabaha karşı saat dörtte dünyanın hiçbir yerinde boşaltılmaz. Çünkü o zaman başarısız bir operasyonu bırakın, operasyon bile olmaz! Hücre evinin bulunduğu mahallenin yolları o saatte sessiz sedasız bazı köşe tutucu yazarların iddia ettiği gibi kapatılamaz, çünkü bu hareketlilik yine operasyonun başlamadan bitmesi anlamına gelir.

Polis her operasyonda çatışmaya hazırdır, ancak hiçbir zaman amacı bu olmaz, hukukun uygulayıcısı biz polisler önce yaşatmak isteriz karşımızdaki terörist hayvanlarına rağmen. O sabah yapılan başka adreslerdeki baskınların tam tersi olarak, Bostancı’da her anlamda çatışmaya hazır bir yaratık karşılamıştır polisleri ve hepimizin bildiği istenmeyen olaylar yaşanmıştır. Kanunsuzlar her yolu, kanun adamları karşısındaki kuralsızlara rağmen sadece hukuk yolunu kullanır. İçeriden ateş edilme, bomba atılma ihtimali de olsa, önce insan gibi kapı çalar polis, ateş ederek içeriye girmez ama bazen Bostancı’da olduğu gibi çalınan kapı polise ölüm saçmaya başlar, kuduz köpek gibi.

Vatan sevgisi olmadan polislik yapmaya kalkmak mümkün değildir! Yaptığı mesaisi karşılığında sadece işe gidip gelmek polislik mesleğinde olmaz. Polislik; atılan her adımla birlikte, ruhun bedenden çıkmasını hesaplayarak yaşamaktır. Yaşatmak için bazen öne atılıp ölmek demektir. Bu durumda olanlar olarak, anlaşılmayı bekleyerek vakit kaybetmek zaten bize yakışmaz. Boş yazarak ve boş konuşarak iş yapanlar kendi vazifelerini, bizde her şeye ve herkese rağmen kendi vazifemizi yapmaya devam edeceğiz. Çünkü vatan eylemle sevilir!

Yaptığım ve halen can yoldaşım meslektaşlarımla yapmaya devam ettiğim her operasyon öncesinde; “1 ton uyuşturucu yakalasak ve sizlerden birinin burnu bile kanasa, yakaladığımızın keyfini yaşayamayız, o yüzden aman dikkat!” derim. Ama bu dediğime rağmen yine hepimiz biliriz ki, yakalamak için, operasyondaki hedef için mutlak gerek; “fedakârlıktır”. Emniyet Amiri Semih Balaban, gereken bu fedakârlığı gösteren güzide polis teşkilatımızın en son ki şehididir!

Şehit Emniyet Amiri Semih Balaban, 1997 yılı Polis Akademisi Mezunu, benden bir dönem sonra mezun olan, bir alt devre, aynı yıllarda Polis Akademisinin havasını soluduğum bir kardeşimdir. Polisler olarak o kadar çok ortak yönümüz vardır ki bizim, tek vücudun organları gibiyizdir. Dolayısıyla Semih kardeşimin operasyon sırasındaki aldığı sorumluluğunu, cesaretini, emrindeki personelinin canına bir şey olmaması adına, kendi canını öne nasıl attığını ve neden attığını çok iyi bilenlerdenim.

Mesleğimizin sırlarının olması gereği, kamuoyunda bazı zırvacılar istedi diye, bilinmesinden daha ötesini ne pahasına olursa olsun söylemeyiz-söyleyemeyiz. Hiçbir personelimizin burnunun dahi kanamasını istemeyiz, ancak yaralı ve şehit var diye de sırf kendi yorumlarıyla birilerinin bu operasyona başarısız demesine müsaade etmeyiz, edemeyiz.

Her olayda ve her durumda polisi başarısız göstermeye çalışan kişi ve kurumlar, kendi çıkarları ve korkuları uğruna hareket edenlerdir. Bostancı operasyonu başarılıdır, çünkü bu başarı olmasaydı, o gün o çatışma sonrası ve diğer adreslerde ele geçirilen mühimmatlarla birçok insanımızın hayatına son verilebilirdi. Şehit Emniyet Amiri Semih Balaban kardeşimiz, ölme ihtimali olan birçok insanımızın yerine kendini feda etmiştir. Hayatında birileri için hiçbir değerini paylaşmayan ve feda etmeyenlerin bu durumu anlamasını beklemek, boş bir bekleyiştir.

Boş bekleyişlerimizin başaktörlerinden yılların gazetecisi, daha şehidimizin cenazesi bile kalkmadan, “Yanlış yok mu?” ismini verdiği yazısında, ““Bizim 164 yaşındaki sevgili polis teşkilatımızın da, girdiği bir operasyondan tam bir profesyonel başarıyla çıktığını görmeye galiba ömrümüz yetmeyecek.” diyor. Ve ben bu dediğine karşılık, sadece Aralık 2007’de İstanbul Mecidiyeköy’de patlamadan yakalanan canlı bombayı ve Ekim 2008’de yakalanan kadın canlı bombayı hatırlatıyorum ama bu hatırlatmaları yaparken de böyleleri için hiçbir işe yaramayacağını da yine adım gibi biliyorum.

İçinde gram insan yüreği konmadan yazılan, “biz her şeyi biliriz” yazılarının sahipleri için biz, bir operasyonda atom bombası yakalasak bile başarısız oluruz. Çünkü onların kulp takma koleksiyonlarının arasında bizim aklımıza gelmeyecek bir kulp, “başarısız” tekerlemeleri eşliğinde çoktan hazırda bekliyordur.

Şehit Emniyet Amiri Semih Balaban kardeşimizin yönettiği operasyon başarılıdır. Makam olarak bizleri çok arkada bırakan ve en yüksek makama ulaşan kardeşimizin arkasından haykırıyoruz ve sıra bizdeyse eğer, “bekle bizi, bizde geliyoruz!”

Zafer Ercan  02.05.2009
〰〰〰〰🐠