Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Geçmiş Zaman Olur ki....

Başlatan Tuğra, 14 Ağustos 2008, 23:08:11

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Tuğra

Yıllar öncesine bir dönüp bakınca pek çok şey değişmiş.

Sokak aralarında oynayan çocuklar yok artık. Eskiden araba geçmeyen sokaklarda şimdi tehlike kol geziyor. Hani trafik canavarı diyorlar ya aslında canavarlaşan trafik değil onu kullanan insanlar.

Çocukluğumdan geriye kalan, yakan top oynadığımız sadece sokak ve eski birkaç ev kalmış birde orda oturan ailelerimiz...Bizler büyüdük, rüzgar hepimizi bir yere savurmuş..

O günlerde mahallenin bilindik tipleri vardı...Hepimizin korktuğu yaşlı dilenci. Ona torbalı derdik. Bütün çocuklar o mahallede görününce korkar herkes evlere dağılırdı. Annelerimiz bu yaşlı adama acır ona bir kap yemek verilerdi...Çocuklar söz dinlemeyincede seni torbalıya vereceğim derlerdi...Kimsesi olmayan bu yaşlı adam yaz kış kalın paltosuyla, kalın çerçeveli güneş gözlükleriyle sokak sokak gezer dilenirdi. Sonra bir gün gazeteden öldüğünü öğrendik. Kimsesi olmayan bu yaşlı dilenci ölürken büyük para bırakmıştı geriye.

Bir de mahallenin çavuş dedesi vardı. Yaşlı küçücük bir adamdı çavuş dede. Kendinden büyük bir bisikleti vardı. Bisikleti sadece çapasını tırmığını taşımak için kullanırdı bu şirin dede. Bazı evlere bahçe işine gider dönüşünde sokakta oynayan çocuklarla sohbet ederdi.

Çok uzun yıllar sonra birgün bu şirin ihtiyara kaç yaşında olduğunu sordum.

"Ne edeceksin yaşımı dedem" dedi..."Ben sizlerin çavuş dedesiyim..."

Öldüğünde sanırım 98 yaşındaydı...Çavuş dedenin ne gerçek ismini öğrenebildik nede yaşını...

Yaz günlerinin dondurmacısı vardı. Beyaz bisikletli, beyaz önlüklü, termemiz yaşlı bir adam. Bisikletinin önünde beyaz bir sandığı vardı. Bu buzluklu sandığında buzdan yapılmış renk renk dondurmalar satardı. Her renk dondurmanın bir adı vardı. Ayşe, fatma, pembe, güllü...

Kim yemeğini yemediyse ona yok derdi...

Yaz geceleri yasemin kokardı sokaklar... Akşam üstleri başka mahalleden gelen fakir çocuklar yaseminleri toplar, ipliklere dizer, yaz gecelerinde yazlık sinemaların önünde satarlardı.

Artık yazlık sinemalar da yok...Püfür püfür esen akşamlarda o sinemaların önünde insanlar kuyruğa girer, sinema başlayana kadar müzik çalardı...Sinemalarda localar olurdu. Bazen sandalyelerimizi evden götürürdük locadan seyretmek istediğimizde...Artık o yazlık sinemaların yerlerine çok katlı çok haneli apartmanlar dikmişler.

Kimse yasemin de toplamıyor artık. Yasemin kokusuna hasret kaldık...

Geçmiş zaman, yıllar öncesini hatırlayınca insanın içi burkuluyor.. Bir başkaydı diyor insan...Zaman mı değişti, yaşam mı değişti, biz mi değiştik...

Bizim eski evin bahçesinde bir salıncak vardı. Akşam üstleri 8-10 çocuk bizim bahçede toplanır salıncakta kuyruğa dizilirdik...Bir gün iddasına girdik hepimiz birden salıncağa oturduk... Tabii salıncak bizi kaldıramadı ve bir tarafı koptu...Günlerce tamir olmasını bekledik.

Artık o salıncakta yok... Ne o salıncak nede kuyruğa dizilmiş çocuklar..O çocuklar büyüdü kimsi doktor, öğretmen, bankacı, müdür oldu...Eminim o günleri çocuklarına masal gibi anlatıyorlar şimdi. Çok güzel günlerdi..

Süreyya Türkoğlu
〰〰〰〰🐠

İsra