Çocuğunuz otistik mi, değil mi nasıl anlarsınız ?

Başlatan Ber-ceste, 09 Kasım 2008, 02:30:15

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ber-ceste


Oyuncakla oynayış şekli hastalığın belirtisi olabilir mi??? Amerikalı bilim adamları, bebeklerin oyuncaklarla alışılmışın dışında bir biçimde oynamasının otizm belirtisi olabileceğini belirledi.

California Üniversitesi’nden bir grup bilim adamı, otizm riski bulunduğu düşünülen 1 yaşındaki 66 bebek üzerinde araştırma yaptı. "Autism" dergisinde yayımlanan araştırmada, otistik olma ihtimali bulunan çocukların durumunun ailelerce önceden saptanması ve tedaviye daha erken başlanmasının bu durumu önleyebileceği vurgulandı.

BAKIŞIN ÖNEMİ

Otistik bebeklerin oyuncakları diğer çocuklardan çok daha fazla eğip büktüğünü, evirip çevirdiğini ve şişe gibi objelere gözlerinin ucuyla veya sabit bakışlarla baktığı saptandı.


kadincakararinca.com
Sükût etmek gibi alemde nadana cevab olmaz..

Ay Iıığı

Yapılan bir araştırmaya göre, otistik çocuklar sesleri normal çocuklara kıyasla saniyenin küçük bir parçası kadar daha geç algılıyor.

ABD'nin Philadelphia kentindeki Philadelphia Çocuk Hastanesi Radyoloji Bölümü tarafından yürütülen araştırmaya göre, otistik çocuklar sesleri normal çocuklara kıyasla saniyenin küçük bir parçası kadar daha geç algılıyor.

Uzmanlara göre bu bilgi, otizmle bağlantılı olan iletişim problemlerinin sebebini açıklamaya yardımcı olabilir. Çalışmayı yürüten Timothy Roberts ve ekibinin 6-15 yaşları arasındaki 30 otistik çocuk üzerinde yaptıkları araştırmada, çocuklara ses ve heceler dinletildi ve bu sırada beyinlerinin elektriksel impulsları tarafından üretilen küçük manyetik alan gözlemlendi.

Özel bir cihazla beyin faaliyetleri tespit edilen çocukların, sesleri normal çocuklara kıyasla daha geç algıladıkları görüldü. Algılama süresindeki geriliğin çok küçük bir zaman dilimi olmasına rağmen, her bir sesin bu şekilde algılandığında konuşmak ya da insanların söylediklerini anlamanın büyük bir zorluğa dönüşebileceğine dikkat çeken Roberts, ''Düşünün ki her bir heceyi anlamanız normalden biraz uzun sürüyor.

Cümlenin sonuna geldiğinizde kafanız çok karışmış olur'' diye konuştu. Söz konusu gecikmenin otizm hastalarını teşhis etmek için bir işaret olduğunu düşündüklerini belirten Roberts, ''Elde ettiğimiz sonuçlar, otizmin beyindeki bir bağlantı problemi olduğu yönündeki teoriyi kanıtlayacak nitelikte'' dedi.

Kaynak:aktuelpsikoloji.com

İsra

Birleşmiş Milletler'in kararıyla, 2008 yılında başlamak üzere, tüm dünyada otizm konusunda farkındalık oluşturmak ve sorunlara çözüm bulmak amacıyla, her yıl 2 Nisan tarihi 'Dünya Otizm Günü' ve nisan ayı 'Otizm Farkındalık Ayı' olarak kabul edildi.

Biz de otizmin farkına varmak için Tohum Türkiye Otizm Erken Tanı ve Eğitim Vakfı'nın özel okulunu ziyaret ettik.

Genç kız, sesinin en güzel tonuyla "Çok güzel söylediiin!" diyerek bir anda kucakladığı çocukla birlikte küçük salonun ortasında dakikalarca dönüyor. Her dönüşte daha sıcak bir aferinle sarmalıyor küçük çocuğu bir kere daha. Bütün bu sevincin sebebinin 4 yaşındaki bir çocuğun "kalem ver" cümlesini kurması olduğunu söylemek pek çok kişi için anlamsız gelebilir. Ama Türkiye'de 100 binden fazla çocuğun ailesi için bu sevinç anı belki de mutlulukların en büyüğü. Çünkü onlar otizmin ne demek olduğunu olduğunu iyi biliyorlar.

Genellikle 18 aylıkken ilk belirtilerini gösteren otizm, çocukların göz temasından kaçınmasıyla başlıyor. Kendilerine seslenenlere cevap vermemek ve bir çamaşır makinesinde dönen çamaşırlar gibi tekrar eden hareketleri takıntılı bir şekilde seyretmek diğer belirtiler. Çocuklar bu süreçte söylenen her şeyi anlasalar da kendilerini ifade edemedikleri için saldırganlaşabiliyorlar. Sebebinin bilinmemesi kesin bir tedavi bulmayı imkânsız hale getiriyor. Şu an bilinen tek çaresi eğitim. Hastalık eğitimle tedavi edilemese de ilerlemesini engellemek zorlu bir eğitim süreciyle gerçekleştirilebiliyor. Küçük yaştan itibaren başlayan eğitimlerle hastaların yüzde 40'ı topluma kazandırılabiliyor.

En çok anneler yıpranıyor

Birebir gerçekleştirilen eğitimlerde öğrencilere basit cümlelerle kendilerini ifade etmekten tutun da elbiselerini nasıl giyeceklerine varıncaya kadar birçok şey öğretiliyor. Öyle ki dişçiye gidecek bir çocuğa 3 gün boyunca ağzını nasıl açması gerektiği öğretilmeye çalışılıyor. Özel eğitim merkezlerine yapılan çalışmalarla hastalar topluma kazandırılmaya çalışılıyor. Bu eğitim ne kadar önemli olsa da en az bunun kadar evde yapılacak eğitim de önemli. Çünkü eğitim her an devam etmezse çocuklar öğrendiklerini unutuyor.

Evdeki eğitim ise daha çok annelere düşüyor. Bunun farkında olan 4 yaşındaki Kaan'ın babası Hakan Arslan "En çok anneler yıpranıyor." diyor. Bütün sosyal hayatından vazgeçen Oktay'ın (8) annesi Mercan Öksüz'ün en büyük isteği ise biraz olsun kendine vakit ayırabilmek. "İmkânsız olduğunu biliyorum." diyor umutsuz bir ses tonuyla.

Mercan Hanım, 1,5 saatlik eğitim için her hafta Çekmeköy'den Şişli'ye geliyor. 9 aylıkken yürümeye, 1 yaşında konuşmaya başlayan Oktay'ın hareketleri 18 aylıkken değişmeye başlamış. İlk başlarda huysuzlaşmaya başlayan küçük çocuk zamanla bütün iletişimini koparmış çevresiyle. Şimdi ise en çok sevdiği şey renklerden bahsetmek.

Kaan'ın ailesi için hastalığı kabullenmek çok zor olmuş. Hakan Arslan da "Otizm hastası çocukların tamamı çok güzel çocuklar. Çevremizdeki insanlara hasta olduklarını anlatmak zor oluyor. Genellikle 'Emin misiniz?' sorusuyla karşılaşıyoruz." şeklinde konuşuyor. Hastalar için eğitim çok önemli olsa da Türkiye'de bu eğitimi verebilecek okul sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Hal böyle olunca Şişli'de bulunan ve 24 öğrenci kontenjanına sahip Tohum Otizm Vakfı'nın okulu, iki kontenjan boşalınca noter huzurunda çekilişle öğrenci almış.

Vakfın öğretmenleri üniversitede bu eğitimi alsalar da, burada işe başlamadan önce ayrıca bir eğitim sürecinden geçiyorlar. Amerika'dan alınan bir yöntemle verilen eğitimlerden sonra işe başlayan öğretmenler okulda verdikleri derslerin yanında aileleri evlerinde ziyaret edip anne-babaların da eğitimine devam ediyorlar.

Otizm, doğuştan gelen ve sebebi bilinemediği için kesin bir tedavisi de olmayan bir hastalık. Yaygın kanı, hastalığın genlerle taşındığı yönünde olsa da şu ana kadar yapılan araştırmalar hangi genin bu hastalığa sebep olduğunu açıklığa kavuşturmadı.

zaman

omur

Çok tesekkür ederim isra bu konuya degindigin için.
Benim de otistik çocugum var. Çamasir makinasina bakarken uyuya kalirdi.
Resmi var çamasir makinasina dayanmis bakar gibi, ama uyuyor. Simdi biraz daha büyüdü, artik
birakti bu huyunu. Çok üzücü egitim merkezlerinin olmayisi. Gerçekten avrupa bu konuda çok ilerde.
Kendimi çok sansli sayiyorum burda iyi yönlendiriliyor olmamiz ve çocuklarimiza gereken egitimin veriliyor olmasindan dolayi.
Dilerim Türkiyedede devlet bu konuyla ilgilenir. Gereken bütün yardimlari saglar. Gerçekten çok magdur olur yoksa bu aileler.
Göründügünden daha zordur otistik bir çocuga bakmak. Yardimsiz bu aileler nasil huzurlu bir ev ortamina kavusacaklar? Çok sabir
ister. Allah hepimizin yardimcisi olsun.

İsra


Tuğra

〰〰〰〰🐠

omur

Sagolun dostlar.
Sizlerdende Allah razi olsun.  fg20))