Müzik Dinlemek ve Böyle Ortamlarda Bulunmak [29 Aralık 2008]

Başlatan SadakatNet, 28 Aralık 2008, 20:31:19

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

SadakatNet



 
Hafta:    61


Mevzu: Müzik Dinlemek ve Böyle Ortamlarda Bulunmak


Araştırmalarınızı bekliyoruz..


(Araştırma yapmak demek bildiklerimizi aktarmak demek değil, bu mevzu hakkında elimizdeki mevcut kitaplardan iktibas yapmak demektir. Her üyemizden bir iktibas yapmasını istirham ediyoruz.)
Sadakat Yönetim Kurulu

Ay Iıığı

Forumda konu ile alakalı başlıklar..

Çalgılı aletler, şarkı ve musikinin dindeki yeri?

Musikinin dindeki yeri

Dinimizde müzikli ilahi dinlemenin yeri var mıdır?

İslami Müzik Ve Çalgılı İlahiler Hk.

Regaip Kandili ve Müzik


Alıntı yapılan: müteallim - 28 Kasım 2005, 00:10:03
Istimaul-melahi ma´siyyetün vel-cülüsüfiha fiskun vettelezzüzü bihe küfrün) Hadisi serifi o calgilarin insana neler kaybettirdigini en güzel sekilde ifsde ediyor.

Manasi:Calgi aletlerini kullanmak seyyie yani günahtir.calgi aletlerinin calindigi yerde oturmak fasikliktir. Onlardan zevk almak ise küfürdür.


Tecridi Sarih tercemesi cilt 11

ehli dil

TASAVVUFTA ŞİİR VE MUSİKİ

İslam’da şiir ve musiki ile ilgili iki ana görüş vardır. (Bkz. Kınalızade Ali Efendi, Ahlâk-ı Âlâî, Devlet ve Aile Ahlakı) Bunları İmam Gazali ve İmam Rabbani’nin (k. esrarahüma) görüşleri olarak, ya da tasavvufta Cehrî ve Hafî yolların görüşleri başlığı altında ele alabiliriz.

a) Zikr-i cehri ile alakadar olan yollarda şiir, şair ve musikinin ayrı bir yeri ve önemi vardır. Bunlar musiki ile ilgili birinci görüşü tercih etmişlerdir. Onlara göre, eğer şiir Allah’ı ve ahireti hatırlatıyorsa makbul, nefsani duyguları-arzuları kamçılıyorsa reddolunur. Mesela daha çok kavlî kerametleriyle meşhur olan Yunus Emre, Mevlana Celaleddin-i Rumi ve emsallerinin şiirleri gibi…

b) Zikr-i hafi ile alakadar olan yollarda ise şiire bakış ve bu yolun büyükleri tarafından yapılan değerlendirmeler oldukça farklıdır. Onlar ikinci yolu tercih etmişlerdir. Yani şiirin, musikinin hiçbir türü ile ilgilenmemişlerdir. Mesela İlahi ve Mevlid’le ilgili İmam-ı Rabbani hazretlerinin Şah-ı Nakşibend hazretlerinden naklen verdiği cevap (mealen) çok dikkat çekicidir: ‘Bizim yolumuzun dışındaki büyükler bu gibi şeylerle meşgul olmuşlardır, red ve inkâr etmeyiz. Bizim yolumuzun büyükleri ise bunlarla meşgul olmamışlardır, kabul etmeyiz.’

Teganni, raks ve sema ile alakalı değerlendirmeleri de şöyledir:

“Raks (mûsıkî refâkatinde yapılan düzenli hareket) ve semâ (dönmek), hakîkatte oyun ve eğlenceden ibârettir. Allah Teâlâ şu âyet-i kerîmeyi tegannîden men için inzâl buyurmuştur:

“İnsanlar arasında, (bilgisizce Allah yolundan saptırmak ve bir eğlence için) boş lafa müşteri çıkan adam vardır.’ (Lokman sûresi, 6)

“İbn Abbas’ın (r.a.) talebesi ve tabiînin büyüklerinden Mücâhid (r.a.) şöyle dedi:

“Bu âyet-i kerimede geçen ‘lehve’l-hadîs’ yani boş laf, tegannîdir (şarkı, türkü söylemektir). Medârikte ise, ‘Lehve’l-hadis; kıssa, hikâye, yatsıdan sonraki (mâlâyani) konuşmalar ve şarkı-türkü söylemektir’ denilmiştir. İbn Abbas ve İbn Mes’ûd (r.anhüm), bunun mânâsının tegannî olduğuna dair yemin etmişlerdir.

“O kimseler ki, yalancı şâhidlik etmezler” (Fürkan sûresi, 72) âyet-i kerimesini izah ederken Mücâhid (r.a.) şöyle demiştir: ‘Yani şarkı ve türkü söylenen yerlerde bulunmazlar.’

“İmam Hüdâ Ebû Mansûr Mâtürîdi’den (r.a.) nakledildiğine göre, şöyle demiştir:

“Zamanımız kurrâlarından birine, tegannî ile Kur’an okurken, güzel okudun diyen kimse kâfir olur... Karısı kendisinden boş olur... Allah Teâlâ, onun hasenâtını, yani yaptığı iyilikleri iptal eder, hükümsüz kılar!”

“Ebû Nasriddebbûsî’nin bildirdiğine göre, Kaadı Zahîreddîn Harzemî (r.aleyh) şöyle demiştir: “Bir şarkıcıdan veya başka bir yerden şarkı ya da benzeri bir şey dinleyen, yahut başka bir haram iş gören kimse; bunu, inanarak veya inanmayarak güzel kabul etse, derhal mürted olur. Zira, dînin hükmünü bâtıl saymış olur. Dînin hükmünü bâtıl sayan bir kimsenin mü’min olmadığında bütün müctehidler ittifak etmişlerdir. Cenâb-ı Hakk, bu gibi şeylerden bizleri muhâfaza eylesin!

“Tegannî’nin haram olduğuna dâir âyetler, hadisler ve fıkhî rivayetler o kadar çoktur ki, saymak zordur. Vaziyet anlatıldığı gibi olunca, bir şahsın, tegannînin mubah olduğuna dair nakledeceği mensuh (hükmü kalkmış) bir hadis veya şâz (hükümsüz) bir rivayete itibar edilmez. Zira hiçbir fakîh, hiçbir vakit tegannînin mubah olduğu hakkında fetvâ vermemiştir. Raksedip ayakları yere vurmayı câiz görmemiştir. Nitekim bunlar, İmâm Hümâm Ziyâeddîn Şâmî’nin, Mültakıyt isimli risâlesinde anlatılmıştır.

“Sofiyyenin (tasavvuf erbâbının) amelleri, helâl ve haram mevzuunda senet değildir. Fakat onları ayıplayamayız da; mâzur görürüz. İşlerini Allah’a bırakınız.

“Helâl ve haramı anlamakta, İmam Ebû Hanîfe, İmam Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed’in (rahimehullah) kavilleri mûteberdir. Şiblî’nin ve Ebû Hüseyin Nûrî’nin (k.s.) amellerine bakılmaz.

“Bugün, şeyhlerinin amellerinden başka bir şeye bakmayan ve kulak asmayan sofiyye, raks ve semâ’ı dinleri ve şerîatleri hâline getirmişlerdir. Şeyhlerinin amellerine istinad edip, onu, tâatları ve ibâdetleri olarak kabûl etmişlerdir. ‘Onlar öyle kimselerdir ki, dinlerini bir oyun bir eğlence haline getirmişlerdir...’ (A’râf sûresi, 51) “Yukarıdaki rivâyetlerden anlaşılmış oluyor ki; bir kimse, haram bir fiili güzel kabul ederse, İslâm zümresinden çıkar, mürted olur. Bunun üzerine, semâ ve raks meclisine tâ’zim etmenin (kabul ve tasvip ederek saygı göstermenin); hatta, onu ibâdet ve tâat hâline getirmenin şenâetini (fenalığını) düşünmek lâzımdır!..” (el-Mektubat, 1, 266)
***


iskeletor

Arkadaşlar:Soru soran arkadaşlar,Cevabı aldıktan sonra delil istiyorlar,İlgili ayet ve hadisleri bildirdiğimizde, O o zamaniçin geçerli idi, bu zamana uymaz diye itiraz ediyorve haram ve mekruhları işlemek ve işletmek için adeta bir çıkış yolu arıyorlar.Bu doğru bir davranış değildir.Hatta haram denilen bir şey için illaki Ayet ve hadislerde açık ve net belirtilmiş olacak bir kural yoktur.Açıkca belirtilmemiş ise de işartet edilmiştir,Yada ulema kıyas yolu ile de haram demişlerdir.buna da inanmak zorundayız.(Ehli sünnet ise)
Çünkü Peygamberimiz Alimler varislerimdir buyuruyor.Buyurun size iki hadis çalgının haram olduğunu gösteriyor.Bunun ötesinde daha itiraz eden varsa canı kötek istiyor demektir.     
 Büyük Hadis Külliyatı:9824 numaralı Hadis:
Ebû MâlikR.Anh.dan:
Allâh Resûlü (S.A.V)buyurdu:
"Ümmetimdenbir kavim gelecek,zina etmeyi,ipek giymeyi,şarap içmeyi ve çalgıyı helâl sayacaklar.Bazı zümreler bir dfağın eteğinde konaklayacaklardır,hizmetçi kadınlar onlara hizmet edip rahatlatacaklar.Bir hâcet içinbir fakir adam yanlarına geldiğinde şöyle diyeceklerdir:
Haydi şimdi git yarın gel. Onlar o akşam orada geceleyecekler.Sabahleyin birde bakacaklar ki Allâh c.c. bir kısmını helak etmiş ve (sağ kalan) diğerlerinide Maymun ve domuz sûretine sokmuş. (Buhârî)

ـ4787 ـ15ـ وعن أبى مالكٍ أو أبى عَامرٍ ا‘شعرى رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال:]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: لَيَكُونَنَّ مِنْ أُمَّتِى قَوْمٌ يَسْتَحِلُّونَ الْحِرَ وَالْحَرِيرَ، وَالْخَمْرَ وَالْمَعَازِفَ، وَلَيَنْزِلَنَّ أقْوَامٌ الى جَنْبِ عَلَمٍ، تَروحُ عَلَيْهِمْ سَارِحَةٌ لَهُمْ فَيْأتِيهِمْ رَجُلٌ لِحَاجَتِهِ، فَيَقُولُونَ: ارْجِعْ إلَيْنَا غَداً فَيُبَيِّتُهُمُ اللّهُ تَعالى، وَيَضَعُ الْعَلَمَ، وَيَمْسَخُ آخَرِينَ قِرَدَةً وَخَنَازِيرَ

الى يَوْمِ الْقِيَامَةِ[. أخرجه البخاري.»الحِر« بكسر الحاء المهملة وبعدها راءٌ مهملة، والمراد به هنا: الزنا.و»العَلَمُ« الجبل والعمة.و»تَروحُ علَيْهِمْ السَّارِحَةَ« السارحة: المواشى تسرح الى المرعى، وتروح الى أهلها بالعشى.و»بَيَّتَهُمُ العدوُّ« إذا طرقهم لي وهم غافلون .
(Kütübi Sitte)(4787)- Ebu  Malik veya Ebu Amir el-Eş'arî (radıyAllahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Ümmetimden bir kavim, ferci (zinayı), ipeği, içkiyi, çalgıyı helal addedecektir. Bir kısım kavimler de bir dağın eteğine inecekler. Onların sürüsünü, çoban sabahları yanlarına getirecek. (Fakir) bir adam da bir ihtiyacı için yanlarına gelecek. Onlar adama:

"Bize yarın gel!" derler. Bunun üzerine Allah onları geceleyin yakalayıverir ve dağı tepelerine koyarak bir kısmını helak eder. Geri kalanları da mesh ederek kıyamete kadar maymun ve hınzırlara çevirir." [Buhârî, Eşribe 6.][101]
AÇIKLAMA:
Hadiste zikredilen belanın hakikatı üzere olacağı gibi, mecaz olacağı da kabul edilmiştir. Hakikatı üzere olması mümkündür. Zîra geçmiş  milletlerde, benzer hâdiseler vaki olmuştur. Mecaz olması halinde insanların ahvalinin değişmesinden kinayedir. İbnu Hacer: "Hakikat olması esastır" der.[102]

2212- Imrân b. Husayn (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bu ümmette topluca yere batma, kılık değiştirme ve taşlanma olayları olacaktır.” Bunun üzerine Müslümanlardan bir adam şöyle dedi: Ey Allah’ın Rasûlü! Bu ne zaman olacak? Buyurdular ki: “Şarkıcı, sanatçı kadınlar ve dansözler çoğaldığı çalgı aletlerinin çoğaldığı ve her türlü içkinin çokça içildiği zaman.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)

ž Tirmizî: Bu hadis A’meş’den, Abndurrahman b. Sabit’den mürsel olarak rivâyet edilmiştir. Bu hadis garibtir.
Ø on beş kötülük işlenirse belalar iner mi?

2210- Ali b. ebî Tâlib (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ümmetim onbeş kötülüğü işlerlerse başlarına belalar iner: Ey Allah’ın Rasûlü onlar nelerdir? Denildi. Buyurdular ki: 1- Ganimet, mal, kredi, sermaye belli kişiler arasında devrettiği zaman, 2- Emanet, ganimet sayılıp emanete riayet kalmadığı zaman, 3- Zekat angarya ve cereme sayıldığı zaman, 4- Erkekler hanımlarına itaat edip, 5- Annelerine saygısız davrandığı zaman, 6- Kişi arkadaşına karşı iyi olup, 7- Babasına sıkıntı çektirdiği zaman, 8- Mescidlerde Allah ve Rasûlünün istemediği sesler yükseldiği zaman, 9- Aşağılık kimseler topluma reis olduğu zaman, 10- Bir kimseye şerrinden korkulduğu için ikram edildiği zaman, 11- Her türlü içkiler bol bol tüketildiği zaman, 12- Lüks ve isrâf olan ipekli elbiseler giyildiği zaman, 13- Şarkı söyleyen sanatçıların çoğalıp her iş için çağrıldıkları zaman, 14- Her türlü çalgı aletleri kullanıp elde edildiği zaman, 15- Bu ümmetin sonradan gelen nesilleri önceki atalarını lanetlediği zaman İşte o zaman ve durumlarda bir kızıl rüzgar veya topluca yere batmak, veya şekil ve kılık değişmesi gibi belaları bekleyin.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)

ž Bu hadis garib olup, bu hadisi sadece Ali b. ebî Tâlib’in bu rivâyetiyle bilmekteyiz.

Bu hadisi Yahya b. Saîd el Ensarî’den; Ferec b. Fedâle’den başka rivâyet eden bir kimse tanımıyoruz. Ferec b. Fedâle hakkında bazı hadisçiler ileri geri konuşmuşlar ve hafızası yönünden zayıf olduğunu söylemişlerdir. Kendisinden Vekî’ ve pek çok hadis imamı hadis rivâyet etmişlerdir.

Senin 1 liran,benimde 1 liram vardı,değiştik.İkimizinde yine 1 liramız oldu.
Sende bir bilgi vardı, bende de bir bilgi vardı, değiştik.İkimizinde ikişer bilgisi oldu.

ihvan


teksir

atilma dur, suhan-i ehl-i hali anlamadan
cevaba etme tasaddi suali anlamadan.
                                                 naci!

dka

Allah razı olsun.emeğinize,elinize sağlık.Allah korusun cümlemizi

Mücteba

#7
Alıntı yapılan: Ferzin - 14 Temmuz 2008, 21:07:24
"Simâ meclisinde bulunmamalıdır. Simâ meclisi diye tarikatçılardan bir grup kimselerin toplanıp, nağme ve teğanni ile, musiki kaidelerine uyarak beyitler ve şiirler okuyup, aşka getiren sesler ile bazı meşayıhlarının, manzum sözlerini dinledikleri yerlere denir. Böyle meclise gitmeye cevaz yoktur. Hele bilhassa orada ney, def, tabl gibi oyun aletleri bulunursa hiç gidilmez. Genç oğlanlar, cahil, bilgisiz aşağı insanlara karışmak olup, tamamen fısk meclisi olur. Bundan Allah'u Tealaya sığınırız. Orada raksedip dönerler. Ölçülü harekete raks denir.

İmam Kurtubi (rahmetullahi aleyh) buyurdu ki;

Teganni etmek, def ve dümbelek çalmak ve raks etmek icma ile haramdır. Ebu Hanife, İmam Malik, İmam Şafii ve İmam Ahmet Bin Hanbel mezheplerinde haram olduğunda ittifak vardır.

Tatarhaniyye'de, Bezzaziyye'de, İmam mahbubi kitabında ve diğer fetvalarda tarikatçıların dönmesi ve raksları haram olduğu bildiriliyor. Helal olduğunu iddaa edenler kafir olur, diye tasrih ediliyor. Hatta Tuhfe kitabının sahibi buyuyruyor ki;

Vecd ve muhabbet iddaasında bulunan sofiyi yüksek sesle bağırmaktan ve elbisesini yırtmaktan men etmek vaciptir. İmam Zeylal Kudiri'den bildirdi ki; sofilerin yaptıkları raks ve dönmeler ve sima haramdır. Öyle meclise gitmek caiz değildir. Teganni ile diğer çalgılar saz, ney, zurna ve kaval aynı şeydir.

Bildirildi ki; İbni Mes'ud R.A. yaptırdığı mescide bir gün bir kavim gelmiş. Tehlil ve Salavatı şerifeyi sesli okurlardı. İbni Mes'ud onların seslerini duyunca yanlarına gidip; "Biz bu türli yüksek sesle ve topluca zikir yapmayı Resulullahın zamanında görmedik, siz bit'at sahiplerisiniz." deyip onları mescitten çıkardı.

Cüneydi Bağdadi'nin sima'dan tevbe ettiği muteber kitaplarda yazılıdır. Ne kadar şaşılır ki zamanımızdaki bozuk tarikatçılar, tam cahil ve inatcılardır. Böyle ikan muhabbetullah davası düşüncesiyle, çeşit çeşit kötülükler, türlü türlü büyük günahlar işleyip, bazı günlerde sima hanelerinde toplanıp teganni ve nağme ile beyitler ve şiirler okurlar. Teganni ile raksederler dönerler. Bir sürü zavallı cahiller de onların etrafında bulunup, özenerek onları dinlerler.

Böyle büyük kabahat ve çeşit çeşit büyük günahların bir arada bulunduğu yerde bulunmayı büyük ibadet sayarlar ve o nağmeleri dinlemeyi, genç güzel oğlanların yüzüne bakmaktan meydana gelen şehvet lezzetini, kabahat bilmeyip, ibadette lezzet ve zikrullahda halavet meydana geldi, büyük feyz zahir oldu sanırlar. Allah'u Tealaya sığınırız.

Böyle kitapsızlar ancak deccal askerlerinin öncüleridir. Evladıma ve kardeşlerime ve bütün mü'minlere vasiyetim olsun ki; böyle kimselerle konuşup, görüşüp İslam dininden uzaklaşmasınlar. Muhammed Aleyhisselamın şeriatine canla başla yapışsınlar. İlmihallerini öğrenip, ehli sünnet itikadını elde etsinler."

Birgivi Vasiyetnamesi/Kadızade Şerhi           

2-Mayıs-1983  Fazilet Takvimi