Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Cenab-ı Hakka kulluk etmek

Başlatan İsra, 12 Haziran 2010, 04:24:41

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

İsra

İslam büyükleri, kul olduklarını unutmaz, başkalarının da unutmaması için gayret gösterirlerdi. Kulluğunu da; her an Allahü teâlâya muhtaç olduğunu bilmek ve Onun Resulüne tam tâbi olmak, şeklinde ifade ederlerdi.

Ubeydullahi Ahrar hazretleri buyurdu ki: “İnsanın yaratılmasından maksat, kulluk yapmasıdır. Kulluktan maksat ise, her hâlükârda Allahü teâlâyı unutmamaktır.”

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: “İbadet, kulluk etmek, tapınmak, yani kendini aşağılamak, alçaltmak demektir. Bütün yükseklikler, iyilikler kendisinde bulunan, hiçbir noksanlığı olmayan ve her şey, var olmak için ve varlıkta kalabilmek için, Ona muhtaç olan ve kendisi hiçbir şey için, hiçbir şeye muhtaç olmayan ve herkese fayda ve zarar yalnız Ondan gelen ve Onun izni ve emri olmadıkça, hiçbir şeyin, hiçbir şeye zarar ve iyilik yapamayacağı, Ondan başka her şeyin önü ve sonu yokluk olup, hep var olana ancak ibadet olunur.

İnsanlar Allahü teâlâya kulluk, ibadet etmek için yaratılmıştır. İnsanlar saadete kavuşmak için yaratılış gayelerine dikkat etmeli ve dünyaya düşkün olmaktan kaçınmalıdır. Dünya nimetleri geçicidir. Dünya ebedi kalınacak bir yer değildir. Ahirette saadete kavuşmak için bir binek gibidir. Sevinç yeri değil, ayrılık yeridir. Akıllı kimseler bu fani dünyaya düşkün olmayıp kulluk vazifesini hakkıyla yapanlardır.

Allahü teâlâya kulluk etmektir. Allahü teâlânın merhameti, nîmetleri, ihsânları, her mahlûka yayılmıştır. Nîmetlerinin en büyüğü, kullarına saadet yolunu göstermesidir. Hakları yok iken, hepsini en güzel şekilde yaratmıştır. Ebedî, sayısız nîmetler, iyilikler vermiştir. Böyle bir sahibe, yaratana ibâdet etmek, Onun ihsân ettiği nîmetlere şükretmek elbette lâzımdır. Adalet için sahibinin hakkını gözetmek icap eder. Her insanın Yaratanına karşı borçlu olduğu bu kulluk hakkını edâ etmesi şarttır. Ayet-i kerimede mealen şöyle buyuruldu: “Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin ki, Allah’ın azabından korunmuş olabilesiniz.” (Bekara 21)

Kulluk, var oluşun gayesi

Hazreti Mevlana buyurdu ki: “Kulluk, insan ve insanlık açısından en büyük gerçektir. Var oluşun gayesini, hayatın mânâ ve önemini ifade eder.

Kulluktan daha anlamlı bir iş insan için mevcut değildir. Kulluk nüktesinin kaybolduğu her hareket anlamsız, her ümit sonuçsuz ve her teşebbüs nihâî olarak başarısız kalmaya mahkumdur.”

İmam-ı Gazali hazretleri buyurdu ki: “Benî İsrâîlden birisi çok seneler ibâdet etmişti. Allahü teâlâ, bunun ibâdetlerini meleklere göstermek istedi. Yanına bir melek gönderip şöyle sordurdu: ‘Daha ne kadar ibâdet edeceksin? Cennetlik olmadın mı?’ Cevabında dedi ki: ‘Benim vazîfem, kulluk yapmaktır. Emir sahibi Odur.’ Melek bu cevabı işitince: ‘Yâ Rabbî! Sen her şeyi bilirsin. O kulunun cevabını da duydun’ dedi.”

İmam-ı Gazali hazretleri (Ey Oğul) kitabında buyuruyor ki: “Nasihatlerin hülâsası, özü, Allahü teâlâya kulluk ve itaat etmenin ne demek olduğunu bildirmektir. Tâat ve ibâdet demek, Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâma tâbi olmak demektir. Yâni, bütün sözlerini ve hareketlerini Onun emirlerine ve nehylerine uydurmak demektir. Yâni her söylediğin ve her yaptığın ve söylememen ve yapmaman, hep Onun emri ile olmaktır.

Şunu iyi bil ki, ibâdet şeklinde yaptığın işler, eğer Onun emri ile olmadı ise, ibâdet olmaz, belki günah olur. Eğer namaz ve oruç iseler de böyledir. Nitekim biliyorsun ki, Ramazan Bayramının birinci günü ve Kurban Bayramının her dört günü oruç tutmak günahtır, isyân etmektir. Hâlbuki, oruç bir ibâdettir. Fakat, emir ile olmadığından günah oldu. Bunun gibi, başkasından zor ile alınan elbise içinde veya böyle bir yerde namaz kılmak da günahtır. Hâlbuki namaz bir ibâdettir. Fakat, emir ile olmayınca isyân oluyor.

Bunlar gibi, bir kimsenin, nikâhlı âilesi olan bir kadın ile her türlü oyun ve latîfeler yapması ibâdettir, yâni sevaptır. Bunun sevabı hadis-i şerif ile bildirilmektedir. Hâlbuki yapılan şey oyun ve eğlencedir. Fakat emir ile olduğundan sevaptır. Görülüyor ki, ibâdet demek, yalnız namaz kılmak, oruç tutmak değildir. İbâdet demek, İslâmiyetin emirlerine uymak demektir. Çünkü, namaz ve oruç, İslâmiyete uygun olunca, ibâdet olurlar.”

Mehmet Oruç