Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Allahtan KORKUN

Başlatan hilmi, 28 Mart 2005, 19:07:00

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

hilmi

1. "Ey iman edenler! Allah'dan korkun. Bir de sadıklarla beraber olun. (İmanında, ahdinde, sözü ve özünde doğru olanlar, hakikatten ayrılmayanları tercih edin.) (2) Ayetinde geçen "sadıklarla beraberlik" rabıtaya delil olarak ileri sürülmüştür. Hanefi imamlarından ve Nakşibendiyye meşayihinden Hace Ubeydullah Ahrar (Kuddise Sirrûhu) (895/1490) mezkûr ayetin tefsirinde "Buradaki "Kunu" emri, sadıklarla mutlak manada ve devamlı bir beraberliği ifade eder. Hakiki beraberlik, sadıklarla aynı mecliste, büyük bir kâlp huzuru ile fizik olarak bulunmaktan ibaret olduğu gibi, hükmi beraberlik de, onlarla aynı mekanda beraber olmanın imkansız olduğu zamanlarda, suret ve siretlerini gıyaben tahayyül ederek, onlarla hayali, fikri ve zihni bir beraberliği temin etmektir."(3) diyerek salih ve salihlerle kurulabilecek ruhi ve manevi beraberliğin delili olarak göstermektedir.



Elmalılı Hamdi Yazır' da "sadıklarla beraber olunuz!" ayetine şöyle manâ vermiştir: "İmanlarında, ahidlerinde ve hak dinde niyeti, söz, fiil ve her haliyle sadık olanlarla beraber olunuz; sadıkların velayet ve beraberliğinden (onların desteğinden) ayrılmayınız! Münafıklardan sakınıp, Hazreti Muhammed ve Ashabı gibi sadıklara dost ve yakın olunuz, onlar gibi özü doğru, sözü doğru, işi doğru olunuz, onlara uyunuz!"



Müfessir Alûsi ise yukarıdaki ayetin tefsirinde; "Sadık ve salihlere karışınız, (onlarla iç içe olunuz) ki; onlar gibi olasınız. Çünkü herkes yakın olduğu kimseye uyar" demiştir.



İsmail Hakkı Bursevi; "Sadıklarla beraber olunuz!" ayetinin tefsirinde; "Bu ayet-i kerimede bahsi geçen sadıklardan murad, kamil mürşidlerdir. Ciddiyetle bir salîk onların kapılarında hizmet eder muhabbetiyle nazarlarına kabûl olunursa, onların feyz ve bereketleriyle masivayı terketmeye, Allah'ın yolunda, istikâmet üzere bulunmaya rahatlıkla muvaffak olur, huzuru Hakka kavuşur" demektedir.



Tasavvuf klasiklerinde, salih ve sadıklarla birlikte bulunmaya, fasık ve dünya ehli ile bir arada bulunmaktan sakınmaya ayrı bir önem verilmiş, tabiâtın ve hâllerin sari olduğu dikkate alınarak; kişinin bu konuda dikkatli olması tavsiye edilmiştir.



İbnû'l-Mübarek: "İyi arkadaş yalnızlıktan, yalnızlık da kötü arkadaştan hayırlıdır. İyilerle dost olan, misk satanla beraber olan gibidir. Onun güzel kokusu diğerine bulaşır. Kötülerle beraber olan da demirci çırağı ile beraber olan gibidir. Onun kiride diğerine yansır" (4) derken bu hususa işaret etmiştir. Aynı şekilde Hazreti Peygamber'in: "Kişi dostunun dini üzeredir. O halde kiminle arkadaşlık ettiğine dikkat etsin."(5) "Kişi sevdikleriyle beraberdir."(6) hadisleri de bu manada yorumlanabilir. "Mü’min mü’minin aynasıdır"(5) ile Hazreti Peygamber'in iki elinin parmaklarını birbirine geçirerek "Müminler bir binanın tuğlaları gibi birbirini destekler"( 8 meâlindeki hadisleri de bu doğrultuda açıklanmıştır.



Bunlar ve benzeri hadislerden de anlaşılacağı üzere, kişi hangi insanlarla beraber olursa yavaş yavaş onların huy ve alışkanlıklarını edinmeye, onlar gibi olmaya başlar. İyi insanlarla dostluk da aynı bunun gibidir. Bir insanın ne kadar kötü alışkanlığı olursa olsun, beraber bulunduğu iyi insanların güzellikleri peyderpey ona da geçecek, zamanla o da güzelliklerle bezenecek, en nihayet Alemlerin Rabbi’nin sevdiği bir kul olacaktır.



"İyi şahıslarla dostluk kuran kimse, kendisi kötü bile olsa iyi olup, sonra onların himmeti ve sohbeti onu hayırlı bir insan haline getirir. Aksine kötülerle dostluk kuran da, kendisi iyi bile olsa bozulur. Çünkü onlarla bir arada bulunan, onların kötülüklerine rıza gösteriyor demektir. Kötülüğe rıza göstermekse, sahibini de kötü hale getirir.



"Arkadaşlık ve sohbetin esası; nefsin adetleriyle sükûnet bulması ve alışkanlıkları ile ülfet etmesidir. Bir kimse hangi topluluğun arasına girerse, onların fiillerini kendi adeti ve itîyadı haline getirir. Çünkü ister hak, ister batıl olsun, bütün irade, arzu, muamele ve ameller esasen onda mevcuttur. Görmüş olduğu bütün muameleler, arzular ve meyiller kendisinde gelişir ve öbür temayüllere hakim ve galip olur. Sohbetin insan tabîatı üzerinde büyük bir tesîri vardır. Adetlerin çetin bir savleti ve saldırısı mevcuttur. O derecede ki, insan sohbetle alîm, papağan talimle natık olur. Riyazât ve eğitimle at, o derece değişir ki hayvani adetleri terkederek insani adetler ve alışkanlıklar edinir." (9)



"Sohbet ve arkadaşlığın kişinin şahsiyet, ahlak ve karakteri üzerinde derin tesiri vardır. Bir arkadaş diğerinin özelliklerini, ruhi ve manevi bir etkilenme, davranışlarında ona uymakla elde eder. İçtimai bir varlık olan insanın, topluma karışması ve kendine uygun dost ve arkadaş edinmesi tabiidir. Eğer o, fasık, kötü ve şerli birini arkadaş edinirse, bilmeden ve tedricen onun da ahlakı bozulur, sıfatları değişir, onların seviyesine inerek özelliklerini elde eder. Aksine iman, takva ve istikamet sahiplerini dost edinirse, kendiside onların derecelerine yükselir. Nefsini kusurlardan uzaklaştırır. Bu yüzden; "Kişi, dost ve arkadaşlarının ahlâkı ile tanınır." denmiştir.



Hazreti Peygamber'in Ashabı sohbetle, tabi'in ve tebe-i Tabi'in de bunlara tabi olmak ve onları benimsemekle yüksek derecelere ulaştılar." (10)



Evet Hazreti Peygamber (SallAllahu Aleyhi Ve Sellem)'in ashabı, O'nun sohbet ve nuru ile sahabe oldular. Sahabileri (RadıyAllahu Anh) görenler, O nurlu zatı göreni görmekle tabiin oldular. Görülüyor ki; insan sadıklar ile beraber olduğu zaman çok büyük nimetlere kavuşuyor. Enes Bin Malik (RadıyAllahu Anh)'den rivayete göre Peygamberimiz (SallAllahu Aleyhi Ve Sellem): "Ne mutlu beni görüp, iman edene! Ne mutlu beni göreni görene"(11) buyurmuşlardır.



Hadistende anlaşılacağı üzere Resulûllah (SallAllahu Aleyhi Ve Sellem)'ı görmek büyük bir nimettir. Çünkü nübüvvet nuru, insanın üzerinde şimşek gibi çakar ve ölünceye kadar tesiri üzerinde bulunur. Bu bereketle insan günahlara düşse de dönüp dolaşıp tevbe eder ve ona layık ümmet olmaya gayret eder. Amel olarak Resulûllah (SallAllahu Aleyhi Ve Sellem)'ın hayatını en iyi şekilde hayata geçiren insanlar, hiç şüphesiz kendilerine gelen insanlar üzerinde müspet yönde etkili olurlar. Çünkü onlar yüzlerine bakıldığında Allah'ın hatırlandığı insanlardır. Bunun en güzel örneği Allah dostlarını ziyaret edip onların bir bakışıyla hayatı değişen insanlarda görülür.



İmam Münavi (Kuddise Sirrûhu) bu konuda şöyle demiştir: "Hakikâten sûretlere bakmak, insanların nefislerinde, bakılanın ahlakının tohumunu eker. Sevinçli kimsenin sevinci, üzüntülü kimsenin üzüntüsü, bakana sirayet eder. Böylece hayâldeki sûretin sahibinden sevinç veya üzüntü, hayaliyle bakana bulaşmış olur. Bu, sadece insana mahsus bir meziyet değildir. Hayvan ve nebatatın sûretlerinde daha fazla vardır."



Rağıb el-İsfehani demiştir ki: "Bu hadis, insanın bütün gayreti ile salih insanlarla beraber olmasını ve onların meclisinde bulunmasını tenbih etmektedir. Onların sohbeti ve meclisi kötü insanı iyi yapar." Hikmet erbabı zatlar, şu hakikâti beyan etmişlerdir: "Kim hayırlı bir insanla beraber olursa onun bereketine ulaşır." Demek ki; Allah dostlarının meclisinde bulunup yanlarından ayrılmayan kimseler, hüsrana uğramazlar."(12)



Ehlullah'ın meclisinde bizzat bulunmak, kişiye fayda sağladığı gibi gıyâben şahıslarını ve hâllerini düşünmekde fayda verir. Çünkü bir kişi hayalinde, dimağında ve kalbinde neyi tasavvur ederse, fiillerinde de o tezahür eder.





DİPNOTLAR:

1. Bak, Mektubat, cild:1 187 ve 207 mektub

2. 3. 4. İbnü'l-Mübarek, Kitabû'z-zühd, Beyrut ty. 122; Aynı anlamda ki bir hadis için bkz. Buhari, Zebaih, 31, Büyü, 38; Müslim, Birr, 146; Ebu Davud, Edeb, 16

5. Tirmizi, Zühd, 45

6. Buhari, Edeb, 96; Müslim, Birr, 165; Tirmizi, Zühd, 50, Dakvat, 98

7. Ebu Davud, Edeb, 49

8. Buhari, Mezalim, 5, Salat, 88; Tirmizi, Birr, 18

9. Hucrivi, Keşfü'l-mahcub, 483-484

10. Abdülkadir İsa, Hakaik ani't-tasavvuf, Halep 1384/1964, 27-28

11. Taberani, El-Mu'cemu's-Sagir, 314 No: 844, El-Mu'cemul-Evsat 6/171, No:6106, El-Mu'ce-mu'l-Kebir, 8/8009, 8010, 2/29

12. Münavi, Feyzü'l-Kadir S/507
Marifetki ; Allah'in sifatlarini te$bihsiz ispat ve iptalsiz tenzih etmektir !!!!!
............................
ilimlerin basi Allah"i bilmektir,
Allah"i bilmeyenin ilmi bosa emektir!!

racül

"kûnû mea`s-sâdikiyn"daki "mea" harfi, tasavvuf istilahinda "maiyyet" diye bir kavramlastirmaya temel olmustur.

Yazida maiyyetinde bulunulan insanlarin, bakilan görülen, hiss edilen seylerin özelliklerinin kazanilmasi ile ilgili,

bir sohbette duyup da hala mektubati rabbanideki yerini arayamadigim bir mektubunda imami rabbani hazretleri,

bidayette müridin havassi hamsesinin kalb ile baglantisinin büyük oldugunu,
bundan dolayi havassi hamsenin algiladigi seyylerin kalbe de tesir ettigini,
bundan dolayidir ki,
özellikle bidayette havassi hamseyi güzel olmayan her seyden muhafaza etmeye calismak gerektigini yazarmis...

Ilmi âliyeyi ögrenirken, kadri yüce bir hocamiz, kar beyazi yüzünde tatli tebessümü ile,
bir yunus baligi ahengiyle hareket ettirdigi kollariyle,
havassi hamseden olan basar kuvvesini cirkinliklere bakmaktan muhafaza etmek gerektigini anlatmisti...
En carpici ifadesi de benim icin su kismiydi:

Nazar mürid icin kalbe giden yoldur,
onun yöneltilmesi gereken yer âli yerlerdir. Nazar âli yerlere yöneltilir. Âli yerlere yöneltilen nazari edna yerlere yöneltmek nazarin ait olmasi gerektigi yerlerin hukukunu tecavüzdür..

Bundan dolayi:
Büyük abdestinize bakmayiniz tuvalet esnasinda...

seklinde anladigim güzel bir ifadesi olmustu...^


Tembelligimden dolayi hep hayat boyu -mis, -mus, hatirladigim kadariyla, yani asagi yukari gibi yuvarlak ifadelerle rivayet etmem gerekecek galiba duyduklarimi....
Es ist keine Schande hinzufallen, aber es ist eine Schande einfach liegen zu bleiben.
                                                Theodor Heuss
                             ehemaliger Bundespräsident

racül

Mükemmel bir yazi hilmi,

ama,

1. yazi sana mi ait? daha önce de yazarini yazmadan birkac alinti yapmistin buraya...
2. "Allahtan korkun" basligi ile, üyelere özel bölümünde yazmissin, böyle olunca, ilk anda, acaba üyelere bir ültimatom falan mi var? meraki ile saldirmistim yaziya.. Sansasyonel bir havada sunulmus oluyor böylecene... Ama normal bir sunumla bu yazinin yeri, dini konular bölümü, yazinin basligi da "maiyyet" veya "iyilerle beraber olmak" gibisinden icerigi yansitan bir baslik olmali degil miydi?
3. Aksacli bilgeden alinti yapmayi unutmussun bu yazida... :lol:

selams...
Es ist keine Schande hinzufallen, aber es ist eine Schande einfach liegen zu bleiben.
                                                Theodor Heuss
                             ehemaliger Bundespräsident

hilmi

Alıntı yapılan: "pamfilya"Mükemmel bir yazi hilmi,

3. Aksacli bilgeden alinti yapmayi unutmussun bu yazida... :lol:

selams...

   Onuda yapariz tekrar insaAllah ....
Marifetki ; Allah'in sifatlarini te$bihsiz ispat ve iptalsiz tenzih etmektir !!!!!
............................
ilimlerin basi Allah"i bilmektir,
Allah"i bilmeyenin ilmi bosa emektir!!