Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Sancısız inci olmaz

Başlatan İsra, 27 Mayıs 2008, 06:10:22

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

İsra

İnanan insan için önemli olan kararlılıktır. Dünya aleyhine geçse bile inançlarından sapmamak, kaynağı inancı olan doğrulardan şaşmamaktır, önemli olan.

İnanç ve ibadet, inanmayan ve ibadet etmeyenlere bir meydan okuyuştur zaten…
Dünya tarihi şahittir ki, inanmayan kesimler ne kadar kalabalık, eğitimli, güçlü-kuvvetli, varlıklı olurlarsa olsunlar, akıbet kaybetmeye mahkûmdurlar…

Nemrut, Firavun ve Ebucehil de kaybetmişti.

Hazret-i Nuh’u hatırlayın. Etrafında pek kimse yoktu. Güçlü isimlerden, eğitimli elemanlardan mahrumdu.
Kavminin önderleri ve kavmi ona isyan halindeydi. O kadar ki, oğlu ve karısı bile iman etmemişlerdi.
Bu yüzden tufan gelecek, Nuh kavmi cezalandırılacaktı…

Hz. Nuh ise kendisine inananlarla birlikte gemiye binip selamete açılacaktı. Bu amaçla emrolunduğu gibi bir gemi yapmaya başlamıştı.
Kavmi ise Hz. Nuh’la alay ediyor, inançlarıyla dalga geçiyor, gemisiyle gönül eğlendiriyorlardı. Sonunda tufan çıktı. Hz. Nuh, kendisine inanlarla birlikte kurtulurken, inançlarıyla alay edip yüreğini acıtanlar helâk oldular.

Dostlar! Kızmayın, kırılmayın, gücenmeyin, incinmeyin; vakti geldiğinde hüküm imdada erişecek ve Allah nurunu tamamlayacaktır.

Kardeşleri Hazret-i Yusuf’u kuyuya atmış, bir kurt tarafından parçalanıp öldüğüne dair de söylenti çıkarmışlardı…
Hz. Yusuf kuyuya teslim olmadı. Bir taraftan dua ederken, bir taraftan da elinden gelen çabayı gösterdi. Kuyudan kurtulmaya çalıştı…
Tam o sırada oradan geçen bir kervancı su çekmek için kuyuya bir kova indirdi. Hz. Yusuf kovaya tutundu ve kurtuldu...
Sonra da Mısır’ın en güçlü önderlerinden biri oldu…

“Ne oldum deme, ne olacağım de” sözü işte tam öyle durumları anlatıyor.

Hz. Hacer’i küçücük oğlu İsmail ile birlikte zehirli yılanların, çıyanların, akreplerin kaynaştığı çöle bıraktılar…
Şartlar tümüyle aleyhine idi. Dışarıdan bakan biri, kısa bir süre sonra Hz. Hacer’le oğlunun susuzluktan öleceklerine yemin edebilirdi.
Fakat ölmediler. Hz. Hacer, “kadın haliyle” çöl şartlarına teslim olmadı. Safa ile Merve tepeleri arasında su aramaya çıktı…
Hz. Hacer’in çölde su bulması sıfır ihtimaldi. Bunu o da biliyordu. Buna rağmen sabrediyor, dua ediyor ve su bulmak için elinden geleni yapıyordu.

Sonunda rahmet erişti. Rahmet erişince çöl dize geldi. Hz. Hacer Zemzemle ödüllendirdi.

Nemrut hükümdardı. Zengin ve meşhurdu. O kadar güçlüydü ki, tanrılık taslıyordu. Bu iddiasını Hz. İbrahim tasdik etmeyince kinlendi. Onu ateşe atıp yok etmeye karar verdi. Böylece Hz. İbrahim’e inananlara da büyük bir gözdağı vermiş olacaktı.

Dünyanın en korkunç ateşini yaktırdı. Hz. İbrahim’i mancınıkla ateşe attılar. Hz. İbrahim sabır, dua ve tevekkül ile gülümsüyordu…
Bir anda imkânlar sukut etti. Şartlar değişti. Nemrut ateşi gülistan’a dönüşüp Hz. İbrahim’i yakmadı. Emin olun ki, çağdaş Nemrutların ateşleri de içimizi yakmayacaktır.

Önemli olan İbrahim olmaktan taviz vermemektir.

Firavun, Hazret-i Musa’yı öldürme kararındaydı. Çünkü yüreğini teslim etmiyordu. Ondan kurtulacaktı. Bunu öğrenen Hz. Musa, kendisine inananları alarak bölgeyi terk etti. Firavun ise kalabalık ordusuyla arkasına takıldı.

Hz. Musa, yanındakilerle birlikte Kızıldeniz kıyılarına indi. Fakat Firavun arkasındaydı: Denizle Firavun’un ordusu arasında kalmıştı. “Rabbimin yardımı bizimledir” dedi ve atını Kızıldeniz’e sürdü. Deniz iki yana açılıp yol oldu. Hz. Musa ile yanındakiler salimen karşı kıyıya geçtiler.
Durumu gören Firavun’un başka çaresi kalmamıştı: Ya aynı yoldan geçip Hz. Musa’yı takip edecekti, ya da korktuğunu kabul edip gerisin geri kaçacaktı. Her halükârda yenilecekti…
Atını o da denize sürdü. Fakat bir süre sonra deniz iki taraftan hızla birleşmeye başladı. Firavun boğuldu.

Çağdaş Firavunlar da boğulmaya mahkûmdur!


Tesellimiz bu tecellilerdedir, sevgili dostlarım. Şartlara bakıp umutsuzluğa kapılmayın, abuk-sabuklamalara kulak verip incinmeyin. Kıble yürüyüşünüzü sürdürün. Bilin ki, sancısız inci olmaz.

Yavuz Bahadıroğlu

insirah

Hayat başladığı noktaya, bittiğinde geri döner! Hayatta her şey noktayla başlar, noktayla biter... Sümeyra Denizli

setre

#2
Tavafuk odur ki ne zaman bir karamsırlığa kapılsak umutsuzlaşmaya başlasak, böyle güzel yazıların denk geliyor çok sağol isra : )
Hep ertelediğim zaman,bir türlü varamadığım diyardı...

İsra



Biraz faydalı olabiliyorsam ne mutlu bana :)

antepli

Bu dünyanın cefasından sefasına sıra gelmez.gafil olmayın ilme çalışın geçen günler geri gelmez...

ASUDE