Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

İyilikleri asla unutmayalım

Başlatan ruy-ı zemin, 04 Mayıs 2008, 23:18:45

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

ruy-ı zemin

yilikleri asla unutmayalım

Bir kurdu avcılar fena halde sıkıştırmıştır. Kurt ormanda oraya buraya kaçmakta, ancak peşindeki avcıları bir türlü ekememektedir. Canını kurtarmak için deli gibi koşarken bir köylüye rastlar. Köylü elinde yabasıyla tarlasına girmektedir. Kurt adamın önüne çöker ve yalvarmaya başlar: `Ey insan ne olur yardım et bana, peşimdeki avcılardan kaçacak nefesim kalmadı, eğer sen yardım etmezsen biraz sonra yakalayıp öldürecekler.

` Köylü bir an düşündükten sonra yanındaki boş çuvalı açar, kurda içine girmesini söyler. Çuvalın ağzını bağlar, sırtına vurur ve yürümeye devam eder. Birkaç dakika sonra da avcılara rastlar. Avcılar köylüye bu civarda bir . kurt görüp görmediğini sorarlar, köylü "görmedim" der ve avcılar uzaklaşır. Kurdu dışarı salar Avcıların iyice uzaklaştığından emin olduktan sonra köylü sırtındaki torbayı indirir, ağzını açar, kurdu dışarı salar.

Çok teşekkür ederim" der kurt, "Bana büyük bir iyilik yaptın" Önemli değil" der köylü ve tarlasına gitmek üzere yürümeye başlar. Köylü şaşırır "Bir dakika" diye seslenir kurt: Çok uzun zamandır bu avcılardan kaçıyorum, çok bitkin düştüm, açım, kuvvetimi toplamam için bir şeyler yemem lazım ve burada senden başka yiyecek bir şey yok." Köylü şaşırır: "Olur mu, ben senin hayatını kurtardım." Unuttum! "Yapılan iyiliklerden, verilen hizmetlerden daha çabuk unutulan bir şey yoktur" der kurt.

"Ben de kendi çıkarım için senin iyiliğini unutmak ve seni yemek zorundayım." Bir süre tartıştıktan sonra, ormanda karşılarına çıkacak olan ilk üç kişiye bu konuyu sormaya ve ona göre davranmaya karar verirler. Yaşlı kısrak Karşılarına önce yaşlı bir kısrak çıkar. "Ne vefası" der kısrak, "Ben sahibime yıllarca hizmet ettim, arabasını çektim, taylar doğurdum, gezdirdim.

Ve yaşlanıp bir işe yaramadığımda beni böylece kapıya kovdu... " Bir köpek Bir sıfır öne geçen kurt sevinirken bir köpeğe rastlarlar. "Ben hizmetin değerini bilen bir efendi görmedim" der köpek, "Yıllardır sadakatle hizmet ederim sahibime koyunlarını korurum, yabancılara saldırırım, ama o beni her gün tekmeler, sopayla vurur..." Ve tilki... Kurt köylüye döner, "İşte gördün" der.

Köylü de son bir çabayla "Ama üç diye konuşmuştuk, birine daha soralım, sonra beni ye" diye cevap verir. Bu kez karşılarına bir tilki çıkar. Başlarından geçenleri, tartışmalarını anlatırlar. Tilki hep nefret ettiği kurda bir oyun oynayacağı için keyiflenir." Gözümle görmeden inanmam Her şeyi anladım da" der tilki "Bu küçücük torbaya sen nasıl sığdın..?" Kurt bir şeyler söyler, tilki inanmamış gibi yapar:

"Gözümle görmeden inanmam..." İşin sonuna geldiğini düşünen kurt torbaya girer girmez, tilki köylüye işaret eder ve köylü torbanın ağzını sıkıca bağlar. Köylü eline bir taş alır ve "Beni yemeye kalktın ha nankör yaratık" diyerek torbanın içindeki kurdu bir süre pataklar.

Sonra tilkiye döner "Sana minnettarım beni bu kurttan kurtardın" der. Kurt haklı mıydı? Tilki de "Benim için bir zevkti" diye cevap verir. O an köylünün gözü tilkinin parlak kürküne takılır, bu kürkü satarsa alacağı parayı düşünür ve hiç beklemeden elindeki taşı kafasına vurup tilkiyi öldürür. Sonra da torbanın içindeki kurdu ayağıyla dürter: "Haklıymışsın kurt, yapılan iyilikten daha çabuk unutulan bir şey yokmuş..."

Sonuç: Yapılan iyilikleri unutmamak gerekir. Bize nankörlük yapanlara biz olumsuz karşılık vermemeliyiz. İyiliklerimizi yapmalı ve karşılığını da Allah'tan beklemeliyiz. İnsanlar nankörlük yapsa bile, iyiliğimize iyilikle değil de kötülükle cevap verse bile biz iyilik yapmaktan vazgeçmemeliyiz. Sizin gibi bakabilmek

*******************************************************

Babası İspanya'nın en ağır siyasi cezalarının verildiği bir hapishanede mahkumdu küçük kızın. Fırsat bulduğu her hafta sonu babasını ziyaret için annesiyle birlikte hapishaneye giderdi. Yine bir ziyarete giderken babası için çizdiği resmi yanında götürdü ancak hapishane kurallarına göre özgürlüğü çağrıştıran her türlü şeyin mahkumlara verilmesi yasaktı.

Bu sefer dikkat et Bu sebeple kağıda çizdiği kuş resmini kabul etmemişler ve oracıkta yırtmışlardı... Çok üzülmüştü küçük kız... Babasına söyledi bunu, o da "üzülme kızım, yine çizersin; bu sefer çizdiklerine dikkat edersin olur mu?" dedi. Küçük kız diğer ziyaretinde babasına yeni bir resim çizip götürdü. Bu sefer kuş yerine bir ağaç ve üzerine siyah minik benekler çizmişti.

Babası keyifle resme baktı ve sordu: "Hmmm! Ne güzel bir ağaç bu! Üzerindeki benekler ne? Portakal mı? Hşşşşt! Küçük kız babasına eğilerek, sessizce:" Hşşşşt! O benekler ağacın içinde saklanan kuşların gözleri!....."

***********************************************

Kurbağa misali olmak... Günlerden bir gün kurbağa yarışı düzenlenmiş!!! Hedef yüksek bir kulenin tepesiymiş... Kalabalık onları görmek ve alkışlamak için toplanmış. Yarış başlamış aslında kimse onların tepeye varacaklarına inanmıyormuş... ve şöyle konuşuyorlarmış aralarında; "Boşuna !!! nasıl olsa başaramayacaklar...

" Kurbağalar yavaş yavaş cesaretlerini kaybetmeye başlamışlar. Yalnız bir tanesi bütün gücüyle tırmanmaya devam ediyormuş... ve insanlar konuşmaya devam ediyorlarmış; "Hakikaten yazık !!! Nasıl olsa tepeye varamayacaklar !..." Ve kurbağalar yenilgiyi kabullenmek zorunda kalmışlar...

Bir tanesi hariç! O, bütün koşullara rağmen devam ediyormuş... Ve görmüş ki! Sonuçta, o bir tanesi hariç, hepsi yarışı terk etmişler... . o ise kulenin tepesine tek başına çıkabilmiş... Herkes şaşkınlık içinde bunu nasıl başardığını merak etmiş ! İçlerinden bir tanesi ona yaklaşıp bu yarışı nasıl tamamladığını sormuş... ve görmüş ki....... O sağırmış !!!

Sonuç olarak: ...siz siz olun negatif duygular taşıma alışkanlığı olan insanları dinlemeyin... Çünkü onlar sizin yüreğinizde taşıdığınız en güzel umutları yok ederler !!!! işittiğiniz veya okuduğunuz sözlerin ne denli tesirli olduklarını bilin... ve her zaman pozitif düşünün !!! Nasıl söylediğin önemli

******************************************************************

Padişah, bir gece rüyasında tüm dişlerinin döküldüğünü, yemek bile yiyemez hale geldiğini görür. Sıkıntı içinde uyanır. Vezirini çağırıp sarayın rüya tabircisinin hemen huzuruna getirilmesini buyurur. Uyku sersemi tabircibaşı yanına gelince, padişah düşünü anlatıp sorar: "Tabircibaşı, bu rüya hayır mıdır, şer midir? Neye işarettir, hele bir söyle." Tabircibaşı biraz düşünür; sonra utana sıkıla: "Şerdir, Padişahım" der.

"Uzun yaşayacaksınız; ama ne yazık ki, tüm yakınlarınızın gözlerinizin önünde birer birer ölüp sizi yapayalnız bıraktıklarını göreceksiniz." Bir an sessizlik olur; ardından padişah kükrer: "Tez atın şunu zindana, felaket habercisi olmak neymiş öğrensin!" Tabircibaşı, yaka paça götürülüp zindana atılır. Padişah bir . başka tabircinin bulunmasını emreder.

Huzura getirilen ikinci tabirciye de rüyasını anlatıp sorar: "Hayır mıdır, şer midir?" der. İkinci tabirci İkinci tabirci de önce biraz düşünür; ama sonra yüzü aydınlanır: "Hayırdır, Padişahım!" der. "Bu rüya, tüm yakınlarınızdan daha uzun yaşayacağınızı gösterir. Daha nice seneler boyu ülkenizi yönetebileceksiniz." Padişah, ağzı kulaklarında buyurur:

"Bu tabirciye iki kese altın verin!" Tabirci güler... Başından sonuna durumu izleyenler, tabirciye sorar: "Aslında sen de tabircibaşı da aynı şeyi söylediniz. Neden onu cezalandırdı da seni ödüllendirdi?" Tabirci güler: Elbette aynı şeyi söyledik; ama önemli olan, kimilerine NE söylediğin değil, NASIL söylediğindir.?

********************************

Karga ve leyleğin dostluğu Birgün, bir bilge, kendi türleriyle uçmayı reddeden iki ayrı cins kuşa rastlar yol kenarında. Hayli merak eder bu iki farklı yaratığın nasıl olup da kendi aileleriyle, ait oldukları yerlerde yaşamak istemediklerini, nasıl olup da bir ´yabancı´yı kendi kardeşlerine yeğlediklerini. Biri karga, biri leylek... ...O kadar farklıdır ki kuşlar ihtimal veremez birbirlerini sevdiklerine, türdeşleriyle değil de birbirleriyle uçmayı yeğlediklerine. Öyle ya, karga dediğin kargalarla uçmalıdır, leylek dediğinse leyleklerle. Yaklaşır ve merakla inceler kuşları. Ta ki her ikisinin de topal olduğunu keşfedinceye kadar. Sahip olmadıklarımız... O zaman anlar ki, birlikte kaçar, birlikte uçar, birlikte yaşarlar beklenenlerin yanında tutunamayanlar. O zaman anlar ki, sahip oldukları değil, sahip olmadıklarıdır kimilerini birbirlerine yakın kılan. Topal kuşlar birbirlerinin ´arıza´larını bilir ve sömürmek ya da örtmek yerine kabullenirler öylesine. En sahici dostluklar En sahici dostluklar ortak varlıklar üzerine değil, ortak yoksunluklar üzerine kurulanlardır. Aynı şekilde zengin, aynı şekilde mesut olanların ortak paydaları sabun köpüğü gibidir uçar, söner. Ortak acı, ortak hüzün, ortak pürüzdür esas yakınlaştıran, yaklaştıran...  

Mesnevi´den
پاى مار      چشم مور      نان منلا      كس نديد