Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Çok komik Fıkralar :)

Başlatan Miftahulkuluub, 20 Temmuz 2007, 02:18:34

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

osmanlıtorunu

guzeldı tesekkurler :hihi
Öyle Birine 'Ata' De ki, 'Peygamber Övgüsü' Almış Olsun!
.

katatsrof


omur


Mücteba

Adam, korkunç bir kazada kulaklarının ikisini birden kaybetmiştir. Bu alışılmadık durum onu oldukça hassas ve alıngan bir kişi yapmıştır. Kaza sonucu sigorta sirketinden aldığı rekor tazminat acısını oldukça hafifletmiş ve ona her zaman hayalini kurduğu işini kurma imkanı vermiştir. Gelişmekte olan küçük bir bilgisayar şirketini satın alır.

Ancak hiç yöneticilik tecrübesi olmadığını görür ve birini işe almaya karar verir.

Üç aday seçer ve her biriyle tek tek görüşür.

İlk aday oldukça iyidir ve adam onu sevmeye başlar. Derken adaya sorar:

- Bende alışılmadık bir şey görüyor musun?

Adam cevap verir:

- Eğer onu kastediyorsanız, kulaklarınız yok.

Adam üzülmüştür, derhal adayı odadan kovar.




İkinci aday, birinciden de iyidir. Konuşmanın devamında adam aynı soruyu ona da sorar:

- Bende alışılmadık bir durum görüyor musun?

Aday,

- Evet der, Kulaklarınız yok!

Adam üzgün ve kızgın, onu da atar dışarı...




Derken sıra üçüncü adaya gelir.

Üçüncü aday, bizim TEMEL’dir... Hepsinden de iyidir. Tabii ki bütün sorulara mükemmel cevaplar verir. Adam heyecanla sorar:

- Bende, alışılmadık bir durum görüyor musun?

Temel,

- Evet, kontakt lens kullanıyorsunuz, der.

Adam iyice heyecanlanmıştır!..

- Çok iyi! Bu senin zeki biri olduğunu gösterir, nasıl anladın?

- Ula çok basit, der Temel... Kulaklarin olsaydi cozluk takardin daa!

teksir

atilma dur, suhan-i ehl-i hali anlamadan
cevaba etme tasaddi suali anlamadan.
                                                 naci!

leyalii

hepsi de güzel teşekkürler

Günbatımı

Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

byzzmbk

#292
hepsi de ÇOK ğüzel ve çok komik  &) :happy_166:

Bir adam birgün parasini bozdurmaya gitmis.Bir bakkala girmis. Abi su parayi bozarmisin?Adamda demisiki:_Hayir...Adam nedenini sormus bakkalcida söyle yanit vermis:_Bu parayi bozamam çünkü tamir parasini benden istersin yokyaaaaaaaa.

Ezurumlularagöre SEVAP;;;;Tamam işte o bankamatik var ya, ona gidir bir kart sohirsan. sonra birgaç numara yazirsan. Eğer daha önce para yatırmışsan maçina hemen istediğin parayı verir. Yoh daha önce para yatirmamişsan maçina sana deyir ki:-Ula gavat, sen ne parasi yatırdın ki şimdi benden isdirsen?İşte sevap da buna benzer. Eğer bu dünyada sevap yaparsan, öbür dünyada garşan gelir. Yapmazsan, heç bir şey bekleme...

Hayal gücü ruhun gözüdür.......

cennet_nuru

O göremediğin koskoca derya gönlümdür...Gördüğün sahil ise dilim...Kıyılarıma vuran dalgalara şaşırma...!!Onlar aşktan gel-git'im...Beni kendinde,kendimde arama...Ben hem bende hem sende bir gizim...!!Beni Mecnun'dan Leyla'dan sorma...!!Ben sadece MEVLA'dan bir izim ... !!!

biyolog78


gülçiçek

mum  olmak kolay değildir, ışık saçmak için evvela yanmak gerek.

Mücteba

#296
Gönderdiğin tavuk çok lezzetliydi!

Üç Yahudi kardeş annelerinin yaşgününde ona aldıkları hediyeleri birbirilerine anlatarak böbürleniyorlarmış…

Birincisi demiş ki:

"Ben anneme kocaman bir ev aldım."

İkincisi:

"Ben bir Limuzin Mercedes aldım ve bir de şoför tuttum."

Üçüncüsü:

"Ha haa... Benim hediyem hepinizinkinden güzel. Annemin Tevrat'ı okumayı ne kadar sevdiğini ve gözleri iyi görmediği için artık eskisi gibi okuyamadığını biliyorsunuz. Ona bütün Tevrat'ı ezbere bilen büyük kahverengi bir papağan gönderdim. Onu eğitmek için 12 haham 12 yıl boyunca uğraşmış. Tevrat’ı ezberletmişler. Bu papağan için havraya 20 yıl boyunca her yıl 1 milyon dolar bağışlayacağım, ama buna değer. Annem sadece bölümün adını söyleyecek ve papağan ona ezbere okuyacak."

Öbür kardeşler, biz niye bunu düşünemedik diyerek hayıflanmışlar ve kıskanmışlarsa da açıktan da bir şey dememişler.

Kısa bir süre sonra anneleri üçüne de birer teşekkür mektubu yazmış…

Birinciye:

"Milton, bu ev çok büyük. Bana tek bir odası yetiyor ama hepsini temizlemek zorunda kalıyorum."

İkinciye:

"Marvin, yolculuk etmek için çok yaşlıyım, arabayı hiç kullanmıyorum ve şoför de çok kaba."

Üçüncüye:

"Canım Melvin'im, annesini mutlu etmeyi bilen tek evladım sensin. Her şeyin büyük maddi hediyeler olmadığını gösterdin. Gönderdiğin tavuk çok lezzetliydi, teşekkür ederim!"

Günbatımı

Alıntı yapılan: Mücteba - 06 Nisan 2011, 17:05:54
Gönderdiğin tavuk çok lezzetliydi, teşekkür ederim!"

Gitti o kadar para!  e56))    :D
Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

Tesniye

Ahmet liseye giden çok çalışkan bir öğrencidir. Bu güne kadar da zayıf not getirdiği görülmemiştir. Hocalarının sözünden çıkmayan da bir yapısı vardır.

Bir gün rehberlik hocası ahmeti yanına çağırır ve ona kaç zayıfı olduğunu sorar.

O da:  Hiç zayıfının olmadığını söyler. Bunun üzerine rehberlik hocası

- Sağlık olsun der..

Aradan bir hafta sonra Ahmetin rehberlik hocası ahmetin zayıf not aldığını duyar, ve yanına çağırır.

Ahmet; Sen zayıf mı aldın?

-Evet Hocam;

-Hangi dersten evladım?

-Sağlıktan hocam.

Oğlum bu güne kadar hiç zayıf not almayan bir öğrenci, böyle basit bir dersten nasıl bir zayıf alır?

- hocam geçen beni çağırdığınızda hiç zayıfım yok, dediğimde. Sağlık olsun demiştiniz.

Bende emriniz üzere sağlık dersini zayıf getirdim hocam  s4))

Fıkrayı kurgulayan: Tesniye Ferah..
Ezeli sırları ne sen bilirsin ne de ben
Bu muammayı ne sen okuyabilirsin ne de ben
Perde ardında sen ben dedikodusu var amma.
Perde kalktı mı ne sen kalırsın ne de ben..
<< Lüzumsuz Konular Atlası >>

mazhar

Orta kademeden bir bürokrat görevli olarak
Şehir'den Kasaba'ya doğru gidiyormuş.
Yolda bir köyde, sulak ama bataklık bir yerde mola vermiş,
Nasıl olmuşsa ayağı kayıp bataklığa düşmüş.
"İmdat" diye bağırmış.
"Boğuluyorum. Kurtarın beni!"
O civardan geçen bir köylü, sesini duyup yaklaşmış.
Bürokrat, "Bataklığa düştüm.
Kurtar beni!"
Köylü, "Geçmiş olsun" demiş
Ama kurtarmak için hiç gayret göstermiyor.
Hani nerdeyse dönüp gidecek.
Bürokrat paniklemiş ister istemez,
"Lütfen" diye yalvarmış.
"Bir dal uzat. Kurtar beni!"
Köylü, "Olmaz" demiş.
"Sen şu anda Hazine toprakları üzerindesin.
Hazine malından bir şey almak suçtur!"
"Sen, dalga mı geçiyorsun" diye bağırmış
Ağzına dolan çamurlarla bürokrat
"Ölüyorum. Kurtar beni!"
Köylü hiç istifini bozmadan cevap vermiş.
"Ben Hazine'den mal alıp suçlu duruma düşemem.
Fakat, seni böyle bırakacak değilim.
Gidip muhtara haber vereceğim.
O kaymakama,
kaymakam da valiyi arar mutlaka.
Malmüdürüne talimat verilir.
Şayet, Hazine arazisi değilse,
İtfaiyeye talimat verir ve seni kurtarırlar..."
"Yahu" demiş bürokrat,
"Bunlar oluncaya kadar ben ölürüm."
Köylü gülmüş.
"Ben ölmezsin demiyorum ki" demiş.
"Ölsen de, mevzuata uygun ölürsün!"....