Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Bırakıp Gideceğiz

Başlatan Ber-ceste, 19 Eylül 2008, 22:54:56

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ber-ceste


Bir gün...
Belki de dünyayı en çok sevdiğimiz bir gün...
"Sonsuz bir davet" alacağız. 
Kalbimiz yanımızda...
Kalıp adına ne varsa... burada bırakıp gideceğiz. 

O zaman şunu diyeceğiz kim bilir:  "Şöyle keyifli keyifli kaç nefes alabildim? Ne de geçici imiş dünya! Böyle birdenbire mi bitecekti her şey? 'Hızlının hızlısı bir yer'in adı mıymış o geçici hayat?"

Bir ağaç dikip gitmişsek eğer, belki de gölge olacak orda. Ağacın meyveleri gelecek belki de önümüze. Bir çocuğun tebessümünü çoğaltmışsak, koşup gelecek çocuk yanımıza: 'İşte bu amca/teyze elime bir şeyler tutuşturmuştu.' diyecek. Okuduğumuz ne kadar hoş cümle varsa hepsi hece hece "ışık" olacak mı; olur! Düşer önümüze, aydınlatır yolumuzu.

Bir kirazı yerken, şöyle kulpundan tutup, bir çamurun nasıl olup da kiraza dönüştü(rüldü)ğünü düşünmüşsek... Hoşuna gidecek Sanatkârlar Sanatkârı'nın...  "hoş geldin"ini duyacaksınız. Çamuru kiraz, elma, karpuz, portakal ve saire yapanı göreceksiniz. 

Bir bardak su verene teşekkür insanlığımızı küçültür mü? Olmaz der içiniz dışınız, olmaz! Suyu taşların, toprakların arasından çıkarıp gönderene teşekkür de... insanı insan yapar, işte! 

Baki: 
"Minnet Hüda'ya devlet-i dünya fena bulur; 
Baki kalır sahife-i âlemde adımız." der. Der ve minnetin adresini verir. 

Dünya Devleti'ni bırakıp bırakın gidenler bıraktıklarını kime bıraktı! Bütün "yığdıklarımız" burada kalmıyor mu? Taştı, topraktı, altındı, evdi, yalıydı, halıydı... Hepsi, hepsi O'na bırakılmıyor mu? Onun ihtiyacı yok ki ama... En büyük vâris O demek ki. 

Şu, Ahmet'ten Mehmet'e; ondan ötekine de... Daha sonra?
Daha sonrası gerçek Vâris'e... 
Öyle ya... Kimin malını kime bırakıyorsun? Bizimkisi sözde vârislik. Bu geçici vârisliğimizin aynasında/n gerçek Vârisi görmek aslolan. 
Başka ne ki?

Öyle; aldanmamıza, üzülmemize gerek kalmıyor o zaman. Nerede benim mülküm, nerede samur kürküm diye hayıflanmanın gereği var mı?

Ara sıra müsekkine ihtiyacımız var. Hapishane gibi mesela. Gidip oralara hürriyetin ne olduğunu anlamak için. 
Hastaneye bir de... 'Oh, sağlığım yerinde!' diye.... Aynada kendinize bakıp bakıp: Ne zenginmişim!' demek için. Hoşluğun, nefes almanın, ayağımızın yere bastığının daha nelerin farkında olmak için. 

Sonra? Sonrasını anlatmak o kadar kolay değil. Kolay değil 'lezzetleri acılaştırıp tahrip edeni/ölümü' günde defalarca düşünmek. Düşünmek ve arada bir "Ölüler Ülkesi"ne gidip gelmek. Onlar da nice şeyleri ve kimilerini bırakıp gitti. 

Biz de bırakıp gideceğiz. 

Gözümüz arkada niye kalsın! 
Vârislerin Vâris'ine bırakıp gideceğiz. 
Endişemiz, korkumuz... cehaletimizdendir. 


Ali Hakkoymaz
Sükût etmek gibi alemde nadana cevab olmaz..

Kahraman

#1
......ne büyük bir gerçek ! bu gerceği unutmayan kullardan oluruz inşaAllah...amin.
..Ey Rabbimiz! Bazı yüzlerin ağarıp,bazı yüzlerin kararacağı günde; bizi yüzleri ak,gönülleri pak olan,sevgili resülünün bayrağı altında toplanan mesut insanlar zümresine kat.O'nun(sav) yanında cennete girmeyi,mübarek Cemalini görmeyi,Senin dostlarınla komşu olmayı ve en büyük makam olan rızana ulaşmayı nasip eyle. Amin.

dört mevsim

#2
 Bütün dünya insanlarını ilgilendiren ve iliklerime kadar işleyen bir yazı.İlhamı veren Cenab-ı Hakka hamdolsun.Yazandan Allah razı olsun.İlmini arttırsın.Bizlerle paylaşan Ber-ceste kardeşimizden Allah razı olsun.Okuyanlardan da Allah razı olsun.
Bu yazıyı kopyalayıp başka başlık altında tekrar mı paylaşsak!
Güzel kardeşim Ber-ceste ne der acaba?
Forum kurallarına aykırı galiba...

DeNiZz34

#3
Bu dünya kimseye kalmıycak evet biz faniyiz yaratan bakii ona kulluk için gelmişiz rabbim kulluğunu tam ve eksiksiz yerine getirebilenlerden eylesin inş.

izhar

kimsesiz hiç kimse yok herkesin var bir kimsesi kimsesiz kaldım yetiş ey kimsesizler kimsesi(RUŞENİ)

İsra