Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Şükür

Başlatan adnan çığcı, 23 Temmuz 2008, 10:34:35

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

adnan çığcı

İnsanlar zengin olurlar; sonra amansız bir fakirlik hayatlarını kuşatır. Büyük şereflere, şan ve şöhretlere kavuşturulurlar, sonra da yerlerde sürünmeye mahkum edilirler.

Neden bazı insanlar ızdıraplarla ,yokluklarla boğulurken birden herşey tersine dönüverir? Ya da neden herşey kendilerine koşturulan bir çok insanın elleri bomboş bırakılır? Malları, çocukları, eşleri, işleri koparılır dünyalarından...

Hepimiz bu iki gerçekten en az birini yaşadık, yaşıyoruz ya da yaşayacağız. Ya kızgın kumlar altında inleyerek sertleşen, her tarafa kök salan bir ağaç gibi dayanıklı yetişeceğiz ya da yağ ile bal üzerinde yeşererek aniden boy atan bir ot gibi yükselip sonra da çürüyüp gideceğiz.

Bu yazıyı okuyan bir çok insan bu satırların sahibi gibi acılarla büyümüştür. Bir çok gayretli arkadaşımı tanırım. Gayret ederler, didinirler, yırtınırlar. Kader onları hangi sebeplerden dolayı her gün yeni bir başarıya koşturuyor dersiniz?

Bunu çok düşündüm. Bana ihsan edilen nimet ikiye katlandığında yada elimdekileri kaybediverdiğimde düşündüm. Gerçekte biz sadece kendi çalışmalarımızla mı kazanıyor ve kendi çalışmalarımızla mı kaybediyoruz? Oysa kazanmak uğrunda çırpınan nice insanın elleri boştur. İstediklerine kavuşturulan nice insanın elleri de istemedikleri halde boşaltılır. Neden?..

Sevgili Peygamberimiz(asm) cevap veriyor bu soruya: “Nimete hamdetmek nimetin gitmesine karşı bir garantidir.”

İyilik yaptığınız bir insanın nankörlüğü ve ihanetiyle karşılaşırsanız o insanı bir daha iyilik yapılmaya layık görür müsünüz? Hele de her iyiliğiniz karşısında nankörlükle cevaplandırılırsanız... Nankör insan iyiliğin değerini idrak edemeyen, ayaklar altında sürünmeye layık insandır.

Kim elindeki nimetin elinde bırakılmasını istiyorsa ihsan edene şükretmesini bilmelidir.

Biz Rabbimizin ne kadar engin ihsanlarına mazhar oluyoruz. Dünyalar dolusu servetle değişmediğimiz vücut azalarımızın Rabbimizin hediyesi olduğunu çok az düşünüyoruz; hatta bilmiyoruz bile... Bu azaların tatmini için dünyaya serpilen sonu gelmez ihsanların ihsan olduğunu en gıpta edilen müminler bile günde birkaç defacık hatırlıyor. Zihinlerimiz dünyeviliğin acımasız işgali altında inliyor.

Allah’ın saniyeleri kuşatan nimetleri karşısında insan bu kadar nankörken Allah’ın ne büyük rahmeti ve afvı vardır ki ihsanını hala aralıksız devam ettiriyor. Aldığı her nefes için havayı ve ciğeri Yaratana şükretmeyenin çiğerleri sökülüp atılmıyor. Hak ettiği halde kör bir tarla faresine dönüştürülmüyor nankörlük eden.

Umumi nimetler Rabbimizin vaadidir. Oysa vakti geldiğinde santim santim hesabı sorulmayacak hiçbir nimet yoktur.

Bir de hususi nimetleri düşünelim. Sevimli bir eş ve güzel çocuklara kavuşturulanlar... Zenginlik ve şerefle donatılanlar... Nice nankör insanların ellerinden bunlar parça parça edilerek alınmıştır.

Peygamberimizin(asm) buyurduğu gibi “Nimete hamd etmek nimetin gitmesine karşı bir garantidir.” Bile bile kaybetmek böylesi bir nankörlüğün sonucudur.

Güzel konuşabilmesine şükretmeyenin bir gün dili tutulabilir. Zekasına hamd ile karşılık vermeyenin bir gün beyni dumura uğratılabilir. Güzel yaratılışına şükredebilenin güzelliği de gün be gün arttırılır.

Çok şükür ki şükredebilme kabiliyeti olan varlıklar olarak yaratıldık.


Muhammed Bozdağ