Youtube yasağının ardındaki gerçek

Başlatan kutlu, 01 Kasım 2008, 11:47:26

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

kutlu

Youtube yasağının hala neden sürüp gittiğine dair aşağıda bir tahminimiz olacak. Fakat ondan önce bir noktayı hatırlatmamız gerekiyor.
Bu sütunun yazarının Youtube müdavimlerine karşı kısmi bir özür borcu var gibi görünüyor.
Hatırlanacağı gibi geçtiğimiz yıl bu sütunda (17 Aralık 2007’de), “Youtube’da Atatürk’e büyük hakaret”  başlıklı bir yazı kaleme almıştık. Yazının ana çerçevesini bir okuyucumuzdan gelen e-mail oluşturuyordu.
Okuyucumuz e-mailinde, Youtube’da yer alan ve Atatürk’e inanılmaz hakaretler içeren görüntülere ait linklerden örnekler veriyor ve “Sayın Özsoy, bu linkleri tıklayıp bir inceler misiniz? Ben bunları görünce inanamadım. Bu tür şeylere dur diyen yok mu?” diye haykırıyordu.
Okuyucumuzun e-mailini sütunumuza taşırken temel çıkış noktamız şuydu; Bırakın kendi halinde vatandaşları, iş güç sahibi namuslu insanları, ülkenin hassasiyetleri göz önünde tutulduğunda eğer bu ülkede Atatürk’e hakaret bile engellenemiyorsa ve bu iş bu kadar kolay yapılabiliyorsa, varın bu konunun mağduru diğer yaşayan veya tarihi kişiliklere karşı kim bilir neler yapılır? Kaldı ki yapılıyordu da…
Nitekim Youtube’da Peygamber Efendimiz başta olmak üzere merhum ya da yaşayan çok sayıda tarihi ve dini şahsiyete hakaretler içeren sayısız dokumana rast gelmek mümkündü. Eğer bu ülkede Atatürk’e yapılan hakareti yasal yollardan engelleyemezseniz, Peygamber Efendimize yapılan hakareti hiç engelleyemezsiniz.
Yazıda çıkış noktamız, Atatürk örneğinden yola çıkarak, gerektiğinde Youtube veya başka internet sitelerinde her kime karşı olursa olsun yer alan hakaretamiz içeriklere karşı yargı organlarının harekete geçme sürecini başlatabilmek ve bu konuda bir örnek oluşturmaktı. Bu konudan bizar olanlara karşı hukuki bir çıkış yolu göstermek istiyorduk.
“Youtube’da Atatürk’e büyük hakaret”  başlıklı yazımızda;“Atatürk’e hakaret içeren söz konusu linklere sadece savcılar için bir suç duyurusu oluşturması ve bir kanıt teşkil etmesi adına yer vereceğim” demiş ve bazı örnekler sunduktan sonra savcıları göreve çağırmıştım.
Yazının yayınlandığı gün 2 gelişme oldu. Savcılığın yazımızı ihbar kabul ederek inceleme başlattığı bilgisi ulaştı. Aynı gün Youtube’un merkezinden aradılar. Yazıda yer verilen linklerin ayıklandığını bildirdiler.
Fakat internet ortamında bu işin sonu yok. Linkin birini kaldırsanız yenisi konuluyor. Nitekim Atatürk'e hakaret içeren görüntüler yayınlandığı gerekçesiyle YouTube'a o tarihten sonra çeşitli defalar erişim yasağı getirildi 5 Mayıs 2008 tarihinden itibaren de erişim tamamen engellendi.
Acaba?
Doğrusunu isterseniz Youtube getirilen erişim engellinin bu kadar uzamasının sadece sitede yer alan hakaretamiz içeriklerle ilgili olmadığı gibi zehaba kapılmaya başladım.
O tarihten sonra Youtube’a zaman zaman erişim engeli getirildi. Fakat erişim engellinin sürekli uygulanmaya başladığı döneme dikkat edildiğinde, ortam dinlemesi yoluyla ses ve görüntüleri kaydedilen bazı muvazzaf veya emekli üst düzey askerlerle, üniversite ve bürokrasi çevrelerinden etkin isimlerin Youtube’a düşen skandal görüntülerinden kaynaklanmış olabileceğini düşünüyorum.
Çünkü gerek ses kayıtlarında gerekse de görüntülerde, eş-dost ortamında kaydedilen bazı itirafların yanı sıra, meşru hükümeti devirmek için yürütülen illegal çalışmalara dair söylemler ve üst düzey devlet adamlarına yönelik hakaret içeren beyanlara da rastlanıyordu.
Şahsen ben devam eden yasağın bir nedeni olarak da, bu tür ses kaydı ve görüntülerden çok daha fazla olabileceği endişesi taşıyan çevrelerin yasağın sürmesi yolunda irade beyanında bulunmuş olabileceklerini ve ne olur ne olmaz düşüncesi ile tedbiren bu yönde bir talep içinde bulunmuş olabilecekleri hissi taşıyorum.
Hatırlanacak olursa, Youtube düşen görüntülerden birçoğu, davası süren Ergenekon iddianamesinin anlatmak istediği oluşumu ve zihniyeti yansıtan ipuçlarına da işaretler içeriyordu.
Artık hiçbir şeyin gizli kalmadığı gerçeğini Youtube düşen dokumanlar vasıtasıyla görebiliyorduk. Youtube kapandığından beri kapalı kapılar ardından çevrilen dolaplara ilişkin içerik servisi yapacak mecra sıkıntısı da yaşanmaya başladı.
Youtube herkesin istediğine ulu orta hakaret edebildiği bir ortam olmasın düşüncesi ile o yazıyı samimi olarak kaleme almıştık. Fakat sürdürülen erişim yasağı engellinin sadece yazıda sözünü ettiğimiz konularla ilgili olmadığı, aynı zamanda yanlışa bulaşmış kimi etkili insanlar için de bir zırh vazifesi gördüğü anlaşılıyor.
Teknolojide alternatif çareler bitmez. Ve hiçbir şey sonsuza kadar gizli kalmaz.
Bakalım süreç nasıl sonuçlanacak.
Teknoloji mi kazanacak, temelli yasakçı anlayış mı?


Prof. Dr. Osman Özsoy - Haber 7
Ya Rabbi İsraili Kahhar ismi şerifinle kahr eyle.Filistindeki masum kardeşlerimize yardım eyle...

bjk_burak

bencede medyanın bizlere sunmadığı gerçekleri youtube veriyordu. gerçekler ve sırlar günyüzüne çıkmasın diye kapatıldı. Youtube den bütün gerçekleri dünyada olanları video halinde görebiliyorduk.