Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

İtaat - Hizmet - Nasihat

Başlatan Gül_Sultan, 30 Ekim 2007, 01:24:00

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Gül_Sultan

İtaat - Hizmet - Nasihat

Dâvud-i Tâî'nin sohbetine devam eden sâlih bir zât Maruf-i Kerhî'ye:
"- Sakın amel işlemeyi terk etme! Zîrâ amel, seni Cenâb-ı Hakk'ın rızâsına yaklaştırır." dedi.
Maruf sordu:
"-Amel ile neyi kastediyorsun?"
O zât buyurdu ki:
"- Her halükârda Rabbine itaat hâlinde olmayı; müslümanlara hizmet ve nasihatte bulunmayı..."


El Hasıl:

İtaat ve teslîmiyet ile yapılan az bir ibâdet, itaatsiz ve teslîmiyetsiz yapılan dağlar kadar ibâdetten Hak katında daha hayırlıdır. Zîrâ kulluk, itaat ve teslimiyetle başlar. Nitekim şeytan yüce dergâhtan ibâdet eksikliği dolayısıyla değil, itaat ve teslîmiyet noksanlığından ötürü kovulmadı mı?

Hizmet ise, bütün peygamberlerin ve evliyâullâhın sarıldıkları öyle bir fazîlettir ki, o büyük şahsiyetler, hastalık hâllerinde, hattâ ölüm döşeklerinde dahî hizmeti elden bırakmamışlardır. Bu durum, hizmete nasıl sarılmak gerektiğini ifâde hususunda ehl-i irfan için kâfî bir misâldir. Kısaca hizmet, merhametli ve cömert gönüllerin şiarıdır.
Olgun mümin, hizmet ehlidir ve fânî varlığından sıyrılmış bir hâlde kendisini hizmet kervanının en gerisinde kabul eden bir gönül neferidir. O, dertlilerin ve hastaların yanında, matemlilerin civarında, ümitsizlerin baş ucunda, muzdarip ve yalnız kalmışların dostluğundadır.

Nasîhatte bulunmaya gelince, bu ancak ehline ait bir keyfiyettir. Zîrâ yapılan tavsiye, yaşandığı nisbette tesîr eder. Bu sebepten herkesin nasîhatte bulunması doğru değildir. Buna liyakatli olanların, yâni bu hususta nebevî üslûp ve ahlâka bürünmüş kimselerin nasîhat etmeye salâhiyetleri vardır. Bununla birlikte bu salâhiyete nail olduğu hâlde bundan kaçınmanın mes'ûliyet ve hesabı büyük olur. Çünkü hadîs-i şerîfte:
"Dîn nasîhattir."(Buhârî, İmân, 42) buyurulmuştur.
Bunun içindir ki, nasîhati terk etmek, Asr Sûresi'nde bir hüsran sebebi olarak beyân edilmektedir. Tabî ki, nasîhat dinlememek de bu mânânın içerisindedir. Yâni bir hüsran sebebidir.

Hâsılı Hak yolunun sâlikleri itaat, hizmet ve nasîhati kendilerine vazgeçilmez bir düstûr edinmeli ve bu ebedî saadet vasıtalarıyla Hakk'ın rızâsını tahsîle gayret göstermelidir.
Dünya geçer, İnsan göçer ancak kurtuluş Müttakîlerindir.

Mahi

#1
Eshabı kiramdan Süheyb-i Rumi Hz.Efendimizin peşinden medineye hicret etmek istediğinde mekkede bir kısım mülkünü bırakıp yanında taşıyabileceği nakitlerini alarak yola çıkar. Kendisi çok yaşlı ve kimsesizdir. Mekke çıkışında müşrikler önünü kesip mani olmak isterler.

Onları akli yönden ikna etmeye çalışır. “Benim gibi bir ihtiyarın ne size zararı ne onlara faydası olur.” der. Müşrikler ikna olmayınca Mekke de kalan malım mülküm sizin olsun der. Onu da alırız yine de seni göndermeyiz derler. Bu sefer üzerindeki para ve altınlarını çıkararak bunları alın ama beni Efendimizin yolundan alı koymayın diye rica eder. 

Müşrikler onları da alırız ama senide göndermeyiz diye cevap verince Hz. Süheyb  “o halde bir ihtiyar canım var onu da alırsınız ama beni yolumdan döndüremezsiniz” der. Bunun üzerine müşriklerin niyetini Cenab-ı Hakk değiştirir, bu ihtiyarın  paralarını alıp gidelim, nasıl olsa bu haliyle Medineye zor ulaşır derler ve çekip giderler. Hz. Süheyb in merhale merhale yaptığı   bu fedakarlıktan Cenab-ı Hakk razı olur ve o anda:   
şu Ayeti Kerime nazil olur:

MEALİ: İnsanlardan öyleleri de var ki, Allah'ın rızası uğruna (icabında) canını ve malını feda eder. Allah da kullarına ziyadesiyle şefkatlidir.(Bakara S. 207)

Efendimiz Medinede Eshabına bu Ayeti okuyunca Eshabı Kiram bunun kim için nazil olduğunu merak ederler. Efendimiz (S.A.V): O yoldadır filanca gün güneş doğarken filanca yerden medineye vasıl olacaktır.  der. Hz. Ebu Bekir Efendimiz birkaç sahabi ile işaret edilen zamanda ve mekanda bu şahsı beklemeye başlarlar.

Tam güneş doğarken karşıdan düşe kalka birinin geldiğini fark ederler bu Hz. Süheyb dir. Koşarak yanına gider ve hakkında ki müjdeyi iletirler bunu üzerine Hz. Süheyb gözyaşları içerisinde şükür secdesine kapanır ve Yarabbi şu Süheyb kulun senin için bir şey yapamadı diyerek acziyetini ifade eder.