Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Hallac Mansurun idamı

Başlatan Uludag, 29 Şubat 2008, 20:50:15

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Uludag

Hallacı Mansurun sui edebten başına gelenler

"Ve alAllahi gasdussebili..." ayetinin tefsirinde

Şeyhul-Ekber Ibni Arabi KS rivayet ediyor:

Kurtuba şehrinde ıkamette idim. Allah CC bana tüm peygamberleri toplanmış olarak gösterdi. Hud AS bana toplanma sebeblerini anlattı. Tüm peygamberlerin toplanma sebebi Hallac'a şefaat etmekti. Sebebide şu idi; Hallacı Mansur hayatında Resulullaha karşı su-i edeb yapmıştı. "Efendimizin himmeti makamından düşüktü. Himmeti yüksek olsaydı kafirlere iman etmeleri için himmet ederdi herkes müslüman olurdu" demişti.
Bu sözleri sarfedince birgün rüyasında Resulullahı gördü.

-"Ya Mansur ben Allah'ın habibi değilmiyim?"
-"Evet Ya ResulAllah"
-"Ben bir kulumu seversem onun işitmesi, görmesi, dili ve eli olurum; hadisi kudsiyi duymadınmı?"
-"Duydum ya ResulAllah"
-"Öyleyse ben onun iradesindeyim. Himmet ve şefaat onun izni ve iradesiyledir. Onun varlığında ben yokum. Öyleyse beni neden ayıplarsın?"
-"Ya ResulAllah ben bu sözümden tevbe ettim bu tevbemin kefareti nedir?"
-"Nefsini kurban ederek Allah'a yaklaşmandır. Nefsini şeriatimin kılıcıyla öldürmendir."

Bundan dolayı Hallacın başına gelenler geldi. Ertesi gün evinden "enel-hak" diye haykırarak dışarıya fırladı ve mahkemeye sevkedilerek küfrüne hukmedilip idam edildi. Şeri bir mahkemede yarğılanmış oldu.

Hud AS devamla:
-"Hallacı Mansur dünyadan ayrılalıdan beri Efendimize perdelidir. Bu gördüğün cemaat Rasulullahın huzurunda Hallaca şefaat etmek için toplanmıştır."

İsmail Hakkı Hazretleri derki;

Bu hadisede iki incelik vardır. Birincisi Hallacı Mansurun şanının büyüklüğünü anlatmaktadır. Bütün peygamberlerin şefaati onun büyüklüğüne delalet eder. İkincisi Hallac Mansur 309. yılın sonlarında öldürüldü. Muhyiddini Arabi KS ise 638. yılda Şamda öldü. İkisinin arasında 329 sene vardır. Anlaşılan Hallacın ruhu Efendimizin ruhundan 300 yıldan fazla mahrum kalmıştır.

Bütün bunlar Hallac'dan meydana gelen edebe aykırı bir cümleden dolayıdır.

Tarıkatta cezalar şeriattakinden daha da ağırdır.

Ruhül-Beyan C.5 S.14
Ya rabbi, şu acizi ümmeti Muhammede hizmet etmeğe muktedir kıl.

Uludag

#1
Hangi hatası için neden idam edildiği Ruhul-Beyanda anlatılıyor. Tekrar oraya bakıp buraya naklederiz inşAllah!  &))



Yukarıda nakledildi.
Ya rabbi, şu acizi ümmeti Muhammede hizmet etmeğe muktedir kıl.

İsra

#2
Alıntı yapılan: Turgut67 - 29 Şubat 2008, 21:08:24
Hangi hatası için neden idam edildiği Ruhul-Beyanda anlatılıyor. Tekrar oraya bakıp buraya naklederiz inşAllah!  &))

En kısa zamanda paylaşmanızı bekliyoruz

Gül_Sultan

İdam degilde boynunun vuruldugunu biliyorum, hatta boynu vurulduktan sonra ki akan kanların "Enel hak" yazdıgı rivayet edilir. :usgunn:
Dünya geçer, İnsan göçer ancak kurtuluş Müttakîlerindir.

İsra

Hallacı manzur her zaman ilgimi çekmiştir ancak ayrıntılı bir şeklide araştırmadım yalnızca yanlış anlama sonucu idam ediliğini biliyorum

Uludag

#5
Konuyu araştırıp sonunda yukarıya yazdık. Edebe riayetsizliğin cezasını anlatan için güzel bir misal...

Bu bilgiyi başka yerde bulamazsınız. Google Moogle hiçbir yerde... Hepsini kendim yazdım.  ;) Sadakat.NET farkı burada...
Ya rabbi, şu acizi ümmeti Muhammede hizmet etmeğe muktedir kıl.

racül

ene'l hak sözüyle ilgili bir cok teviller yapiliyor,
ama bu söz vahdeti vücud anlayisiyla ilgili.
Velayeti sugrada bir noktadaki müsahede ve gecici nazar yanilmasinin sonucu..

Bazi ilahilerdeki
Lâ mevcude illlAllah
Lâ faile illAllah gibi sözlerle paralel bir söz..

Alemde Hak tealadan baska bir mevcud görmemek, dolayisiyle kendi mevcudiyetini de onun bir parcasi add etmek gibi bir sey olsa gerekti.

Mektubati serifin ikinci kitabinda 90'li mektublarda birinde de temas ediliyor bu hususa..

Vakit bulup okuyup anlayabilirsem buraya nakl etmeye de calisirim..

.....

Yukaridaki Efendimizle alakali, bast halinde sarf edilmis bir sözden dolayi cezalandirildigini duymustum...
Es ist keine Schande hinzufallen, aber es ist eine Schande einfach liegen zu bleiben.
                                                Theodor Heuss
                             ehemaliger Bundespräsident

Uludag

#7
Z.S. notlarındada benzer bir menkıbe var... Hallacın cezası divanda kararlaştırıldığı için muhafaza olunmamıştır ve idam edilmiştir. Halbuki benzer şeyler söyleyen Bestami KS düşmanları hiç birşey yapamamışlardır. Muhafaza olunmuştur.

Bir de büyüklerin bu sözlerinde tevil yapmak lazımdır:

enel hak eyyyy ene alal hak

Ya rabbi, şu acizi ümmeti Muhammede hizmet etmeğe muktedir kıl.

İsra

Olayın bu şeklide geliştiğini ilk defa öğreniyorum

Uludag

#9
İmam Rabbani yolunda edebe riayet eden ve emirine ihanet etmeyenler ne olursa olsun, yolun büyükleri tarafından kucaklarda taşınırlar.   &))
İtikadı ve hurmeti sağlam tutmat gerek.  &)
Ya rabbi, şu acizi ümmeti Muhammede hizmet etmeğe muktedir kıl.

İsra

Hallacı Mansurla ilgili birde şöyle bir şey anlatılır:

Hallac-ı Mansur, cezbe ve sekir halinde söylediği ve mazur bulunduğu Ene’l-Hak cümlesi yüzünden idama mahkûm edilir. Onu asılacağı meydana getirdiklerinde etrafta mahşerî bir kalabalık vardır. Hallac-ı Mansur darağacını görünce güler ve kalabalık arasında gördüğü dostu Şibli’den seccade isteyerek iki rek’at namaz kılar. Ardından şöyle duâ eder: “Allah’ım burada senin dinin uğruna gayrete düşüp beni öldürmek için toplananların suçlarını affet.”

Bu esnada kalabalık içinden özellikle düşmanları, fırsat bu fırsat diye Hallac-ı Mansur’a taşlar atarlar. Hallac-ı Mansur bunlara ah bile demez hatta tebessüm eder, ama dostu Şibli ağlayarak kırmızı bir gül atınca Hallac-ı Mansur inler ve şöyle der: “Taş atanlar avam takımı, bilmiyorlar, halden anlamazlar. Onların taşı bizi incitmez ama halden anlayan bir dostun attığı gül bile bizi incitti, canımızı acıttı.”


Gül_Sultan

Faydalı paylaşımlar için teşekkürler. Ellerinize, emeklerinize saglık.
Dünya geçer, İnsan göçer ancak kurtuluş Müttakîlerindir.

Uludag

#12
Alıntı yapılan: isra - 02 Mart 2008, 09:30:45
Hallacı Mansurla ilgili birde şöyle bir şey anlatılır:

Hallac-ı Mansur, cezbe ve sekir halinde söylediği ve mazur bulunduğu Ene’l-Hak cümlesi yüzünden idama mahkûm edilir. Onu asılacağı meydana getirdiklerinde etrafta mahşerî bir kalabalık vardır. Hallac-ı Mansur darağacını görünce güler ve kalabalık arasında gördüğü dostu Şibli’den seccade isteyerek iki rek’at namaz kılar. Ardından şöyle duâ eder: “Allah’ım burada senin dinin uğruna gayrete düşüp beni öldürmek için toplananların suçlarını affet.”

Bu esnada kalabalık içinden özellikle düşmanları, fırsat bu fırsat diye Hallac-ı Mansur’a taşlar atarlar. Hallac-ı Mansur bunlara ah bile demez hatta tebessüm eder, ama dostu Şibli ağlayarak kırmızı bir gül atınca Hallac-ı Mansur inler ve şöyle der: “Taş atanlar avam takımı, bilmiyorlar, halden anlamazlar. Onların taşı bizi incitmez ama halden anlayan bir dostun attığı gül bile bizi incitti, canımızı acıttı.”



Bu meselden anlaşılan; mukarrebunun bir edebi terk etmesi avamın bir farzı terk etmesi kadar tehlikelidir. Taş ve gül misali...

Taifde kendilerini taşlayanları affeden Rasulullah SAV Hz. Hallacı kefaretsiz ve şefaatsiz affetmemiştir. Çünkü dostun attığı gül düşmanın taşından acıdır.

"Hasenatül-ebrar seyyiatül-mukarrabiyn." H.Ş.
Manası: Avamın hasenatı mukarrabün için günahdır.
Yani; mukarrabünden bir kişi avamın yaptığı kadar ibadet yaparsa günah işler. O daima artırarak fazlasını yapmalıdır. İki günü müsavi olan aldanmıştır.

Bu hadise bize nasıl bir ders olabilir?

İşimiz bitince boş oturunca gıyl ve gaal ile meşğul olup kazara büyükler hakkında konuşurken haddi aşar edebe riayet edilmezse netice benzer bir şekilde gelişebilir. MaazAllah !
Ya rabbi, şu acizi ümmeti Muhammede hizmet etmeğe muktedir kıl.